Hain saldırı Türkiye'nin istikrarına!...
0 0 0000 00:00 tsi
Türkiye Danıştay'a yönelik saldırı ile sarsıldı. Şimdi yapılması gereken, failin bağlantılarının tespit edilip, olayın günyüzüne çıkarılması. Onun kadar önemli olan ise soğukkanlılığımızı korumak. (iyibilgi yorum)
Hain saldırı
Bu sabah Danıştaya düzenlenen saldırı tüyler ürpertecek cinsten. Aslan Alparslan ismindeki İstanbul Barosuna kayıtlı avukat, Danıştay binasına silahıyla girerek, 8. kata çıktı ve toplantı halindeki Danıştay 2. Dairesi üyelerini hedef aldı. Saldırıda 2. daire başkanı Mustafa Birdenin ağır yaralandı. Valilikten yapılan açıklamada, 2'si ağır 5 kişinin yaralandığı belirtildi. Bu korkunç saldırı, Türkiyeyi ciddi bir problemin beklediğini gözler önüne seriyor.
Şemdinli, Cumhuriyet, Danıştay
Bu saldırı, Türkiyede istikrarı dinamitlemek isteyenlerin gözlerinin ne kadar karardığının açık bir ifadesi. Cumhurbaşkanlığı tartışmalarının alevlendiği bir dönemde, bu saldırı ile elbette, Şemdinli olayları sonrası gelişen süreç, Nisan ayında patlama yapan irtica haberleri ve Cumhuriyet gazetesinin bombalanması arasında bir bağ kurulabilir. Fakat bu saldırının diğer tartışma ve saldırılar ile ciddi farkları var. Kurşunlar, devletin en önemli kurumunda, adaleti temsil eden yargı mensuplarını hedef aldı. Hem de tekbir sesleri eşliğinde.
Hükümet, yargıya kurşun sıkar mı?
Saldırı sonrası estirilen havada, tüm muhalif kesimlerce hükümet zan altında bırakıldı. Elbette kimse açık açık hükümet tetikçidir demedi. Fakat söylemler, saldırının sorumluluğunu hükümetin üzerine atar mahiyette. Deniz Baykaldan, CHPli Milletvekillerine, Danıştay üyelerinden medya mensuplarına kadar herkes, hükümetin bu olaydaki dolaylı suçunu konuşuyor. Başbakanın suçu ise saldırıya uğrayan Danıştay 2. Dairesini, Şubat ayında bir öğretmen ile ilgili aldığı kararda eleştirmek.
Mütedeyyinler zan altında
Bu saldırının, hiçbir suçu yokken, hükümeti zor durumda bırakacağı kesin. Fakat daha açık olanı, bu saldırı sonrası, Türkiyede hiçbir gelişme ile uzaktan yakından alakası olamayan mütedeyyin insanların daha fazla psikolojik baskı ile karşılaşacağı. Bu olay, ikinci bir 28 Şubat vakası olarak nitelenebilir. Zira Mehmet Altan, geçtiğimiz gün köşesinde, 28 Şubatta ünlenmiş ama hemen ortadan kaybolmuş Aczimendileri hatırlatarak, Artık Aczimendileri bekliyorum demişti. Biz Aczimendi gibi daha sivil manipülasyonlar beklerken, kanlı bir saldırı ile karşı karşıya kaldık. Ne diyelim, Türkiyeye geçmiş olsun.
Huzurun sonu
Bu saldırının bizleri şaşırtan bir yanı var. Cumhuriyet gazetesine yapılan bombalı saldırıları hepimiz kınamış, bunun siyasi ortamı germeye çalışan gizli güçlerce planlandığını söylemiştik. Hatırlanacağı gibi orada da saldırganlar tekbir getirmiş ve hedef göstermişti. Şimdi de saldırgan tekbir getirdi. Fakat bu kez gerginlik ve istikrarsızlık simsarları gözlerini kararttı ve kan akıttı. Deniz Baykalın da söylediği gibi siyasete kan bulaştı. Türkiyede demokratik yollar ile istediklerini elde edemeyenler, ülkeyi çok tehlikeli mecralara sürükleyerek, köşe kapmaya çalışıyor. Türkiye uzun zamandır aradığı toplumsal ve siyasal huzuru bulmuşken, böyle bir saldırının gerçekleşmesi, kuşkusuz üzüntü verici. Daha üzüntü verici olanı ise bu saldırının Türkiyenin geleceğini ipotek altına alması. İstenebilecek tek şey var. Bu çirkin ve insanlık dışı saldırının failleri aranırken önyargıdan ve genellemelerden uzak durulması. Türkiyenin huzura ihtiyacı var.
iyibilgi haber merkezi
Bu haber 280 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle