Basın ahlakı bu mudur?

İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw'un peçe takan Müslüman kadınlardan isteği tartışma konusu oldu. İngiltere'de tartışmaya birçok kişi katılıyor. Straw'un çıkışı Türkiye'de de tartışılmaya başlanacak gibi gözüküyor. Bugünkü gazeteler "İngiltere'de peçe krizi" başlığıyla haberi duyururken, bundan sonraki günlerde konunun irdelenmesi muhtemel. Bunun sebebi ise konunun Türkiye'nin iç siyasetinin bir parçası haline getirilmek istenmesi. Bu sabah ANKA haber ajansı haberi duyururken şu ifadeleri kullandı: "Jack Straw'un, kendisini ziyaret eden kadınlardan başörtüsünü çıkarmasını istemesi…" Straw gerçekten kendisini ziyarete gelen kadınlardan başörtüsünü çıkarmasının mı istedi? Straw ne dedi?

İstemiyor, rica ediyor!

İşçi Partisinin Blackburn milletvekili olan Straw seçmenleri ile rutin görüşmeler yapıyor. Blackburn'un %25-30'u da Müslüman olduğundan Straw'un sık sık birçok Müslüman'la görüşmeler yapıyor. Bu görüşmelere Müslüman kadınlar da geliyor. Eski Bakan Straw kendisi ile görüşmeye gelen kimi Müslüman kadınların yüzünü peçe ile kapatmasından rahatsız. Çünkü sosyal bir ortamda kişiler arasında doğru ilişki kurabilmek için yüz yüze konuşmanın ve karşındakinin mimiklerinin ne olduğunu görebilmenin gerekli olduğunu düşünüyor. Bu rahatsızlığını yerel bir gazeteye dile getiren Jack Straw şöyle konuştu: "Öncelikle burası özgür bir ülke. Ben Müslüman kadınların istedikleri her zaman başörtüsü ya da peçe giymelerini kesinlikle savunuyorum. Ancak yüz yüze görüşmelerde iletişimi arttırmak için kendilerinden yüzlerini açmalarını rica ediyorum. Altını çiziyorum, istemiyorum. Rica ediyorum. Eğer bunu yapmak istemezlerse ona da saygı duyarım."

Yanlış çeviri mi çarpıtma mı?

Jack Straw'un talebi aslında çok net. Seçmenlerini ürkütmeden onlarla doğrudan iletişime geçmek istiyor. Bunda haklı. Ancak Straw bir adım ileriye gidiyor ve yüzünü açmak istemeyen kadınlara da kesinlikle saygılı olduğunu, yani bunun bir istek değil sadece rica olduğunu söylüyor. Bunda da haklı. Çünkü İngiltere'de insanlar ne yapmaları gerektiğine kendileri karar veriyor. Yukarıdaki konuşmadan ANKA haber ajansının yanlış çeviri yaptığı ya da meseleyi biraz zorladığı anlaşılıyor.

Okurlar arasında küçük bir kıyaslama!

Bu arada BBC'nin haberine verilen okur tepkisi ile ANKA'nın haberini yayınlayan Hürriyet internette verilen okur tepkilerini de kıyasladık. Ortaya ilginç bir tablo çıktı. Önce Hürriyet'te verilen okur tepkileri:

Haberi okuduktan sonra yorum yazan bayan bir okuyucu: "Kara çarşaf, sarık, cübbe takan kişiler hakkında mutlaka yasal işlem yapılmalı." Hürriyet internette konu ile ilgili iki yorum yapılmıştı. Diğeri pek anlaşılır olmadığı için geçiyoruz.

Şimdi de BBC'den Louıse Edgıngton isimli 41 yaşındaki bir bayan okuyucunun tepkisini alalım: "Bu kendi dinleri ve ne yapmak istediklerine kendileri karar vermeli. Dolayısıyla "bunu çıkar" demek bir hayli güç. Herkes kendi dinini takip etmekte özgür olmalı."

BBC'de konu ile ilgili sekiz yorum yazılmış ve hepsi de az önceki perspektiften konuya yaklaşıyor.

Kadınların çarşaf giymesi, erkeklerin şalvarlı ve cüppeli dolaşması modern hayata alışmış bizler için elbette yadırgatıcı olabilir. Ancak okuyucu yorumlarından da anlaşılacağı gibi, "modernizm ve kapitalizmin" beşiği İngiltere'de İngilizler İngiliz olmayanların din özgürlüğü hakkına bunca özen gösterirken, Türkiye'de bizim gibi Türkler için hemen yasal işlem istemek pek doğru değil.

iyibilgi haber merkezi