En Sıcak Konular

"Başörtüsünü siyasileştirenler yasakçılar"

25 Şubat 2008 14:32 tsi
"Herkese özgürlük" bildirisini kaleme alan başörtülü genç kadınlar ezberleri bozmaya devam ediyorlar. Kadınların Baykal'dan da ilginç bir talebi var: "Baykal bize tefsir dersi versin" Fadime Özkan'ın röportajı...

Fadime Özkan/Star

Başörtüsünü siyasete ilk alet edenler yasaklayanlar 
 
Başörtüsü düzenlemesiyle ilgili peş peşe gelen bildirilerin ardından son sözü başörtülü kadınlar aldı, pir aldı. ‘Söz konusu özgürlükse hiçbir şey teferruat değildir’ diye başlayan ve herkese özgürlük isteyen metni şu ana dek binden fazla başörtülü kadın imzaladı. Destekçiler de her gün artıyor. ‘Dertlerinin’ ne olduğunu konuştuğumuz Neslihan Akbulut, Hilal Kaplan ve Havva Yılmaz’ın yazdığı metin şöyle: ‘Başını örttüğü için ayrımcılığa uğrayan kadınlar olarak tüm samimiyetimizle açıklıyoruz ki; üniversitelere başımızı örterek girmekle mutlu olmayacağız. Ta ki Kürtlerin ve ötekileştirilenlerin kendilerini bu ülkenin asli unsuru hissetmesi için gereken hukuki ve psikolojik ortam oluşturulmadan, Acımasızca işlenen cinayetlerin gerçek sorumlularına ulaşılmadan, 301 davalarını bitirecek düzenleme yapılmadan, Azınlık vakıflarının üzerinde pişkince oturanların rahatı bozulmadan, Alevilerin ibadetini kültürel aktivite, ibadet evlerini de kültür merkezi olarak görmekte ısrar etmekten vazgeçilmeden, Üniversitelerden sudan sebeplerle atılan arkadaşlarımız geri dönmeden, Yasakçı zihniyet bize ne zaman, nerelerde ve nasıl örtüneceğimizi dayatmaktan vazgeçmeden, Üniversitelerin bilimsel özgürlüğünün önündeki en büyük engel YÖK kaldırılmadan... mutlu olmayacağız. Unutulmamalı ki: ‘Gökler ve yer adaletle ayakta durur.’(Hz. Muhammed)’

Üç ayrı bildiriden sonra bir bildiri de siz yazdınız. Niye ihtiyaç duydunuz?

Hilal: Başörtüler üzerinden geçen, bizi nesneleştirip başörtüsüne indirgeyen, homojenleştiren ve hatta canavarlaştıran bir söylem var. Özgürlüğümüzü ilgilendiren bildiriler yazılınca biz de ‘madem buna maruz kalanlar bizleriz, savunduklarımızı bir de ‘başörtülü’ olarak söyleyelim’ dedik.

Havva: Bir de bizim hakkımızı savunan demokratların elini kolaylaştırmak istedik. Onlara sürekli ‘Siz onların hakkını savunuyorsunuz ama onlar sizin sorununuza bir şey söylemiyor’ yollu tacizler yapılıyordu.

Üçüncü yol bildirisinin etkisi olmadı?

Havva: Biraz kışkırttı açıkçası. Zira orada yasağa karşı ‘...ama’lar ve şartlar konuluyordu. ‘Başörtüsü yasağı tek başına konuşulamaz, şu sorunlarla birlikte çözelim’ ya da ‘Önce onları çözelim, sonra bunu’ gibi sorunlu bir bakış vardı. Oysa sorunların, özgürlüklerin hiyerarşisi olmaz. Biz ‘Bu bir suiistimaldir, kabul etmiyoruz’ diyerek malumu ilan ettik.

Hilal: Başörtüsü hariç başka bir sorun, mesela 301 gündeme gelseydi ‘Ama başörtüsü yasağı da var, hepsini paket halinde ele alalım’ diyecekler miydi? Burada bir samimiyetsizlik sezdik. Hem özgürlüklerin nihai savunucuları değiller. Bizim de sözümüz var.

ONLARI MAZUR GÖRDÜK

Bu tavırla, yine de, size yakın isimleri de karşınıza almış olmadınız mı?

Neslihan: Biz bir karşı cephe oluşturmayı amaçlamıyoruz ama biz de çok kırgınız. Çözümü yokken sorunlara karşı tavır almak kolaydır. Ama özgürlük anlayışı o durumda sınanamaz ki. Üstelik aralarında ‘size yazık oluyor’ diyen hocalarımız var. Düzenleme için AK Parti’yi eleştiriyor olsalar da burada üstü çizilenler başörtülüler. Oysa bizim haklı bir talebimiz var! Bunu nasıl görmezler?

