En Sıcak Konular

“Hormonsuz” olsun

0 0 0000 00:00 tsi
“Hormonsuz” olsun Kış geldi, hormonlu gıda mevsimi açıldı! Tüketiciler “Ne güzel, yaz meyve sebzelerini kışın da bulabiliyoruz” diye sevinecek ve hormonları mideye indirecek. Peki, hormonun ne olduğunu, hangi gıdalarda kullanıldığını ve vücudumuza nasıl zarar verdiğini bil

Genetiğiyle oynanan tohumlar, böcek ilaçları, zararlı ot ilaçları, suni gübreler, suni yemler gibi çoğumuzu genel anlamda gıdadan soğutan kavramlardan bir diğeri de gıdalarda kullanılan hormon...

Ülkemizde domates, salatalık ve kabakta bir kısım üreticilerce hormon kullanıldığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca itiraf edildi. ‘Bitkisel ve Hayvansal Üretimde Hormon ve İlaç Kullanımı’ panelinin açılış konuşmalarında Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Vahit KİRİŞÇİ yaptığı konuşmada, “...Gerçekten gerek hormon ve gerekse de ilaç Türkiye’de geleneksel tarım olarak adlandırdığımız dünyada da yapılan bir tarım uygulamasında mutlaka kullanılması gereken temel girdilerdir. Önemli olan bu girdileri zamanında, dozunda ve yerinde kullanabilmektir” dedi. Sebzedeki hormon ifşa edildi ama ülkemizde seneler önce yasaklanmış olmasına rağmen, tavuk, sığır, balık gibi hayvansal kaynaklardan hormon alıp almadığımız bir muamma.

Özellikle kışın yetiştirilen “yaz sebzelerinde” kullanılıyor

Bütün kış boyunca domates, salatalık, kabak yemeye devam etmek istemenin de bir faturası olacak elbet.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü'nün resmi internet sitesi olan “ www.kkgm.gov.tr ”adresinde hormonlar, ”bitki gelişimini düzenleyiciler” (BGD) hakkında bir açıklamaya yer veriliyor.

Bitki büyüme ve gelişmesinde en önemli rol oynayan hormonlardan 5 ana hormon grubunun bitki bünyesinde mevcut olduğunun yapılan araştırmalarda belirlendiğinin vurgulandığı açıklamada, bunların Oxinler, Sitokininler, Gibberellinler, Etilen ve ABA olduğu belirtildi.

Bitki bünyesinde meydana gelen fizyolojik faaliyetlerin önemli çoğunluğunun bu hormonların kontrolü altında olduğunun ifade edildiği açıklamada, şu bilgiler aktarılıyor:
“Hormonların etkileri daima bir denge içinde birbirlerini tamamlayıcı veya bir diğerinin etkisini azaltıcı olarak ortaya çıkar. Günümüzde hormonlardan bitkilerde büyümeyi ve gelişmeyi yönlendirici özellikleri dikkate alınarak çok yönlü yararlanılmaktadır. Bir bileşiğin hormon olarak nitelendirilebilmesi için bitki bünyesinde oluşması, oluştuğu yerden başka bir yere taşınabilir olması, taşındığı yerde değişik yaşam olaylarını yönetmesi ve düzenlenmesi, çok düşük konsantrasyonlarda bu etkilerini göstermesi gerekir.”

Kavram kargaşasının önlenmesi için bitkide hormon etkili tüm maddelere bitki büyüme düzenleyicisi denildiğinin belirtildiği açıklamada, “Hormonlar başlangıçta yalnız tohumların çimlenmesinde, meyve fidanlarının köklendirilmesinde kullanılmıştır. Daha sonra tohumdan hasada kadar geçen devrede verim artışı, ürün kalitesinin yükseltilmesi ve bitkilerin hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığın arttırılması amacıyla ülkemizde ve tüm dünya ülkelerinde kullanılmaya başlanmıştır” deniliyor.

