En Sıcak Konular

Başbuğ: "TSK'yı başka ordularla karıştırmayın"

0 0 0000 00:00 tsi
Başbuğ: Hafta içinde yaptığı konuşma ile gündeme oturan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, mesajlarını Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) başka ülkelerin ordularıyla olan farklarına vurgu yaparak sürdürdü.

Başbuğ, TSK'ya başka ülkelerin ordularıyla karşılaştırarak sonuç üretmeye çalışan çevrelerin yanılgı içinde olduklarını belirterek, "TSK, ulus devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasında her zaman taraf olmuştur ve olmaya devam edecektir" vurgusunda bulundu. Başbuğ, güvenlik güçlerinin operasyonlarının terör örgütü etkisiz hale getirilinceye kadar süreceğini işaret ederek, ateşkes tartışmalarını da yanıtladı.

Orgeneral Başbuğ, Konya'da aylık olarak yayınlanan Barem Dergisi'nin yeni çıkacak Ekim sayısında yeni mesajlar içeren bir yazı kaleme aldı. Yazısında tehdit değerlendirmeleri ve buna karşı mücadele yöntemi konusundaki görüşlerini dile getiren Başbuğ, bölücü terör/ayrılıkçı hareket, irticai faaliyetler ve uluslararası terörizmin Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu başlıca asimetrik risk ve tehditleri oluşturduğunu vurguladı. Başbuğ'un yazısında öne çıkan mesajları şöyle:
     
Caydırıcı bir TSK gerekli

"Yaşadığımız zor coğrafya, mevcut ve olabilecek asimetrik ve simetrik tehdit ve riskler, Türkiye'nin caydırıcı özelliklere sahip güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olmasını zorunlu kılmaktadır. Barışın korunması için caydırıcı güç hayatidir.

"Laiklik temeldir"

Üniter devlet, eşitlik ilkesinin korunmasının, bölgecilik, ırkçılık yapılmamasının ve azınlık yaratılmamasının garantisidir.

Cumhuriyetin temel niteliklerinin ve anayasal düzenimizin temelini laiklik ilkesi oluşturmaktadır. Laiklik en geniş anlamıyla aklın ve bilimin egemenliğinin kabul edilmesidir. Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan tüm değerlerin temel taşıdır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusu ve ülkesi ile bütünlüğünden, laik ve çağdaş bir ülke olmasından rahatsız olanların ulus devlet yapısına, cumhuriyetin temel kuruluş felsefesine karşı çıkmaları doğaldır.

Bizler, bizden önceki nesillerin bizlere emanet ettiği cumhuriyetin temel kuruluş felsefesine duyarlı olmalı, sahip çıkmalıyız.
     
TSK konusunda yanılıyorlar...

Her zaman olduğu gibi, Türkiye üzerinde iç ve dış kaynaklı radikal değişim projelerinin bulunduğunu da görmekteyiz. Bu kesimler projelerinin önündeki en önemli engel olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini görüyorlar. Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasete müdahale ettiğini ifade ederek, Silahlı Kuvvetlerin özellikle milli güvenlik açısından, anayasal düzenin üç temel niteliği olan ulus devlet, üniter devlet ve laik devlete yapılan saldırılara kayıtsız kalmasını istiyorlar.

Bu kesimler büyük bir yanılgı içindedirler. Türk Silahlı Kuvvetlerini, başka ülkelerin ordularıyla karşılaştırarak farklı sonuçlar üretmeye çalışan bu kesimler, Türk toplumunun tarihini de gerçeklerini de bilmeyenler ya da kendilerine yabancılaşmış olanlardır. O ülkelerin bir kısmı topraklarında düşman çizmesi görmemiştir. Bir kısmının jeopolitik konumu dikkate alınacak sınırlar içermez, bir kısmı kendisini koruyacak duruma bile düşmemiştir. O ülkelerin bir kısmında askerler vatanı korumak zorunda kalmamıştır. O ülkelerin bir kısmında vatanın sınırları, halkın ve askerin kanıyla çizilmemiştir.