Hilal: Mesela Cengiz Aktar’ı çok severim ama Ertuğrul Özkök’le neredeyse aynı şeyleri söyledi. Beni üzdü, hayal kırıklığına uğrattı.

Havva: Bu bence liberal sol aydınların Kemalizm ile imtihanı. Nasıl ki biz Kürt sorunu, 301, azınlık hakları, Alevi sorunu için ‘bu bir özgürlük sorunudur’ diyebiliyorsak onlardan da bunu beklerdik.

Neden diyemediler sizce?

Hilal: Yaşları itibariyle, toplumun öteki kesimleriyle temas kursalar da dindarlarla kurmamış olabilirler. Ama şimdi öyle bir jenerasyon geliyor ki bizler, herkesle bir arada olmak, ortak noktalarımızı çoğaltabilmek istiyoruz. Onlar bundan mahrum kaldıkları için mazur görülebilirler. Yine de pozisyonlarını gözden geçireceklerdir.

Havva: Doğrusu ben ‘Başörtülüler bize bir şey öğretemez’ gibi bir komplekse kapılacaklarını sanıyorum.

BAŞBAKANLA GÖRÜŞECEĞİZ

Siyasilerden destek-eleştiri aldınız mı?

Havva: Eleştiri değil destek aldık. Bildiriyi imzalayan milletvekilleri var.

Hükümette bir yankısı oldu mu?

Neslihan: Nursuna Memecan aracılığıyla Başbakan ile görüşme talebimiz var. Düşüncelerimizi iletip taleplerimizin takipçisi olacağımızı söyleyeceğiz kendilerine.

DEVLET LAİKSE EŞİTLİK OLMALI

Baykal üniversitede başörtüsü serbestiyetini ‘devlete türban giydirmek’ olarak tanımladı. Laikliğin bu yüzden tehlikeye düşeceğini düşünenler de çok?

Hilal: Düzenleme laikliğe aykırı değil aksine laiklik ilkesinin gereği. Türkiye’de laiklik yanlış şekilde kimlik gibi anlaşılıyor oysa devlet ilkesidir, bireyler için geçerli değildir. Türkiye’nin laik bir ülke olabilmesi için önce dinin devletten özgürleşmesi lazım. Gerçi devlet dinden bir hayli özgür ama dini kontrol etmemeli. ‘Başı açık biri başörtülü bir hakim karşısında kendini güvende hissetmez’ vesvesesi yüzünden ‘başörtülüler kamusal alana girmesin’ deniyor. Bunun tersi neden düşünülmüyor? Başörtülüler açık hakimlerin adaletli hükmedeceğine inanıyor da, başörtülü biri için niye vesveseye düşülüyor?

Bir çeşit öncelik sorunu mu bu?

Hilal: Biz de bu devletin vatandaşıysak, devlet laik ise böyle bir şey olmamalı. Başı açıkların ön yargıları bizimkilerden daha mı değerli ki onların ön yargıları yüzünden dışlanıyoruz? Başörtülü, gayrimüslim, Alevi.. kim hangi inanç ya da ideolojiden gelirse gelsin, vatandaşların tamamı devleti temsil edebilmeli. Devlet bizim devletimiz. Bireyler olarak üzerinde hepimizin eşit hakkı var.

Başörtüsü siyasilerce kullanıldı mı sizce? Erbakan’ın ‘Başörtülü kızlara rektörler kapıda selam duracak’ sözü misal?

Neslihan: Başörtüsünü siyasete ilk alet edenler yasaklayanlar. Gündelik hayattaki bir sembole sınır çizdiğiniz anda otomatikman onu siyasallaştırırsınız. Erbakan’ın ‘İHL’ler arka bahçemdir’ demesiyle CHP’nin seçim sırasında başörtüsü dağıtması aynı bence.

Havva: Türkiye’de laiklik sömürüsü var. Siyasi sömürü bir partinin tüm politikasını bir kavram üzerine kurması demektir. Eleştirilecek bir sürü yanı olmasına rağmen demokratik açılım yapan, hizmet üreten, sivil anayasayı gündeme alan tek parti AK Parti. CHP şeriat geliyor, laiklik tehlikede dışında ne diyor? CHP de, ana akım medya da başörtülülerin üniversiteye girmesinden deli gibi korkuyor. İddiaları yanlışlanacak, boşa çıkacak, bütün söylemleri çökecek çünkü.

