Osmanoğulları Babıâli’den tam not aldı

İmparatorluğun yıkılmasından sonra yurt dışına gönderilen Osmanlı hanedanı mensupları TRT’nin hazırladığı belgesele konu oldu. “Osmanoğlu’nun Sürgünü” adlı belgeselin tanıtım gecesi İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda yapıldı. Osmanlı Hanedanları 80 yıldan beri ilk kez bu kadar kalabalık bir şekilde buluştu. 2. Abdülhamit, 1. Abdülmecit, 5. Mahmut Reşad ve 5. Murat soyundan 100’ün üzerinde hanedan üyesi ABD, İngiltere, Avusturya, Fransa ve Lübnan’dan gelerek geceye katıldı. Hayatta bulunan 27 şehzadenin 14’ü bu toplantıdaydı. Hanedanın yaşayan en yaşlı üyesi 95 yaşındaki Ertuğrul Osman geceye gelmedi.

Birçoğu Türkçe konuşamadı

Belgeselin prodüktörü Kerime Senyücel, hanedan mensuplarına "Anavatanınıza hoş geldiniz" dedi. Osman Selahaddin Osmanoğlu da, ailenin daha önce 10–15 kişilik gruplar halinde bir araya geldiğini, ancak ilk kez hanedan mensuplarının bu kadar geniş katılımla buluştuğunu söyledi. Geceye katılan birçok hanedan üyesinin Türkçe konuşamaması dikkat çekerken, gecenin konuklarından İstanbul Valisi Muammer Güler de, bazı hanedan üyelerine üzerinde padişah tuğralarının bulunduğu kâselerden hediye etti. "Osmanoğlu'nun Sürgünü" adlı 10 bölümlük belgeselin ilk bölümü 9 Ekim'de TRT 2'de yayımlanacak.

Medyanın ilgisi “göz kamaştırdı”

Osmanoğulları bir tehlike mi? Uzun yıllar böyle düşünüldü. Bundan tam 82 yıl önce apar topar ülkeden ayrılmak durumunda bırakılan hanedan mensupları, ellerinden geldiğince kendilerini tartışmaların uzağında tutmaya çalıştı. Verdikleri her röportajda Osmanlı’nın da Türkiye’nin de Türk olduğunu vurguladı. Atatürk’ün misyonuna en küçük bir eleştiri getirmedi.

Türkiye’nin hanedan mensuplarına yaklaşımı da artık değişiyor. Ülkeye girişlerine daha önce izin verilen Osmanoğulları için artık İstanbul’da yaşamak olağan dışı değil. Dahası İngiltere’ye özenen Türk magazin basınının “prens-prenses” ihtiyacını karşıladığı için pozitif bir etkisi olduğu dahi söylenebilir.

Osmanoğlu mu?

Türk basını bu konularda cahildir. Daha doğrusu her konuyu kendine göre yontar. İşine gelmediği için Şehzadeye prens, sultana prenses der. Vakayı magazinleştirir. Puf bir pembe tablo çizer. Osmanoğulları’nın saray merdivenlerinde poz vermesi kafidir. Küçük “prenslerin” koşuşturması cabası.

Osmanoğulları basından tam not aldı. Hanedan mensupları “babaocağında” gerekli ilgi ve sevgiyi gördü. Türkçeyi içinde bulunduğu şartlar dolayısıyla unutmak zorunda kalan hanedan mensuplarını anlayışla karşılamalı. Yurtdışında kalmaya zorlanmak onları içinde bulundukları kültürden koparmış olmalı. Zira Padişah torunlarına verilen isimler bir hayli ilginçti: Max, Sandy, Cosmos, Tatyana… Belki de bu konuyu hiç açmadan hemen kapamalı.