Türk Silahlı Kuvvetleri ulus devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasında her zaman taraf olmuştur ve olmaya devam edecektir. Bu konulara ilişkin görüş ve önerilerin anayasa ve kanunlar çerçevesinde, uygun ortamlarda ilgili makam ve kuruluşlara iletilmesi, gerekli hallerde de kamuoyuyla paylaşılması bir görev olarak değerlendirmelidir. Bölücü terör örgütü zora, şiddete ve teröre başvurarak, ayrılıkçı hareket hukuk devletinin ve demokrasinin sağladığı özgürlükleri kullanarak amaçlarına ulaşmak istemektedir.

Bölücü terör ve ayrılıkçı hareketin temelinde etnik milliyetçilik bulunmaktadır. Hedefleri ise ulus devlet ve üniter devlet yapısının ortadan kaldırılmasıdır. Daha sonraki hedeflerinin de, ülkenin bölünmesine yönelik olacağı unutulmamalıdır. Bugün için öncelikli hedefleri ulus devlettir. Etnik kimliklerinin tanınması ve anayasal güvenceye alınması, etnik kimliklerini öne sürerek ayrı bir ulus olduklarını iddia etmeleri, ulusal kültürü zayıflatmaya yönelik çabaları, ulus devlete zarar vermeye yöneliktir. Daha sonraki hedeflerinin ise üniter devlet yapısının olacağı aşikârdır.
     
Mücadelede izlenecek yöntemler

Bölücü terör hareketine ve ayrılıkçı hareketlere karşı yürütülecek mücadelenin bazı önemli noktalarına değinmek istiyorum:

-Her şeyden önce, bir ülkenin güvenliği o ülkenin kendi sorumluluğudur. Ancak, terör örgütü ve terörizmle mücadele için uluslararası ve bölgesel işbirliği ve destek hayatidir. Aksi takdirde mücadele, beklenenden daha uzun sürer daha fazla can ve mal kaybına neden olur.

-Mücadele görev ve sorumluluğu bulunan devletin ve toplumun bütün kurum ve kuruluşları terör örgütü ve ayrılıkçı hareketlerin hedefleri üzerinde ortak anlayışa sahip olmalıdır.

-Terörle mücadelede bölge halkının desteğinin kazanılması başarının ön koşuludur. Bunun için, terörist ile bölge halkının ayırt edilmesi ve mücadelenin hukuk düzeni içerisinde yürütülmesi zorunludur. Terörle mücadelede alınacak hukuki düzenlemeler de hayatidir.

-Terör örgütü ve ayrılıkçı hareketlerin amaçladıkları hedefe ulaşma şanslarının bulunmadığı gösterilerek, başarı umutlarının yok edilmesi, yürütülen mücadelenin ana hedefi olmalıdır. Başarı umutlarını kaybeden terör örgütlerinin ve ayrılıkçı hareketlerin uzun süre ayakta kalması mümkün değildir.
     
Siyasal talepler kabul edilemez

Her ülkede etnik farklılıklar olabilir ancak etnik farklılıklara milliyetçi yaklaşım hâkim olursa, etnik milliyetçilik ortaya çıkar ki, etnik milliyetçiliğin terör örgütü, legal kuruluşlar ya da sivil toplum örgütleri tarafından kullanılması asla kabul edilemez.

Türkiye Cumhuriyeti kültürel farklılıklara saygılıdır. Türkiye Cumhuriyeti kültürel alanda / bireysel kalmak ve ulus devlet yapısına zarar vermemek şartıyla kültürel zenginliklerin yaşaması için gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmiştir, uygulamalar devam etmektedir. Bunun ötesinde, kimse Türkiye'den belirli bir etnik gruba kültürel alanın dışında ulus devlet ve üniter devlet yapısını tehlikeye sokacak, siyasal alanda / grupsal düzenlemeler yapmasını bekleyemez. Bu şekildeki kararlı tutum ve davranışlar, terör örgütünün, ayrılıkçı hareketlerin başarı umutlarını söndürür. Kararsızlıklar, belirsizlikler ise bölücü terör örgütünün ve ayrılıkçı hareketlerin umutlarının yaşamasına neden olur.

