Operasyonun kod adı "tarikat!"

0 0 0000 00:00 tsi
Cinayetler, sakallı cüppeli erkekler, basında yer alan karanlık fotoğraflar ve yenilenen gerilimler… Öyle ki artık her gazete sayfa sayfa "tarikat" dosyası yayınlıyor. Sonuç: Hazırlıksız yakalanmışlığın eseri yanlış ve bilgisiz haberler! Sanki "emir" çok

İsmailağa cinayeti ile gazete sayfalarını dolduran irtica haberleri televizyonlara da sıçradı. Önceki gün ilk programını "tarikat" konusuna ayıran iki programda önemli tartışmalar yaşandı. NTV'de Can Dündar, CNN Turk'te ise Ahmet Hakan Coşkun, geniş katılımlı programlarında İsmailağa cinayetinden yola çıkarak "Türkiye'de tarikat" konusunu tartıştı.

NTV'nin konuğu bir hayli önemliydi. Tarikatlar üzerine yaptığı araştırmalar ile tanınan Siyaset Bilimci Şerif Mardin programa tek başına katıldı ve soruları yanıtladıktan sonra programdan ayrıldı. Bir sonraki geniş çaplı tartışmaya katılmayı uygun görmedi.

Mardin "unuttu!"

Fakat Şerif Mardin programda söyledikleri ile hayal kırıklığı yarattı. Programa konuk olarak katılan Yaşar Nuri Öztürk'ün eleştirisini üzerine çeken Mardin, tasavvuf-cemaat ve tarikatı birbirine karıştırmakla kalmadı ayrıca tasavvufa kesinlikle karşı çıkan Mısırlı Müslüman Kardeşleri bir tarikat örneği olarak uzunca anlattı.

Şerif Mardin "dersini" çok iyi çalışmamış mıydı, yoksa ünlü profesör unutup karıştırdı mı, yoksa bilgileri "kasten" çarpıttı mı bilinmez. Biz ünlü profesöre saygı duyuyor ve konu üzerinde bilgisiz olmadığını, bilgileri de kasten çarpıtmadığını düşünüyoruz. Herhalde Sayın Mardin'in o akşam kafası karışıktı ve unuttu.

Haberler yanlışlıklarla dolu

Peki basın? Basın Türkiye'de sosyal ve yaygın bir obje olan tarikatlar ya da cemaatler ile ilgili ne kadar bilgili? Basının konuya yaklaşımını ve bilgisizliğini Yaşar Nuri Öztürk'ün Can Dündar'a yönelttiği eleştiri ile özetleyelim: "Bir şey bilmiyorsunuz!" Aslında bu bilmeme hali sadece "programda oldukça pasif" olan ve aslında sağdan soldan tüm kesimlerin beğenisini toplayan fakat son programda "karizma"yı çizen Can Dündar ile sınırlı değil. Böyle bir önyargı Dündar'a haksızlık olur. Çünkü meslektaşlarının çoğu "Türkiye'de tarikatlar" konusunda çok kısıtlı bilgiye sahip. Yine bu konu ile ilgili önemli bir örneği Ahmet Taşgetiren aynı programda verdi: "Gazetelerde bu günlerde çıkan 'tarikat' haberleri cehalet örnekleri ile dolu! Dört sene önce ölmüş adamın Şeyh olacağını iddia ettiler!"

Basın hazırlıksız yakalandı!

Bu nokta önemli. Zira basın hazırlanmadan bilmediği bir konuya girmiş. Peki neden hazırlanmamış? Yoksa hazırlıksız mı yakalanmış? "Emir" çok ani mi gelmiş? Geçelim…

Yiğit Bulut'un "Asker 28 Şubat sürecine girdi" yorumunu hatırlayalım. Acaba medya da 28 Şubat sürecine girmeye çalıştı da bilmediği bir konu olduğu için kafasını duvara mı çarptı. Yoksa birisi arkasından itti de tökezleyip burnunu mu kırdı? Basının en güvenilir iki yüzü Can Dündar ve Ahmet Hakan ile "konuya dalan" medya acaba konuyu tartışacak başka isim bulamadı mı? Yoksa medyanın "çılgın silahşörleri" güven ve meşruiyet kaybetti de sorumluluk "güvenilir yüzlere" mi kaldı? Bari onlar yüzlerini eskitmese! Ama herhalde iş işten geçti.

Bir noktaya daha değinmeli. Meşruiyet ve güvenilirlik ortadan kaktığına göre bundan sonra ne beklemeli? Daha çirkin ve daha sert bir yüz mü? Bekleyip göreceğiz…

Bu haber 498 defa okundu.