En Sıcak Konular

Evde ayakkabısız dolaşmak ve liyakat

0 0 0000 00:00 tsi
Performans, bir çalışanın mensubu olduğu kurumun amaç ve hedeflerine ulaşması için yaptığı katkıdır. Geleneksel performans ölçmede üst, astı değerlendirir.

Bu yöntemde, tezkiye amirinin çok deneyimli, bilgili olması şarttır. Daha da önemlisi, amirin, değerlendirilen eleman hakkında tarafsız, adil ve objektif düşünebilmesi gerekir. Ancak, gerçek hayatta bu tanıma uyabilen yönetici sayısı azdır. Ayrıca, tezkiye amiri ne kadar nitelikli olursa olsun, sadece bir kimsenin değerlendirmesine bakarak, çalışanı layıkıyla anlamak kolay değil. Günümüzde en geçerli, en anlamlı değerlendirme müşterilerin yaptığıdır. Bu nedenle, çağdaş işletmeler, 360 Derece Performans Değerlendirme adlı bir yöntemle, elemanlar hakkında müşterilerin kanaatlerini sormaya başladı. İlaveten, aynı düzeydeki arkadaşların, hatta astların fikirleri soruluyor. Bir kişiyi, böyle değerlendirmedeki hedef onun hatalı, eksik yönlerini asgariye indirmek, güçlü yönlerini daha da kuvvetlendirmek, kısaca, kişisel gelişmesine yardımcı olmaktır. Buna bakarak, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın kendiliğinden 360 derece performans değerlendirilmesine tabi tutulduğunu söyleyebiliriz. Mesela, Merkez Bankası’nın müşterisi durumundaki ticari bankaların genel müdürleri, (müşteriler) Sayın Yılmaz’ın liyakati konusunda hemfikirler. Aynı ve daha alt düzeydeki arkadaşları da kendisini seviyor ve beğeniyor. IMF yetkilileri ve eski başkan da onun hakkında sitayişkar sözler sarf ediyor.

Buna rağmen, bazı yazarların değerlendirme tarzında tutarlılık biraz eksik. Şöyle ki; kişisel niteliklerinde kusur bulunamayan Sayın Yılmaz, bu defa eşinin ayakkabılarını daire kapısı önünde tutması sebebiyle, dolaylı da olsa eleştirilere uğradı. Basının bürokratları değerlendirmeye tabi tutup, tenkit etmesi çok normaldir. Ancak, söz konusu olan Merkez Bankası Başkanlığı gibi kritik bir post ise övgünün de yerginin de performansla ilgili olması gerekmez mi?

Başkanın eşinin ayakkabıları oturdukları dairenin dışında bırakmasından hareket eden yorumcular, başkanın evine ayakkabıyla girilmediğini anlıyor ve bundan Başkan’ın (eşiyle birlikte) “köylü” olduğu değerlendirmesine varıyor. Aynı şahıslar, evlerine daima ayakkabılı girildiğini gururla söyleyerek, kendilerini “şehirli, beyaz Türk” gibi sıfatlarla taltif ediyorlar.

Ayakkabıların kapı önünde bırakılması, Sayın Yılmaz’ın eşine ait (bence pek parlak olmayan) kişisel bir tercih. Ama, bunun köylülükle bir ilgisi yok. Çünkü şehirdeki geleneksel Türk evinde dış kapıdan sonra taşlık tabir edilen bir bölüm vardır. Ayakkabı burada çıkarılır ve ondan sonra iç kapıdan eve girilir. Köylerde ise yöreden yöreye değişen, iç avlu, taşlık, veranda ve antre benzeri uygulamalar görülür. Köylerde, ayakkabının dış kapının önüne bırakılması adetten değildir. Yani, daire dışında muhafaza edilen ayakkabılar köylülükle bağlantılı olamaz.

Eve ayakkabıyla girilmesi meselesinde ise bazı yorumları anlamak cidden zor. Sokağın tozunu, kirini, mikrobunu çamurunu eve taşımak, acaba hangi bakımdan şehirliliği (uygarlığı) ifade ediyor ve niçin, ev yaşamını ayakkabısız sürdürmek köylülüğe delalet eder? Eve ayakkabıyı çıkararak (terlikle) girmek milletimizin bir alışkanlığıdır, Türk kültürünün bir öğesidir. Şehirde yaşayan, vatandaşlarımızın çoğu da bu adete uyar. Öte yandan, kalkınmasını gerçekleştirmiş bulunan ve şehirleşme bakımından çok ileri düzeydeki efendi, uygar Japonların da istisnasız olarak, evde terlikle dolaştıklarını herkes bilir. Dolayısıyla, evlere ayakkabıyla veya ayakkabısız girmek köylülüğün, şehirliliğin ölçüsü olamaz. Evde ayakkabıyla dolaşmayı marifet sayanlar, çağımızın en önemli kavramlarından biri olan, hijyene aykırı davranıyorlar. Gerçi, bu onların bileceği iş. Ama yaptıkları tercihin doğruluğundan bu kadar emin olduklarına göre, okurlarına ve bizim gibi farklı düşünenlere ayakkabıyla eve girmenin faziletlerini anlatmaları uygun olur...

Performansa dayalı değerlendirme, işletmecilikte ileri bir aşamadır; uygar ve başka bir deyişle, şehirli bir tatbikattır. Durup dururken, başkalarına köylü, kendine şehirli diyenlerin dikkatine…

Bu haber 343 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,632 µs