Kerim Balcı: "İsrail'in nükleer füzeleri Ankara'ya kilitli!" | " /> Kerim Balcı: "İsrail'in nükleer füzeleri Ankara'ya kilitli!" | "/>

En Sıcak Konular

Kerim Balcı: "İsrail'in nükleer füzeleri Ankara'ya kilitli!"

0 0 0000 00:00 tsi
Kerim Balcı: Papa 16. Benedictus'un İslam ile ilgili açıklamaları, Lübnan'da yaşananlar, "Kıyamet Savaşı" senaryoları… iyibilgi son günlerin tartışmalı konularını Ortadoğu denince akla ilk gelen isimlerden birisine sordu. Kerim Balcı ile konuşurken söz İsrail'e geldi.

Lübnan'da ne oldu? Papa neden konuştu? "Kıyamet savaşı" yakın mı? İşte tüm bu soruları Ortadoğu'yu yakından tanıyan, Kerim Balcı'ya sorduk. Uzun bir süre Zaman Gazetesi'nin Kudüs muhabirliğini yapan, İbranice ve Arapçayı çok iyi bilen Balcı, Ortadoğu ile ilgili yazdığı yazılar ile tanınıyor. Balcı'nın iyibilgi.com'a söyledikleri bir hayli çarpıcı: 

İsrail'in Lübnan'a neden saldırdığı en önemli tartışma konularından birisi. Uluslar arası ilişkiler uzmanları İsrail'in, Hizbullah'ı etkisiz hale getirmek için askerlerinin kaçırılmasını fırsat bilerek böyle bir saldırı gerçekleştirdiğini belirtiyor. Kimilerinin analizlerinde ise "daha önceden planlanmış" vurgusu hâkim. Aslında bu vurgu biraz da dünyevi olmayan bir kurguyu işaret ediyor. Armagedon tartışmalarına katılanlar sadece "komplo teorisyenleri" de değil. Bernard Lewis gibi önemli bir akademisyen bile İran'ın kandil günü İsrail'e saldıracağını iddia etmişti. Herhalde asıl olan bu konuda insanların kafasının bir hayli karışık olduğu. Siz nasıl okuyorsunuz bölgede yaşananları? Ortadoğu'da gerçekten birileri "kıyameti koparmaya" mı çalışıyor?

Öncelikle belirteyim. Komplo teorilerinden her zaman uzak durdum. Komploların bütün problemleri çözdüğünü görüyorum. Oysa bir sosyal bilimci olarak her problemi çözen formülün kesinlikle yanlış bir formül olduğuna inanıyorum. Bu tür şeyler bilimin alanından çıkar dinin alanına girerler. Bu yüzden ben komploya ben bilimsel çalışma alanı olarak değil, dini inanç alanı olarak bakıyorum. Birileri buna inanıyor ve iman ediyorsa buna bir şey diyemem.

ABD ile İran aynı ufka bakıyor

Peki devlet adamlarının kendi inançları karar alım süreçlerini çok etkiliyor mu? Özellikle Ortadoğu ile ilgili olarak konuşuyorum. Aksiyon'da yazdığınız bir makaleyi okumuştum. Ahmedinecad ile politikalarını Mehdi'yi getirmeye adayan Hüccetiye tarikatı arasındaki ilişkiyi irdeliyordunuz. Bu noktada İran ile ABD'nin aynı şeyi yapmaya çalıştığını söyleyebil miyiz?

Söyleyebiliriz. Çünkü politika, sosyal bilim üzerinden yapılan bir şey değil. Politika, din üzerinden de pekâlâ yapılabiliyor. Bu anlamda ABD'nin de, İsrail'in de kendi dini kaynaklarından bir şeyler alıp buna göre hareket ettiği söz konusu olabilir. Hakeza İran için de…

Peki Hizbullah?

Aynı şey Hizbullah için de geçerli. Kimseyi itham edebilecek delilim yok ama Hizbullah'ın son dönemde gösterdiği hareketlilik hayra alamet bir hareketlilik değil. Nasrallah'ın Şii dünyasının başına lider olarak getirilmesine yönelik bir hareketlilik. Bir ihtimal olarak, Nasrallah'ın Hüccetiye bağlantısı olması hiç şaşırtıcı gelmez bana. Bununla ilgili hiçbir delilim yok ama böyle bir haber duyarsam şaşırmam. Delilim yok arkasında duracak da değilim. Ama böyle bir ihtimal de vardır. Gücü olan, istihbaratı olan birisi bu konuyu araştırsa olup olmadığı açığa çıkacaktır.