Açıklamada, hormonların bitkilerin soğuğa dayanıklılığın, meyve tohumunun ve iriliğinin artırılması, periyodisitenin azaltılması, meyve olgunluğunun erkene alınması veya geciktirilmesi, meyve kalitesinin iyileştirilmesi, hasadın kolaylaştırılması, meyve renginin iyileştirilmesi, ıslah çalışmaları, bitkilerin hastalık ve zararlılara dayanıklılığının artırılması gibi alanlarda kullanıldığı ifade ediliyor.

Ülkemizde hormonların domates, patlıcan ve kabakta zaman zaman bir kısım üreticiler tarafından kullanıldığının vurgulandığı açıklama şöyle devam ediyor:

“Bitki Gelişim Düzenleyicileri'nin ambalajı üzerinde bulunan etikete uyularak kullanılması gerekmektedir. Hormonlar, kullanılan sebzelerde kalıntı bırakmadığı gibi sebzelerde bugüne kadar insan sağlığına olumsuz etkileri konusunda da bir kaynağa rastlanmamıştır. (Çok geçmez buna rastladığınızı açıklarsınız TB) Hormonlar bazı sebzelerde Hollanda, İspanya, İtalya gibi ülkelerde dahil tüm dünyada kullanılmaktadır.”

Sığır yetiştiriciliğinde 1988’de yasaklandı

Ülkemizde tavuk ve balık yetiştiriciliğinde hiçbir zaman uygulanmamış olduğu söylenen hormonlar,  sığır yetiştiriciliğinde 1988 yılına kadar yasal olarak kullanılmış.
Türkiye'de hayvanlarda hormon kullanımının geçmişi hakkında bilgi veren Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni ve Hayvan Besleme Bölüm Başkanı ve aynı zamanda Veteriner Tavukçuluk Derneği Başkanı Prof. Ahmet Ergün, hormonun artık mazide kaldığını söyledi. Tavuk gibi kanatlı hayvanlarda hormon kullanımının hiçbir dönemde yapılmadığını kaydeden Prof. Ergün şunları anlattı:

"1988'lerde Tarım Bakanlığı büyükbaş hayvanların kulaklarının arkasında deri altına enjekte edilen hormonu tamamen yasakladı. Yani hormon olayına el koydu. Bu konuda enstitüde çok sayıda uzman yetiştirerek denetimini de sağladı. Hormon kullanımı Türkiye'de büyükbaş hayvanlarda mevcuttu o da bundan 15 yıl önce yasaklandı."
Hormonların anabolizan madde olduğunu ve erkeklik ya da dişilik hormonlarının hayvan vücutlarına enjekte edilmesiyle kilo artışının sağlandığını kaydeden Prof. Ergün şöyle devam etti: "Bu hormonlar hayvanın vücudunda protein tutulmasını sağlayıp daha fazla ağırlığa ulaşmasını gerçekleştiriyordu. Ancak, özellikle büyüme çağındaki çocuklarda ileriye dönük olarak tümör oluşumu, cinsiyetler açısından bazı sorunlar yaratması nedeniyle Avrupa, Amerika ile birlikte Türkiye'de de yasaklandı. Türkiye'de hormon olayı 1988'lerde bitmiştir. Tavukçulukta ise zaten hiçbir zaman pratiğe konmamıştı."

Hormonlu etler diyarı ABD

Hormonlu et üretmek Amerika Birleşik Devletlerinde serbest, Avrupa Birliği ülkelerinde yasaktır. Ülkemizin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde bu konu kanunlarla iyi belirlenmemiş, iyi denetlenmemiştir ve bilinmez durumdadır. Amerika Birleşik Devletlerinde hormonlu et üretmek, verilen hormon miktarı belli düzeylerde tutularak serbesttir.  Hormonlar bir implant şeklinde hayvanın kulağı arkasına yerleştirilir ve kana kontrollü olarak hormon verir. Bu hormonların verildiği hayvanlar daha çabuk büyür, daha çok kilo alır ve etleri daha yumuşak, lezzetli ve yağlı olur.  Kesim sırasında bu implant çıkarılır. ABD'de bu uygulamanın doğru yapılması için yetiştiricilere kurs dahi verilmektedir. Hormonlu hayvanlar hızlı büyüdükleri için çabuk kesilirler ve piyasaya daha erken çıkarlar.  Yani yetiştiricilerine büyük ekonomik avantaj sağlarlar. Ancak üreticilere yönelik ekonomik avantaj tüketiciler için bir tehdit oluşturmaktadır. Avrupa hormonlu olduğu gerekçesiyle Amerika'dan et ithalini yasaklamıştır. ABD konuyu Dünya Ticaret Örgütüne götürmüş, Avrupa'dan ithal edilen ürünlerin gümrüğüne zam yaparak misillemede bulunmuştur.

