Kuzey Irak'taki Kürt sorunu | " /> Kuzey Irak'taki Kürt sorunu | "/>

En Sıcak Konular

Türkiye'nin Kuzey Irak'taki Kürt sorunu

9 Mayıs 2008 14:03 tsi
Türkiye'nin Kuzey Irak'taki Kürt sorunu İç ve dış etkenlerle içimizdeki Kürt sorunu Kuzey Irak'a taşınmış durumda. Kürt sorunundaki bir gelişme bölgeyle ilişkilerimizi, bölgedeki bir gelişme de Kürt sorunumuzu etkiliyor. "Çözümsüzlük sarmalı nasıl çözülür" sorusunu bölgeyi iyi bilen Mehmet M

Haşim Haşimi’nin hafta başında verdiği röportajla Turgut Özal’ın projesi olarak Kuzey Irak’ın Türkiye’ye federatif yapıyla bağlanması gündeme geldi. Öncelikle böyle bir projenin imkanı var mı sizce?

Tarihsel koşullar neyi getirir, tabii ki bilinmez. Ama şu söylenebilir, Irak Kürtlerinin yüzü Türkiye’ye dönük olmuştur. Fakat anlamadığımız nedenlerle Türkiye her zaman elinin tersiyle itmiştir. Onları kendileri için bir tehdit unsuru olarak görmüştür. Özellikle Saddam’ın devrilmesinden sonra de facto artık anayasal bir meşruiyet kazanmasını kendi varlığı için tehdit olarak algılamıştır. Dolayısıyla kırmızı hat siyasetiyle ilişkiler gerilmiştir. Şimdi bu kırmızı çizgi siyasetinin terk edilmesi yönünde arayışlar söz konusudur.

Fakat öne çıkan nokta, federatif yapıyı dışsal bir yapı olarak ele almaktansa, Türkiye’ye bağlanması…

Böyle bir emperyal siyasetin telaffuzu, sınırların değişmesi çok yanlış olur. Iraklı Kürt liderlerin de bunu kabul edeceğini sanmam. Sınırların anlamını yitirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Zaten ticari, sosyal kültürel ilişkiler fiili bir beraberliği getirecektir. Kuzey Irak Türkiye’ye mi bağlansın mı tartışmaları ilişkilere zarar verir.

Eski Osmanlı’ya referansla böyle bir saik var…

Bunu isteyenler varsa, başkalarından daha çok Kuzey Irak’la ilişkiyi derinleştiren bir siyaset izlemelidir. Hem kuşku duy, hem de Kuzey Irak’ın Türkiye’ye bağlanmasını savunmak çelişkili bir tavırdır. Bence bunun telaffuzu hem ilişkilere zarar verir, hem de Türkiye’nin Osmanlı’dakine benzer emperyal bir siyaset izlediği intibasını uyandırır. Sınırların anlamını yitirdiği bir dünyada yakınlaştıkça birçok şey anlamını yitiriyor. Kağıt üzerinde size bağlanıp bağlanmaması önemli değil… Fransa ile Belçika ne kadar birbirinden uzak?

O zaman Türkiye ile Kuzey Irak arasındaki bu “silik sınır”, işlevsel olmayan sınır, ilişkilerin gelişmesi AB’deki yapının Ortadoğu’daki ilk örneklerini teşkil edebilir, denebilir mi?

Yani mümkün değil. Sayın Ağar daha önce Benelux modelini gündeme getirmişti. Bu coğrafya bizim coğrafyamız. Bizim kardeşlerimiz orada yaşıyor. Yapay sınırlarla bizi birbirimizden ayırdılar. Şimdi o sınırlar kalsa bile, o sınırların aşıldığı yeni bir döneme girebiliriz. Önce isim vererek ilişkileri germenin anlamı yok. Adını koymadan ilişkileri geliştirmek gerekiyor. Adı sonradan konabilir.

Bir de bu noktada şöyle bir kafa karışıklığı var: Kürt sorunu çözülürse mi Kuzey Irak’la ilişkiler gelişebilir, yoksa Kuzey Irak’la ilişkiler geliştikçe mi Kürt sorunu çözülebilir? Ya da her ikisi aynı anda mı?