BİZİM DE KORKULARIMIZ VAR

Çözüm yöntemini, düzenlemenin gündeme gelişini sağlıklı buluyor musunuz?

Hilal: 301, ana dilde eğitim, vakıflar gibi meselelerinin hiçbirinde mutabakat yüzde 80’i bulmazdı. Normalleşmek için ilk adımı başörtüsü üzerinden atmak siyaset stratejisi açısından çok doğru ve mantıklı bence.

Neslihan: Yasal olmasa da fiili bir yasak vardı, hukuki çözüm gerekliydi. Çene altında ısrar edilirse yasak yasaya girecek ama.

Okullara başörtüyle girecek olmanız birilerini korkutuyor. Sizi ne korkutuyor?

Neslihan: Başörtülü öğrenciye adil davranmayacağını söyleyen hocalar olduğu için benim içimde çok ciddi korkular var.

Hilal: Ana akım medya öyle bir kaos kehanetinde bulunup insanları yönlendirdi ki, o kehanet çıkar, başörtülü bir öğrencinin başına kötü bir şey gelirse bundan medya sorumludur. Kızlar okula giremesin diye hocaların, cübbelerini giyip kapıda canlı kalkan olmaya kalkması da beni çok üzer.

Havva: Beni hocalardan çok yanımdaki arkadaşlarım üzer. Derse girdiğimde sınıftaki çoğunluk bana karşı bir tavır takınırsa belki buna dayamayabilirim.

Dayanamayıp ne yaparsın?

Havva: Birsüre derslere girmem herhalde.

EŞCiNSELE DE BASKI, ZULÜM YAPILMASIN

Herkese özgürlük talebinizde kırmızı çizgi yok mu gerçekten? Eşcinsellere de özgürlük istediniz mesela. Başını dini gerekçeyle örtüp, bunun sorgulanamaz olduğunu söyleyen birinin, Kuran’da lanetlenen ve kavimlerin helak nedeni olarak anlatılan eşcinselliğe özgürlük istemesi, Kuran’ın koyduğu bir başka sınırı sorgulaması değil midir?

Hilal: Söylemeye çalıştığımız şu aslında: Biz eşcinseller üzerindeki polis baskısına, onlara fuhuştan başka yol bırakılmamasına, onların da bunun üzerinden kimlik siyaseti yapmasına karşıyız. Nasıl ki biz başörtümüze indirgenmeye karşıysak, onların da yatak odası aktivitelerine indirgenmesine itiraz ediyoruz. Hem eşcinsellik İslam’da Batıdaki gibi patolojik olarak algılanmaz. Aksine İslam’da kadın kadına da, erkek erkeğe de tesettürün sınırları vardır. İslam eşcinselliği bir hastalık olarak değil, herkesteki bir potansiyel olarak ele alır ve yasaklar. Eşcinsel arkadaşlarım var. Onlara uygulunan polis baskısına da, buradan kimlik siyaseti üretmelerine de karşı olduğumu bilirler. Biz bunun üzerinden bir konuşma alanı açabiliyoruz kendimize.

Neslihan: Eşcinsel pratiği kesinlikle tasvip etmeyen biri olarak, bir eşcinselin kapısının arama emri olmadan kırılıp içeri girilmesine, tutanak tutulmadan parasına el konulmasına itiraz etmezsem, polis bunu bir başkasına ya da bana yaptığında da sesimi çıkartamam.

Baykal tefsir dersi versin!

Baykal yasağı savunurken Ebu Hanife’den alıntılar yaptı, ayet ve hadisler okudu...

Neslihan: Baykal’dan tefsir dersleri almayı düşünüyoruz zaten. Şöyle bir ilan düşünün: ‘Baykal’dan tefsir dersleri Yer: CHP il binası’. (gülüşmeler)

Laikliğin bekçisiyim diyen bir siyasetçi, başörtüsünün dini bir emir olmadığını anlatmak için bile olsa, dini kaynakları niye referans gösterir?

Neslihan: Kendini iknaya çalışıyor bence.

Hilal: Laiklik için en büyük tehdit Baykal aslında.

Ama Erdoğan da cevaben Din İşleri Kurulu kararını gösterdi. Tartışma evrensel bir özgürlük ve demokratik bir hak talebinden, dinin bir emri olup olmadığına evrildi. Devlet bunu dini bir emir olarak mı görmeli, demokratik bir hak olarak mı?

Hilal: Baykal da, Erdoğan da Allah ile kul ilişkisi üzerinden konuşuyor. Halbuki yöneticiler bir hak söz konusu olduğunda devlet-vatandaş ilişkisini unutmamalı, vatandaşı kul olarak görmemeli.

