solu yok, iki sağı var | " /> solu yok, iki sağı var | "/>

En Sıcak Konular

Türkiye'nin solu yok, iki sağı var

2 Aralık 2008 08:41 tsi
Türkiye'nin solu yok, iki sağı var İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Murat Belge, “Doğada her objenin bir sağı, bir solu olmalı. Türkiye’nin ise solu yok, iki sağ yanı var.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Murat Belge, milliyetçilik dışında olgunlaşmış bir ideoloji bulunmadığını savunarak, Türkiye’deki siyaset sahnesinde bugün ‘milliyetçi olmayan’ bir parti bulunmadığını söyledi. Belge, “Doğada her objenin bir sağı, bir solu olmalı. Türkiye’nin ise solu yok, iki sağ yanı var. Bunlardan biri millet diğeri ulus” dedi

Yazar, çevirmen, öğretim üyesi ve siyasi aktivist Prof. Dr. Murat Belge’ye göre Türkiye’de en çok ‘toplum’ değişti. Belge, siyasetin demokratlaşma çabalarının Türkiye’de orduyu, medyayı, akademiyayı kendi içinde keskin çizgilerle ikiye böldüğünü söylüyor. Türkçü milliyetçiliği, Türkiye’ye Rus Türklerinin getirdiğini ifade eden Belge, “Türkiye’de milliyetçi olmayan hiçbir parti yoktur” dedi.

Türkiye’de en çok ne değişti?

Türkiye’de en çok toplum değişti. Böyle bir proje olmamasına rağmen toplum toplum gibi olmaya başladı. Köylü toplumu olmasından öte, bizim arada bir ‘efendimizdir’ deyip gönlünü alacağımız ama evinde oturacak en fazla arıcılık yapmayı öğrenecek köylülerden falan oluşan bir toplum olacaktı. Halbuki bu öyle olmadı. İleri kapitalist ülkeler dediğimiz halka var. Yıllar önce yazmıştım. Onun etrafında Brezilya, Arjantin, Meksika ve Güney Afrika, Hindistan gibi oraya doğru gelen ülkeler var. Türkiye de onlardan biri. Bu da çok önemli. Gayet dinamik bir ekonomisi var. Siyasilerin hâlâ Avrupa ile ortak dil kurmakta nasıl perişan oldukları görüyoruz. Ama burjuvazi öyle değil.

BENİM MİLLETİM DAHA HIZLI KOŞMALI MANTIĞI


Milliyetçilik nedir size göre?

Milliyetçilik kötü bir şeydir, şimdi bu milli dediğimiz şey temelde dilde belirlenen ve olağan bir olgudur. Zaman içinde başka birtakım etkenlerin de eklenmesiyle yalnız dil değil başka koşullar da ararız millet dediğimizde. Milletten yaptığımız sıfata ‘milli’ bunun arkasına da ‘yetçi’ dediğimiz zaman bu durum değişiyor. Doğal bir olgu olmaktan çıkıyor.


Milliyetçilik toplumsal bir refleksi mi ifade ediyor?

Bu bir hayata karşı ve öbür insanlara karşı alınmış bir tavır anlamına geliyor ve bu en ılımlı haliyle de bir hegemonya isteğini özlemini, barındırıyor içinde. Bunu böyle koyduğumuz anda insanlar arasında bir yarışma olduğunu var sayıyoruz. Ama orada da benim milletim daha hızlı koşmalı gibi bir şey var. O yarışmada sadece koşmakla da kalmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz.


Türkiye’de milliyetçiliğin son dönemde terör ile birlikte yükseldiği görüşüne katılıyor musunuz?

Bütün toplumu saran bir şey olduğunu düşünmüyorum ama o izlenim verilmek isteniyor. Böyle şeylerle çok fazla uğraşmamış bir kesimin hiç değilse kafasına bunu sokarak onlara pek fazla düşünmedikleri bir kimlik sahibi kılmak istiyorlar. Aynı zamanda duydukları çeşitli huzursuzluk ve doyumsuzlukları saldırganlaşmaya iterek bu yolla daha mutlu insanlar haline getirme projesi olduğu belli. Başarılı olduğu durumlar da var.


Milliyetçi söylemin kaynağında hangi düşünce hâkim?

Türkiye’nin modernleşme koşullarında genel olarak ksenofobi (Yabancılardan korkma) o modernleşmenin çimentosu gibiydi. Ama ksenofobi derken ‘seno’ kim? Yabancı, senin kendini tanımlama isteğine göre değişebilir. Osmanlı tarihi boyunca uzun zaman Müslüman olmayandı. Müslüman olmayanın Osmanlı olmayanıydı. Çünkü Müslüman olmayan ama herkesin gayet iyi geçindiği Rumlar ve Ermeniler de vardı yüzyıllarca. Modernleşme daha çok millet üstünden ve ulus devlet kurma üstünden giden bir projeydi. Türkçü milliyetçiliği buraya Rusya Türkleri getirdi.


Türkiye’de Avrupa Birliği ilişkileri açısından demokratlaşma meselesine olan yaklaşımınız nedir?

Demokratlaşmak lazım. Bu demokratlaşmak sorunu da Türkiye’yi tamamen böldü. Ama ortadan böldü. Öyle sağ sol diye bölmedi. Solu böldü, sağı da böldü. Ordu ve parlamento diye bölmedi. Orduyu kendi içinde parlamentoyu kendi içinde, medyayı, akademiyayı kendi içinde böldü. Şimdi dolayısıyla darbelerde daha önce gördüğümüz şekilde devlet kendi hiyerarşisi içinde örgütlenip şunu şöyle yapacağız diyemiyor. Devlet içinde asla demokratikleşmeye ve Avrupa Birliği’ne katılmaya izin verilemez diyen kesim toplumda buna destek aramak zorunda kaldı.

MİLLİYETÇİ - HÜMANİST BİR ARADA OLAMAZ


Milliyetçiler hümanizmi ret mi ediyorlar?

Milliyetçilik her zaman bir yarışma rekabetine girmeyi içerir. 100 metre yarışı ile atom savaşı da aynı şey değildir. Türkiye’de sarsılmaz en köklü ideoji milliyetçilik gibi görünüyor. Cumhuriyet kurulmadan önce İttihat ve Terakki içinden çıkan Genç Kalemler, Türk Yurdu gibi dergilerde oluşan saldırgan ve ırkçı ve hegemonist bir milliyetçilik var. Hümanist düşünce ile ciddi kavga halindedirler kendileri yazarlar bunu. ‘Hümanizm bütün kötülüklerin anasıdır komünizm oradan çıkar’ derler. Bir milliyetçi hümanist olamaz çünkü hümanistsen tüm insanları sevmek zorundasın, halbuki sen vatandaşlarını kendi milletinden olan ırkdaşlarını insanları sevmek zorundasındır. Ötekilere kötü davranmak zorundasın.

EĞER PAZUNUZ KUVVETLİYSE ULUS DEVLET KALIRSINIZ


Küreselleşme, ulus devlet açısından tehdit sayılabilir mi ?

Dünya değişiyor. ‘Ulus üstü’ ‘Ulus aşırı’ birliklere doğru gidiyor. Ulus devlet artık insan topluluklarının en rasyonel toplumsal örgütlenme biçimi olma özelliğini kaybetti. Uluslararası sorunlara ulusal çözüm üretemezsin. Türkiye’de bazı kesimler ille de biz ulus devlet olarak kalacağız diye bir akıntıya kürek çekme durumundalar. Adamların pazusu kuvvetliyse çekerler. Ama bir zaman sonra akıntı onları götürür. Ulus devleti ayakta tutmak çırpınmaları son çırpınmalardır. Onun için de bu kadar şiddetli ve hezeyan halinde.


PKK’da sizce bir çözülme söz konusu mu?

DTP’nin dışında Kürt milliyetçiliğinin kökeninden gelen mesajlar getirdiği Öcalan’dan bağımsız bir PKK var. Bugün örgütün Öcalan’a uymasından çok Öcalan’ın PKK ne yapıyor diye örgüte kendini uydurması söz konusu. PKK kendini savaşmaya angaje etmiş bir örgüt. Marangozu alıp ‘Yarından itibaren sen cam kase yapacaksın’ demek zor bir şey. Savaşan örgüte de ‘Yarından itibaren sen barış yapacaksın’ demek zor.

HER ŞEYİ İSTEYEN AMA HİÇ YETİŞMEMİŞ 30 MİLYON KİŞİ VAR


Toplumsal açıdan kalkınmanın önündeki en büyük engel nedir?

Türkiye’de kentleşmiş, adamlar gibi yaşayan 20 milyon kadar insan var. Bunların 1 milyonu, bırak İstanbul’u, Ankara’yı; New York’a Avrupa’ya götür, birinci sınıf yetenekte insanlar. Hâlâ 20 milyon civarında köylümüz var. 30 milyon kadarı da yarın ne yapacağını bilmeyen, bugün tamirhanede çırak, yarın lokantada komi, parkta değnekçi daha öbür gün mafyada bilmem ne. Köyden kopmuş, şehirli olmamış, her şeyi isteyen ama hiç yetişmemiş, ciddi bir çalışma yeteneği yok; bu müthiş bir istikrarsızlık yaratıyor. Tam deli gömleği dediğimiz şey. Bu durum büyümeye, bir toplumun dinamiklerini sonuna kadar kullanmasına izin vermiyor.

 

CHP’nin son girişimi antipatik


CHP Baykal’ın partisi mi? Yoksa parti mi Baykal’ın?

CHP sonuç olarak Deniz Baykal’ın partisi oldu. 12 Eylül’ün partilerle ilgili getirdiği mevzuat sonunda Ahmet falanca partinin başkanından çok, falanca parti Ahmet’in partisidir diye söylemek gerekir. Başkan kadrolarını kendisi kurar. Öyle düşünmeyenler de çekip gider. Bunu özellikle Baykal’da gördük kendi istifa etti gitti sonra istediği zaman partiye geldi aldı. Bildiğim kadarıyla Deniz Baykal da “Anadolu Solu” diye bir kavram yaratmaya çalışıyordu. Komik ama Tarık Buğra gibi bir sağcı bir yazarın Osmancık romanında Edebalisine söylettiği lafları sahiden Edebali’nin söylediği laflar sanıp Anadolu solculuğunun felsefesi yapmaya çalıştı.


CHP’nin muhafazakârları da kapsayacak şekildeki yeni açılımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Baykal’ın hesaplamadığı bir şekilde Anadolu solu yaparken AKP iktidar oldu, başka birtakım güçlerin fişteklemesiyle orduya darbe yaptırma fırsatı ortaya çıktı. Ve birden bire CHP neyin partisi olduğuna kadar veremez hale geldi. Seçim kazanacak bir partiyse mesela çarşaflıyı da alabilir. Ordunun sivil kanadı mı? O zaman oradaki strateji neyse onu yerine getirmek lazım. CHP bu ikincisini yaptı. Silahlı kuvvetlerin silahsız kanadı olarak işte Anayasa Mahkemesi’ne müracaatları filan yaptı. Fakat darbe de gelmedi ve galiba da gelmiyor. O zaman siyasi parti olması lazım onun gerektirdiği şeyleri yaptığı zaman da bir önce yaptıkları ile çelişiyor. Müslümanlığı biz yapalım ölçüsüne gelmez. Büyük bir budalalık olur. Her şeyin bir sahibi var. Kim sana bırakacak. Ama bazı manevralar diyelim, çok antipatik oldu. Kendileri farkında.

 

Milliyetçi olmayan partimiz hiç yok


Ya siyasi partiler açısından milliyetçilik?

Türkiye’de milliyetçi olmayan hiçbir parti yok. Aslında Türkiye’de milliyetçilik dışında ciddi bir şekilde olgunlaşmış, gelişmiş bir ideoloji yok. Bunun dışında “İslamcılık” var diyebiliriz. Ama İslamcılık da milliyetçilik ile çok iç içe geçmiş. Her zaman iddia ‘Biz sizden daha iyi milletçiyiz’ olmuştur. Türkiye’de partiler demek bile biraz fazlalık. Biz tek parti rejimini birden fazla partiyle sürdürmeyi başardık. Çok partiyle tek parti rejimi yaşamak başarısı.


Ulusalcılar açısından milliyetçiliği hangi perspektiften değerlendirmek gerekir?

Ulusalcılık ile milliyetçiğin birbirinden farkı yok. Ulusalcı olarak ortalıkta dolaşan adamların milleyetçi olarak dolaşanlardan bir farkı yok. Her objenin doğada var olan bana göre sağ tarafı ve sol tarafı olmalı. Türkiye öyle bir obje ki sol tarafı yok iki tane sağ tarafı var. Onlardan birisine ‘millet’, diğerine ‘ulus’ deniliyor.


MHP ve CHP açısından milliyetçi söylem değerlendirmesi yapmak gerekirse ne söylenebilir?

MHP gördüğüm kadarıyla kendi kaderini parlamenter düzen içinde değerlendiriyor. CHP sanki öyle değil gibi. CHP sanki parlamenter düzenin bir şekilde sekteye uğratılmasını ve o sekte sırasında CHP’ye bir iktidar yolunun açılacağını düşünüyor.

ERGENEKON, TEŞKİLAT-I MAHSUSA


Atatürk ve milliyetçilik açısından bir değerlendirme yapmak gerekirse ne gibi sonuçlara varırız?

Atatürk’ün bu anlamda bazı hataları olduğunu düşünüyorum. Dil ve tarih teorisi yaratıyor ki Orta Asya’dan oklar falan. Nasıl bir kaygıyla bunu yaptığına baktığınız zaman öteki milletler gibi Atilla gitti Roma’yı yıktı, Cengiz gitti Pekin’i aldı, falandan çok, ‘Bütün medeniyetleri biz kurduk’ diye bir kaygı. Maalesef milliyetçiliği yeterince ayırmadı. Türküm diyen insan mutlu olmalı diye bir şey söylüyor. Peki bugün ‘Ergenekon nedir?’ deyince ‘Mustafa Kemal mi dir? Yoksa İttihatçılar mı?....’ Elbetteki Teşkilat-ı Mahsusa.”

Bülent Şanlıkan / Akşam
 



Bu haber 422 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,332 µs