En Sıcak Konular

Ulusalcıların sevmedikleri Amerikalı Gazeteci

25 Şubat 2008 14:00 tsi
Ulusalcıların sevmedikleri Amerikalı Gazeteci Amerika'nın en prestijli gazetesi New York Times'ın İstanbul temsilcisi Sabrina Tavernise köşe yazarların diline düştü. Tavernise'den ulusalcılar nefret ediyor. Santaro, Dink ve Malatya cinayetlerinden Cumhuriyet Mitinglerine uzanan siyasal kurguyu kim

Yıldıray Oğur/ Taraf

Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç...
Çarşamba'dan Pazartesi'ye bir savaş sıkıştı araya. Çarşamba günkü yazıyı, "Pazartesi kaldığımız yerden devam edelim" diye bitirecek kadar steril bir ülke değil burası.
Ama yine de beş gün içine bir savaş, birkaç demokratlık sınavı sığan bir ülkede haftalık gündemler ve haftalık tartışmalar arasında manifestomuzu şaşmamak için geçen haftadan devamla "Hrant Dink neden öldürüldü" sorusuna yanıt vermenin hâlâ hayati olduğu konusunda ısrar etsem?
Hem de yine mahkeme önlerinde insanların ısrarla bu soruyu sorup, adalet talep edecekleri bir günde.

Hrant Dink neden öldürüldü
Sorumuz, Hrant Dink neden öldürüldü. Tüm bu siyasi altüstlük içinde unutmamamız gereken büyük hakikat 2004’ten 2009'a ertelenen bir darbe için planlar yapılan günlerden geçiyor olmamız. Bu büyük hakikati unuttuğumuzda karanlıklar içinde sahiden haftalık manifestolarla yolumuzu kaybedeceğiz. Yanlış siyasi ittifaklara girip, pişman olacağımız siyasi analizler yapacağız.
Uluslararası bir insan hakları örgütünün Türkiye temsilcisi olan ve uzun yıllardır Türkiye'de yaşayan bir arkadaşımın "Hrant Dink neden öldürüldü" sorusuyla ilgili, belki biraz da dışarıdan bakmanın konforuyla, biraz da bize has siyasi önyargılarla kirlenmemiş zihniyle, hepimizin kilitli zihnini açacak ipuçları verdiğini söylemiştim.

Peşpeşe gerçekleen gayri müslim cinayetlerinin batıya verdiği Türkiye fotoğrafı
Özetle söylediği Türkiye'nin dünyadaki imajı üzerinde bir savaş devam ettiğiydi. Rahip Santoro, Hrant Dink cinayetleri ve tıpkı Irak'taki El-Kaideciler gibi boğaz keserek yapılan Malatya Zirve katliamı: Biz bu olayların sadece içerideki yansımalarıyla meşguldük. Hâlbuki peş peşe gelen tüm bu cinayetlerle dışarıya da Türkiye'den bir resim verilmişti.
Türkiye'de, dünya basınında isminin önüne İslamcı sıfatı konan bir iktidar vardı. Dünyada 'İslamcı bir partinin' iktidara gelmesi için kötü bir zamandı. Önyargılar zirvedeydi. Bu 'İslamcı iktidar' her an 'düşman' diğer İslamcılarla karıştırılabilecek ve böylece her an dünya güç dengeleri gözünde itibarsızlaşabilecek hassas bir denge üzerinde yol almak zorundaydı. Memleketin içinde bu iktidardan kurtulmak isteyenler de dünya çapında bir itibarsızlaşmanın, Türkiye'de laiklik elden gidiyor korkusunu küreselleştirmenin siyasi manevraları açısından faydasının farkındaydılar.
Türkiye'de iktidarda 'Islamcı bir parti' varken, bir rahip, bir Ermeni gazeteci ve en vahşi yöntemlerle misyonerler öldürüldü. Türkiye'den başka da bir sürü işi gücü olan dünya kamuoyu için yükselen milliyetçilikle, iktidardaki 'Islamcı parti' arasında ayrım yapmak fazla sofistike bir işti.

