Türkiye uzun soluklu bir tartışmanın içerisinde. Türkiye kendi vatandaşı olan azınlıklarına eşit haklar verecek mi yoksa Lozan anlaşmasından bu yana uygulanan mütekabiliyet- yani diğer ülkelerde Türklere nasıl uygulanıyorsa burada da azınlıklara aynısını uygulamak- esasına uygun olarak konjonktürü devam mı ettirecek?
Tarihin karmaşıklığını içinde barındıran bu durum Türkiyeyi önemli bir ikilemin içine itiyor. Örneğin Yunanistan Türk azınlığına Türk denmesini yasaklıyor. Onları Müslüman Yunan olarak kabulleniyor. Bu şartlar altında, eğer Lozan anlaşması düşünüldüğünde, Türkiyenin de Türkiyede Rum azınlık olmadığını, onların Hıristiyan Türkler olduğunu vurgulaması ve bunun aksinin iddia edilmesini yasaklaması gerekiyor. Ya da Yunanistanın Müslüman Türkleri tecrit etmesi gibi kendi Rumlarını yatırım açısından tecrit etmesi, adeta ikinci sınıf vatandaşlık muamelesi yapması gerekiyor. Elbette bu durum Lozan anlaşmasını göz önüne aldığınızda ortaya çıkan bir sorun. Bu bir çelişki yaratıyor. Zira Türk azınlığın çektiği sıkıntılar yüzünden Türkiyenin sıkıntı çektireceği kesim yine kendi vatandaşı. Aslında Türkiye mütekabiliyet esası ile kendisine, vergisini aldığı, oy kullandırdığı, korumak ve kollamakla yükümlü olduğu vatandaşına kimi zaman ders vermek durumunda kalıyor. Bu da ortaya 67 Eylül olayları gibi geriye bakıldığında telin edilecek kargaşalar çıkmasına neden oluyor.
Şimdi yeni tartışma konusu azınlıklara ait eğitim kurumları. Bu tartışmaya Türkiyedeki cemaatlerin liderleri de katıldı. Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II Meclis Başkanı, Başbakan ve Dışişleri bakanına gönderdiği mektupta kanun hazırlanırken bize sorulmamasına üzüldük diye yazdı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezere de bir mektup gönderen Mesrob II, "Özel Öğretim Kurumları Kanununun 5. maddesinin c)1 sayılı bendinin yüksek makamınızca bir daha TBMMye gönderilmesini diliyoruz" dedi. Mesrob II, demokratikleşme yolunda azınlıklara ilişkin birtakım yasal düzenlemelerin ve uygulamaların daha önceden olmayan bir şekilde ivme kazanmasını, diğer gayrimüslim azınlıklar gibi Ermeni cemaatinin de olumlu karşıladığını belirtti. Özel Öğretim Kurumları Kanununun Ermeni cemaati okullarını da kapsadığını ve kendileri için büyük önem taşıdığını vurgulayan Mesrob II, mektubunda özetle şu görüşlere yer verdi:
"Ülkemizde bulunan cemaat okullarımızın bir Türkiye Cumhuriyeti kuruluşu oldukları, bu okullardan yararlanan ve onları yöneten kişilerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldukları yadsınamaz. Dolayısıyla cemaat okullarımıza bu yasanın tatbikini sağlayacak yönetmeliğin hazırlanmasında mütekabiliyet esaslarının uygulanmasının hatalı bir uygulama olacağı kanaatindeyiz. Özel Öğretim Kurumları Kanununun 5. maddesinin c)1 sayılı bendinin yüksek makamınızca bir daha TBMMye gönderilmesini diliyoruz."
iyibilgi haber merkezi
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle