En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta: "Doktorlar ilaç firmalarına gebe"

0 0 0000 00:00 tsi
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta: İlaç firmalarının yeni hedefi sağlıklı insanlar. Taktik ise önce korkutup sonra ilaca başlatmak… Bu ay piyasaya çıkan "Satılık Hastalıklar" kitabında, hepimizi "hasta etmeyi hedefleyen" pazarlama yöntemleri tek tek deşifre ediliyor. Prof. Dr. Ahmet Rasim

İlaç endüstrisinin, doktorlar, hastalar ve tüm sağlık sistemi üstündeki hastalıklı etkisini anlatan yeni bir kitap çıktı. Ray Moynihan ve Alan Cassels imzalı "Satılık Hastalıklar" kitabında ilaç endüstrisinin, inanmakta güçlük çekeceğimiz kadar dehşetli manipülasyonlarına yer verilmiş. İlaç aldatmacaları üç beş kişiyle, birkaç rüşvetle sınırlı değil. Hepimizi ilgilendiriyor. Osteoporoz, depresyon, menopoz, tansiyon, kolesterol, dikkat dağınıklığı gibi hastalıklara sahip olduğu söylenen milyonlarca insanın ve hatta tüm tüketicilerin bu kitaptan çıkarabileceği dersler var. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, ilaç endüstrisinin ülkemizdeki oyunları ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

Kitapta, daha fazla kar elde etmek amacıyla, ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA)'ne her istediklerini yaptırmaktan, yeni hastalık icat etmeye kadar her yolu deneyen bir endüstri resmi çiziliyor. Hastalıklarla ilgili fikirlerimizin dahi ilaç şirketlerinin gölgesi altında şekillendiği yazılıyor. İlaç endüstrisinin hayatımız üzerindeki etkisi gerçekten hastalıklı mı?

Tıp günümüzde maalesef ilaç firmalarının hâkimiyeti altında. Onlar ne derse, o oluyor. Tıp dergileri onların desteğinde çıkıyor. Tıp kongrelerinin firmaların katkısı olmadan düzenlenmesi neredeyse imkânsız hale geldi. Birçok bilimsel araştırma ancak firmaların sponsorluğu ile mümkün olabiliyor.

İlaç firmaları gerekli. Ürettikleri ilaçlarla pekçok hastanın hayatta kalmasını destekliyor veya daha rahat yaşamalarına yardımcı oluyorlar. Ama gereksiz yere ilaç satışını da teşvik ediyorlar. Hasta olmayan insanların ilaç kullanmalarına ön ayak oluyorlar. Bunları yapabilmek için doktorları, tıp dergilerini ve tıp derneklerini kullanıyorlar.

Kitap, genelde ilaç pazarlamasına yönelik ABD, Kanada ve Avustralya üzerinden örnekler veriyor. Ülkemizde durum nasıl? 'Satılık Hastalıklar'da okuduğumuz ilaç tezgâhları ülkemizde de geçerli mi?

Kitapta, belgeleri ve kanıtlarıyla, bütün dünyada yaşanmış pek çok olumsuzluk ortaya koyuluyor. Bu olumsuzlukları bizler de yaşıyoruz. Kitapta bahsi geçen tıp kongrelerinden, gizli reklâmlara, doktorların, tıp derneklerinin kullanılmasına, ilaç şirketlerinin gözetiminde yapılan tıp araştırmalarına kadar her türlü "yöntem" bizde de kullanılıyor.

İlaç endüstrisinin kullandığı yöntemler sadece bizim ülkemizle ilgili bir sorun olmayıp, en gelişmişinden ve zengininden en fakir ve geri kalmışına kadar tüm dünyayı ilgilendiren "küresel bir problem"dir.

Gizli reklâmlardan başlayalım. Dünkü gazetelerde, orta yaşlı gözlüklü bir bey bir reklâmda kullanılmış. "Rahmetli babam şeker hastalığından gözlerini kaybetmişti. Ama şimdi, benim için durum farklı. Çünkü yenilikçi ilaçlar ve yeni tedaviler var" diyor. Reklâmı veren kuruluş olarak, 37 ilaç şirketinin ismiyle, "Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD)" gösterilmiş. Bu da, kitapta bahsedilen korku pazarlamasına ve gizli reklâmlara örnek sanki...

