En Sıcak Konular

Erdoğan'ın yelkenleri milliyetçi rüzgârla doldu

0 0 0000 00:00 tsi
Erdoğan'ın yelkenleri milliyetçi rüzgârla doldu Söğüt'te yaşanan AKP-MHP gerilimi aslında bir gerçeği vurguluyordu: AKP milliyetçiliğe el attı. Erdoğan'ın şiddetlenen "milliyetçi rüzgar" ile yelkenlerini doldurma çabası sadece bu örnekten de ibaret değil. Erdoğan "Türkçe konuşan devletler topluluğu kur

Türk devletlerinin bir araya gelmesi fikri Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve Sovyetler Birliği'nin çökmesi ile ortaya çıktı. Türkiye Orta Asya devletlerine yönelik kabaran "abilik" iştahını yenebilseydi, "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne" politikası belki de gerçekçi bir hüviyete bürünebilirdi. Fakat olmadı. Sovyet "abi"sinden kurtulmuş bölge devletleri yeni bir "abi"ye dayanamazdı. Zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in tüm çabalarına rağmen bu proje başarısızlıkla sonuçlandı.

Proje başarısızlıkla sonuçlandı sonuçlanmasına ama zamanında darbe operasyonlarına (örnek Bakü) katılacak kadar bölge ile haşır neşir olan milliyetçi hareket için "Türk birlikteliği" önemini yitirmedi. "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne" sloganının hala gözpınarlarını doldurması boşuna değil.

Şehit cenazeleri can yakıyor

Sadece ülkücü hareketin değil, son zamanlarda toplumun önemli bir kısmının göz pınarları dolu. Sebep açık. Yurdun doğu kesiminden omuzlarda taşınarak batıya akan şehit naaşları. Şehit anneleri kızgın. Uzun bir süredir sessizliğini koruyan terör yılanının yeniden tıslaması ise bir hayli şaşırtıcı.

Peki, sorumlu kim? "Askerlik yan gelip yatma yeri değil" diyen Başbakan mı? Ya da kayıplardan anlaşıldığı üzere gerekli önlemleri almayan güvenlik yetkilileri mi?

Basın "PKK'nın stratejisine araç olmayın" uyarısını almasa, sorumluluğu Başbakan'da aramaya ve boy boy şehit cenazesi fotoğrafı yayınlamaya devam edebilirdi. Ama "o uyarıdan" sonra, ortalık şimdilik sakin gözüküyor. En azından basın "akıllanmış" gibi.

Başbakan'ın stratejisi

Basın akıllansa da ok yaydan çıkmış gibi. Uzun bir zamandır küçük bir kıvılcım aniden ateş topuna dönüşebiliyor. Trabzon, Sakarya ve daha niceleri. Yükselen milli ama hamasi duygular bilincimize ket vuruyor. Sakallı olan herkesi dedemiz sanmaya başladık.

Peki, Başbakan bunu görmüyor mu? Elbette görüyor. Söğüt'e gidişi de bundandı, Türk kurultayına katılışı da bundan. Aslında Başbakan bir taşla iki kuş vurmak istiyor. Öncelikle tehlikeli hale gelmeye başlayan ve sokakları gözleyen ülkücü hareketi kalesinde vuruyor. Hakimiyet alanına giriyor ve ülkücü hareketi o potansiyel alandan dışlıyor. Söğüt'te çıkan kavga iki üç MHP'li ya da AKP'linin kavgası değildi. Söğüt'te meydan muharebesi yaşandı. Kazanan Türk Kurultayı'nda zaferini kutlayacaktı. Nitekim kazanan Başbakan oldu. Ülkücü hareket yıllardır ev sahipliğini yaptığı Türk Kurultayı'na bu kez gelemedi.
İşte Başbakan'ın vurmaya çalıştığı ikinci kuş tam da bu noktada kanatlanıyor. Başbakan meydanlarda önce dışladığı partinin bu kez söylemini üstleniyor. Yani terör ve diğer gelişmelerden etkilenerek şiddetlenen ve fırtınaya dönmesi beklenen "milliyetçi rüzgar" ile yelkenlerini dolduruyor. 

İşte Kuruytay'dan notlar:

Antalya'da yapılan 10'uncu Türk Kurultayı'nde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk devlet ve topluluklarıyla ilişkileri, her türlü ölçülebilir menfaatin üstünde değerlendirdiklerini belirterek, uluslararası platformlarda daha fazla etkinlik sağlamak amacıyla Türkçe konuşan devletler topluluğu kurulmasını önerdi.

Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgedeki gelişmelerle ilgili, "Dünya siyasetinin ya nesnesi olacağız, ya da öznesi" diyen Erdoğan, içe kapanmacı yaklaşımların Türk devlet ve topluluklarını birbirinden uzaklaştırdığını, buna da 'tecrit tuzağı' adını verdiğini kaydetti. Erdoğan, KKTC'ye yönelik haksız tecridin kaldırılmasının Türkiye için bir milli dava olduğunu söyledi.

Türk devlet ve toplulukları arasında dostluk ve kardeşliğin geliştirilmesi, işbirliğinin artırılması amacıyla düzenlenen 10'uncu Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı, Antalya'nın Kemer İlçesi'ne bağlı Beldibi Beldesi'ndeki Sungate Port Royal Otel'de bugün başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde ve Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın koordinasyonunda, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) ile Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Vakfı (TÜDEV) işbirliğinde düzenlenen kurultay, 20 Eylül Çarşamba günü sona erecek. Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın başkanlık ettiği kurultayın açılış oturumuna Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kazakistan Devlet Sekreteri Oralbay Abdikarimov, Kırgızistan Başbakan Birinci Yardımcısı Daniyar Usenov, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ile çok sayıda Türk devlet ve toplulukların temsilcileri ile bürokratlar katıldı.
Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın konuşmasının ardından Türklerin Ergenekon'dan çıkışını simgeleyen örs üzerinde demir dövme töreni düzenlendi. Sahnede bulunan demiri örs üzerinde sırasıyla Azerbeycan Cumhurbaşkanı Aliyev, KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Başbakan Erdoğan, Kazakistan Devlet Sekreteri Abdikarimov ve Kırgızistan Başbakan Birinci Yardımcısı Usenov dövdü.

Dünya yeniden şekilleniyor

Başbakan Erdoğan, konuşmasının başlangıcında, Türk dünyasının içinde bulunduğu coğrafyanın önemine değindi. "Tarihin önümüze çıkardığı büyük fırsatlarla karşı karşıya bulunuyoruz. Bu imkanları en iyi şekilde değerlendirmek mecburiyetindeyiz, Zira yurt edindiğimiz coğrafyanın sırtımıza vurduğu yükler var" diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Yeni bir başlangıç mevsimindeyiz. Dünyamız soğuk savaş sonrasında yeniden şekilleniyor. Bu, 10 yılları alacak bir süreç olabilir. Ne yazık ki, bu süreç çok sancılı da geçebilir. Daha yeni Filistin ve Lübnan'da tanık olduğumuz gibi büyük acılara, yeni yıkımlara da yol açabilir. Yaşadığımız çalkantılar, etrafımızda tanık olduğumuz acılar, korkarım ki, bunun ilk işaretleridir. Yine de amacım, burada, büyük bir felaketin, bir yıkımın yaklaşmakta olduğunu haber vererek gereksiz bir endişe meydana getirmek değildir. Aslında içinden geçtiğimiz dönemin, barındırdığı imkan ve fırsatlara dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Günümüzün tehdit ve tehlikeleri, dolayısıyla yaşadığımız küresel değişim sürecinin olumsuz etkileri en çok bu coğrafyada hissedilmektedir. Ancak, bu krizleri büyük fırsatlara çevirmek de bizim elimizdedir. Bilirsiniz, güzel bir laftır, 'İhtiyaç medeniyetin üstadıdır' derler."

Dünya siyasetinin özne ve nesnesi

Dünya siyasetinin oyun sahnesinin Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölge olduğunu kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bizim için sadece iki seçenek vardır. Bu siyasetin ya öznesi ya da nesnesi olmak durumundayız. Belki dünyanın başka bölgelerinde, başka halkla için 3'üncü bir ihtimal vardır. Belki sınırlı bir etkiye maruz kalarak olup bitenleri seyretmeleri mümkündür. Ancak, dünya siyasetinin oyun sahnesi, hiç şüphe yok ki, bu coğrafyadır. Bu coğrafyanın sakinleri için de seyirce kalma lüksü yoktur. Ya başkalarının oluşturduğu siyasete maruz kalmakla yetinen pasif unsurları olacağız, ya da bu siyaseti oluşturan aktörler arasında hep birlikte yerimizi alacağız. Bir kez daha altını çizerek söylüyorum, dünya siyasetini ya nesnesi olacağız, ya da öznesi. Ama bizim mahallemizde oynanan iktidar oyunun dışında kalmamız, biz istesek de söz konusu olamaz."

