Başarının anahtarı: Disiplin

0 0 0000 00:00 tsi
Milli Takım'ın bu muhteşem zaferi karşısında mutlu olmamak mümkün değil. Ancak galibiyetin altında yatan en büyük etkeni hemen belirtmeli: Takımın savunma konusundaki disiplini. Beş gol atıp da hiç gol yememek takım disiplini konusunda önemli ipuçları ver

Her şeyden önce milli takımımızın bu muhteşem zaferi karşısında mutlu olmamak mümkün değil.

Maçın ilk 15-20 dakikası dışında üstünlük tamamen milli takımımıza aitti. Moldova neredeyse hiç oynamadı dersek yanlış olmaz. Bence galibiyetin altında yatan en büyük etken takımın savunma konusundaki disipliniydi. Beş gol atıp da hiç gol yememek takım disiplini konusunda önemli ipuçları veriyor.

Bunun dışında milli takımımızın oyuncu özelliklerine bağlı olarak iki yönü öne çıkıyor: bir tarafta göreli olarak teknik özellikleri ve bireysel kabiliyetleri sınırlı, fakat bir o kadar da çok koşan ve oyun disiplininden maçın sonuna kadar kopmayan oyuncular var (Aurelio, İ. Üzülmez gibi). Diğer tarafta ise fiziksel olarak güçlü olmasalar da üstün bireysel yeteneklerini sahaya yansıtabilen oyuncular mevcut (Tuncay, Sabri ve tabii ki Arda gibi).

Bu iki tip oyuncuları kadrosunda uyum içinde tutabilen milli takımımız başarıyı elde etme konusunda avantajlı hale geldi diye düşünüyorum. Yani birbirinin eksiklerini tamamlayabilen oyuncu tipolojisi var milli takımın. Bu anlamda bu başarıdaki en büyük payı da takımı kuran Fatih Terim hak ediyor.

Bütün bu olumlu görüntüye rağmen milli takımın maalesef eksikleri de var. Mesela bana göre en büyük eksiği karşı takım defansının kapandığı dakikalarda bu defansı geçmekte zorlanırken, uzaktan kaleyi yoklayacak şutların çekilememesi.

Kadroya baktığımızda bu işi yapabilecek iki oyuncu göze çarpıyor: biri Hamit diğeriyse Nihat. Maçın başında Nihat olmadığı için bu görevi yapacak tek adam Hamit'ti ve o da yalnız başına bunu gerçekleştirmekte zorlandı.

Son olarak Hakan Şükür meselesine değinelim. Hakan'a yönelik yapılan bütün aşırı dozdaki eleştiriler(?) bu goller sonunda bitecek mi diye düşünüyorum. Eminim ki bitmeyecek. Çünkü Hakan Şükür meselesi Hakan'ın gol atamamasıyla ilgiliymiş gibi gözükse de aslında öyle değil. Bütün mesele aslında Hakan'ın sıra dışı bir futbolcu oluşundan kaynaklanıyor.
Hakan klasik, sıradan bir forvet oyuncusu veya birilerinin söylediği gibi santrafor değil. Dolayısıyla onu savunanlar da bu konuda hataya düşüyorlar. Hakan çok özel ve sıra dışı bir futbolcu.

Bence artık türkiye kamuoyunun bunu iyi anlaması lazım. Gerçi halkımız bunu çok iyi biliyor ama spor yazarlarımız nedense anlamakta zorlanıyorlar.

Son bir şey daha.

Hakan 3 yıllık sessizliğini bozdu falan deniliyor. Yahu ne alakası var. Adam zaten son iki yıl milli takımda oynamadı ki. Ersun Yanal döneminde Hakan'ın milli takıma çağrılmadığını herkes ağzında geveleyip duruyor ama kimse Hakan milli takımda yokken nasıl olup da gol atacağını söylemiyor. Aslında bu bile onu eleştirenlerin bilinçaltında Hakan'ı kadroya aldıklarını göstermeye yetiyor.         

Bu haber 304 defa okundu.