Gizli reklâmlar maalesef yapılıyor. İlaç reklâmı yapmak yasak ama hastalık reklâmı yapılıyor. Veya haber şeklinde okuduğunuz bir yazı, aslında hastalığın reklâmını yapmak için yazılmış bir "advertorial" çıkabiliyor. Hastalık gün ve haftaları uyduruluyor; falanca gün dünya osteoporoz günü ilan ediliyor.

Ben, bırakın halka yapılanı, doktorlara yönelik olanlar da dâhil her türlü ilaç reklâmına karşıyım. Tıp dergilerinde bile ilaç reklâmı olmasını yanlış buluyorum, kabul edemiyorum. Bir ilacın etkinliği, sağladığı yararlar, yan etkilerinin azlığı, güvenilirliği ve aynı amaç için kullanılan diğer ilaçlara karşı üstünlüğü gibi özellikleri hekimlere sadece bilimsel araştırmalarla duyurulmalıdır. Bunun da aracı reklâm değil, tıp kitapları ve tıp dergileridir.

Ancak, burada bile çok uyanık olunması gerekir, çünkü doktorların eğitimlerinde ve kendilerini geliştirmede çok önemli yeri olan tıp dergilerinin (ve bazı kitapların) ilaç firmalarının desteği sayesinde çıktığı, birçok araştırmanın firmaların maddi katkısı ile gerçekleştiği ve araştırmaların elbette manipüle edildiği de hiçbir zaman unutulmamalıdır.

Tıp kongreleri ve doktorlara verilen hediyeler de çok tartışmalı bir konu. Doktorlar neyin hatırına bu kadar imkân ve hediyeye boğuluyorlar?

Tıp kongrelerine katılan doktorların nedereyse %90'ı, oraya ilaç şirketlerinin davetlisi olarak gidiyor. Bu kongrelere "bayi toplantıları" diyorum.

Eğitim adı altında, doktorlar ilaç firmaları tarafından yurtiçi, yurtdışı kongre, seminer ve çeşitli toplantılara götürülürler. En mütevazı kongrenin gidiş-geliş, yeme-içme-konaklama ve kongre kayıt ücretlerinin 1.000 dolardan aşağı olmadığını ve firmaların bu kadar parayı doktorların kara kaşı kara gözü için vermediklerini söylememe gerek yok sanırım.

Bu hediyelere ve toplantılara harcanan paraların ilaç fiyatına yansıması dışında, firmaya "gebe kalan doktorların" bunların pahalı ilaçlarını gerekli/gereksiz yazmaları da kaçınılmaz olmaktadır.

Gereksiz ilaçlar yazılmasında ilaç israfında tüm bu masrafların payı çok büyük. Peki, endüstriyle doktorlar arasındaki bu alışveriş ilaç fiyatlarını nasıl etkiliyor?

Yeni bir ilaç bulmak gerçekten pahalı bir iş. Bunun için dünyada yılda 50 milyar dolar harcandığı söyleniyor. Ama bir ilaç onu keşfetmek için yapılan harcamalardan değil de, ona buna verilen promosyonlar, sponsorluklar, rüşvetler, reklâmlar yüzünden pahalı ise, işte o zaman buna şiddetle karşı çıkarız. 

Uluslararası ilaç tekelleri, üstelik de rekabetin sıfır olduğu bir ortamda promosyona cirolarının yüzde 35'ini ayırıyorlar. Yani, yeni ilaç araştırma ve geliştirmesi için harcadıkları paranın üç katını pazarlamaya sarf ediyorlar.

İlaç fiyatları kadar, israf da önemli bir konu. İlaç israfı, yalnız bizim ülkemiz için değil, tüm dünya için en büyük problemlerden biri. Çünkü bir tarafta her yıl milyonlarca insan yiyecek bulamadığı, ilaç alamadığı için hastalanır, sakat kalır veya ölürken, diğer tarafta ise milyonlarca insan gereksiz yere ilaç kullanmakta ve bu yüzden de milyarlarca dolar çöpe gitmekte.



Bu haber 382 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,164 µs