Baykal: Erdoğan şafak sayıyor!

0 0 0000 00:00 tsi
Çankaya tartışmaları yeniden gündemde. Baykal'a Başbakan Erdoğan'ın bir televizyon programında yaptığı konuşması hatırlatıldı. Baykal "Kendimizi kandırmayalım, Erdoğan şafak sayıyor" dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Afganistan'a Türk askerinin gönderilmesiyle ilgili tartışmalar konusunda, "Lübnan'a asker gönderilmesi artık Türkiye'nin bu bölgede üstleneceği askeri sorumluluğun bir anlamda sınırı olmuştur. Bölgede yeni askeri maceralara Türkiye'nin sürüklenmesi gerçekçi değildir" dedi.

Baykal, Avcılar'da Energy Isı Market'in açılışının ardından basın mensuplarının çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı.

Baykal, "Afganistan'a Türk askerinin gitmesi yönünde talep olduğu açıklandı. Sizin görüşünüz nedir?" şeklindeki soru üzerine, bu konuda resmi bir teklifin yapılıp yapılmadığını bilmediğini, ancak resmi bir teklif aşamasına gelmemiş bile olsa, bölgedeki sıcak çatışma alanlarında var olan asker gücünün, yer yer yetersiz hale dönüşmeye ve ek asker ihtiyacının kendisini ortaya koymaya başladığını söyledi.

Deniz Baykal, Afganistan'da NATO'nun sorumluluk alanının artırıldığını ve buna bağlı olarak çok büyük çatışmalar yaşandığını hatırlatarak, "200 Taliban, 14 İngiliz askeri öldürüldü. Kabil'de bir ölüm daha gerçekleşti. Yani bölgede bir istikrar sağlandığı anlayışının gerçekçi olmadığı son günlerde yaşanan gelişmelerle ortaya çıktı. Afganistan karışmaya başladı. Öyle anlaşılıyorki önümüzdeki günlerde daha da karışacaktır" dedi. NATO'nun Afganistan'da sınırlı yetkiler içinde sadece Kabil'de görev yaparken, şimdi daha geniş alanlarda sorumluluk üstlenmesinin söz konusu olduğuna işaret eden Baykal, Taliban'ın da gücünü sürdürmeye devam ettiğini ve önümüzdeki günlerde çatışma ortamının daha da yaygınlaşabileceğini kaydetti. Bu çerçevede Türk askerinin Afganistan'a gönderilmesinin uygun olacağı anlayışının batılı çevrelerde dillendirilmeye başlamasının bir süreç olduğunu belirten Baykal, bir süre sonra bunun resmi teklife dönüşeceğini ifade etti. Baykal, Türkiye'nin Lübnan'a asker gönderilmesi tartışmasının içinden yeni çıktığını, kamuoyunun da CHP'nin dile getirdiği "Türkiye'nin bu bölgedeki çatışmalarda bir askeri yedek güç gibi sıkıştıkça başvurulacak bir konuma sürüklenmesini" kabul etmeyeceğini açıkça ortaya koyduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: "O tartışmalar sonucunda Lübnan'a akser gönderilmesi kararını engelleyemedik. Hükümet o konuda sürüklendi. Gerçekleri gördüğü halde sürüklendi. Ama Türkiye'de öyle bir kamuoyu çıktı ki, o kamuoyu karşısında artık Türkiye'nin bu bölgede bir askeri güç olarak kullanılmasına yönelik önerilerin Türk toplumu tarafından anlayışla karşılanması imkansız hale geldi. Böyle bir ortamda Türkiye'den Afganistan'a ya da bölgede ihtiyaç çıkabilecek diğer alanlara asker gönderilmesi talebini ortaya atmak, bunun gereğini yerine getirmek kolay gözükmüyor. Bu bölge önümüzdeki günlerde daha da karışacak. Afganistan karıştı. Bir süre sonra İran krizi şekilleniyor. Bu bölgeyi ciddi şekilde sıkıntıya sokacak. Filistin-İsrail sorunu çözülmedi. Her an yeniden çatışmalar başlayabilir. İsrail ile Hizbullah arasındaki gerilimin kalıcı bir şekilde ortadan kalktığını söylemek mümkün değil. Böyle bir ortamda, bölgede yeni yeni çatışmalar ortaya çıkacaktır. Bu çatışmalara Türkiye'nin sürülmek istenmesi, sonu olmayan bir sürece Türkiye'nin teslim edilmesi anlamına gelir. Bunun nerede duracağını kimse bilmiyor. Lübnan'a asker gönderildi ama bu artık Türkiye'nin bu bölgede üstleneceği askeri sorumluluğun bir anlamda sınırı olmuştur. Bölgede yeni askeri maceralara Türkiye'nin sürüklenmesi gerçekçi değildir. Hükümet kendisine talep yapan çevreleri dinleyecektir. Belki o doğrultuda harekete geçmek isteyebilecektir. Ama artık Türkiye'de bunun uygulanabilirliği yoktur. Bizim içerdeki terör sorunumuzun ne kadar ciddi olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Türkiye'nin bir tek askerini bile artık dış maceralarda tehlikeye atması akıllıca bir tercih olarak gözükmüyor."
     
Başbakan Cumhurbaşkanı adayı

Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir televizyon programında yaptığı konuşmasının basında "Başbakanın Cumhurbaşkanlığı deklerasyonu" olarak algılanmasına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de, şunları söyledi:

"Hiç kuşkum yok. Başbakanın bu konuda tereddüdü yok. Tereddüt, (hala Cumhurbaşkanı uzlaşmayla seçilir) diye düşünen çevrelerin zihnindedir. Bazıları hala kendisini aldatmaya devam ediyor. Sanki Cumhurbaşkanı uzlaşmayla seçilebilirmiş, Türkiye'yi gerginliğe, sıkıntıya sürüklemeyecek bir Cumhurbaşkanı seçimi mümkünmüş gibi bir anlayışı sürdürüyorlar. Bu gerçekçi değildir.

Gerçekleri görelim. Başbakan Cumhurbaşkanı adayıdır. Karşısında bir başka aday yoktur. Kimse de çıkamaz. Ve başbakan Mayıs ayında Cumhurbaşkanı seçilecektir. O şimdi şafak sayıyor, gün sayıyor. Amacı, olabildiğince 9 Mayıs'a yakın bir tarihe kadar kendisinin adaylığı söz konusu değilmiş gibi bir teslimiyet ortamı yaratarak, Türkiye'yi oyalayabilmektir. Son anda bir emri vakiyle bunu gerçekleştirecektir." Baykal, Başbakan'ın şimdi adaylığını açıklamamasının nedeninin Türkiye'yi nasıl kutuplaştıracağı ve gerginliklere sürükleyeceğinin herkes tarafından bilinmesi olduğunu ve bunun yanlış olacağını gördüğünü söyledi.
      
Adaylığı tartışma ortamını derinleştirecek

Erdoğan'ın nasıl Başbakanlık yaptıysa, öyle de Cumhurbaşkanlığı yapacağını, Türkiye'nin bütün kurumlarının hükümetle çatışma içinde olduğunu söyleyen Baykal, şunları kaydetti:

"Bu çatışma ortamı Cumhurbaşkanının yetkileriyle donatıldıktan sonra daha da derinleşecektir. Bu iyi birşey değildir. Başbakan da adaylığının Türkiye'yi kutuplaştıracağını görüyor. O nedenle telaş yaratmadan götürmek istiyor. Eğer telaş yaratacak bir durumsa sayın Başbakanın Cumhurbaşkanı adaylığı, herkes bilsin ki o Cumhurbaşkanı olacaktır. Daha sonra telaş edeceklerine şimdiden telaş etsinler. Önlemek gerektiğini düşünüyorlarsa, şimdiden önlesinler. Erken seçimin yapılmaması, Başbakanın Cumhurbaşkanı adaylığını kabul etmesi sonucunu doğurmuştur. 'Bir yandan erken seçim olmasın, öbür taraftan Cumhurbaşkanı seçimi uzlaşmayla yapılsın' diyenler, kendilerini aldatmışlardır. Cumhurbaşkanı uzlaşmayla seçilmeyecektir. Hepimiz maalesef bunu görüyoruz. Sıkıntılı bir noktaya geliyoruz."
      
Meclis içinde alternatif var!    

Baykal, bir başka soru üzerine de uzlaşmanın Meclisin içinden de, dışından da olabileceğini, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Meclisin dışından ama parlamentonun ortak iradesiyle seçildiğini ve demokrasiye saygılı bir Cumhurbaşkanı olduğunu söyledi.

Sorunun kişilik meselesi olmadığını ifade eden Baykal, "Mesele Meclis içinden seçilmesi gerekiyorsa da, Meclis içinden pek çok alternatif var. Meclis içinden seçilmek demek, mutlaka Başbakanın mı seçilmesi demek? Önemli olan Başbakanın bunu kişisel olarak takip etmesi ve elde ettikten sonra da Cumhurbaşkanlığı yetkilerini Türkiye'yi sıkıntıya sokacak bir istikamette kullanacağının anlaşılmış olması. Sorun buradan kaynaklanıyor" dedi.

Milliyet

Bu haber 305 defa okundu.