Humeyni'yi ben de sevdim' | " /> Humeyni'yi ben de sevdim' | "/>

En Sıcak Konular

'Humeyni'yi ben de sevdim'

23 Haziran 2008 18:14 tsi
'Humeyni'yi ben de sevdim' "İşte bir itiraf: Humeyni'yi tarihte eşi benzeri bulunmayan o görkemli devrimin karizmatik önderi olarak ben de sevdim."

Mehmet Metiner/Bugün

Humeyni'nin "Velayet-i Fakih" teorisinde somutlaşan o totaliter-otoriter siyasal düşüncelerine değil ama kişiliğine, yaşam tarzına ve duruşuna hâlâ büyük bir hayranlık duyuyorum. İsteseydi Şah gibi saraylarda mutantan bir hayat sürebilirdi Humeyni. Ama yapmadı. Tekrar o mütevazi evine çekildi. Halktan biri gibi yaşadı. İşte ben o Humeyni'yi çok sevdim. "Humeyni sevgisi" ile "Humeynicilik" birbirine karıştırılmamalıdır.

Humeyni sevgisini bariz bir biçimde gösterdiğim 80'li yılların ortalarında dahi hep "Humeynicilik"e karşı çıktım. Humeyni'yi sevmek için bazılarının iddia ettiği gibi Şii olmak da gerekmiyor. Che Guvera'yı veya Nazım Hikmet'i sevmek için Komünist olmaya gerek olmadığı gibi.

HUMEYNİCİLİK-MOLLATARİZM

 "Humeynicilik", en basit tanımıyla, Ayetullah Humeyni'nin din adamlarının önderliğinde olmasını şart koştuğu İslami bir devlet anlayışının ifadesidir. Humeyni'nin "Velayet-i Fakih" teorisinden hareketle oluşturulan "İslam Cumhuriyeti", totaliter-otoriter bir siyasal projedir. Buna göre İslam, devletin hem kurucu ideolojisi hem herkesçe uyulması zorunlu bir yaşam tarzıdır. Toplumun uyması gereken kurallar, mollaların yorumladığı biçimiyle karşımıza çıkan Şeriat kurallarıdır. Kısacası ve özcesi, "Humeynicilik", devlet iktidarı üzerinden tek tip bir toplum oluşturmak isteyen totaliter-Jakoben anlayışın İslamcı bir versiyonudur. "Humeynicilik" kabaca şu üç iddia üzerine oturur:

Bir, Humeyni sadece Şii dünyanın değil aynı zamanda tüm dünya Müslümanlarının da dinsel-siyasal rehberidir.

İki, Müslümanların çoğunlukta olduğu her ülkede İslam devlet haline gelmeli ve toplum Şeriat kurallarına göre yönetilmelidir. Peygamberin varisleri olan din bilginleri de devleti yönetmelidir.

Üç, bunu sağlamanın tek yolu silahlı cihattır. Humeyni sevgisi ile Humeynicilik birbirine karıştırılmamalıdır derken kastettiğim şey umarım dosdoğru anlaşılmıştır. Bana göre Humeyni'nin öğretisi doğrultusunda oluşturulan "İslam Cumhuriyeti" tam anlamıyla "dinsel diktatörlük rejimi"dir.

Sevgili Mehmet Çelik'in deyimiyle "mollatarizm", yeryüzünde Allah'ın mafyalığına soyunmak anlamına gelir. Humeyni'nin önderliğindeki devrim "özgürlük" ve "adalet" istemiyle gerçekleşti. Şimdi devrimin sahipleri "özgürlük" ve "adalet" isteyenleri "devrimin düşmanları" olarak suçluyorlar. İki dönem halkın oylarının büyük bir çoğunluğuyla cumhurbaşkanı seçilen Hüccetülislam Hatemi gibi devrimin çocukları bile "daha fazla özgürlük!" talebi dolayısıyla, kendini "devletin ve devrimin sahibi" olarak görenlerce "tehlikeli" ve "zararlı" görülebiliyor...