Kuzey Irak ile Kürt sorunu birbirinden ayrı. Kuzey Irak’taki Kürt liderliği, hem Türkiye’nin PKK ile mücadelesine hem de içerdeki Kürt sorunun çözümünde kendisinden istendiği takdirde katkı sunacağını söylüyor. Yoksa “Kürt sorununuzu çözmeden sizinle ilişki geliştirmeyiz” demiyor.

Ancak Türkiye’de Kürt sorunu üzerinden tavırlar geliştiriliyor…

Onu söylüyorum. Türkiye’nin Kuzey Irak ilişkilerini PKK kartına bağlama siyaseti yanlıştır. Siz ilişki kurarsınız, PKK ile mücadelede etkinleşirsiniz. Fakat önceden “PKK’ya karşı gardınızı görelim, PKK’ya şunu deyin, öyle ilişki kuralım” demek reel politikaya uygun değildir. Veya Kürt yönetiminin Türkiye’den bazı şeyler talep etmesi doğru değildir. Önyargısız, sevgi, saygı ve güven temelinde ilişkiler başlar ve bu da çözüm sürecini beraber getirir. Bence Kürt sorununun çözümüne yönelik yeni bir süreç başlamıştır. Fakat Türkiye içerdeki Kürt sorununu çözmezse, PKK bir sorun olarak varlığını sürdürecektir ve kimi provokasyonlar ilişkilere zarar verecektir.

Kuzey Irak’la ilişkilerin içeriye yansımaları neler olacaktır?

Türkiye’nin Kuzey Irak’la önyargısız geliştireceği ilişkileri Türkiyeli Kürtlerin aidiyetini güçlendirecektir. Çünkü PKK ve diğer milliyetçi yapılar “Türkiye’nin Barzani ve Talabani yönetimini Kürt olduğu için tanımadığı, Kürt düşmanı olduğu” propagandasını yapmıştır. Dolayısıyla ilişkilerin geliştirilmesi aidiyet duygusunu geliştirecektir. Böyle bir ilişkinin içerdeki Kürt sorununun çözümüne katkısı olacağı, psikolojik engeli kaldıracağı kanaatindeyim. Sayın Barzani’nin “aramızdaki psikolojik engeller aşılmıştır” açıklaması çok önemlidir. Ayrıca Barzani’ye “PKK’yı terör örgütü ilan etmedikçe…” ile başlayan dayatmalar ilişkilere zarar veren bir anlayıştır. Sizin PKK’ya bakışınız ile Kuzey Irak’ın tanımlaması farklı olabilir, ama herkes bilir ki, Barzani ve Talabani hiçbir şekilde PKK’nın varlığını tasvip etmemektir ve PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığını bölgelerinin istikrarı ve geleceği için bir tehdit unsuru olarak görmektedirler. Dolayısıyla sizin tanımlamalarınızın aynısını onların da kabul etmesi halinde bir ilişkinin geliştirilebileceğini söylemek doğru bir politika anlayışı değildir.

Dün DTP’li heyet Kuzey Irak’a ziyaret düzenledi. Ziyaret de Sayın Talabani heyet ile görüşürken, Sayın Barzani görüşmedi. Bunun bir anlamı var mı sizce?

DTP ile görüşmesi, “Barzani’nin PKK’yı yönettiği” yönünde yeni bir polemiğe sebep olurdu. Sayın Barzani uzak görüşlülüğüyle süreci doğru okudu. Programının yoğunluğunu bahane gösterdi galiba. Bu, Türkiye’nin hassasiyetlerine, iç gündemine ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Bu doğru okunmalı. Umarım birileri “kara operasyonları yaptık, gücümüzü gördüler” diye okumazlar. Türkiye ile başlayan bir ilişkiyi zehirleyecek tavırlardan sakınılmaktadır.

Yarın: Kürt sorunu ve operasyonlar: Ne olacak?

www.iyibilgi.com özel İlhan Döğüş

 



Bu haber 1,312 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,008 µs