1984 yılından bugüne kadar yaşanan terör olayları ve ayrılıkçı hareketler, Türk Türkiye'nin toplumunda herhangi bir kutuplaşma ve ayrışmaya neden olmamıştır. Ancak kültürel alandaki düzenlemeler daha fazla demokrasi başlığı altında, siyasal alana doğru götürülmeye çalışılırsa ve bu konular gündemine sokulursa, ülke kutuplaşmaya ve ayrılaşmaya sürüklenebilir. Bu durum ise ülke güvenliğiyle yakından ilgilidir.
     
Ateşkese yanıt

Terör örgütüyle mücadelede esas, terör eylemlerini asgari seviyeye indirerek, terör örgütünü etkisiz hale getirmektir. Bu nedenle güvenlik güçleri, terör örgütünün bulunduğu bütün bölgelerde terör örgütü etkisiz hale getirilinceye kadar operasyonlara devam edecektir. Bunun dışında öne sürülebilecek ve düşünülebileceklerin anlamı teröre taviz vermektir.
     
Terör örgütüne katılım engellenecek

Terörizmle mücadelede devlete düşen temel görevlerden birisi de, terör örgütüne katılımı engellemektir. Bu nedenle, devletin terör örgütüne katılımın profilini çıkartması ve terör örgütüne katılımların nedenlerinin ortaya çıkartılarak, bu nedenleri ortadan kaldıracak önlemleri içeren bir planı uygulamasının önemli olduğu düşünülmektedir.

Bu konuda yapılan bazı çalışmalar, yapıldıkları dönemde, örgüte katılımda en önemli etkenin örgüt tarafından yürütülen propaganda olduğunu göstermektedir. Örgüte katılımda terör örgütünün yaptığı propagandanın önemli rol oynayışı, devletin yürüttüğü psikolojik harekâtın yetersizliğini göstermektedir. Terörle mücadele eden ülkelerde bu konu önceliklidir, hayatidir.
     
Irak'taki durumun etkisi

Irak'ta yaşananlar ve Irak'ın geleceğinin ve özellikle Irak'ın kuzeyindeki gelişmelerin, Türkiye'nin bölücü terör örgütü ve ayrılıkçı harekete karşı yürüttüğü mücadele üzerinde önemli etkileri vardır.

Bazı ülkelerin ve grupların, Kerkük sorununa bir çözüm bulunmasından önce, 2007 yılı sonuna kadar, PKK terör örgütüne karşı etkin tedbirler almayacakları düşünülerek, onları etkin tedbirler almaya zorlayıcı hareket tarzları geliştirilmelidir. 
     
Kretschmer ne demişti?

AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Kretschmer, Türkiye'de güvenlik organlarının sivil kontrol olmaksızın kendi rollerini oynadığını, yasal ve kurumsal düzene saygı duymadıklarını öne sürdü.

Ankara'da TESEV'in "Almanak: Türkiye, Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim" adlı yeni yayınının tanıtımına katılan Kretschmer, ordunun sivil otorite üzerindeki baskısına dikkat çekti. Özellikle silahlı kuvvetler üzerinde sivil kontrol sağlanmasının Türkiye'nin AB sürecinde "kilit" konulardan biri olduğunu vurgulayan Kretschmer, silahlı kuvvetler mensuplarının, ordunun, halktan en çok saygıyı gören ve en istikrarlı kurum olarak değerlendirilmesi gerçeğinden cesaret alarak, açıklamalarda bulunmayı meşru gördüklerini ileri sürdü. Tüm kamu kurumlarının "hesap verebilir" olmasının demokratik sistemler için kilit önem taşıdığını ifade eden Kretschmer, Türkiye'nin bu bağlamda tam anlamıyla demokratikleşemeyen bir ülke olduğunu iddia etti. Türkiye'de özellikle güvenlik sektörü ve silahlı kuvvetlerin, bu "hesap verebilirlik" konumundan muaf durumda olduğunu ileri süren Kretschmer "Türkiye güvenlik alanında tam mükemmelleşmemiş bir demokrasidir. Güvenlik sektörü eksiktir" diye konuştu. Türkiye'de sivil otoritenin güvenlik alanına müdahale edemediğini ve otorite sağlamada yetersiz kaldığını da belirten Kretschmer, Şemdinli olayının da buzdağının ucunu gösterdiğini kaydetti.

Milliyet



Bu haber 269 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,652 µs