En Sıcak Konular

Muhalefet çözümden mi korkuyor?

11 Mart 2008 09:59 tsi
Muhalefet çözümden mi korkuyor? TSK'nın CHP ve MHP ile tartışmasını sizce nasıl okumalı? Muhalefet neden operasyonun kısa tutulmasına karşı çıkıyor? Yoksa Büyükanıt da "Kürt sorunu sadece askeri önlemlerle çözülmez" dediği için mi? Yani CHP ve MHP artık savaşmayacak bir ordu istemiyo

Murat Aksoy/Yeni Şafak

Muhalefet çözüme hazır değil

Geçtiğimiz haftanın temel tartışması Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) ile muhalefet arasında yaşandı. Yaşandı diyoruz ama düzeltmemiz gerekiyor, çünkü yaşanmaya devam ediyor. En azından CHP ve TSK arasında. Dün Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bir konferansta yaptığı konuşmada; TSK'yı hedef alan herkesin karşısında kendisini bulacağını ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kendilerine yönelik açıklamalarını hakaret kabul ettiklerini söyledi. Buna CHP'nin cevabı gecikmedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek sert bir açıklama ile: "Biz sözlerimizin arkasındayız. TSK Irak'tan erken çekilmiştir" dedi. Bütün bunlar yaşananların basit bir tartışma olmadığını gösteriyor.

TSK ile muhalefet arasında yaşanan gerilimi nasıl okumalıyız? Normal bir demokratik düzende yaşanması güç olan bu tartışma, bir başka açıdan baktığımızda Türkiye'nin demokratikleşmesi için bir milat olabilir.

Hatırlayalım. TSK'ya sınır ötesi operasyon için destek verenler, TSK'nın operasyonu 8. günde kesmesine kızmış görünüyorlar. Muhalefet önce AK Parti'yi hedef alan açıklamalarını TSK'ya yöneltince, TSK muhalefete "e-muhtıra" ile cevap verdi. Bu muhtıranın muhatabı muhalefet partileri görünse de esas muhatabın "siyaset" olduğu açıktır. TSK yaptığı açıklamayla; "... 24 yıldan bu yana devam eden terörle mücadele sürecinde, ilk defa bu tür anlamsız saldırılara hedef yapılmak istenmektedir. Bu saldırılar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terörle mücadele azmine, hainlerden daha fazla zarar vermektedir" cümlesiyle muhalefete eleştirisini net biçimde ortaya koydu. Buna CHP ve MHP'nin cevabı gecikmedi. CHP açıklamayı hakaret olarak yorumlayıp; "Hakaret ederek haklılığınızı kanıtlayamazsınız. Tam tersine hakaret, haksızlığın karinesidir" diyerek yanıt verirken; MHP, "Herkes ve her kurum görev ve sorumluluğunun bilinci içinde olmak, bu sınırlar içinde kalmak ve buna göre hareket etmek durumundadır" sözleriyle TSK'ya asli görevini hatırlattı.

Muhalefet partilerinin hareket süresince hükümete ve TSK'ya verdikleri destek neden bir anda yerini sert eleştirilere bıraktı. Operasyonun erken sona erdirilmesine ve bunun da TSK'nın kendi iradesi ile değil de ABD etkisi ile gerçekleşmiş olma ihtimaline kızıyorlar.

ÇÖZÜMDEN KORKUYORLAR

Bunun temel iki nedeni var. İlki bu partilerin Kürt sorununa yaklaşım tarzı. İkincisi ise operasyon süresince özellikle medya organlarında çıtası her gün yükseltilen beklentilerdi. Peki medyanın haber kaynağı neydi; TSK'nın günlük basın açıklamaları. Bu açıklamaların medyada büyük manşetlerle yer bulması, tüm Türkiye için sınır ötesi beklentilerin yükselmesine yol açtı. Operasyonun bir gün öncesine kadar medya Zap'ı almış, Kandil'i hedefe koymuştu. Hedefler bu kadar büyüyünce Kürt sorunu ile terör sorunu arasına mesafe koyamayan CHP ve MHP, sınır ötesinde daha çok kalarak terörle mücadelenin, Kürt sorununun da çözüleceğini düşünüyor olmalılar. Sırf bu hali ile bakıldığında bile TSK'nın Kürt sorununun çözülmesi konusunda CHP ve MHP'den daha ilerde olduğunu söylemek mümkün. CHP ve MHP'nin verdikleri tepkilerden çıkan, Kürt sorununun sivil çözümüne uzak olduklarıdır.

Bu tartışma siyasetin alanını ne kadar kısıtlıyorsa, bir o kadar da siyasetin alanını genişletme şansına sahip. Bu şansın kullanılması ise bizatihi siyasi partilerin duruşlarına bağlı. Muhalefet partilerinin ilk defa TSK'yı eleştirmeleri siyaset açısından bir milat. Çünkü siyaseten kutsanmış bir kurumu, bizatihi kutsayanlar tarafından eleştirilmesi siyasetin normalleştirmesi ve siyasetin alanının genişlemesi bağlamında önemli. Bu şekilde siyasiler siyasete sahip çıktıkça Türkiye demokratik, sivil, özgürlükçü bir ülke olacaktır. Sonuçta Türkiye'nin sorunlarının çözülmesi siyasetin işi. Siyasiler karar alır ve kurumlar uygular. TSK bu yapı içinde sadece görev alanı içinde kalır. Ancak Türkiye'de yönetici elitler içinde askerin kurucu rolü, siyasetin alanını sürekli olarak daralttı. Ancak bu, hiçbir zaman şikayet edilen değil paylaşılan bir alan paylaşımı olduğu için askerin siyasetin içinde zorunlu bir aktör olarak yer alması normalleşti. Bugün yaşanan tartışma, siyasetin alanının sadece siyasilerin almasına yol açabilir. Beklentimiz ve umudumuz bu yönde. Ancak bu çıkışların siyasetin alanının genişletmesini beklemek naif bir yaklaşım belki de. Çünkü çok geçmeden muhalefet partileri yeni açıklamalarıyla hedeflerinin TSK olmadığını ifade ettiler

Bu noktada şunu diliyor insan, keşke bugün TSK'nın açıklamalarına siyaseten cevap veren partiler çok değil yakın bir geçmişte 27 Nisan'da verilen e-muhtıraya karşı durabilselerdi. Bugün AK Parti ve DTP'nin de TSK'nın muhtırasına mesafe alması gerektiği gibi. Bugün biliyoruz ki, CHP ve MHP'nin TSK'yı eleştirirken hedefleri siyasetin sivilleşmesi değil. Onlar TSK'yı eleştiriyorlar, çünkü TSK'nın daha çok Kuzey Irak'ta kalmasını, terörün yok edilerek Kürt sorununun biteceğini düşünüyorlar. Onlar sivil çözümü bilmiyorlar. Çünkü onların Doğu ve Güneydoğu'da alacakları risk yok. TSK'nın geri çekilmesinden, sivil çözüme adım adım yaklaşılmasından rahatsızlar.

Bu tartışma Kürt sorununun hâlâ Türkiye için en önemli gündem maddesi olduğu ve bunun çözümünün de demokratik sivil siyasetten geçtiğini gösteriyor. Ve yaşanan süreç, sadece iç değil dış konjonktürün de Kürt sorununa sivil çözümü zorunlu kıldığını gösteriyor. TSK bunu farketmiş görünüyor, CHP ve MHP değil. Çözüm için atılan adımlara karşılar kızıyorlar. Çünkü çaresizler...



Bu haber 281 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,408 µs