Neslihan: Devlet çok agresif. Ben Müslüman olarak karşımda seküler bir devlet buluyorum. Bir gayrimüslim Müslüman bir devlet, bir Alevi Sünni devlet buluyor. Herbirine diğeri üzerinden mesafe koyuyor ve ‘Sus ve devlete yaklaşma’ diyor. İyi de kimden oluşuyor bu devlet?

Havva: ‘Türk ve Sünni Müslüman’ olan muteber vatandaş . Öncelik sıraları da keyfi. O yüzden birbirimizin adalet taleplerini savunmalıyız. Statükonun kırıldığı nokta burası çünkü.

Başı açıklık da siyasi simge

Tartışmanın kritik noktası ‘siyasi simge’ vurgusu. Bu tanım sizi rahatsız ediyor mu?

Hilal: Hayır, zira başörtüsü siyasal bir simgedir. Siyaset kendini eş zamanlı var eder. Gündelik hayatta pek çok şey siyasi semboldür. Türkiye’de ilk siyasi simge de başı açık kadın imgesidir. Devlet hepimizden indirgemeci bir biçimde beyaz Türk olmamızı istiyor. Bazı simgeler normal algılanırken bazıları öcü deniyor. Problem burada, simgelerde değil.

Neslihan: Simge de olsa söz konusu olan kişilerin hayatı.

Havva: Üstelik devlet normlar koyduğu, uymayanları dışladığı için vatandaşlarını takiye yapmaya zorluyor.

Çene altında büyük çelişki

Çankaya yasayı onayladı ama çarşaflılar üniversiteye gitmesin diye çene altı formülü hala gündemde. Babaanne modelini uygulayacak mısınız?

Neslihan: Babaannem düğüm atmıyor, yani formül bana uymuyor! (gülüşmeler)

Havva: Burada da kafaları karışık bence. Hem ‘babaanne gibi örtmenize itirazımız yok’ diyorlar, hem gerici olduğumuzu söylüyorlar. Daha modern biçim geliştirip, türban denilen şekilde bağlayınca da beğenmiyorlar. Vahim bir çelişki bu.

Hilal: Kafa konforları bozuldu çünkü. ‘Cahil, yobaz, örümcek kafalı’ tanımlarına sığmıyoruz artık.

Amerika bursunu hak aramak için reddetti

Hilal Kaplan: Anadolu Lisesini bitirip örtününce Bostancı’daki komşularının, baskıya varan ‘Çok güzelsin, niye örtündün’ uyarılarına maruz kalmış. Bilgi, Psikoloji mezunu. Amerika’dan burs kazandığı halde Türkiye’deki mağduriyetlerle ‘dertlendiği için’ burada kalıp mücadele etmeyi seçmiş. Halen Boğaziçi’nde sosyoloji mastırı yapıyor. Evli. Eşiyle son olarak Kardeş Türküler konserine gitmiş. Şu aralar Slovaj Zizek’in Gıdıklanan Özne’si ile Kafka’nın Dava’sını okuyor.

İsveç’te başörtüm hatırlatılmadı bile

Neslihan Akbulut: İHL mezunu. Lisedeyken örtülü olduğu için ‘Ninja kamplumbağa’ gibi hakaretlere uğradığını söylüyor. Bilgi Üniversitesi’nde Sosyoloji okumuş, İsveç’te Avrupa Siyaset Sosyolojisi masterı yapmış. İsveç’te başörtüsü ona hiç hatırlatılmamış. Üstelik güzel eğlenmiş, konserlere gitmiş, Kilisede rahip yönetiminde yapılan meditasyonlara katılmış, buzda paten yapmış. Şu aralar elinde Judith Budler’in Kırılgan Hayat kitabı ve mahkumların çıkardığı Mahsus Mahal adlı dergi var.

Üniversiteye gitmek için üç yıldır bekliyor

Havva Yılmaz: Lise hazırlık sınıfındayken başkalarının ‘Saçların ne güzeldi!’ hayıflanmalarına rağmen kendi isteğiyle örtünüyor. Örtülü okumak için İHL’ye geçmeyi düşünürken yasak oraya da sirayet edince liseyi dışarıdan bitiriyor. Üniversiteye de bu nedenle gidemeyince alternatif yollar geliştiriyor; dil kurslarına gidiyor, dersler alıyor, STK’larda çalışıyor. Üniversiteye gitmek için üç yıldır yasağın kalkmasını bekliyor. Niyeti siyaset okumak. Şu aralar okuduğu kitap Deleuze’nin Kant’ın Eleştirel Felsefesi.


star



Bu haber 1,854 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,883 µs