Sığır yetiştiricilerinin kullandığı 6 tip hormon var: Estradiol, progesteron, testesteron, melengesrol asetat, trenbolone asetat, zeranol. Bunların ilk üçü doğal, diğerleri sentetik hormonlardır.

Transgenik bakterilerle sığır büyütme hormonu

Genleriyle oynanan tohumları yeni yeni öğrenirken, transgenik bakterilerden elde edilen bir hormonla da karşılaşıyoruz. Sığır büyütme hormonu RSBH, Monsanto’nun ürettiği ve transgenik bakterilerden elde edilen bir ürün. Hayvanlarda süt verimini yüzde 10 kadar arttırdığı iddia ediliyor. Araştırmalarda, prostat kanseri, kolon kanseri, lenf kanseri gibi bazı kanserlerde 4 misli, bazılarında ise 10 misli artış olduğu yayınlandı.

Bırakalım GDO’lu ürünlerin yenmesini, sadece transgenik bakterilerden elde edilen hormonunun yem olarak kullanılması bile sağlık sorunlarına yol açıyor.

Hormonlu sığır eti davası...

1980’lerde Avrupa Birliği, sığırlara gelişimleri sırasında hormon verilerek hızla kilo almalarının sağlanmasına yönelik uygulamalara ciddi yasaklamalar getiren bir dizi yasa çıkardı. Bu yasanın çıkarılmasının gerisindeki dürtü, aralarında hormonlu eti boykot eden eylemlerin de bulunduğu çeşitli kampanyaların yardımıyla halk sağlığı konusundaki toplumsal bilincin artmış olmasıydı kuşkusuz.  Bir kaç yıl önce ABD ve Kanada Hükümetleri kendi hayvancılık endüstrisi tekellerinin baskılarına cevap anlamında, A.B.’ni hormonlu et yasağı uygulaması dolayısıyla Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)-Tahkim Kuruluna şikayet ettiler. Bu iki ülke, AB’deki uygulamanın GATT’ın SPS anlaşması hükümlerinin ihlali anlamına geldiğini ileri sürüyorlardı. Derhal bir Tahkim Panel’i oluşturuldu ve Panelin ilk yaptığı iş SPS’in yeniden yorumlanması oldu. Bu yeni yorum tam 472 sayfalık bir raporda detaylı olarak anlatılırken; Tahkim Panel’inin kararı da AB’nin GATT-SPS anlaşması hükümlerini ihlal ettiği şeklinde çıkıyordu. DT֒ne göre ihlal vardı, çünkü hormon yasağı yalnızca yerli üreticilere uygulanmıyor, AB’ne sığır eti ihracatı yapan tüm ülkelerin aynı yasağa uyması gerekiyordu. AB’ne göre ise, hedef AB halklarının sağlığını korumak ve yaşamsal risklerini azaltmak olduğuna göre, Birliğe giren ve yaşamı tehdit eden tüm ürünlerin doğal olarak aynı sağlık standartlarına tabi tutulması gerekiyordu. Tahkim Paneli, bu yasak ve ilgili yasanın “risk değerlendirme” ye (Risk Assesment) dayanarak yapılmadığını belirtti ve AB’ni mahkum etti. ABD, ilk etapta karşılık olarak çok çeşitli bir ürün yelpazesinde ve AB’ne yapılan sığır eti satışının 10 katına eşit düzeyde bir ekonomik ambargo uygulama yönünde karar aldı ve hayata geçirdi. Fakat, bu kadar eşitsiz bir ceza Avrupa sermayesine çok ağır geldiği için, AB-Komisyonu üzerindeki sermaye baskıları yoğunlaştırıldı ve AB, hormonlu et ile ilgili sağlık standardından vaz geçti (tüzüğü değiştirdi ve “hormonlu et kanserojendir, insan sağlığına zararlıdır” cümlesini yasadan çıkardı. )

İnsan vücudunda hormonların işlevi nedir?