Armagedon projesi varsa, şaşırmam!

İsrail'in Hizbullah'ın askerlerinin kaçırılmasına göz yummasıyla ilgili olarak; İsrail'in bahaneye ihtiyacı yok. İsrail, Hizbullah'ı vurmak istiyorum dese vurur,  kimse bir şey demez. Komployu her meseleye yaymak, bence bir iman meselesidir. Burada bir komploya ihtiyaç yok, İsrail vurmak isterse vurur, hangi dünya ülkesi kalkıp bir şey diyebilecek, diyemiyor zaten. Ama adamları kaçırmak, Hizbullah'ın yaptığı bir iştir ve bence de kritik bir hatadır. Hizbullah'a bakan yönüyle bir hata olmayabilir ama Lübnan insanına, Ortadoğu halkına bakan yönüyle kritik bir hatadır. Lübnan, bundan çok büyük şeyler kaybetti ama Hizbullah çok şeyler kazanmış olabilir, doğrudur. Kazanmayı da planlamış olabilir, bu da doğru olabilir; onu bilemiyorum. Ama şunu söyleyeyim; Armagedoncu bir bakış açısı ile Hizbullah'la mücadele, işin sonunu Armagedon'a getirmez. İşin sonunu ancak İran veya Suriye Armagedon'a taşıyabilir. Eğer birileri Armagedon projesi yapıyorsa -şaşırmam- ; Lübnan meselesini bunun bir parçası yapmanın tek yolu şudur: "İsrail aslında Suriye'ye girmek için kuzey sınırını güvenceye alıyor" dersek bu anlamlı olur. Tabii o zaman Hariri suikastından Suriye'nin Lübnan'dan çıkarılmasına kadar bir dizi meseleyi bunun bir parçası haline getirmek durumunda kalırız. Komplo böyle bir mekanizma, her meseleyi onunla açıklamak zorunda kalırsınız.

İsrail'in nükleer füzeleri Ankara'ya kilitli

Peki sizin yaklaşımınıza göre, Lübnan'da ne oldu?

Benim bakış açımla ortada olan hadise şudur; Hizbullah hiç de gerekmeyen bir zamanda, belki kendi hesaplarından dolayı; 8 İsrail askerini öldürmüş, 2 askeri kaçırmıştır. Keşke ikisini orada öldürseydi, hiç değilse saldırıya bir haklılık zemini oluşturmamış olurdu. Diyorsunuz ki İsrail'in bu planı önceden vardı; tabii ki vardır. İsrail'in her zaman her ülkeye saldırı planı vardır. Türkiye'ye saldırı planı da vardır. O anlamda yarın Türkiye'ye saldırsalar, "bunun bahanesini ortaya çıkardılar, hazırlıklılardı" demenin anlamı yok. İsrail'in bölgedeki bütün ülkelere saldırı planı vardır. Ve iddia ediyorum Ankara'ya kilitlenmiş nükleer silahları da vardır.

Bu önemli bir iddia! Nasıl temellendiriyorsunuz?

1973 yılında İsrail, Mısır karşısında ciddi bir yenilgi yaşadığında, Mısır orduları Telaviv sınırlarına kadar dayanmıştı. O dönemde 200'e yakın nükleer başlıklı silahı, dünyadaki Müslüman ülkelerin başkentlerine kilitlemişlerdi, tek düğmeye kalmıştı. Bunların hepsi tarih kitaplarında vardır. Bunlar benim iddiam değil ama bir iddiadır tabii.

Papa'nın çıkışı İslam'a değil, Hıristiyanlığa karşıydı!

Bu minvalde Papa'nın son açıklamaları ile ilgili olarak ne düşünüyorsunuz?

Kıyamet senaryoları meselesi ayrı bir mevzudur ama Papa'ya bakan yönüyle; bir kıyamet kopacaksa Hıristiyanlığın içerisinde kıyamet koparacak bir konuşma yapmıştır. O anlamda Katolik kilisesinin kendi içinde ciddi bir krize doğru sürüklendiğini görüyorum ben. Papa, akılcılığı putlaştıran, Hıristiyanlık dininin ve Tanrının aklın sınırları içerisinde kalmak zorunda olduğundan bahseden bir konuşma yapmış.

Papa'yı yanlış mı anladık?

