Gül: “Türkiye AB’ye üye olmak istemeyebilir!”

0 0 0000 00:00 tsi
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Washington’da konuştu. AB Komisyonu Başkanı Barroso’nun Türkiye'nin üyeliğini sorgulayan sözlerinden sonra Gül, “Türkiye AB’ye girmek istemeyebilir” dedi. Gül bir de tehdit savurdu.

Gül, New York'taki temasları çerçevesinde bugün Dış Politika Derneğince (Foreign Policy Association) düzenlenen bir toplantıda konuşma yaptı.
Konuşmasının ardından çeşitli konularda soruları yanıtlayan Gül, Türkiye'nin AB'ye üye olamaması durumunda ne olacağının sorulması üzerine, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda rahat olduğunu söyledi. Bugünün Türkiye’si ile yarının Türkiye’sinin (yani AB ile müzakereleri tamamlamış olan Türkiye'nin) birbirinden farklı olacağını vurgulayan Gül, üyelik müzakerelerin zaman alacağına işaret etti. Bugünün Türkiye’sinin dört yıl önceki Türkiye'den bile farklı olduğunu belirten Gül, şu an Türkiye'nin Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi olma yolunda olduğunu, yüzde 40'lık kümülatif büyüme oranına ve dinamik bir nüfusa sahip bir ülke olarak, Avrupa'nın enerji terminali olduğuna dikkati çekti.

Gül, üyelik müzakerelerinin sonunda belki de Türkiye'nin Norveç örneğinde olduğu gibi AB'ye üye olmak istemeyeceğini söyledi. Türkiye'de yapılan reformlardan söz eden Gül, Türkiye'nin demokrasisini, ekonomisini geliştirdiğini ve bunların AB üyeliği uğruna yapılmadığını, temelde Türk insanı için yapıldığını ve Türk halkının buna layık olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili olarak Avrupa'da yapılan tartışmaların izlendiğini söyleyen Gül, bu tartışmaların çoğunun Avrupa'daki iç siyasetten ve oradaki partilerin kendi iç siyasetlerinden kaynaklandığını belirtti. Gül, Türkiye'ye karşı haksız bir eleştiri yapıldığında, Avrupalı yazarların, akademik çevrelerin Türkiye'den önce bu tutuma cevap vermesinin ise çok önemli olduğuna dikkat çekti.

Türkiye'nin kendi halkına karşı ve AB üyeliğiyle ilgili kendi sorumluluklarıyla meşgul olduğunu kaydeden Gül, Türkiye ile ilgili yanlış algılamaların değişeceğine inandığını söyledi. Yine aynı konuyla ilgili bir soru üzerine, Gül, reform sürecinin AB'yi memnun etmekten çok öncelikle Türk halkına karşı hükümetin yerine getirdiği bir sorumluluk olduğunu tekrarladı. Gül, müzakerelerin sonucu ne olursa olsun reform sürecinin devam edeceğini belirtti.

Türkiye'nin dünyadaki demokrasi anlayışıyla ve ekonomiyle bütünleşmiş olduğuna işaret eden Gül, bu yoldan geriye dönüşünün mümkün olmadığını vurguladı. ABD'de ve Avrupa'da Türkiye'yle ilgili yazılan bazı makalelere değinen Gül, bu makaleleri yazanların Türkiye'de ne olup bittiğini bilmediklerini söyledi. 70 milyonluk nüfusa sahip Türkiye’de, her ülkede olduğu bazı marjinal gruplarının bulunduğunu belirten Gül, Türkiye'de dindar insanların da Türkiye'nin yolundan geri dönmemesini istediklerini kaydetti.

Gül, Türkiye'nin AB'ye girmemesi durumunda Avrupa'nın ve dünyanın kaybedeceğini ve aynı zamanda Müslüman dünyanın da “Türkiye ne yaparsa yapsın Müslüman bir ülke olarak orada istenmediğini” düşüneceğini söyledi. Gül, Türkiye'nin AB'ye girmemesi durumunda bunun yansımalarının yalnızca Türkiye ve AB ile sınırlı kalmayacağını vurguladı.

“Ortadoğu ülkeleri AB'ye üyeliğimizi destekliyor”

Türkiye'nin AB üyeliğinin Orta Doğu ile olan ilişkilerinin önüne geçip geçmeyeceğinin sorulması üzerine Gül, bunun olmayacağını Türkiye'nin hem bir Avrupa ülkesi hem de Orta Doğu ve Asya ülkesi olduğuna dikkat çekti.
“Bizim AB'ye üyeliğimiz tüm bölge ülkelerince destekleniyor” diyen Gül, 17 Aralık 2004 tarihinde Türkiye'nin AB'ye üyelik müzakerelerinin başlayıp başlamamasıyla ilgili kararın alınacağı AB zirvesine Orta Doğu bölgesinden 275 gazetecinin geldiğini ve bu durumun AB liderlerini şaşırttığını hatırlattı.
Gül, bölgedeki ülkelerin Türkiye'nin AB'ye üyeliğini desteklediğini ve bu konuda Türkiye'yi takdir ettiğini kaydederek, Orta Doğu'daki medyanın Türkiye'deki reform sürecini yakından takip ettiğini belirtti. Orta Doğu halkının da Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinden memnun olduğuna işaret eden Gül, Türkiye'nin AB'ye girecek tek Müslüman ülke olması fikrinin onları da memnun ettiğini ve AB'de bir anlamda temsil edileceklerini hissettiklerini söyledi.

Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin eşsiz, stratejik olacağını ve bunun dünya barışına verilecek gerçek bir hediye olacağını söyleyen Gül, bu bağlamda küçük çıkarların peşinden koşmak yerine, olaylara stratejik açıdan bakılmasının gereğine işaret etti. Gül, bu nedenle Müslüman bir ülkenin demokratik standartları yerine getirmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.

”Rusya, Sovyet yaklaşımını değiştirdi”

Rusya ile ilişkilerle ilgili bir soru üzerine Gül, Türkiye-Rusya ilişkilerinin uzun bir geçmişe dayandığını ve çok önemli olduğunu söyledi. Rusya'nın Sovyetler dönemine dayanan geleneksel siyasetinde değişiklikler yaptığına dikkat çeken Gül, Türkiye'nin Rusya ile yakın istişarelerde bulunduğunu belirtti.
Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilere de değinen Gül, iki ülke arasındaki ticaretin neredeyse 15 milyar dolar ve Türk şirketlerinin Rusya'da alıp bitirdikleri projelerin 16 milyar dolardan fazla olduğunu, Türk işadamlarının Rusya'da çok aktif olduğunu söyledi. Türkiye-Rusya turizminin de son derece geliştiğini kaydeden Gül, geçen sene iki milyon Rus turistin Türkiye'ye geldiğini hatırlattı.

Türkiye-Rusya arasındaki Mavi Akım projesine de değinen Gül, bölge ülkelerinin Türkiye önderliğinde Karadeniz Ekonomik iş birliği Teşkilatını kurduklarını ve Rusya'yla ilişkilerinin bu anlamda da devam ettiğini hatırlattı. Gül bu bağlamda BLACKSEFOR'dan da söz ederek, Karadeniz bölgesindeki güvenliğin bu şekilde sağlandığına dikkat çekti.

AA

Bu haber 180 defa okundu.