Milli irade ve Demokrasiye tehdidin kibarcası

14 Mayıs 2008 14:07 tsi
Salih Yaylacı / İnternet haber

Gazetecinin biri çıkıyor kendine göre Ankara-İstanbul karışımı herkesin bildiği, Bizans oyunu teorilerini, 24 maddelik bir liste halinde bir yazı konusu ederek açıklıyor.

Sonuna da bunlar “temenni değil, bilgiye dayalı analizimdir” diye iliştiriyor.

Yazdıklarının sadece temenni olmamasından çok memnun. Bilgilendirilmeye yaslanmanın verdiği hazla, hızlı ve zevkten dört köşe bir eda ile yazısını noktalıyor.

24. son maddede ise derin endişe dolu kuşkusunu ortaya koyuyor.

“Bir aksilik olur da ters bir süreç şekillenirse (Hiç arzu etmesek de)(!)  demokrasi perdesi  bir süreliğine inecektir”

Yani olurda AKP kapatılamaz ise…

Anayasa mahkemesi kendinden siyaseten beklenmeyen, hukuken bekleneni yapıp, partiyi kapatmaz ve Recep Tayip Erdoğan"ı siyaseten yasaklamaz ise…

Yazılan 23 Maddenin tamamı iflas eder ise…

Bu durumda kodumu oturtan darbe olur demeyi, demokrasi perdesinin bir süreliğine inmesi şeklinde, nezaketinden yumuşatarak ifade ediyor.

Bir gazeteci böyle bir yazıyı neden yazma ihtiyacı hisseder.

Bunun AKP karşıtı olmanın çok ötesinde, gazetecilik onuru ile, demokrat olup olmamakla, güç karşısındaki omurgasız durumlarla ve mevcut iktidarın karşılamadığı beklentilerle daha çok ilgisi var gibi geliyor bana.

İddia ediyorum.

Az çok derinden bir araştırma yapma ihtiyacı olmadan, sadece internet başında oturan, az çok takip ve tahlil yeteneği olan birisi bile bunların yaklaşık tamamını yazabilir.

Bize derin analiz gibi yutturulmaya çalışılan hususlar,14 Mayıs 1950 de Demokrat Parti"nin CHP yi sandığa gömmesinden bu yana halk iradesine oynanan oyunlarla aynı.

Tabii ki şunu inkâr ederek, yiğidin hakkını yememek lazım!

Yeni, modern, post modern ve ultra elektronik darbe çeşitlerini dünya demokrasi mücadelesi tarihine kazandırmış bir cunta yapılanmamız olduğu bir gerçek.

Yani gelişen, değişen, modernleşen ve evrim geçiren darbe ve muhtıra geleneğimiz var.

(Sıkıntımız temelde sivillerin bir türlü gelişememeleri.)

O zaman hangi sebep, malum gazeteciyi böyle bir yazı yazmaya itmiş olabilir diye düşünmeden edemiyor insan.

Yazarın bahsettiği ve siyasi dava olarak nitelendirdiği davaya, siyaset mühendisliği demek için, siyasetin hariçten rol kesen aktör ve faktörlerden sıyrılmış olması lazım değil mi?

Ankara da gazetecilik yapan birisinin zihninde ve fikrinde, Demokrasi ve Cumhuriyetin temel referansları bu kadar mı zemin kaybına uğramış olabilir.

Hemen aklımıza geliveren, şeytanında muhtemelen aklına gelmiş birkaç sebebi yazmaya çalışırsak…

Öncelikle,sivil siyaset üzerinde, içindeki devşirmelerden oluşmuş Brütüs ve Truva atlarının katkısı ile zaten var olan ihanet ortamın devamı arzu edilmiş olabilir.

İkinci olarak, demokratik sivil siyasete yeniden deli gömleği giydirme noktasında azmetmiş, azgın azınlığa motivasyon tazelemesi sağlanması amaçlanmış olabilir.

Üçüncü olarak, hatası sevabı ile bugün geldiğimiz nokta da Cumhuriyet,Demokrasi ve AB"nin ne yazık ki tek sahiplenicisi konumunda olan AKP"nin, içerisine yönelik bir mesaj niteliği ile dezenformasyon ve fitne amaçlı bir atraksiyondur.

Bu atraksiyonla AKP içindeki merkez sağ ve merkez sol kuvvetler ana gövdeden koparılacak,AKP"nin ana gövdesi milli görüş merkezi manipü-latif aktörler ile ayartılacak.

Dördüncü olarak, bu yazı demokrasiye hukuki darbe planlamasını yapanların acziyetlerini gösteren bir durum olup, son kertede askeri için içine sokmayı amaçlayan bir planın kendini ele vermesidir.

Ama esas sıkıntıları bu konuda el açıp boyun büktükleri kapının, kendilerine yüz vermemesidir.

Beşinci olarak, süreci devam eden bir davanın hakkında verilen hükümle, ne kadar bağımsız olduğuna gölge düşmüş yüksek yargıya “kapatmaktan başka çıkar yolun yok,yoksa……….!” ön tehdidinin kibarca"sıdır.

Altıncı olarak, varlığı hissedilen AKP içindeki güvensizliği tırmandırıp kalplere korku salarak, siyasetin içine düştüğü durumdan kurtuluş yolu olabilecek, adresi TBMM olan çalışmaların önüne geçmek.

Yedinci olarak, siyaset ak-baba-larının başladıkları alçak uçuşlarında mevcut hanı-ı yağmanın büyüklüğünü göstererek, yerdeki sırtlanların iştahlarını kabartmak.

Sekizinci olarak, bir türlü çıkmak bilmeyen ekonomik krizle tamamlanacak olan siyasi krizin sağlayamadığı havayı temin etmek.

Dokuzuncu olarak, bürokrasi üzerinde NŞA da bile tartışılır hakimiyeti olan AKP"nin icraatlarını tabana yayan Ankara ve yerel bürokrasi üzerinde tereddüt hali oluşturarak,ülkeyi yönetilemez bir hale getirmek.Ve toplumda güven havasını sarsmak.

Onuncu olarak, yazar Ergenekon davası ile uzaktan yakından açmadığı bahisle aslında bize de lo lo lo yapmış ve kapatma davasının Ergenekon soruşturması ile alakasını zihinlerde hasır altı etmiş oluyor.

Sonuncu olarak, şunu tarihi bir sorumluluk olarak ifade etmekte fayda var.Milletin ana gövdesinin rağmına akıntıya ters kürek çekmeye çalışan herkes eninde sonunda elindeki kırık küreklerle baş başa kalacak ve duçar oldukları yüz karası ile bir ömür boyu yaşamak zorunda kalacaklardır.

Dedikleri gibi izzetli hayatı, zilletle hayata tercih etmek hakikaten zor iş.

 

Bu haber 575 defa okundu.