En Sıcak Konular

Nanoteknolojiyle üretilmiş GDO'lu ağaç tehdidi!

0 0 0000 00:00 tsi
Nanoteknolojiyle üretilmiş GDO'lu ağaç tehdidi! Dinlenmek için sırtınızı yasladığınız ve gölgesinde derin bir nefes aldığınız ağacın GDO ile üretilmiş olabileceğini hiç düşündünüz mü? Nasıl, kabus gibi değil mi? "Evet, kabus gibi" demeyin. Çünkü bu kabus artık bir gerçek!

GD (Genetiği değiştirilmiş) ağaçların zararları ortaya çıkarıldı

31 Mart 2006'de Curitiba Brezilya'da yapılan Biyolojik Çeşitlilik Kongresi'nde, resmi bir bildiri onaylandı.  Bu bildiride Genetiği Değiştirilmiş (GD) ağaçların arz ettiği tehdide karşı bütün ülkelere teknolojiye tedbirli yaklaşılmasını öneriyor.

Bu önemli bildiri, Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) desteğiyle GD ağaçların güvenliğini değerlendiren uluslararası bir çerçeve için çağrıda bulundu.  Pek çok grup, Birleşmiş Milletler katılımının en sonunda GD ağaçların küresel orman çeşitliliğiyle yerel ve yerli toplumlara çevresel ve sosyo-ekonomik etkileri hakkında yol göstereceğini umuyor.

Gıda ve Tarım Organizasyonu'nda orman genetiği uzmanı olan Pierre Sigaud,  ulusal ve uluslararası biyogüvenlik protokolleriyle uyumun çevresel risk değerlendirilmesi için acele edilmesi gerektiği konusunda uyardı.  "Polen akışı ve tohumların dağılması ulusal sınırları ve kütüğün küresel bir mal olduğunu kesaba katmadığından dolayı, bu konu ülke düzeyinin ötesinde" dedi.  Siguad ayrıca "yerli çeşidin GD agaçları tarafından kirlenmesini önlemek için araştırma ve uygulamayı yöneten güçlü bir çerçeve esastır" diye ekledi.

Moratoryum gelişmekte olan ülkeler tarafından destekleniyor.  Orman sektörünün artan biyoteknoloji kullanımı GD agaç dikiminin en az otuz beş ülkede yayılmasına yol açtı.  Gıda ve Tarım Organizasyonu'na göre çoğu araştırma, laboaratuvarlarda hapsediliyor ama milyonlarca GD ağaç çoktan Çin, Kuzey Amerika, Avustralya, Avrupa, Hindistan ve Afrika'da alan denemelerine bırakıldı.

Gelişmekte olan dokuz ülke, İran ve Gana hükümet temsilcileri tarafından önerilen GD ağaçları moratoryum çağrılarını  destekledi.  Bu ülkeler arasındaki Ekvator, Mısır, Filipinler, Rovanda, Senegal, Madagaskar ve Malavi, dünyanın en zengin biyoçeşitliliğe sahip ormanları olan ülkeler.  Bu harekete, sadece hükümetlerinin biyoteknolojiyle menfaate dayalı ilgisi olan Kanada ve Avustralya karşı çıkmakta.  Ama onlar da GD ağaçların etkilerinin detaylı soruşturulması gerektiğini kabul ettiler.

GD polenlerin rüzgarla sürüklenip bulaşması

Yeni veriler, polenlerin Kuzey Amerika'da 1,200 km'ye kadar gezebildiklerini göstermektedir. GD polen ve tohumların rüzgarla sürüklenerek bulaşmasının, yerel ve yerli toplumlara etkileri hakkındaki endişeler, bütün dünyadan orman uzmanları ve sivil toplum örgütleri tarafından paylaşılıyor. Bu konuyla ilgilenen sivil toplum örgütleri Dünya Yağmur Ormanları Hareketi, Ekoormancılık Birliği, Global Adil Ekoloji Projesi, Via Campesina, Bağımsız Bilim Paneli (ISIS'in "Ormanları Koruyalım" serisine bakınız) ve Biyoçeşitlilikte Uluslararası Forum.

Kadınlar GD tohumları imha ediyor

Gelişmekte olan ülkelerde GDO'ya karşı tepkiler artıyor.  8 Mart 2006'da, 2000 Brezilya'lı kadın dünyanın en büyük kağıt hamur üreticisi Aracruz Cellulose'a ait ekim alanları ve seralar için ayrılan tahmini sekiz milyon düşük lignin okaliptus tohumunu imha etti. 

Bir diğer şikret ArborGen çok büyük GD okaliptus ekim alanları geliştirmek için Brezilya'yı önemli bir yer olarak hedeflemiştir.  Uluslararası Kağıt'ın Brezilya'da 200,000 hektar arazisi vardır.

Yeşil Çöle Karşı Brezilya Network'ü ve onların ortağı Monokültür Ağaç Çifliklerine Karşı Latin Amerika Network'ü, monokültür ekim alanları tarafından istismar edilen, yok edilen ve yerlerinden edilen tarımsal toplulukları desteklemek için 2004 yılından beri 21 Eylül'ü Ulusal Ağaç Günü olarak belirlemiştir.

Şili'de yaklaşık 100 yerli Mapuche Kızılderilisi ormancılık şirketlerinin ekim alanlarına karşı hareketlerinden dolayı yargılanma ve hapis cezası ile karşı karşıyadır.

Çok Az, Çok Geç?

BM müdahaleleri çok geç kalmış olabilir ama geç olması hiç olmamasından daha iyidir. 

Çin, 2002 yılında GD ağaçları ticari olarak serbest bırakan ilk ülke oldu. Çin Devlet Orman Bürosu, bugüne kadar dikilmiş 1.4 milyon GD kavak ağacının (Populus nigra)  izini bulamamaktadır. BT toksin ile (Bacillus thuringeiensis toprak bakterisinden) zararlı böceklere dayanıklı olacak şekilde geliştirilen Kavak-12 ve Kavak-741'le dokuz yerde daha küçük alan denemeleri başlatılmıştır. Yaratılan mikropsuz ortamın GD malzemenin yayılışını durduramadığı ve BT toksin'in insanlarda ve hedef olmayan diğer zararlı böceklerde allerjik reaksiyonlara neden olduğunu kanıtlayan yeterli delil vardır.

Çin'de GD ağaç ekim alanlarını artırma planları yapılmaktadır. Çin delegasyonu Brezilya'daki CBD toplantısında dikkat çekmemeye çalışmıştır.

Havai'nin büyük adasında organik papaya ırkının GD papayalarca kirlenme oranı şimdiden yüzde ellidir. Organik ürünlerin sertifikalı genetiği değiştirilmemiş tohumlarla yeniden üretilmesi gerekmektedir.

GD ağaçlara kim öncülük ediyor?

Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanlığı kavak ağacının tüm kalıtımsal özelliklerini ilk sıralayan kurumdu. Orman biyoteknoloji araştırmalarına çam, okaliptus ve ladin (picea) cinsleri egemen oldu; Bunlar da açık denemelerde yaygın olarak dikildi.  ABD'de GD ağaçların test saha uygulamaları onbeş yılda yüzde 70'in üstüne yükselmiştir.

ArborGen GD ağaç araştırma ve geliştirmelerinde öncülük etmektedir.  Şirket internet sitesinde başlıca amaçlarının "sürdürülebilirliğe adanmışlık" olduğu açıklanmaktadır. Üç şirketten; International Paper, MeadWestvaco ve Rubicon'dan ödenek almaktadır. Bu "sürdürülebilirlik" bakış açısı, Şili ve Brezilya'daki yerli toplulukları mutlu edecek birşey değildir.

Nanoteknoloji ile geliştirilen GD ağaçlar

Kağıt Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'nün ABD Oak Ridge Devlet Enerji Laboratuvarı işbirliği ile en son genetik mühendisliği projelerinde sentetik DNA bitki hücrelerine enjekte etmek için karbon nanofiberleri kullanılıyor. Karbon nanofiberler ve nanotüpler, moleküler boyutlu parçacıklar. 1 nanometre, 1 metrenin 1 milyarda biri ve bir kum taneciği 1 milyon nanometre uzunluğunda.
 
Bu teknik, DNA liflerinin bağlandığı silikon yongalara yapışık olarak büyüyen milyonlarca karbon nanofiberi kullanır. Yaşayan hücreler daha sonra onlara doğru fırlatılır, fiberlerce delinip geçilir ve hücrelerin içine DNA enjekte edilir. Bu işlemi takiben oluşan sentetik DNA, yeni proteinler ve özellikler gösterebilir.

Karbon nanotüplerin 1991'de icadından beri ticarileştirme telaşı vardı. Fakat laboratuvar deneylerinde, nanotüplerin farelerin akciğerlerinde iltihap yapacak kadar, yüksek derecede toksik etkisi kanıtlandığı zaman, pek az güvenlik önlemi alındı.
 
Mühendislik Kraliyet Akademisi'yle bağlantılı olan Kraliyet Kurum Raporu Temmuz 2004'te, çok ince üretilen nanoparçacıklar çevreye salınırsa, insan sağlığı ve çevreye olası etkileri konusunda belirsizlikler olduğunu belirtti.  Raporu üreten çalışma grubunu yöneten Profesör Ann Dowling, nanoparçacıkların "hem olumlu hem olumsuz etkileri olabileceğine karar vermek hayati önem taşımaktadır" dedi.

Nanofiberlerin asbest benzeri etkileri

2004 yılı AB Nanoform raporu nanofiberlerin şeklini asbest fiberlerine benzetmektedir. Etkilerinin ise, asbestin insan sağlığına korkunç etkilerine benzediği ima edilmektedir.

Bir NASA çalışması, farelerde nantüpler yüzünden oluşan akciğer iltihabının, silica tozunun teneffüs edilmesi nedeniyle oluşan bir solunum yolları hastalığı olan silikozdan daha ciddi olduğunu bildirmektedir.

ISP toksikoloji uzmanı Dr. Vyvyan Howard'ın katkıda bulunduğu bir Avrupa Birliği raporu nanoteknoloji tehlikelerini detaylı olarak kaydetmektedir. Nano riskleri ima ederek, nanoteknoloji kullanarak yapılan genetik değişikliklerin "yayılmanın engellenebildiği" mikroorganizmalarla sınırlandırılmasını önermektedir.

Nobel ödülü sahibi ve Carbon Nanotechnology Inc yönetim kurulu başkanı Dr. Richard Smalley, bu erken uyarıları yok saymıştır ve tekniğinin sağlığa hiçbir tehdit oluşturmadığı konusunda inat etmektedir.  "Biz hiçbir sağlık riski olmadığının kanıtlanacağına eminiz, ama bu çalışma devam edecek" demiştir.

Mikroçoğalma klon üretir

Hindistan'da araştırmacılar, çok küçük doku parçalarından bitki klonlamak için "mikroçoğalma"yı kullanmaktadır. Mikroçoğalma, seksüel üremeyi es geçen tüpte bitkisel çoğalma metodudur ve seçilen bireylerin çok büyük sayıda tam olarak kopyalarının yapılmasını mümkün kılar. Genetik mühendislikle üretilen milyonlarca özdeş bitki 64 ülkede ormancılıkta deneysel biyoteknoloji çalışmalarının en büyük alanını (yüzde 34)  oluşturmaktadır.

Bu araştırmanın nihai amacı GD ağaç ürünlerinin global dağıtımını çabuk ve kolay yapacak şekilde "örnek türlerin" klonlarından patentli tohumlar üretmektir.

Bu klon ağaçlar genetik olarak özdeştirler ve geçmiş deneyimlerin açıkca gösterdiği gibi, bir hastalık veya zararlı böcek istilasında, tümüyle silinip yok olacaklardır.

GD ağaçlar için gelecek yok

GD ağaçların yararları, daha kolay kağıt hamuru sağlamak, kereste endüstrisinde kullanılan kimyasalları azaltmak, zararlı böcek ve hastalıklara dayanıklılık, topraktaki civa kirliliğinin ağaç kökleriyle emilerek yokedilmesi, eczacılık için ikinci bileşikler ve kuraklıkla sıcak gibi çok uç çevresel durumlara dayanıklılık olasılığı olarak algılanmaktadır. 

Bütün bu algılanan yararlar sorunsuz değildir ve ticarileştirmenin doğruluğu kanıtlanmadan önce, dikkatli biyolojik ve çevresel değerlendirmenin yapılması uzun yıllar gerektirmektedir.  İnsan sağlığına yararları en düşük skoru kaydetmektedir.

GD ağaçlar neden dikilmemeli?

• Biyogüvenlik hakkındaki Cartegena Protokolü delinmektedir. Bu protokol, Yaşayan Değiştirilmiş Organizmaların ulusal sınırlar içerisinde taşınmasının kontrolü için ilk uluslararası yasadır. 
• Ekosistemleri bozmaktadır. GD ürünler gibi fakat onlardan daha büyük boyutlu olarak çevresel, sağlık ve ekonomik riskler içermektedir.
• İklim dengesini sağlamak ve yağmur miktarını düzenlemek için çok önemli olan doğal biyoçeşitli ormanların yerini almaktadır ve bu ormanların varlığını tehdit etmektedir.
• Atmosfere karbondioksit dönüşünü hızlandıran ve çok daha fazla su tüketen hızlı gelişen ağaçları üretilmektedir.
• Sentetik genler ve toksinlerle oynayarak tohum ve çiceklenme üretimine müdahale edip doğal biyoçeşitliliğe olduğu kadar, insan ve hayvan sağlığına da tehdit oluşturulmaktadır.
• Tek tür tarım yapılan alanlarda kereste ve kağıt hamuru üretiminin artmasıyla doğal yaşam ortamlarının ve yerel ormanların yok edilmesi söz konusudur. Doğal ormanları çok yönlü kullanan yerli toplumlar yok edilme tehdidi altındadır.
• Ağaçların daha lifli içeriği, zararlı böcek ve hastalıklara dayanıklılığı azaltmaktadır. Artan lignin toprakta özümsenmemiş bitkisel madde birikimine yol açmaktadır.

Kaynak: Ormanlarımızı Koruyalım serisi, Science in Society 2005, 26, p 14-24

www.isis.org
Çeviri: Ayşen Eren / GDOHP Ugil



Bu haber 2,582 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,170 µs