Adnan Tönel: "Çizgi filmler tehlikeli şifrelerle dolu" | " /> Adnan Tönel: "Çizgi filmler tehlikeli şifrelerle dolu" | "/>

En Sıcak Konular

Adnan Tönel: "Çizgi filmler tehlikeli şifrelerle dolu"

0 0 0000 00:00 tsi
Adnan Tönel: Medya, cinselliği ön planda kadın figürleri yerine çocuklara "zoom" yapıyor. Çocuklar için kanallar açılıyor, çocuklara yönelik ürünler patlama yapıyor. Peki çocuklarımız bundan nasıl etkileniyor? iyibilgi, konunun uzmanı Adnan Tönel ile karşı karşıya old

Çocuklar… Sarı saçlı, mavi gözlü, kırmızı yanaklı… Kadınları tüketen "televizyon canavarının" belki de son "malzemesi." Her hareketini izlediğimiz, üzerine titrediğimiz çocuklarımız, reklam pazarının en yeni "ürünü."

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, 9 Ekim 2006 Pazartesi günü saat 18.30'da "Ninnilerin Çocuklar Üzerine Etkisi " başlıklı bir söyleşi düzenliyor. Söyleşinin konuğu Adnan Tönel. Bakü Müzik Akademisi'nde ninniler üzerine doktora ögrenimini sürdüren Tönel, ninnilerin anadilde söylenmesi gerekliliğinin altını çiziyor. 9 Ekim'deki söyleşide ninnilerin neden önemli olduğu ve televizyonun çocuklar üzerindeki etkileri tartışılacak. Sağlıklı bir çocuk gelişimi için ailenin yapması gerekenler de ele alınacak.

iyibilgi 9 Ekim'i beklemedi ve mikrofonlarını Adnan Tönel'e uzattı. Çocuklar, ninni, televizyon ve internet üzerine yapılan bu söyleşide Tönel çarpıcı uyarılar yapıyor. Örneğin çocukların boyalı holdinglerin esiri haline geldiğini, dünya pazarının çocukları şiddete hazırladığını, çocukların artık yalan söylemeye başladığını belirtiyor. İşte ilginç ve uyarıcı röportaj: 

Televizyon, çocuklar için oldukça "cezbedici" hale geldi. Diziler, çizgi filmler... Televizyon ninninin yerini aldı mı sizce?

Böyle bir şey söyleyemeyiz. Eğer ninniyi mecazi anlamında kullanacaksak buna yakınlaşabiliriz ama ninniler için başka bir anlam yüklemesi yapmak yanlış olur.

Reklamlarda çocuk öğesi çok kullanılıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce asıl hedef alınan çocuklar mı, gelecek için bir yatırım mı yapılıyor?

İşin en can alıcı ve üzücü kısmı, reklam ve pazarlama dünyasının, gelişim aşamasındaki çocuklara sürekli tuzak kurmasıdır. Çocuğa, bilişsel ve duyusal gelişimini tamamlamadan, bir kitle iletişim aracını sempatikmiş gibi göstermek; başlı başına psikolojik bir problem doğurur; hem toplumda hem de ailede. Bu durum, çocuğun sağlıksız gelişimine neden olur. Geçtiğimiz günlerde gazetede bir yazı okudum, çocuklara İngilizce ninni dinletilecekmiş. Burada, ninninin bir araç olarak kullanıldığını ve başka misyonları da içinde barındırdığını görüyoruz.

Ninni, Orta Asya'dan Anadolu'ya geliş yolculuğunda annenin çocuğuna sağlıklı bir tınıyla gelenekleri, adetleri, verileri, bilgileri transfer ettiği bir sedadır, sestir. Bunun TV'de ya da başka bir amaçla şifreli bir şekilde kullanılması kesinlikle suç teşkil eder. Günümüzde ülkemizde RTÜK'ün gelen eleştirilere karşı tepkisiz kalmasını çok şaşırtıcı buluyorum. Televizyonların kesinlikle cezalandırılması lazımdır. Mesela TV'lerde çocukların eve geldiği zamanlarda çocukları cezbedecek yayınlar yapılıyor. Çocukların, ders çalışması, yemek yemesi gereken saatte; beyinleri bloke ediliyor. Bu çok büyük bir yanlıştır, buna iyi niyetle yaklaşılamaz. Televizyon yöneticileri uyuyor mu, bunu fark etmiyor mu?