ATATÜRKÇÜLÜK

Atatürkçülük, böylesi kaskatı bir devrimcilikle özdeş ideolojik Jakobenizm midir? Başörtüsü-türban üzerinden yapılan laiklik tartışmalarına bakılırsa Atatürkçülük adına birilerinin yapmak istediği şey, aslında özü itibariyle "Humeynicilik"ten pek de farklı bir şey değildir. Birilerinin din adına ideoloji ve yaşam tarzı dayatmaları ile birilerinin laiklik adına ideoloji ve yaşam tarzı dayatmaları arasında sorarım size ne fark vardır? Demek istediğim şu: Dinin de laikliğin de devlet marifetiyle topluma dayatılacak bir ideoloji ve yaşam tarzına indirgenmesi dini de laikliği de özgürlük karşıtı bir konuma yerleştiriyor.

İran'daki mollalar ile Türkiye'deki devletçi-bürokratik seçkinlerin dine ve laikliğe yükledikleri misyon, ne yazık ki ideolojik bir Jakobenizm üzerine oturuyor. Demokrat Atatürkçüler'in asıl itiraz etmeleri gereken yer, bu özdeşlik ilişkisi olmalı diye düşünüyorum.

ATATÜRK DE HUMEYNİ DE CUMHURİYETÇİ

 Ama her iki liderin oluşturduğu Cumhuriyet birbirinin zıttı. Humeyni'yi sevenler Atatürk'ü sevmezler derken kastettiğim buydu. Çünkü orta yerde siyasal düşünceleri ve paradigmaları itibariyle birbirine karşıt iki Cumhuriyetçi lider var. Her iki Cumhuriyetçi liderin düşünceleri zıt olsa bile kaderleri benzer: Humeyni, "Humeynicilik"le donduruldu. Atatürk de "Atatürkçülük"le...

Oysa Humeyni, geleneksel Şia öğretisine damgasını vuran "Ahbarilik ekolü"nün dışındaki "Usuli ekol"ün önderlerindendi. Yeni ve dinamik yorumlarla, güncel ve çağdaş içtihatlarla İslam düşüncesinin ve fıkhının yenilenmesi gerektiğine inanıyordu.

Humeyni'nin "Velayet-i Fakih" teorisinin tartışılmaz-bir ideolojik-dinsel dogmaya dönüştürülmesi ve "Humeynicilik" eğilimiyle her konuda tartışılmaz bir önder konumuna yükseltilmesi, aslında "Usuli ekol"ün üzerine oturduğu anlayışın imhası anlamına geliyor. Atatürk'ün kurmuş olduğu Cumhuriyet'in Jakoben laikçilik ve anti-demokratik anlayışlarla 1923'lerde dondurulmak istenmesi ve Atatürk'ün her bir sözünün ve kendi döneminde yapıp ettiklerinin bütün zamanlar için vazgeçilmez ve ilişilmez "mutlak doğru" mertebesine "Atatürkçülük" adı altında yükseltilmiş olması, Atatürk'ün çağdaşlık perspektifini öldürüyor. Dahası, Atatürk sevgisinin toplumsallaşmasının önünde engel oluşturuyor.

HEM ATATÜRK'Ü HEM HUMEYNİ'Yİ SEVMEK!

 Ben hem Humeyni'yi hem Atatürk'ü seviyorum. Ama ne Humeyniciyim ne Atatürkçü. Ama Atatürk'ün Cumhuriyetçi paradigmasını doğru buluyor ve destekliyorum.

Çünkü Atatürk'ün Cumhuriyetçiliği özünde demokrasi içeriyor. Humeyni'ninki demokrasiyi küfür ve şirk olarak gören bir dinsel anlayış üzerine oturuyor. Ama herkes bilsin isterim ki, Atatürk'ün Cumhuriyetini demokrasiyle taçlandırma girişimlerini "devrim düşmanlığı" biçiminde anlayan "Atatürkçülük" anlayışına tıpkı "Humeynicilik" kadar uzağım!



Bu haber 932 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,701 µs