Hormonlar, endokrin (içe ait) bezlerinin güçlü salgılarıdır. Bütün organların ve hatta her bir hücrenin fonksiyonlarını kontrol ederler. Proteinler (peptidler) ve doğadaki sterollerden yapılırlar. Endokrin bezleri şunlardır:

Tiroid bezleri: Tiroid hormonlarını salgılarlar. Tiroid hormonları, metabolizmamızı, enerji seviyemizi ve sıcaklık toleransımızı kontrol eder.
Paratiroid bezleri: Kalsiyum metabolizmamızı kontrol eder.
Böbreküstü (adrenal) bezleri: Karın boşluğunun böbrek üstünde kortizon salgılar.
Bu hormonlar, yaşamı koruyan temel hormanlardır. Adrenal bezlerinin ürettiği katekolaminler ve aldosteron kalp hızı ve kan basıncını kontrol ederler. Steoridler ve katekolaminler kolesterolden türetilirler.
Pankreas: Karın içerisinde bir de pankreas vardır ki, kan şekerini düşürmek için ensülin, düşük kan şekerini yükseltmek için glukogon salgılar.
Üreme (yumurtalık ve erbezi) organları: Biraz daha aşağıdaki alt karın boşluğunda bulunan üreme organları, sırayla estrojen, progesteron ve testosteron salgılarlar.

Bütün bu hormonlar  içsel kontrola sahiptirler ve herbiri diğerini etkiler. Bunlar bizim büyümemizi, kas yapımızı, kemik gelişimimizi, ısı toleransımızı, kan basıncımızı, enerjimizi, doğurganlığımızı, cinsel arzumuzu, susama ihtiyacımızı ve genelde sağlık içinde olmamızı kontrol ederler.

Hormonlar davranışlarımıza nasıl etki ederler?

Serbest hale gelen hormonların salgılama yeri ile beyindeki sinir sistemi arasındaki iletişimi sağlayan kimyasal taşıyıcıların yeri, hipotalamik alan içerisinde aynıdır. Psikotropik ilaçların çoğu, hipotolamik alanın içindeki epinefrin, norepinefrin, serotonin, dopamin veya endorfin seviyelerini ifade eden kimyasal taşıyıcıların seviyelerini arttıran veya düşüren etki yapar.

Benzer şekilde, kimyasal taşıyıcılar, hormonal salgılamayı etkiler. Klinik olarak, endokrin bozukluklarında davranışla ilgili çeşitli kanıtlar görüyoruz.

Hipoglisemik hastalar (düşük kan şekeri), depresyona ve zayıf zihinsel konsantrasyona uğrarlar ve düşük tiroidli hastalar güçsüzlüğe ve depresyona maruz kalabilirler. Buna karşın yüksek tiroidli hastalar heyecan, asabiyet ve uykusuzluk rahatsızlıklarına açık olurlar. Düşük kortizonlu hastalar (Edison hastalığı) şiddetli depresyona uğrayabilirler, buna karşın yüksek kortizonlu hastalar halüsinasyon ve psikoz rahatsızlıkları ile karşılaşabilirler. 

Yüksek testosteronlu hastaların suç işlemeye meyil göstermesine karşın, düşük testosteronlu hastalar adaptasyonda davranış bozuklukları gösterirler.
Fizyolojik olarak, erkek ve kız çocukları oyun oynama davranışında farklıdırlar. Meselâ, ergenlik öncesi yaşlarda dahi cinsel hormonlarındaki farktan dolayı pasifliğe karşılık atılganlık davranışları görülür. Cinsel farklılığın tamamlanmasından sonra bu davranış şekilleri daha açık bir şekilde yerleşir. Aslında, belirli bir cinsiyetin cinsel hormon seviyesinin değişimi ile sadece o cinsin cinsel davranışı değiştirilmez, fakat cinsiyete özgü kuvvetlilik de değişime uğrar.

