Türkiye'nin önünü kimler kesmek istiyor?

9 Haziran 2008 13:22 tsi
"Özgürlükleri genişleten, birey haklarını teminat altına alan, sivil inisiyatifi ön plana çıkaran bir dizi yasal reformla demokratik hukuk devleti olma yolunda hızla ilerleyen Türkiye, kimleri endişeye sevk etmiş olabilir ki?" Zaman'dan Mehmet Yılmaz y

AK Parti hakkında kapatma davası açıldığında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Fransa'daydı. Expo 2015'e ev sahipliği yapacak şehrin belirleneceği toplantı için gitmişti Paris'e.

Amacı, finalde İtalya'nın Milano kentiyle yarışan İzmir'e destek vermekti. Expo 2015'i kazanmak sadece İzmir'e değil, Türkiye'ye de hem prestij hem ekonomik getiri (yaklaşık 50 milyar dolar) sağlayacaktı çünkü.

O gün Cumhurbaşkanı Gül'ün boynu büküktü. AK Parti'nin kapatılması için dava açılmış, ismi de iddianamede yer almıştı.

İzahı zor bir durumla karşı karşıya idi. '22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan seçimlerde iki seçmenden birinin oyunu alan bir parti hakkında nasıl olur da kapatma davası açılabilir'i muhataplarına anlatmak o kadar da kolay değildi.

***

Anayasa Mahkemesi, üniversitelerdeki "türban" yasağını kaldıran anayasa değişikliğini iptal ettiğinde Cumhurbaşkanı Gül, bu kez Uzakdoğu'daydı.

Kalabalık bir heyetle gittiği Japonya'da önemli temaslar yapıyordu Gül. Bu ülkede yaşayan Türklerle görüşüyor, Müslüman Tatar toplumu ile bir araya geliyordu.

Türkiye'de 2010'un "Japonya yılı" ilan edilmesinden sonra gerçekleştirilen bu ziyaretin en anlamlı bölümü Cumhurbaşkanı Gül'ün sarayda İmparator Akihito ve İmparatoriçe Miçiko tarafından ağırlanmasıydı.

Bu görüşme sırasında İmparator Akihito, Türkiye hakkında çok önemli bir değerlendirme yaptı:

- Biz geleneklerimize bağlı olarak modernleştik. Siz de bizim gibi geleneklerinize bağlı kalarak modernleşiyorsunuz.

***

Bu sözleri işittiğiniz sırada size haber veriliyor ki Türkiye'de yüksek yargı, yıllardır toplumsal vicdanı rahatsız eden başörtüsü meselesinin çözümü için yapılan düzenlemeyi iptal etmiş.

Ne kadar da acı değil mi?

Bir yanda geleneklerine bağlı kalarak modernleşen bir ülke olarak algılanıyorsunuz. Demokratik gelişme kararlılığının seyir defteri takdirle izleniyor dışarıda.

Diğer yanda muasır medeniyet seviyesine ulaşma uğruna gelenekle moderniteyi hazmederek sürdürdüğünüz bu yolculukta sürekli engellerle karşılaşıyorsunuz.

Niye?

Bugüne kadar "iç" ve "dış" düşman konsepti üzerine bina edilen Soğuk Savaş politikalarını terk ettiğiniz için...

***

Özgürlükleri genişleten, birey haklarını teminat altına alan, sivil inisiyatifi ön plana çıkaran bir dizi yasal reformla demokratik hukuk devleti olma yolunda hızla ilerleyen Türkiye, kimleri endişeye sevk etmiş olabilir ki?

On yıllar boyunca ülkenin iç enerjisini tüketen toplumsal çatışmaları ortadan kaldırmak niyetiyle hoşgörüden, uzlaşmadan, herkesi kendi konumunda kabul etmenin faziletinden bahseden Türkiye, kimlerin düşünce konforunu bozmuş olabilir ki? Kürt sorununu çözme iradesi gösteren, Alevi meselesine el atan, başörtüsü sorununu halletmek için harekete geçen Türkiye, kimleri rahatsız etmiş olabilir ki?

AB ile üyelik müzakerelerine başlayan, Kıbrıs'ta ezber bozan bir strateji geliştiren, komşularıyla sıfır problem tezini ortaya atan, kendini merkez ülke konumunda gördüğünü ilan eden, hayata geçirdiği çok boyutlu diplomasiyle dinamik bir dış politika izleyen Türkiye, kimlerin çıkarlarıyla ters düşmüş olabilir ki?

***

Bu sorulara hemen "Türkiye'nin büyük devlet olmasını istemeyenler, yani emperyalistler ve küresel sermaye" gibi "klişe" cümlelerle cevap vermeyin lütfen.

Ön planda olanları değil, perde arkasında kalıp suflörlük yapanları düşünün.

Çatışma kültürünü kutsayanları...

Etnik ve mezhepsel farklılıkları kaşıyanları...

Toplumda fitne çıkarmak için dezenformasyona sarılanları... İnsanların inançlarıyla, kültürleriyle, gelenekleriyle alay edenleri...

İşte o zaman farkına varacaksınız içeride ve dışarıda Türkiye'nin önünü kesmek isteyenlerin kimler olduğunu...

Ve onları çok uzaklarda aramamak gerektiğini..
 
Zaman

Bu haber 480 defa okundu.