Amerika, AK Partiye sırtını döndü (!)
0 0 0000 00:00 tsi
Ülkemizde demokrasi ve ekonomik istikrarın el ele yürümesinden rahatsız olan çevreler, çok marifetliler. Çünkü aynı anda iki ipte oynayabiliyorlar. Bir yandan vatan elden gidiyor sloganıyla, milleti Avrupaya ve Amerikaya karşı kışkırtıyorlar.
Akl-ı selimden ayrılmayan milletimiz, bu yalancı peygamberlerin propaganda ve yalancı milliyetçiliklerine prim vermeyince de öfkeden çıldırıyor ve başka bir ipte oynamaya başlıyorlar. Karanlık hedefleri için gayri meşru yollar aramaya koyuluyorlar. Dışarının onayı olmaksızın, gayri meşru yöntemlerin işe yaramayacağını iyi bildiklerinden, bu yalancıktan milliyetçiler, Batı ile işbirliğiyle suçladıkları hükümete karşı, yine Batıda işbirliği yapacak dost arayışına çıkarlar. Bulurlar da. Sonra kulisler başlar, uygun lobiler bulunur, haberler, köşe yazıları servis edilir. Hükümetin, Batı başkentlerinde itibar kaybı, onların en sevindiği andır. Keşke ABD ile ipleri kopsa da bunlardan kurtulsak diye ellerini ovuştururlar. Ülkenin 50 yıl geri gitmesi, uygar dünyanın demokratik standartlarından geri düşmesi, ekonominin yeniden allak bullak olması onları pek ilgilendirmez.
Sevindirici olan, bu karanlık çevrelerin işte beklediğimiz an diye sevinç çığlığı atmaya niyetlendikleri her zaman, aksi yönde bir gelişmeyle yerlerine oturmalarıdır. Daha önce tezkere geçmezse kıyamet kopar, Beyaz Sarayda muhatap bulunamaz diyorlardı. İlişkiler elbette sendeledi, ama bu olaydan sonra Bush, Türkiyeye geldi. Erdoğan, Washingtona gitti. CIA ve FBI başkanlarının yanı sıra ABD Genelkurmay Başkanı Pace de Türkiyeyi ziyaret etti.
Erdoğanın yakın kurmaylarından Cüneyd Zapsu ve Şaban Dişlinin Washingtondaki temasları sırasında öyle bir hava estirildi ki, ABDnin AK Parti ve Erdoğanın üstünü çizdiği söylendi. Ama dün ABD Dışişleri Bakanı Rice ikinci kez Ankaraya geldi. Hamas girişiminin ilişkilerde bir dalgalanmaya yol açtığı doğru. Aynı şekilde PKKnın ABD denetimindeki Irakta barınmasının ciddi bir sorun olduğu gerçek.
Ancak ilişkiler, Batı karşıtı görünüp, gayri meşru planlarına Batıda ortak arayanların ellerini ovuşturacağı noktada değil. Nasıl bir tane Türkiye yoksa, aslında bir tane Amerika da yok. Washingtonda baştan beri AK Parti ile yıldızı barışmayanlar vardı. Tezkere hayal kırıklığıyla, bu ekibe yeni katılımlar da olmuş olabilir. Ancak Riceın Ankara yolunda verdiği mesajlar, bu yaklaşımların yönetiminin görüşünü yansıtmadığını gösteriyor. Rice, Türkiye için AB sürecinin önemine dikkat çekiyor ve son dönemde gerçekleştirilen demokratik evriminden övgüyle söz ediyor. Riceın yardımcılarından Matt Bryzanın önceki gün Washingtonda yaptığı açıklamalar da gayri meşru yol arayanları mutlu edecek cinsten değildi. O da AB sürecinin altını çizerek, reformların hızlandırılması çağrısında bulunuyordu. Bir yandan TSKnın önemini ve popülaritesini hatırlatırken, diğer yandan da şu mesajı veriyordu: Türkiye ABye üye olmak isterken, ordunun rolünün değişmesi ve azalması dahil ilgili kriterlere uymalıdır.
Bu açıklamalar, ABD yönetimin Türkiyeye ve AK Partiye sırtını dönmediğini gösteriyor. O halde iplerin kopması için AKPnin ABDye sırtını dönmüş olması lazım. Dış politika alanında önde gelen AK Partili isimlere göre böyle bir şey asla söz konusu değil. Bush yönetimin izlediği bazı politikalar konusunda görüş ayrılığı olsa da Avrasya içinden gelecek tehditlere karşı, ABD ile ilişkilerin Türkiye için bir sigorta olduğunu görecek kadar realistler. Peki Bosna ve Kosova müdahaleleri, Clintonın deprem ziyareti, TBMMdeki tarihi konuşması ve Aponun yakalanması ile 1999da zirve yapan ilişkilerin büyük irtifa kaybettiği doğru değil mi? Elbette doğru. Ama bu durumu sadece tezkere ve Hamasa bağlamak yanlış olur. Çünkü bugün Bosna müdahalesinin yerinde Irak işgali; askeri işbirliğinin yerinde çuval gölgesi ve teröristbaşının teslimi yerinde ABDnin gözü önünde süren PKK terörü var. İlişkilere değer verenler, sorunları da açıkça konuşabilmeli.
Bu haber 273 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle