Başörtüsünü gamalı haça neden benzetirler?

12 Haziran 2008 12:13 tsi
Alman Sosyal Demokrat Partisi CHP'yi demokrasi karşıtı olduğundan artık dışladığını ifade edince bir CHP milletvekili Almanları tavlamak için başörtüsünü gamalı haça benzetti. Bu yazı, bu fecaati tarihsel ve zihniyet açılarından irdeliyor: Bakalım asıl k

Hürriyet’te Yalçın Doğan bugünkü köşesinde aktarıyor:

CHP milletvekili Algan Hacaloğlu Meclis AB Uyum Komisyonu’nda Almanlara şu tepkiyi veriyor:

”Siz Anayasa Mahkemesi’nin türban kararına karşısınız. Almanya’da üniversitede erkek öğrenciler kollarına gamalı haç takıp, Heil Hitler diye selam verse, bunu normal karşılar mısınız? Bu özgürlük alanı olsa bile, siyasi olarak nasıl bakarsınız? Faşist parti olamayacağına göre, bunu hoş karşılar mısınız? Bizde türban özgürlük alanı olabilir. Ama Başbakan, siyasi olarak, türban simgedir, derse, bu, toplumda tehdit olarak algılanıyor”

Bu feci başörtüsü ile gamalı haç benzetmesini daha önce CHP’nin şu anki siyasi pozisyonlara sürüklenmesinde başaktör olan Onur Öymen de ifade etmişti. Ayrıca Başbakan Erdoğan’ı Hitler’e benzetenler de olmuştu.

Bu konudaki yazımızda da ifade ettiğimiz gibi asıl kendi faşizmlerini gizlemek için karşıdakilerin üzerine kendi vasıflarını yapıştırıyorlar. Buna psikolojide dışa yansıtmacılık (projection) deniyor. Yargıtay’ın iki hafta önceki bildirisinde bunu irdelemiştik.

CHP’liler, Kemalistler başörtüsünü gamalı haça, Türkiye Siyasal İslam hareketini de Alman faşizmine benzeterek kendilerini Alman demokratlarına benzetmeye çalışıyorlar.

Fakat Cumhuriyet’in ilk Adalet Bakanı olan Mahmut Esat Bozkurt’un “Atatürk İnkilabı” (Kaynak Yayınları-bu yayınevi Doğu Perinçek’e yakın) kitabında yaptıkları devrimin Hitler’in Nasyonel Sosyalizmi’ne çok yakın olduğunu ifade ediyor. Cumhuriyet gazetesi 1930’larda Hitlerin doğum gününü kutlayan manşetlerle çıkıyor.

Ayrıca Hitler de Yahudi soykırımı öncesinde soykırımı tartıştığı toplantılarda yol arkadaşlarından “dünya bize tepki gösterir, yalnızlaşırız” eleştirisine şu karşılığı veriyor:

“İttihat Terakki’nin Ermenilere yaptıklarını kim konuşuyor, hatırlıyor şimdi?”

Tek parti dönemi de Nazi Almanya’sı ile politik ve iktisadi ilişkilerin yoğun olduğu yıllar…

Fakat üzerinde durmamız gereken, başörtüsünü gamalı haça benzetmenin abesliği…

Kritik nokta şu:

Neden Hıristiyanların boynuna taktıkları haça değil de gamalı haça benzetiyorlar?

Evet, İncil’de hac takın yönünde bir emir yok ama nihayetinde haç da başörtüsü gibi dindarlığı ifade eden dini bir sembol. İşte haça değil, gamalı haça benzetmenin nedeni de, mesnetsiz ve temelsiz “Başörtüsü siyasi semboldür!” ezberi…

“Velev ki siyasi sembol olsun” diyelim Başbakan gibi… Ki şahsıma göre, ‘insan haklarına aykırı tuhaf bir yasağa ve iki yüzlü modernizme karşı” direnişi de ifade ettiği için siyasi sembol. Yani başörtüsü takılırken değil, çıkarılmazken siyasi sembol. Dolayısıyla başörtüsünü siyasi sembol haline getirenler laikçi despotların kendisi…

Neyse, gelelim neden başka bir siyasi sembole değil de gamalı haça benzetilmesine… Yani neden zafer işaretine benzetilmiyor?

Bu, pazarlama taktiğinden başka bir şey değil… Nitekim karşı taraf faşizmden çok çekmiş olan ve yaşanılanlardan utanarak yüzleşmiş olan Alman (sosyal) demokratları… Ama Almanlar ve tüm dış dünya artık gerçek hikayeyi biliyor ve Hacaloğlu’nun bu “numaralarını” yemiyor…

Çünkü Almanlar CHP'nin üzerine gitmediği ve desteklediği darbenin koşullarını hazırlamaya çalışan Ergenekon'un Alman ırkçılarıyla işbirliği yaptıklarını biliyor...

Tüm dünya görüyor ki, çevreden gelen Alevi-Kürt-dindar-işçi-orta sınıf kesimler, kamusal alandan tüm dışlanmışlar demokrasi isterken; merkezdeki muktedirler saltanatlarının devamı için demokrasiye karşı çıkıyorlar.

CHP ve ideolojisi, “moderniz, batılıyız” diye göz boyadıkları Batı’nın desteğini kaybetti ve çöktü artık. Çünkü küresel dünyada ulusal sınırlar ardındaki yerellikleri, birikimleri, farklı bilgi ve kimlik türlerini gizlemenin imkanı yok…

Fakat daha önemlisi, otoriter zihniyetin hakim olduğu toplumlarda semboller haddinden fazla anlam taşırlar ve iletişimi imkansızlaştırırlar. İşte Türkiye'de otoriter zihniyet çözüldükçe ve demokratikleşip çoğulluğunu veri olarak kabul ettikçe otoriter zihniyetin kaleleri kendi sembolizmlerinde sıkışmak durumundalar...

www.iyibilgi.com analiz İlhan Döğüş

Bu haber 857 defa okundu.