En Sıcak Konular
İpleri bırakmamakta ısrarlı!
0 0 0000 00:00 tsi
Başbakan, irticanın yeniden tanımlanması gerektiğini belirtmişti. Bu, artan irtica tartışmaları içinde Başbakanın ipleri eline aldığının bir göstergesi olarak algılanmıştı. Başbakan açtığı yoldan devam ediyor. İpleri bırakmaya pek niyetli değil. <
Baştan toparlayalım, Türkiye bu noktaya nasıl geldi? Elbette Danıştay saldırısının olduğu o meşum günlere kadar geri gitmeyeceğiz. Daha çok yakın döneme bakacağız. Özellikle tüm basının ordu-siyaset ilişkilerinde kriz beklediği 30 Ağustos sonrası döneme
Başbakan, Genelkurmay Başkanı'nı alışılmadık bir şekilde önceden atamıştı. Açıkçası Başbakan ile Genelkurmay Başkanı'nın arasının iyi olduğu da söylenebilirdi. En azından Başbakan'ın buna inandığını söyleyebilirim. Şu ana kadar tedbiri elden bırakması bununla açıklanabilir mi? Belli olmaz
O zaman toparlayalım. 30 Ağustos sonrası değişen komuta kademesinin tarzının değişik olduğunu daha ilk günlerden görmeye başladık. Önce Kara Kuvvetleri Komutanı Başbuğ, ardından Deniz Kuvvetleri Komutanı, sonra Cumhurbaşkanı ve son olarak da Genelkurmay Başkanı Büyükanıt benzer içerikli konuşmalar yaptılar. Ordu kademesi ülkenin bölünmez bütünlüğünün tehlikede olduğunu, Türkiye'ye demokratik ve laik rejiminden geri döndürmek isteyenlerin son zamanlarda güç kazandığını belirtirken, Cumhurbaşkanı Sezer'in konuşması diğer konuşmaların gölgesinde kaldı. Özellikle Genelkurmay Başkanının konuşmasının canlı yayınlanacağı günler öncesinden duyurulunca basında "işte o an" yorumları yapılmaya başladı.
Ve Büyükanıt Paşa konuştu. Elbette "Türkçe ezan-Arapça ezan" kıyaslamasına girmedi. Hatta irtica tehlikesine kısaca değindi. Fakat Büyükanıt konuşmasının büyük bir kısmını AB'ye ayırmıştı. Büyükanıt AB'yi hedef aldı.
İşte bu yüzden Başbakan'ın irtica çıkışını tam da bu konjonktürde düşünmeli. Başbakan, Genelkurmay Başkanı'nın AB'yi sertçe eleştirdiği bir günde yeni bir çözüm önerisi ile gündeme geliyordu.
Başbakanın 5 maddeden oluşan önerisinden sonra CHP ve diğer kurumlardan bir ses gelmedi. Hatta Genelkurmay'dan kimse, 2 Ekim'den bu yana konuşmadı. Halbuki geçen haftaya kadar bu tür olayları yaşamak Türkiye için alışılageldik bir hal almıştı.
Herkes sustu! Peki, Başbakan hala neden konuşuyor? Bakın Başbakan neler diyor. Daha önce söylediklerini bir adım daha ileri taşımış. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ülkeye, ülkenin geleceğine, milletin birlik ve beraberliğine, cumhuriyetin değerlerine karşı tehditler olduğunu ifade ederek, "Ancak, bunların toplumun geneline yayamayacağımız aşırı uçlar olduğunu ve takibinin de suç ceza sistemi içinde yapılması gerektiğini unutmayalım" dedi.
Başbakan Washington'dan dönerken ipleri eline almıştı. çünkü, açık olalım, "karşı tarafı" kontrpiyede bıraktı. Başbakan hazır yakalamışken ipin ucunu bırakacak gibi gözükmüyor. Zaten bırakmamalı. Nihayetinde 2007 Mayıs ayına az kaldı .
Bu haber 270 defa okundu.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle