iyi" /> iyi"/>

En Sıcak Konular

Güneydoğu'da pişer hepimize düşer!

0 0 0000 00:00 tsi
Güneydoğu'da pişer hepimize düşer! DTP, terörist PKK'yı ateşkese çağırdı. Tesadüf o ki aynı zamanlamayla Diyarbakır'da katliam bombaları patladı. iyibilgi, "bir şeyler pişiriliyor" diyor ve önümüzdeki dönemin olası gelişmelerini önceden haber veriyor. iyi

Birçok parametrenin yer aldığı bu dosya, önümüzdeki bir yıl içinde bu konuda ayak oyunu bol gelişmelerin yaşanacağına işaret ediyor. Türkiye'nin Washington'u PKK konusunda sürekli ve bazen de sert biçimde sıkıştırmasının ardından atanan "PKK Koordinatörü" unvanı dahi dahil olmak üzere Türkiye bir çok gelişmeden şüphe ediyor.

Türkiye'nin "PKK koordinatörü" etiketine itirazlarının altında açıkça, bu makamın bu şekilde adlandırılmasının "PKK'nın tanınmasına" gidebileceği kuşkusu yatıyor. Bu kuşku çok da haksız sayılmaz. İnşa edilen bu makamların zamanla niteliğini kimse anlamadan değiştirdiği tarihte sık yaşanmış bir vaka. Nitekim Türkiye, başta kendi koordinatöre Edip Başer ve nihayet Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ağzından "çekincelerini" daha ilk andan başlayarak dillendirdi.

Şekli gibi duran bu itirazlar aslında önemli. Türkiye PKK konusunda kimseye güvenmemeyi alışkanlık haline getirmiş bulunuyor. Doğrusu bunun için çok haklı gerekçeleri de var. Bunlardan biri de PKK'nın zaman içinde sıkça başvurduğu "ateşkes" oyalamaları.

Tam General Ralston'un ziyareti arifesinde, DTP eş başkanlarının (Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk) Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ile Tunceli Belediye Başkanı Songül Abdil'i yanlarına alıp, bir basın toplantısı yapmaları ve "PKK'ya ateşkes çağrısı"nda bulunmaları bu değerlendirmeler için iyi bir örnek oluşturuyor.

PKK'nın şu ya da bu vesileyle aldığı ateşkes kararlarının tamamı yine şu ya da bu vesilelerle uygulanmadı. Resmi bakışlar açısından bu durum çok şaşırtıcı veya beklenmedik değil. Türkiye zaten PKK konusunda kimseye güvenerek iş yapmış değil. Doğal olarak PKK'nın kendi başına aldığı ateşkes kararını yine kendi başına iptal etmesi Ankara için sürpriz teşkil etmiyor.

Bu seferki ateşkes taleplerini farklı kılan tek nokta ise, bu çağrıdan sonra yaşanan bombalama olayının zamanlaması. İşte burada yaşananları ve olası gelişmeleri tahlil etmek gerekiyor. İlk ilginç nokta DTP'nin ateşkes çağrısında yoğun biçimde "tabandan gelen talepler"den bahsedilmesi. DTP'ye göre uzun zamandır kendi tabanından bu yolda baskı geliyor.

Gazeteci Yalçın Doğan'ın kendi köşesinden duyurduğuna göre bu talepler şöyle maddelendiriliyor; "1- Türkiye hızla etnik çatışma ortamına sürükleniyor. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde çıkan olaylar, bunun işareti. Böyle bir çatışma, en başta Kürt Halkı'na zarar verir. 2- Kürt sorunu vardır, ama bunun çözümü silahla olmaz. 3- Türkiye'de hiç kimse şiddet istemiyor. Türk ya da Kürt, herkes silaha karşı.

Bu gelişmelere ilişkin mantıklı sayılması gereken bir değerlendirme Cengiz Çandar'ın değerlendirmelerinde" mevcut ve üzerinde durulmalı... "Ne var ki, DTP'nin 'taban duyarlılığı' bulunan bir 'siyasi oluşum' olmaktan ziyade 'tepeye yönelik duyarlılığı'nın ağır bastığını da biliyoruz. 'Bu istek tabandan' mı geldi; yoksa 'tepenin talimatı' uyarınca 'taban' bu isteği mi seslendirmeye başladı kimsenin emin olması mümkün değil. İnternet ya da yazılı PKK basınını bir süredir izleyenler, bunun bir 'tepe-taban irtibatı' olduğunu sezebiliyor." Sonuç olarak bu da ikinci bir şüphe menbaı olarak değerlendirilmeli.

Kaldı ki konuya vakıf Ankara kaynakları içinde, "PKK'nın yakın geçmişte tek taraflı ateşkes açıklamaları olmuştu. Sonra da 'Devlet üzerimize geliyor, meşru müdafaa halindeyiz' diyerek şiddet eylemlerini yeniden başlatmışlardı. Bu defa da aynı olabilir. Yani DTP ile PKK arasında danışıklı dövüş niteliği taşıyan bir ateşkes... Bunlar yaşanmış ayak oyunları. Bu yüzden güvenmiyor hükümet! Geçmişte dili yandı çünkü" değerlendirmelerini yapanlar da çok sayıda mevcut. 

PKK'ya yönelik somut adımlar atılması konusunda "güncel" gelişmelerden ivmelenecek siyasal jestler de yaşanabilir… Bush yönetimi, Başbakan Erdoğan'ın ekim ayı başında Washington'a yapacağı ziyaret öncesinde, PKK ile ilgili olarak Türk kamuoyuna da hoş gelebilecek somut bir şeyler yapmanın peşine düşebilir. Bu mümkün. Diplomatik gelenek içinde bu türden jestlere sık rastlanıyor. Ancak tersi de söz konusu. 2007 yılı Türkiye için seçim anlamına geliyor ve hükümetin Güneydoğu konusunda çok açılımlı köklü adımlar atması beklenmiyor. Özellikle ABD-İsrail karşıtı toplumsal muhalefetin geldiği nokta ve şehit cenazeleri ile milliyetçilik rüzgarlarının estiği bir ortamda AKP'nin ılımlı adımlar atması sandık sağlığı için akil durmuyor.

İşin bir de Avrupa Birliği boyutu bulunuyor... Geçtiğimiz hafta Avrupa Parlamentosu'nun yayınladığı, Eylül sonunda kesinleşecek raporunda PKK ve teröre de değiniliyor. Dikkat çekmeyen iki önemli paragrafı var. Raporun 21. paragrafı: "PKK terörünü şiddetle kınıyoruz. Sivil halka yönelik şiddet eylemlerinin hiç bir mazeretini kabul etmiyoruz. Terörle mücadelesinde Türkiye ile tam bir dayanışma içinde bulunduğumuzu ilan ediyoruz." Bu iyi duruyor. Ancak Avrupa'nın bu söylemleri sık söyleyip sonra bir şey yapmadığı, hatta tersine işlere giriştiği biliniyor.

Aynı AB raporunda Kürt Halkı'na da bir çağrı var... 24. paragraf: "İlke olarak, şiddeti hiç bir biçimde benimsemeyen Türk Hükümeti'nin Kürtlerle diyalog çağrılarına, Kürt Halkı'nın olumlu karşılık vermesini bekliyoruz." Bu çağrı yanlış anımsamıyorsak AB'nin Kürt Halkı'na ilk seslenişi! Aynı paragrafta, gelmiş geçmiş hükümetlerin Güneydoğu'daki ekonomik ve sosyal reformları sık sık gündeme getirdiği, bazılarının uygulandığı belirtilerek, reformların sürmesi gerektiği vurgulanıyor. Özellikle, Kürt Halkı'nın Mecliste temsili gibi! Gelişen konjonktürü de hesaba kattığımızda bu çağrının da "şüpheli" bulunması gerekiyor.

Zira anlaşıldığı kadarıyla PKK'nın yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmesi için ya da Türkiye'yi kendisiyle olmasa bile aynı dili konuşanlarla bir masaya çekebilmesi için ateşkese ihtiyacı bulunuyor. Mealen AB de aynı şeyi söylüyor. Kürtlerin TBMM'de temsili gibi edinimlerin hayata geçirebilmesi için, reformların(!) sağlanabilmesi için "şu sıralar" Kürt halkının (PKK mı demeli yoksa) ateşkese destek vermesi gerekiyor. Böylece DTP tabanının partiye yaptığı baskı da anlamını buluyor!

Sonuç olarak tüm bu gelişmeler ışığında PKK konusunda yeni bir şeylerin pişirilmeye başlandığı aşikar. Bu durumda Türk Devleti'nin "ne güzel barış istiyorlar, biz de beyaz güvercinler uçuralım, halaylar çekelim" yollu sevinç gösterilerine kalkışmayacağını, en azından adımlarını atarken birden çok kez düşüneceğini söylemek yanlış olmayacaktır. 



Bu haber 272 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    4,225 µs