iyibilgi, ilginç yanıtlar" /> iyibilgi, ilginç yanıtlar"/>

En Sıcak Konular

Emre Gönen: "Üç tane askeri darbe gördüm. Ne halloldu; hiçbir şey!"

0 0 0000 00:00 tsi
Emre Gönen: Büyükanıt Paşa'nın yaptığı konuşma sonrası en çok merak edilen konu bunun AB-Türkiye ilişkilerine nasıl yansıyacağı. Bu soruyu Bilgi Üniversitesi öğretim görevlisi Emre Gönen'e soran iyibilgi, ilginç yanıtlar

Büyükanıt Paşa'nın Harp Akademileri'nde yaptığı konuşma tartışılmaya devam ediliyor. Konuşmanın önemli bir kısmı AB ile ilgiliydi. Hatta bu yüzden Büyükanıt Paşa kimi eleştirilere uğramadı da değil. Örneğin Bugün gazetesi yazarı Nuh Gönültaş "çuvalı geçiren ABD değil miydi" diye soruyor. Bu tartışmanın bir yüzü. Tartışmanın diğer yüzünde ise AB ile ilişkilerin bu konuşmadan etkilenip etkilenmeyeceği. Bu sorunun yanıtını merak eden iyibilgi, konuyu bir uzmana sordu. Bilgi Üniversitesi'nde AB programının direktörü olan Emre Gönen sorularımızı yanıtladı. İşte Gönen'in açıklamalarından başlıklar:

  • Büyükanıt Paşa'nın konuşmasında Avrupa Birliği'nden ziyade AB'nin buradaki büyükelçi düzeyindeki temsilcisine doğrudan cevap niteliği taşıyan şeyler vardı. Çünkü temsilcinin de doğrudan TSK'nın gündelik siyasete karışmasının hoş olmadığı şeklinde bir deklarasyonu vardı. Bir tarafta komisyon temsilcisi ," TSK temsilcileri gündelik siyasete giriyor; bu demokrasiye uygun değildir" diyor. Bir taraftan Genelkurmay Başkanı buna cevap veriyor. Bu garip bir işleyiş. AB'de, ordu siyaset denkleminde daha beterini yaşadıkları için, ordunun siyaset ile ilgili konuşması tümüyle reddedilen bir şey.
  • Hükümetin dışında TSK'nin ilişkileri ile ilgili kimse AB'nin içinde söz söylemez. Ancak ve ancak savaş halinde bir takım sorunlar olur da askerlerin yaptıkları ile ilgili; o zaman hakikaten genelkurmayın temsilcileri çıkar ve kamuoyuna bilgi verir. Onun dışında olmaz, olmayacağı için de zaten AB ile olan birbirimizi anlamama sorunlarımızın daha da derinleşeceğini düşünüyorum. Komisyon temsilcisi de diplomasiden nasibini almış bir temsilci değil maalesef.
  • Zaten Türkiye ile AB ilişkileri ikili ilişkiler gibi değil. Yani AB ayrı bir devlet, biz nitekim bir devletiz; o buna ne karışır şeklinde bir çerçevede yürümüyor. Bir geçişkenlik söz konusu. AB bir devlet değil,  bir örgüt ve biz de o örgüte kendi hür irademizle adayız. Hal böyle olunca tabiî ki bir takım sorunların daha uluslar arası değil de bir ittifak çerçevesinde tartışılması doğal. Doğal olmayan tür de TSK'nin gündelik siyasette fikir belirtmeleri.
  • Seçilmiş olan her kurum ve hükümet esas olarak, millet meclisi; anayasayı koruma ve kollama yemini eder ve görev yapar. Bu işin teorik kısmıdır. Pratik bu her zaman böyle olmayabilir. Avrupa'da da 1960'lı yıllarda güney ülkelerinde silahlı kuvvetlerin rolü, demokratik çerçeve içinde kabul edilebilir olmaktan çok uzaktı. Tüm bunlar aşıldı. Türkiye'deki sorun şu; Türkiye tümüyle iç ve dış sınırlarında, kendi hükümran toprakları üzerinde barışı tesis edebilmiş bir ülke değil. AB'nin birçok ülkesi bunu çok uzağında yaşıyor.
  • Basın Ak Parti'ye muhalefetini, hükümeti siyasi olmayan başka kuruluşlarla karşı karşıya getirerek yapıyor. Bu basının kendi başına yaptığı bir şey değil. Ana muhalefet partisinin tüm siyaseti bunun üzerine oturtulmuş vaziyette. Bunlar hoş gelişmeler değil. Medya, bir toplumun yansımasıdır; medya gördüğünü yansıtır. Ancak her uzatılan mikrofona demeç vermediğiniz sürece de medyanın işleyişini bir şekilde kontrol etmiş olursunuz.
  • Tartışmalar çok magazinselleşti; bunu yapan da tartışmaların sığlığı... Şu anda Türkiye'de iktidar olup da varsayıyorum AB dışında veya içinde bir reform yapma heyecanında olan bir siyaset bir tartışma türü bir şey olsa; belki medya da ona daha çok dikkat edecek. Ama esas olarak birbirimizle ve AB ile medya aracılığıyla itiş kakış üzerine kurulu bir siyasi üslubumuz oluştu. Bu çok tehlikeli bir şeydir.
  • Cumhuriyet gazetesinden son derece saygın bir isme, bir televizyon programında "Sayın Genelkurmay Başkanı irtica var dediğinde kimi kastetti" diye soruldu. "Aynaya bakın" dedi Cumhuriyet gazetesinden yazar. İkisi de güldüler. Şimdi bu seçilmiş bir hükümettir. Sen irticasın derseniz, böyle bir yorum yapmak; Türkiye'deki demokratik işleyişin rafa kaldırılması aşamasına geldiğine açıkça cevaz vermektir. Bunu azıcık vicdanı olan hiç kimsenin yapmaması lazımdır. Üç tane askeri darbe gördüm. Bir de 28 Şubat var. Ne halloldu; hiçbir şey!
  • Hükümetin yaptıklarının da eleştirilmesi hatta bununla da mücadele edilmesine de taraftarım. Ancak bu mücadelenin siyasi anlamda olması lazım. Yani ondan bundan medet umarak, AB "Yahu ne yapıyorsunuz" dediğinde; işte "Zaten bizi bölmek istiyorlar " vesaire türünde; oradaki anlamsızlıklara da başka kılıflar giydirerek bu işi yapmak bence iyi bir gidiş değil. Türkiye iyi bir yöne gitmiyor


Bu haber 1,369 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,692 µs