Darbe için bulunmaz iklim

Ve sonra birden bu İslamcı iktidara karşı laik, modern, batılı Türkler sahneye çıktı. Batı basını, en başta kendilerine benzeyen bu modern Türklerin mitinglerinde darbe istendiğini, misyonerlik tehlikesinden bahsedildiğini, Ermeni gazetecinin cenazesine nispet yapıldığını anlayamadı.
Oryantalist bir Batılı göz için birbiri ardına gelen katliam ve miting resimleri yapbozun birbirini tamamlayan parçaları gibiydi. Türkiye'de İslamcılar iktidardaydı. Rahipler, Ermeni gazeteciler, misyonerler öldürülüyordu. Ve laik modern Türkler bu gidişattan rahatsızdı. 2009'da yapılacak darbeye doğru giden bir ülkede, şiddetin meşru olduğu siyasi manevraları yapanlar için siyasi meşruiyetlerini uluslararası alanda sağlayacak bulunmaz bir iklimdi bu.

Plan tutmadı
Bu planı birkaç şey bozdu. En önce Hrant Dink'in cenazesine katılan yüzbinler. Bu cinayetlerin üzerine gitme iradesini en başta gösteren hükümet. Ama en çok da Türkiye'den dünyaya gerçek resimler vermek için olağanüstü bir entelektüel çaba içine giren Türkiye'deki yabancı gazeteciler.
Bu gazetecilerden biri de Sabrina Tavernise. Sabrina ABD'nin en prestijli gazetesi New York Times'ın Türkiye muhabiri. Adına bugünlerde köşe yazılarında sıklıkla rastlıyorsunuz. Çünkü Sabrina'ya çok kızıyorlar. Cumhuriyet mitinglerinin gerçek resmini çektiği için, Ergenekon çetesinin aşırı laik bir çete olduğunu yazdığı için. Türkiye'deki siyasal mücadelenin 'Islamcı AKP' ile 'demokrat laikler' arasında olduğu yalanını bozduğu için. Türkiye'de gazeteciler için fazilet nişanesi olan bir şeyi yapıyor hem de sadece, gerçekleri yazıyor. Ama o gerçekleri yazmak da o kadar kolay değil. Sadece dışarıdan bakanların değil içeride olanların bile ancak üzerlerindeki önyargı kirlerini ve paslarını temizleyerek keşfedebileceği gerçekler bunlar.

Sabrina Tavernise'ye neden kızıyorlar 
Sabrina'ya çok kızıyorlar çünkü temel dertleri "Batılıların onlar hakkında ne düşündükleri". Sabrina dışarıdan bakanların modern, medeni bildikleri aşırı laik bazı Türklerin faşizan duygularını, totaliter eğilimlerini, milliyetçiliklerini teşhir ediyor. Hem de onları böyle, bir nevi çıplak görmelerinden en çok utandıkları Batılılara. Yurtta totaliter dünyada monşer haller dünya çapında görünür olunca, fiyakalı imajlar çizilince de Batılı, modern, çağdaş, monşer çizgilerinden kayıyorlar, suçu da kral çıplak diyen genç bir gazeteci de buluyorlar. Sabrina'ya çok kızıyorlar. Çünkü okyanusun ötesinde nefret ettikleri iktidar ile ilgili havayı bozmak için yapılan manevraları boşa çıkarıyor. Okyanus ötesinden alternatif iktidarlar için medet umanların hevesleri böylece kursaklarına kalıyor.
2009'da darbe planlanan, bunun için bir sürü acı olayın yaşandığı bir ülkede yaşıyoruz. Hedef iktidardaki partiydi. Kızsak da eleştirsek, lümpen bulsak da demokrasimizin kaderinin kaderine bağlandığı parti. Onlara küsme lüksümüz yok, konuşmayı sürdürmenin, birlikte yürümenin makul bir yolunu bulmak zorundayız, onları yolda tutmanın bir yolunu. Hrant Dink'in katillerini de en çok onlar aramalı. Neden öldürüldüğünü de en çok onlar araştırmalı. Büyük hakikatimiz hâlâ budur. İmajlar kimseyi yanıltmasın, aslolan budur. Alışmaya çalışsak iyi olur.
yildirayo@yahoo.com



Bu haber 1,887 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,067 µs