Dönemsel ve tarihsel aktörler

Türklerin tarihte derinliği olan, tarihe istikamet veren bir milletin evlatları olduğunu belirten Erdoğan, "Tarih yazan ve tarih yapan bir milletiz. Merhum Aliyev'in ifade ettiği gibi iki devlet, tek milletiz. Bizler tarih yazan, tarih yapan bir milletiz. Yaşadığımız çağdaki ülkeler, küresel ve bölgesel aktörler olarak ikiye ayrılıyor. Bana göre aslında, dönemsel ve tarihsel aktörler olarak da ayrılmalıdır. Bütün içinde bulundukları dönemin şartlarından kaynaklanan aktörler, şartlar değişince etkilerini kaybederler. Oysa biz öyle gelip geçici şartların ortaya çıkardığı bir unsur değiliz. Onun için diyorum ki, biz tarihsel bir aktörüz. Değerli dostlar, bizim zayıflığımız dönemseldir. Soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte ortaya çıkan imkan ve fırsatlar, tarihin döngüsünde bizler için yeni ve parlak bir dönemin işaretidir" diye konuştu.

Tecrit tuzağına dikkat edelim

Türkiye'nin Türk dünyasıyla olan ilişkilerini askeri, siyasi ve ekonomik çıkarın belirleyici bir parametresi olarak görmediklerini kaydeden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu.

"Türk devlet ve topluluklarıyla ilişkilerimizin her türlü ölçülebilir menfaatin üstünde değerlendiriyor, bunu tarihi bir sorumluluk olarak görüyoruz. Burada karşımıza çıkarılan önemli bir tuzağa da dikkatlerini çekmek istiyorum, o da şudur; aramızdaki münasebetlerde içe kapanmacı, politikalar, izolasyonist yaklaşımlar bizleri birbirimizden uzaklaştıracak, ortak tarihimizden koparacaktır. Ben buna tecrit tuzağı diyorum. Bu tuzağa düşmememiz gerekiyor. Bizleri 21'inci yüzyılın imkan ve fırsatlarını değerlendirmekten alıkoyacak bir şey varsa, işte o da budur. O da birbirimizin meselelerine kayıtsız kalmak, uluslararası camiada birlikte hareket etmekten kaçınmak, dış politikalarımızı koordine etmemektir."

Cumhurbaşkanı yerine başbakan

Türklerin bazı yüzyıllarda birbirinden kopuk yaşadığını, ancak son dönemlerde sıcak ilişkiler kurulduğunu anlatan Erdoğan, Azerbaycan ile olan ilişkileri örnek verirken, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev yerine 'Değerli Başbakanımız Sayın İlham Aliyev' ifadesini kullandı.

Dünya politikasında devletlerin artık birden fazla ittifakın üyesi olduğunu ve bunun yanlış anlaşılmaması gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, Türkiye olarak Avrupa Birliği ve İslam Konferansı örgütüyle olduğu gibi Türk dünyası ile de ilişkileri geliştireceklerini söyledi.

Türkçe konuşan devletler topluluğu

İngilizce, Fransızca ve İspanyolca konuşan ülkelerin, farklı siyasi, ekonomik ve askeri ittifakların yanı sıra kendi aralarında da aynı dil ve kültür etrafında da bir araya geldiğini kaydeden Erdoğan, Türkçe konuşan devletler topluluğu oluşturulmasını önerdi. Başbakan Erdoğan, bu konuda şunları söyledi:
"Fransızca konuşan milletler topluluğu, İngilizce konuşan milletler topluluğu, İspanyolca konuşan milletler topluluğu, hep bu anlayışın eseridir. Öyleyse neden bizler de dış politikada koordineli hareket ederek bir sinerji oluşturan, birbirlerinden güç alan böyle bir yapıyı oluşturmayalım? Açık söylüyorum, bizim fazlamız var, eksiğimiz yok. Bizim tarihsel bir derinliğimiz var. Türkçe konuşan devletler topluluğu, hem de uluslararası platformlarda daha aktif ve etkin roller oynamamızı sağlayacak, böylece halklarımızın çıkarlarını daha iyi korumamıza imkan sağlayacak, hem de bölgemizdeki istikrara katkıda bulunacaktır. Bütün kardeş, özellikle devlet ve toplulukları bu konuda daha fazla gecikmeden gerekli adımları atmaya davet ediyorum. Türkiye olarak biz bu konuda gereken sorumluluğu üstlenmeye hazırız."

İşbirliğinin faydaları

Türk topluluklarının dayanışması açısından önemli adımlar attıklarını ve atmaya devam edeceklerini kaydeden Erdoğan, Türk cumhuriyetlerine uluslararası platformlarda verilen destekleri şöyle sıraladı:

"KKTC'ye yönelik haksız tecridin kaldırılması bizim için bir milli davadır. Biz bunu böyle biliyoruz, böyle bileceğiz. Kırım, Ahıska, Irak ve Gagavuz Türklerine daha önce olmadığı kadar siyasi ve ekonomik noktada desteğimizi verdik, veriyoruz. Türk cumhuriyetleriyle olan ticaret hacmimiz giderek artıyor. TİKA tarihinde olmayan bir etkinliğe sahip olmaya başladı. THY'nin Türk cumhuriyetlerinde gitmediği yer kalmamıştır. Bakü- Tiflis- Ceyhan petrol boru hattı, hizmete açıldı. Şimdi sırada Bakü- Tiflis- Erzurum gaz, doğalgaz boru hattı var, o da yakında hayat geçiyor. Yeni bir adım, Kars- Tiflis- Bakü demiryolu projesinin temelini de inşallah yakın bir zamanda birlikte atıyoruz. Bunlar Türk dünyasına mensup devletlerin kendi aralarındaki işbirliğinin dünya refahına yapacağı katkıyı göstermesi bakımından önemli örneklerdir. Artısı olarak Türk devlet ve topluluklarına katkı sağlamak üzere kurulan TİKA'nın çalışmalarına büyük önem veriyoruz. TİKA'nın bütçesini artırdık. Son yıllarda Türk dünyasına yönelik teknik ve kültürel proje sayısında bir patlama yaşanmıştır."
Dil birlikteliğinin önemine de değinen Erdoğan, "Bildiğiniz gibi Gaspıralı İsmail'in 19'uncu yüzyılın sonunda ortaya koyduğu düstur, bugün bizler için hala geçerliliğini korumaktadır. Dilde birlik, fikirde birlik, işte birlik düsturunu hayata geçirmeye bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var" dedi.

Erdoğan'dan 3 somut öneri

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle noktaladı:

"3 somut önerimizi özetle ortaya koymakta fayda görüyorum. Öncelikle, ekonomik ve ticari alanda başta enerji olmak üzere karşılıkla yatırımların artırılması ve kendi aramızda bir toplum kurumunun hayata geçirilmesini de kapsayan bir yol haritası çıkarmalıyız. Kültürel alanda dil birlikteliğine yönelik çalışmaları hızlandırmalıyız. Ortak tarihimizi yeniden yazmalı, bunu okullarımızda ders kitabı olarak okutmalıyız. Siyasi konularda ise Türkçe konuşan devletler topluluğu oluşturarak, uluslararası platformlarda dayanışmamızı güçlendirmeliyiz. Kıbrıs ve Karabağ gibi sorunlarda kesinlikle ortak hareket etmeliyiz. Türk dünyasındaki yerel yönetimler ve sivil toplum örgütlerinin işbirliğini de güçlendermeliyiz."

Kurultaya Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan, Moğolistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmak üzere 8 ülke, 6 federe devlet, 2 özerk cumhuriyet ve 11 bölgeden topluluk (Rusya Federasyonu'ndan Çuvaşistan, Saha-Hakas ve Altay Cumhuriyetleri ile Kafkas halkları, Kırım Özerk Bölgesi ile Gagauz Bölgesi, İran, Irak, Afganistan, Gürcistan, Batı Trakya, Kosova, Romanya, Makendonya, Bulgaristan, Bosna-Hersek ve Arnavutluk) temsilcileri katılıyor.

Kurultayda, Türkiye'den bürokratlar, uzmanlar, akademisyenler, işadamları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle diğer devlet ve toplulukların temsilcileri tarafından yapılacak çalışmalarda, kamu ve sivil alandaki mevcut işbirliği çalışmaları gözden geçirilerek, bunların daha etkili ve verimli hale getirilmesi ile yakın gelecekte yapılabilecek yeni işbirliği alanlarının oluşturulması hedefleniyor.

Kaynak: DHA



Bu haber 305 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,067 µs