Çocuklar için bir bir televizyon kanalları kuruluyor. Tekrar soruyorum, televizyon ninnilerin yerine mi geçiyor?

Televizyonlarla verilmek istenen şey, ninni yerine asla geçmez. Dış menşeli, dışarıdan bize dayatılan kimliklerdir bunlar... Çocuklar tarafından direkt alındığı için çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. 0–5 yaş grubu çocuğun televizyon izlemesi sakıncalıdır. Çocuğun yaratma gücüne direkt zarar veren TV'deki çocuk çizgi filmlerini, bunların alt metinlerdeki gizli şifrelerini; çocukların çok sağlıklı deşifre edemediği ortadadır. Bu yeni kurulan kanallar bir denetleme kurulundan geçmiş ise, çocuk pedagogları bu konuda rapor vermişlerse; o da izlenerek yorumlanabilecek bir durumdur. Ve yayın saatleri çok önemlidir. Bu ülkede çocuklar istismar ediliyor ve tüketiliyor.

Türkiye'de televizyon kanalları bu istismara yeni başlamadı. Bu süreç, 1990'lı yılların ikinci çeyreğinden itibaren, dahası 12 Eylül döneminden sonra, çok renklilik, çok sayıda televizyon kanalları ile başlamış bir süreçtir. Bu, bilinçli olarak bize sunulmakta, çocuklarımıza dayatılmaktadır. Mecburen çocuklarımız da oyun alanı, park alanı, eğitsel alanı olmadığı için; bu tür yayınları izlemek zorunda kalmaktadır. Tüm bu oluşumlar sonucu, çocuklar ister istemez; boyalı holding denebilecek televizyon kanallarının esiri haline getirilmektedir. Çocuk, anne ve babasına şiddet içeren davranışlarda bulunmakta ve asabi olmaktadır.

Çocukları, şiddete hazırlayan bir dünya pazarı var; globalizasyon denilen bu evrende çocukların şiddetle içiçe yetişmelerine yardımcı olan TV kanalları var. Direkt suçlama yapmak istemiyorum ama çocukların reklamlarda, dizilerde tüketilmesi başlı başına suç teşkil eder. Bu konuyu TBMM Araştırma Komisyonu'nun derhal gündemine alması lazım. En büyük tehlike, çocuklar çok yalan konuşmaya başladılar. Bunları da TV'deki dizilerden öğreniyorlar.

Büyük marketlerin hepsinde Superman, Barbie gibi dış menşeli ürünler pazarlanıyor. Bu kartelin ucu, dışarıdaki bağlantılara dayanıyor. Televizyon ile bağdaştırıp tüketilebilecek yeni ürünler geliştiriliyor ve bu şekilde ürünlerin pazarlaması yapılıyor.

Peki internet? İnternetin çocuklar üzerindeki etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?

İnternet konusu üzerinde çok önemle durulması gerekiyor. "İnternette suç ve cezalar" diye bir yönerge oluşturulması gerekiyor. Çocuklar çok ufak yaşlarda, bir takım tehlikeli sitelere girebiliyor; oyun siteleri diye. Burada iş ebeveynlere düşüyor. Anne babalar, çocukları çok iyi takip etmeli, çocuklar uyarılmalı. Mesela çocuklar, internet kafelerde ne yapar; bunların denetlenmesi lazım. Çocuklar, tüketilmeye çok müsaittir.

Eskiden çocuklar sigara içiyordu, beyinleri uyuşuyordu. Ama şimdi cep telefonları var, internet var, diziler var; mecazi anlamda ninni olarak uyutuluyorlar. Ama bizim bildiğimiz ninni değil. Gerçek ninni, anne karnındaki çocuğun, dış dünyadaki olay ve durumlara karşı ilk verileri aldığı süreçtir ve çok önemli bir süreçtir. Daha anne karnında başlar bu süreç. Çocuğun sağlıklı olarak doğmasına ve büyümesine yardımcı olan bir süreçtir. Daha sonra çocukların psiko-sosyal gelişim aşamalarında, eğer çocuğa düzenli olarak ninni ile veri göndermesinde bulunulursa; çocuğun zeka ve öğrenme kapasitesi normal seviyesinin üstüne çıkmaktadır. Bu, bilimsel olarak araştırılmıştır.



Bu haber 3,816 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,077 µs