İslamiyet'e yönelik saldırısını kanaatimce Müslümanlar çok fazla abartıyorlar. Elbette Papa'nın yaptığı bir saldırı var ama bu saldırı kısmının kimse farkında değil; yapmadığı bir kısımdan adama saldırılıyor. Paleologos'tan yaptığı atıf neticede bir başka adamdan yapılmış bir atıf; 14. yy.dan yapılmış bir atıf. Zaten Papa da adamın sert konuştuğunu kabul ediyor. Biz İslam tarihini araştırırsak, özellikle 13 ve 14. yy.lar, münazaraların yapıldığı dönemler. Yani Müslüman, Yahudi, Hıristiyan bir araya gelerek; sürekli birbirlerinin dinlerinin yanlış olduğunu göstermeye çalışıyorlar. Paleologos'un söylediği sözlerden çok daha ağırını Müslümanlar da Hıristiyanlar hakkında söylemiştir. O dönemim kültürü içerisinde o laflar çok da sıradan anlaşılıyor. Özellikle Endülüs'te çok yaygın bir uygulamaydı, üç dinden insanlar birbirlerini ikna etmeye çalışırdı. Hatta bunlar yıllık turizme bile sebebiyet verirdi. Bu insanlar altı ayda bir sarayda toplanırlardı. O anlamda Papa'nın atıfta bulunduğu sözler, o dönemin adamına aittir; o döneme göre de bu suç değildi. Ama Papa, Oryantalistlerin çok ciddi benimsemiş olduğu bir açıklamayı kendi yorumu olarak eklemiş konuşmaya. Diyor ki; Paleologos herhalde şunu biliyordu diyor, Bakara suresindeki dinde zorlama yoktur denilen ayetin farkındaydı, bu ayet nazil olduğu zamanlarda Hz. Muhammed zayıf durumdaydı; ilerde güçlendi ve ayetleri de değiştirdi diyor. Bu çok oryantalist bir yaklaşıma çıktı, çok acı bir yaklaşım Papa'nın böyle bir yorum yapmış olması. Asıl kınanması gereken bu satırlardı ama farklı satırları kınadık. Çok acele bir tepki oldu, tepki haklı fakat yanlış cümleye yapılmış bir tepki oldu.

Şöyle bir durum var; Anadolu Ajansı'nın İtalyan muhabiri, metnin sadece İslam'a bakan yönünü çevirip Türkiye'ye geçmiş. Bütün insanlara metnin sadece bu kısmı gitmiş. Sadece bu kısmıyla bakarsanız, adam sadece size saldırmış zannedersiniz. Oysa aslına bakılırsa, size yaptığı saldırıyı Hıristiyanlığın kendisine yapacağı bir saldırının altyapısı olarak kullanmış. Bence asıl mesele biz bir kenara çekilip; Katoliklerin kendi içlerindeki meseleyi nasıl temizleyecekler onu seyretmeliyiz.

Papa Armagedoncu kültüre malzeme sağladı!

Onların kavgasına dâhil olduk yani!

Belki de onların kavgasını başlatmasına engel olmuş olduk. Ben bir Hıristiyan düşmanı değilim. Ama Hıristiyanlığın akılcılık ve dogma tartışmasını yapmasını sağlıklı bir mesele olduğunu düşünüyorum. Yani o tartışmanın başlaması açısından hayırlı bir konuşma da olmuş olabilir. Papa çok ayıp etmiş, yanlış yapmıştır ama kendi dinine daha büyük bir yanlış yapmıştır; benim kanaatim budur.

Bu anlamda Armagedon meselesi ile Papa özdeşleştirilebilir mi?

Dünya politikasında artık şöyle bir şey var; birisi herhangi bir proje için bir şey yapmaya karar veriyor ama yaptığı andan itibaren projesini birileri elinden alıyor ve proje başka şeylere dönüşüyor. Ortaya çıkan her dönüşüm birileri tarafından kullanılıyor. Mesela 11 Eylül kimler tarafından yapıldı; bu sorunun cevabını bilmiyorum ama kimler tarafından kullanıldığını çok iyi biliyorum. O anlamda Papa, tamamıyla kendi iç dünyasında; özellikle de eskiden çalıştığı üniversitenin akılcı bilimci profesörlerini ikna etmeye yönelik bir konuşma yapmış olabilir. Ama mesele, medeniyetler arası çatışmacıların işine yaradı; diyalogcularla savaşan insanlara, onlarla mücadele edenlerin işine yaradı ve alıp kullanıyorlar bu konuşmayı. Bu anlamda Papa'nın hiç aklının ucundan geçmemiş olabilir ama armagedoncu kültüre bir malzeme sağlamıştır, doğrudur.



Bu haber 1,216 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,541 µs