Bir denemede, annelerine hamile iken testosteron hormonu uygulanmış dişi farelerde, müşahade altındaki fareye nazaran cinsel etkinliklerinin arttığı, kaba güce dayalı oyunlar ve baskıcı akranlarının erkek davranış örnekleri görülmüştür. Bu, testosteron uygulama- sının, sadece uygulanana değil, ondan doğacak bireylere de etki ettiğini göstermektedir.
Hormonlar, doğrudan değil, ancak dolaylı olarak, şeker, kasiyum, sodyum dengesini kontrol etmekle, genelde öfke, sevgi, şüphe, panik atak ve heyecan içeren davranışları etkilemektedir. Çocuklardaki hiperaktivite düşük kan şekerinden veya pekçok gıda koruyucuları, nitratlar ve DyeNo.5 gibi renk ajanları tarafından tetiklenebilmektedir.

Hormonlu yiyecekler vücudumuzu nasıl etkiliyor?

Etlerdeki hormonların insanları nasıl etkilediği daha yeni araştırılmaya başlanmıştır. Ancak önemli şüpheler vardır. Yiyeceklerle alınan hormonlar çocukların ergenlik çağına daha çabuk ulaşmasına ve meme kanserine neden olabilir. 1900'lü yıllarda kızlarda ilk adet görme yaşı 14 iken günümüzün genç kızları 12,5 yaşında ilk adetlerini görmektedirler. Estrojen hormonuna daha fazla maruz kalmak daha fazla meme kanseri demektir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde hayvanlara büyüme hormonu verilerek süt üretimi arttırılmaktadır. Bunların az miktarı yediğimiz besinlerle bize geçmektedir, ancak bağışıklık sistemimizi nasıl bozdukları henüz tam bilinmemektedir.

Yağ ve kas kitlesini arttırmak için sığırlara verilen kadınlık hormonu DES (dietylstilbestrol) kadında vajinal ve rahim kanserine neden olabilmektedir.

Anabolizanlar, yani hormon ve benzeri maddelerin de gelişmeyi uyarıcı olarak kullanılmaları insan sağlığını olumsuz etkilemektedir. Nitekim, sığır besisinde kullanılan sentetik anabolizanlardan stilbenler grubunun insanlarda uygun bünyelerde kanserojen ve gen yapısını bozan etkileri olduğu belirlendiğinden tüm ülkelerde yasaklandığı bilinmektedir.

Ne yapabiliriz?

Birkaç noktaya dikkat ederek hormon”suz” yaşama olasılığımızı arttırabiliriz.

Kışın kış sebzeleri ve meyveleri; yazın yaz sebzeleri ve meyveleri yenilmeli. Pırasa, lahana, karnabahar, şalgam, pancar kışın; domates, salatalık, kabak, patlıcan, taze fasulye, biber yazın çıkan sebzelerdir. Örneğin, dört mevsim bulanan domates, kışın yenildiğinde hormonlu olma ihtimali daha yüksektir.
Mümkün olduğu kadar doğal ortamda, suni gübre ve ilaç kullanılmadan yetiştirilmiş tarım ürünleri almaya çalışın.
Büyükbaş hayvan eti yerine kuzu, koyun etlerini tercih edin.
Çiftlik balığı yerine deniz balığını tercih edin.
Büyük kümeslerde endüstriyel üretimi yapılmış tavuklar ve yumurta yerine köy tavuğu ve köy yumurtası tercih edin.

Kaynaklar:
• Doç. Dr. Selçuk Can (http://www.abcd.org.tr/hormonluyiyecekler.htm)
• Prof. Dr. Yılmaz Şayan , Araşt. Gör. Muazzez Polat, Ekolojik Hayvansal Üretimin Temel İlkeleri
• www.gdoyahayir.org
• http://www.ntvmsnbc.com/news/295227.asp
• http://www.tzob.org.tr/tzob/haberler_2005/hormon_panel_2005.htm
• www.tuketiciler.org



Bu haber 3,993 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,335 µs