M. Ali Kışlalı'dan 3 derin mesaj

27 Haziran 2008 16:48 tsi
M. Ali Kışlalı "darbelerin emir komuta içinde yapıldığını" anlatan yazısında, Erdoğan-Başbuğ görüşmesiyle ilgili derin bir yazı yazdı. Büyükanıt, Başbuğ ve Erdoğan'a derin mesajlar gönderdi. Kışlalı "TSK'yı iyi anlatmak" derken neyi kastediyor?

Kışlalı'nın mesajları:

Org. Büyükanıt'a: Dolmabahçe konuşmasında Büyükanıt eğer Erdoğan’a gerçek havayı, askeri konularda deneyimsiz bir sivilin anlayabileceği boyutta anlatmamışsa, görevini eksik yapmıştır....

Yaşar Paşa, Erdoğan’a, Gül’ün seçilmesinin ne gibi mahzurlar doğurabileceğini iyi anlatsaydı, Türkiye bugün bulunduğu noktaya gelmezdi.

İlker Başbuğ'a: Kanımca İlker Paşa’nın ilk işi Erdoğan’a TSK’yı iyi anlatmak olmalıdır.... TSK, Atatürk ocağı olarak onun düşünce sistemine göre yetişir.... subaylarının çok büyük çoğunluğu bu inanç ve duygularla yaşarlar. Onlara başka türlü komuta edilemez. Eminim bunu görev üstlenen tüm komutanlar, tabii İlker Paşa da bilirler.

Başbakan Erdoğan'a: Umarız Erdoğan, bunca deneyiminden sonra, asker üslubuna alışmış olmalıdır.

Mehmet Ali Kışlalı/Radikal

İlker Paşa demeli ki...

27 Mayıs’tan bu yana, Cemal Tural ve Memduh Tağmaç hariç, genelkurmay başkanlarını, bir gazeteci olarak tanımaya çalıştım. Aralarındaki ufak tefek üslup farklılıkları dışında, mensubu oldukları camianın genel karakteristiklerini yansıttıklarını gördüm. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en üst kademesine camia temel prensiplerini özümsemeden, bunu her rütbede ispatlamadan ulaşmaları olanaksızdı.

Şimdi Ağustos sonu Genelkurmay Başkanı olacak Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un Başbakan ile iki saat baş başa konuşma yaptığını öğrenince, Erdoğan’a, âşinası olduğumu sandığım asker üslubu ile neler söylemesi gerektiğini düşündüm.

Genelkurmay başkanları hükümetlerin üst düzey askeri danışmanlarıdır. Onlara öncelikle TSK’nın genel havasını doğru yansıtmakla sorumludurlar. Siyasi yaşamında bu konudaki ilk görüşü Erdoğan, Hilmi Özkök’ten sonra Yaşar Paşa’dan Dolmabahçe konuşmasında almış olmalıdır. O gün Büyükanıt eğer Erdoğan’a gerçek havayı, askeri konularda deneyimsiz bir sivilin anlayabileceği boyutta anlatmamışsa, görevini eksik yapmıştır.

Erdoğan’ın Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığını önleyememiş olması bu konuda bir kuşkunun yaratılmasına sebep olmuştur. Şimdi Ankara’da “Yaşar Paşa, Erdoğan’a, Gül’ün seçilmesinin ne gibi mahzurlar doğurabileceğini iyi anlatsaydı, Türkiye bugün bulunduğu noktaya gelmezdi” diye düşünenler vardır.

Büyükanıt dönemi, sevabı ve günahıyla tamamlanıyor. Şimdi bilinen parlak vasıflarıyla İlker Başbuğ dönemi başlıyor. Kanımca İlker Paşa’nın ilk işi Erdoğan’a TSK’yı iyi anlatmak olmalıdır. Bu Başbakan’a yapılabilecek en önemli hizmettir.

Bunca yıldır oldukça yakından izlediğim TSK, siyasi partilerin etkisinden ziyade, Mesut Yılmaz’ın da doğru saptadığı gibi, Türkiye Cumhuriyeti’ni anayasasında yazılan koşullar içinde muhafaza etme konusunda, bölücü ve dinci tasallutlardan kaygı duymaktadır. Bu ciddi kaygıyı, meşruiyetçi vasıfları çok vurgulanmış olan Hilmi Özkök de defalarca konuşmalarında açıkça ifade etmiştir.

TSK, Atatürk ocağı olarak onun düşünce sistemine göre yetişir. Oraya 14 yaşında giren geleceğin subayı, artık ölünceye kadar kendisine verilen misyon ile yaşar. Bunu özümsemeyenlerin çoğu, rütbelerin artış aşamasında elenirler. Hele komuta heyetine asla ulaşamazlar.

85 yıllık Cumhuriyet’in, muvazzaf olsun, emekli olsun subaylarının çok büyük çoğunluğu bu inanç ve duygularla yaşarlar. Onlara başka türlü komuta edilemez. Eminim bunu görev üstlenen tüm komutanlar, tabii İlker Paşa da bilirler.

Türkiye’de anayasal rejimin ihlal edildiği havasının sürmesi TSK için en ciddi tedirginlik unsurudur. Onun için, Başbuğ nasıl bir üslup kullanmıştır bu ciddi kaygıyı Erdoğan’a anlatmak için bilinmez, ama konuşmasının en önemli bölümünün bu konuyla ilgili olması gerektiğine kuşku yoktur.

TSK’nın son derece disiplinli bir güç olduğu muhakkak. Gerek 27 Mayıs’ı yapan Milli Birlik Komitesi otoritesinin en kısa zamanda Silahlı Kuvvetler Birliği adı verilen hiyerarşik düzene devredilmesi, gerek 12 Eylül’ü yapan komutanların, hemen genişletilmiş komuta heyetini toplayıp, her şeyin TSK’nın yerleşmiş kural ve geleneklerine göre yürütüleceğini ilan etmeleri, TSK’nın cuntalarla değil, emir komuta zinciri içinde yönetilmekte olduğunu göstermiştir.

Bu durum hem üst düzey komutanlara büyük güç sağlamaktadır, hem de camianın nabzını tutmak konusunda onlara sorumluluk yüklemektedir.
İlker Paşa’nın, son yıllarda üstlendiği önemli görevler sırasında kullandığı üslubu bilenler, mesajlarını genelde kolay anlaşılmayan kalıplar içinde verdiğini bilirler.

Umarız Erdoğan, bunca deneyiminden sonra, asker üslubuna alışmış olmalıdır.

TSK’nın ülkenin, Anayasa’da yazılı olduğu şekli ve ruhu ile mevcut koşullar içerisinde, varlığını muhafaza etmekten başka misyonu olmadığını, Erdoğan’ın anlamasında sayısız fayda vardır.

aktifhaber.com

Bu haber 635 defa okundu.