En Sıcak Konular

Sessizlik bozuldu!

0 0 0000 00:00 tsi
Sessizlik bozuldu! “Breaking the Silence” (Sessizliği Bozma) örgütünün kurucularından olan İsrailli asker Yehuda Shaul “İsrail toplumunun en büyük sırrını” anlattı. Shaul: “Bu tıpkı bir tabu gibidir. Asla bunun hakkında konuşamazsınız. Tıpkı ar

“Democracy Now”da çalışan Amy Goodman, İsrail ordusunun yaptığı insan hakları ihlalleri için bir açıklama isteyen İsrailli askerlerin kurduğu “Breaking the Silence” (Sessizliği Bozma) örgütünün yardımcı kurucularından olan İsrailli asker “Yehuda Shaul” ile bir görüşme yaptı. İşte o görüşmenin ayrıntıları:

Juan GONZALEZ: Yehuda Shaul şu anda bize San Francisco’dan katılıyor. “Democracy Now”a hoşgeldiniz!
 
Yehuda SHAUL: Günaydın.
 
Amy GOODMAN: Bize çıktığınız turla tam olarak neyi başarmak istediğinizden biraz bahsedebilir misiniz?
 
Yehuda SHAUL: Ben burada, Birleşik Devletler’deyim çünkü biz Breaking the Silence örgütü olarak, sessizliği bozmayı sorumluluk almak olarak görüyoruz. Biz eski İsrail askerleri olarak, işgal altındaki topraklarda çarpışmalara girdik ve bu bahsettiğimiz suçları işledik, biz işgalin bir parçasıyız. Sorumluluğumuz bittiğinde, etrafımızda neler döndüğünü ve bizim ne yaptığımızı fark ettikten sonra anladık ki önümüzde yalnızca iki seçenek var. Kendimizi odalarımıza kilitleyip ağlayarak affedilmeyi dilemek veya ayağa kalkıp sorumluluk alarak, diğerlerinden de sorumluluk almalarını talep etmek.

Bu yüzden, benim gözümde, sessizliği bozmak, ayağa kalkmak, hikayeler anlatmak ve insanları uyandırmaya, fark ettirmeye ve işgalin günlük yaşam içinde ne demek olduğunu anlamalarını sağlamaya çalışmak, sergilerde sergilediğimiz resimler ve yaptığımız itiraflar yoluyla İsrail halkından kendi adına neler yapıldığını görmelerini ve sorumluluk almalarını talep ediyoruz.
 
Ve benim gözümde, bizim gözümüzde, sorumluluk orada görev yapan eski İsrail askerleriyle ya da İsraillilerle ya da bütün bunları İsrail ordusunun yaptığı düşüncesiyle de bitmiyor. Dünya üzerindeki her insan bundan sorumludur ve tabi ki Amerikalılar da! Çünkü İsrail’in bu yaptıklarının sonu geldiğinde, dünyada bu olanların başkanlığını yapmış tek bir ülke olacak. İsrail’in başbakanı da sonunda hesap vermek zorunda kalacak. İşte bu başkan Amerika’dır. Bu sebeple, bence Amerikan halkı da ne olup bittiğinden haberdar olmak, kendi sessizliğini bozmak zorundadır. Bu olup bitenlere karşı hem bir sivil sorumluluk, hem de insani sorumluluk almak zorundadır.
 
Amy GOODMAN: Yehuda Shaul, bize hikâyenizi anlatır mısın? Ordudan nasıl ayrıldınız? Ayrılmaya nasıl karar verdiniz?

Yehuda SHAUL: İsrail’de her Yahudi yasalar gereği - erkekler üç yıl, bayanlar iki yıl boyunca - askere gitmek zorundadır. Ve ben 18 yaşıma geldiğimde, üç yıldır askerlik yapıyordum. Çarpışan asker olarak ve komando olarak görev yaptım. Üç yılın iki yılını işgal bölgesinde, 14 ayımı da el-Halil’de geçirdim. İşgal topraklarında geçirdiğim yıllar boyunca, yapmak zorunda olduğum ne varsa yaptım, görevim neyse, o görevin hakkını vererek, askerlerime her şeyi yapmaya teşvik ettim – işgal anlamında – ve birden bire üç ay önce görevden alındım, oturup kendimi bir sivil olarak hayal etmeye çalışıyordum. Kendime şunu söylüyordum, üç ay içinde silahlarımı ve üniformamı geri vereceğim, çarpışan bir asker olmayı bırakacak, sivil yaşamıma geri dönecektim. Ve benim için, bu aynı an, bilirsiniz, yani artık profesyonel çarpışan bir asker olma düşüncesinden sıyrıldığım o an – belki buna aydınlanma anı da diyebilirsiniz -, anlıyorsunuz değil mi? İşte bu, olayları bir askerin gözüyle değil de bir sivilin gözüyle görmeye başladığım andı. Ve aynı zamanda, olayları artık sistemin bir parçası olarak değil de, dışardan biri olarak görmeye başladığım an.
 
Ve kendime aniden dışarıdan, arkamı dönüp baktığımda, bilirsiniz, geçen iki yıl boyunca ve 10 aydır işgal topraklarında yaptıklarımdan dolayı, tamamen şoke olmuştum. Delice bir şeyin etrafımı sardığını fark ettim. Birden bire, içinde bulunduğum sistemdeki durumun farkına vardım, bilirsiniz, bu sistemin beni getirdiği yeri, yaptığım şeyleri düşününce, bunun ben olmadığına inanmak istedim. Ama siz de bilirsiniz ki, bundan kaçamazdım. Bu bendim ve bunu fark ettiğimde, bunun için bir şey yapmadan hayatıma devam edemeyeceğimi anladım.
 
İşte o zaman bazı askerlerimle ve arkadaşlarımla bunu konuşmaya başladım ve fark ettim ki hepimiz aynı duygular içindeyiz; fakat bunu birbirimizle konuşacak cesaretimiz yokmuş. Bilirsiniz, bu bizim yapmadığımız bir şey – bu aklımızın arka köşelerinde duran; ama açığa çıkarmadığımız bir şey. Hepimiz bir şeylerin yolunda gitmediğini hissettiğimiz için de bu sessizliği kırmaya karar verdik.

Ben Mart 2004’te görevden alındım. Haziran 2004’te, aktivitelerimize el-Halil’deki büromuzdan fotoğraf sergisi ve şahitlerin itiraflarının video görüntüleri ile başladık. Dediğim gibi, el-Halil’de 14 ay geçirdim ve belliydi ki biz el-Halil’den başlayacaktık. Ve sergi fikri… Biz bunu sergi diye adlandırdık, işgal topraklarını sarmış olan bu sessizliği kırabilmek içindi. Biz diyorduk ki “el-Halil’i Tel Aviv’e getirebilmek için”. Çünkü şunu anlamalısınız ki, işgal topraklarında olup bitenler İsrail toplumu için en büyük sır gibidir. Bu tıpkı bir tabu gibidir. Asla bunun hakkında konuşamazsınız. Tıpkı arka bahçede olan ve kimsenin ön bahçede görmek istemediği bir şey gibi! Ve bu sebeple…
 
Juan GONZALEZ: Ben size bu binlerce Filistinli mahkûm hakkında bir soru sormak istiyorum. Açıkça bir şekilde bazı Filistinlilerin bu yakalanma ve hapsedilme işinde yer almış biri olarak, sizin perspektifinize göre İsrail kontrolü altında bu kadar çok insanının bu kadar uzun süre kilit altında tutulmasından Filistin toplumu nasıl etkileniyordu?
 
Yehuda SHAUL: Hiç bir fikrim yok. Ben bir Filistinli değilim. Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, olaya dışarıdan bakıyorum, aile yapısını bozuyor gibi görünüyor. Bilmiyorum, sadece düşünmeye çalışıyorum, tutukladığımız onca insan… Gecenin bir yarısında eve kapıları kırarak, pencereleri kırarak, çatıları kırarak, aileleri uyandırarak insanları götürmemiz… Biz onları götürürken kimse, kendisinin neden götürüldüğünü dahi bilmiyordu. Bilirsiniz, işgal bölgesinde hemen hemen her gece, bilirsiniz işte, her gece bir tutuklama operasyonunuz vardır. Her gece, aynı resimle geri dönersiniz, yani şu sizin de gördüğünüz fotoğraflardaki kareler, şu anda ve daha önce gördüğümüz kareler, elleri bağlanmış, gözleri bağlanmış… Bilirsiniz işte, daha yeni tutuklanmış Filistinliler, gizli servis tarafından sorgulanmak için bekliyorlar.

Fakat bir de şu tarz Filistinliler de vardır ki, resimlerde de gördüğünüz gibi, bizim el-Halil’de gördüğümüz Filistinliler… Ya da şöyle tercüme edeyim,  bizim “dry outs” (yavanlar) dediğimiz türden, ya da profesyonelce şöyle tercüme edebilirim “sivil tutuklular”. Bunlar kontrol noktalarında karşınıza çıkan Filistinlilerdendirler. Bütün Filistinlilerden ayağa kalkmalarını istersiniz, tek ve güzel bir çizgi halinde sıralanmalarını istersiniz, aralarından bir tanesi çığlıklar atarak sıradan ayrılır, böylesini de eğitmek gerekir öyle değil mi? Patronun kim olduğunu onlara göstermek gerekir. Böylece o adamı tutuklarsınız. Onu alır, ellerini ve gözlerini bağlarsınız – beş, altı, yedi saat, daha fazla da olabilir, daha az da olabilir. Veyahut da, kontrol noktasındaki bir Filistinliyi çağırırsınız, kimliğini çıkarmasını istersiniz. Eğer çok fazla gülümsüyorsa, onu eğitmeniz gerekmektedir.

Ve bütün sistem korku üzerine kuruludur. Yalnızca baskı üzerine, bilemiyorum, onlara eşit insanlarmışız gibi davranamamak bu, çünkü işiniz zaten size eşit olmayan bu insanlara bunları yapmak… Bilirsiniz işte, gecenin yarısında çatılardan evlere girerek, aileleri uyandırmak, erkeği kadından ayırmak, bütün evi aramak… Bu size eşit olan bir insanoğluna yapamayacağınız bir şey. Bu İsrail’de asla yapamayacağım bir şeydir; fakat işgal topraklarında, çarpışan bir asker olarak, bir işgalci olarak, 7 gün 24 saat, bir evden ötekine, benim işim budur.

Saaf



Bu haber 256 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,296 µs