En Sıcak Konular

Savcı da benzer şeyler söylemişti

0 0 0000 00:00 tsi


Dünkü yazıda Türkiye'de istikrarı bozmaya yönelik planlar yapanların elinde iki önemli koz olduğunu yazmıştım. Kürt ve irtica kartı.

Danıştay'a yönelik saldırı, laiklik üzerinden gerilim yaratmayı, toplumu yeni arayışlara yönlendirmeyi amaçlıyordu.

Bunda belli ölçüde de başarılı olundu. Şemdinli'de de Kürt kartı kullanılmıştı. Art arda patlayan bombalar şimdi unutuldu.

Ama tuhaf bir durum var. Yazdığı iddianame nedeniyle mesleğinden atılan bir savcı var ortada. Ancak, savcının meslekten atılmasına neden olan iddianame yerinde duruyor. Veya kısmen duruyor, çünkü ilk duruşmada iddianame sansürlenerek okundu.

Şimdi, mahkemenin önce tamamını kabul ettiği, sonra duruşmada bir bölümü çıkarılan bu iddianameyi hazırlayan savcı, iddiaları yüzünden mesleğinden oldu. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun sakat bulduğu iddianame ise varlığını sürdürüyor.

Savcı bombacıları neyle suçluyordu? Devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemlerde bulunmakla.. İddianameye göre, bölgede güvenlik kaosu yaratılarak siyasi otorite üzerinde baskı unsuru kurulmaya çalışılıyor, bu yolla merkezdeki siyasibürokratik elitin gücünün muhafazası hedefleniyordu.

Peki Başbakan bugün ne diyor? Danıştay'da dökülen kanın asıl hedefinin iktidar olduğunu söylüyor. Yani eylemin aslında, halkta laik düzenin tehlikede olduğuna ilişkin bir kanaat yaratarak siyasi iktidarı zayıflatmayı hedeflediğini anlatmaya çalışıyor.

Erdoğan'ın Baykal'a yönelik eleştirilerinden de eylemin altındaki gizli amacın Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu anlıyoruz. Ama Başbakan orada duruyor.

Başbakan'ın değerlendirmelerini okuyunca, Türkiye'de kafası bozulan üçbeş kişinin bir araya gelip bir çete kurduğu, sonra da ya gidip bir ilçede bombalar patlattığı veya Danıştay'ı basıp cinayet işlediği sonucuna varıyorsunuz. Oysa, Van Savcısı orada durmamıştı.

Bir araya gelen üçbeş kişinin daha merkezi bir hareketin parçası olduklarını iddia etmişti. Hangi görüşü kabul edersek edelim, siyasi iktidara karşı darbe girişimleriyle karşı karşıya olduğumuz gerçeği ortaya çıkıyor.

Yani, bir kısım insanlar seçimle gelmiş bu iktidarı demokratik olmayan yollarla göndermek, Cumhurbaşkanı'nı bu iktidara seçtirmemek istiyor. Bu görüşten hareketle, Başbakan'ın vardığı sonucun da tam doğru olmadığını söylemek zorundayız. Çünkü Başbakan 'Hedef rejim değil, iktidar' iddiasında bulunuyor.

Oysa seçilmiş bir iktidarın terör eylemleri yoluyla etkisiz hale getirilmeye çalışılması, demokratik rejimle ilgili bir sorundur. Bu da sadece iktidarı değil, demokratik tüm güçleri hedef alan bir sorundur.

O nedenle, bütün sivil güçlerin bu sorunda nerede olduklarını net bir biçimde ortaya koymaları gerekir. Aksi halde, 10 yıl sonra herkes yeniden özeleştiri yapmaya başlamak zorunda kalabilir.

Bu haber 222 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,758 µs