Çözün o zaman Sayın Başbakan!

0 0 0000 00:00 tsi
Başbakan Erdoğan geçtiğimiz gün konuk olduğu bir televizyon programında başörtüsü tartışmalarına değindi. Erdoğan, "Türkiye bunu çözecektir. Biz de bunu çözen aktörler olarak bunu yapacağız.”

Erdoğan, önceki akşam STV'de katıldığı programda şu mesajları verdi:

Toplumsal mutabakat var. Yaptırdığım kamuoyu araştırmalarında onu görüyoruz. Ne yazık ki kurumlararası mutabakat istenilen oranda değil. Parlamento dışı, STK'lar vs. zaman zaman aleyte lehte açıklamalar yapıyor. Saygı duyulur, değerlerdirme dışında bırakamazsınız. Bizi neticeye götürecek olan parlamento içinde oluşması gereken kurumsal mutabakattır. "Parlamento içinde bu var mı?" dediğiniz zaman bu oluşmuş değil. Parlamento içinde tabii ki sayıya bağlı.

Din ve vicdan özgürlüğünü başarmamız lazım. Bunu başarınca demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin altyapısını yaparsınız. Şüphesiz Türkiye bunu çözecek. Ama sabırlı olmanın faydasına inanıyorum. Demokraside çoğunluğun azınlığa tahakkümünden yana değiliz. Azınlığın da çoğunluğa tahakkümünü demokrasi asla kabul etmez. Türkiyede bir bakıyorsunuz ki sayısal olarak az noktada olduğu halde sayısal olarak çok olana egemenlik kurmaya çalışıyor. Nereden aldığı güçle? Kurumsal olarak aldığı güçle yapmaya çalışıyor. Bunun halli gerekir. Bu kurumsal mutabakatla halledilecek.

Onlar da başını iki elinin arasına alacak, biz de alacağız. İnsanların yaşam tarzlarına saygılı olacağız. "Benim gibi yaşamayan onlar, diğerleri sınıfındadır" olmaz. Kimseyi ben, benim gibi yaşamaya mecbur edemem. Demokrat olmanın gereği budur.

'Milliyetçilik, yıkmak değil'

301 davaları sırasında mahkeme dışında olaylar oluyor. Milliyetçilik yakıp yıkmak değildir. Milliyetçiliği, adliye saraylarının önünde, düşünce özgürlüklerinin önünde oluşacak eylemler olarak düşünmüyorum. Bu mudur millilik? 301'le ilgili ana muhalefet 'başka kapıya' diyor. Kapını çalmadım. Ben derdi olanlara sesleniyorum, "Somut tekliflerle gelin" diyoruz.

'Kararsızların oranı arttı'

Erdoğan, "Kararsızlarda bir tırmanma var. Yüzde 15-20 iken bu oran yüzde 30-35'a çıkıyor. Kararsızlar dışında partimiz durumunu muhafaza ediyor" dedi. Erdoğan, "Yüzde 10 barajını biz koymadık. Bize gelince konuşuyorlar. Türkiye'nin yüzde 10 baraja ihtiyacı var. Türkiye'de koalisyon kültürü oluşmuş değil. Tek parti iktidarında ülke toparlanıyor" diye konuştu.

Medyaya sert eleştiri

Devlet önlem alırken, terör örgütünün medyayı kullanıp propaganda yapmasına fırsat verilmemelidir. Muhalefet terörle mücadeleyi ranta çevirdi. 'Şu kadar askerimiz şehit oldu' diyorlar. Bunlar tahrik ediyor. Bu terörü teşvik eder. Medyamızdan da beklediğimiz desteği alamıyoruz. Cenazeleri, o duygusal anları göstermek suretiyle tahrikler oluşturuluyor.

Erdoğan: Müfredat bilimin ürünü

Erdoğan, 11. sınıf Din Kültürü Ahlak Bilgisi kitabında, abdest alırken kullanılan suyun alyuvarları artırdığına yönelik hurafelerin ardından yeni müfredeta ilişkin eleştirileri yanıtladı.

Dünkü 'Ulusa Sesleniş' konuşmasının büyük bölümünü bu konuya ayıran Erdoğan, yeni müfredatın, cumhuriyetin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti vasfını ana çerçeve olarak kabul eden, bilimin yol göstericiliğini öne çıkaran, dünyadaki gelişmeleri dikkate alan bir çalışmanın ürünü olduğunu vurguladı.

Erdoğan, özetle şunları söyledi: "Çağdaş dünyayı yakalamak, yarışta en önde olmak için çalışıyoruz. Bunu ancak, cumhuriyetimizin banisi Atatürk'ün işaret ettiği 'Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür' nesillerle başarabiliriz. İşte yenilenen eğitim sistemimizin en önemli hedefi budur. Demokratik, laik cumhuriyet kuruluş ideallerine, bugün her zamankinden çok daha yakındır."

Milliyet

Bu haber 259 defa okundu.