Hukukçular tepkili: ''Fantezi''yle hukuk olmaz!

9 Haziran 2008 08:13 tsi
Anayasa Mahkemesi'nin başörtülü öğrencilere eğitimde eşitlik tanıyan değişiklikleri iptal etmesi ile ilgili basına yansıyan gerekçeleri değerlendiren hukukçular, vehimlere, senaryolara, faraziyelere, niyet okumaya dayanarak yargı kararı oluşturulamayacağ

Anayasa Mahkemesi'nin, başörtülü öğrencilere eğitimde eşitlik tanıyan Anayasa değişikliğinin iptali ile ilgili basına yansıyan gerekçeleri eleştiren hukukçular, hayallere dayalı gerekçelere dayanarak böyle bir yargı kararının verilemeyeceğini söylediler. Anayasa Mahkemesi'nin anayasa değişikliğini iptal kararı sırasında bazı üyelerin "Çoğunluğu ele geçiren iktidar, anayasa değişikliğiyle seçim süresini 20 yıla çıkarabilir, rejim değiştirilebilir" görüşünü öne sürmeleri, hukukçular tarafından "hayali bir senorya ve "anayasayı ihlal suçu" olarak değerlendirildi. Sanal senaryolara, faraziyelere, niyet okumaya dayanarak yargı kararı oluşturulamayacağını belirten hukukçular, bu tür tekliflerin ne meclis, ne de millet tarafından kabul edilmeyeceğini dile getirdiler.

SENARYOYLA KARAR İNŞA EDİLEMEZ

Prof. Dr. Ergun Özbudun: "Bu tamamen hayali bir senaryodur. Yasama döneminin 20 seneye çıkarılması ya da Anayasa'nın 2. maddesinde sayılan cumhuriyetin niteliklerinin değiştirilmesi, ya bir iç savaş ya da bir karşı devrim demektir. Dolayısıyla sanal senoryolara dayanarak yargı kararları inşa etmenin bir mantığı yoktur. Seçimler 20 yılda bir yapılsın diye bir Anayasa değişikliği olamaz. Böyle bir girişim iç savaş demektir. Sistemin, rejimin şekil, biçim, içerik değiştirmesi anlamına gelir. Bugünün Türkiye ve dünya şartlarında; 'seçimler 20 yılda bir yapılsın' diyen bir girişimin olması siyasi ve sosyolojik olarak mümkün değildir. Böyle bir şey olursa hepimiz karşı çıkarız. Bu ehvamdır."

HUKUK AĞIR YARA ALDI

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Hasan Tunç : "Fiilen gerçekleşmesi mümkün olmayan örneklerdir. Böyle bir örneği ne akıl ne mantık kabul eder. Teklifin ne kamuoyunda ne Meclis'te ne de demokrasilerde kabulü mümkün değildir. Anayasa'mıza göre teklifi dahi mümkün olmaz. Mahkeme, 'burada ağır bir hukuka aykırılık vardır' diyerek yokluk kararı verir. Çok uçuk örneklerle böyle bir sorgulama yapılmasını anlayamıyorum. Ama hukukta varsayımlara dayanarak karar verilmez. Zihin okuyuculuğu yapmak hukuki değil. Yargıçların vicdanî kanaati hukukî olmalı."

Anayasa ve kanun dinlemez hale geldiler

Anayasa Mahkemesi üyeleri, anayasa değişikliğini iptal ederek, suç işlediler. Ancak, Anayasa'nın 148. meddesine göre, bu suçtan dolayı yargılanabilmeleri mümkün değil, Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanları yargılama yetkisine sahip olan partilerin kapatıp, Anayasa değişikliklerini, TBMM'nin çıkardığı yasaları iptal eden yüksek mahkeme üyelerinin yargılanmaları kendilerinin vereceği izne bağlı. Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Gündel, "Kanuna göre yargılanmaları mümkün. Tamamen teorik ve kağıt üzerinde. Kime şikayet edeceksin? Yani Anayasa Mahkemesi üyeleri kendileri hakkındaki şikayet için toplanıp nasıl bir karar verecek? Burada iş parlamentoya düşüyor. Sözün bittiği yerdeyiz. Şikayet etmek, eleştirmek yerine parlamentoda çözüm bulunması gerekir. Yargı sınırları dışına çıkmıştır. Anayasa ve kanun dinlemez hale gelmiştir" dedi.

Rejimi Meclis ve millet korur

Anayasa hukuku uzmanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, rejimin koruyucusunun seçilmişler olduğunu belirterek, "Anayasa'nın 148. maddesinin birinci fıkrasında, Anayasa Mahkemesi'nin ancak şekil yönünden inceleme ve denetleme yapabileceği, bunun dışında muhtevaya giremeyeceği gayet açık biçimde ortaya konmuştur. Bu açık hükmü çiğnedikten sonra 'şöyle olursa böyle olurdu, o zaman rejimi kim koruyacak, ama siz de böyle yapıyorsunuz' diyerek bahaneler ileri sürmek mantıkla bağdaşmaz" dedi.

Bu anlayış hukuku tanımamaktır

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya hukukçuların hayali, olağan üstü durumları, olağan dönem varsayımları olarak benimseyemeyeceklerini belirterek, "Olağan dönemde olağanüstü dönemler varmış gibi varsayımlarla kararın oluşturulması hukukun tanınmaması anlamına Eskiden olağan dışılığı çeşitli başka bürokratik güçler, askeri güçler vs. yaratıyordu. Şimdi Anayasa Mahkemesi olağan dışı varsayımları olağan dönem hukukuna yamamaya çalışması bir olağan dışılıktır" dedi.

İptal kararının bu senaryo ile ilgisi yok

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Doğan, "İktidar süresinin 20 yıla çıkarılmasının teklif edilmesi, kuvvetler ayrılığını kaldırma gibi Anayasa değişiklikleri girişimi Anayasa'yı ihlal suçudur. İptal kararının bu senaryo ile alakası yoktur. Bu özgürlüklerle, eğitim hakkıyla ilgili bir Anayasa değişikliği. Devlet eğitim hakkını bazılarına vermem diyordu. Mahkeme adeta şunu söyledi: Devlet bu ayrımcılığa devam etmeli. Talihsiz bir karar."

yenişafak

Bu haber 339 defa okundu.