En Sıcak Konular

"Türkiye Öcalan'ı muhatap alacak"

0 0 0000 00:00 tsi
Radikal Gazetesi yazarı Avni Özgürel bir gazeteye verdiği röportajda PKK ile ilgili şaşaırtıcı açıklamalarda bulundu. "Türkiye Öcalan'ı muhatap alacak" diyen Özgürel, MHP'nin de bunu kabul edeceğini belirtti.

Bu önerilerden biri de MHP'ye yakınlığıyla bildiğimiz, ülkücü hareketin içinde yer almış ve kendini milliyetçi olarak tarifeden gazeteci Avni Özgürel'den

PKK lideri Abdullah Ocalan'ın idam edilmesine de karşı çıkan Özgürel, şimdi Türkiye'nin Kürt sorununu çözmesi için önündeki tek seçeneğin Öcalan'la yapılacak bir anlaşmaya bağlı olduğunu söylüyor. Avni Özgürel bu öneriyi ıfj ağustosta Radikal gazetesindeki köşesinde yazdı. Bu önerinin ilginçliğinin yanında bir başka dikkat çeken nokta, özellikle sağa-ülkücü kesimden bir tepkinin yükselmemiş olması. 'Normal' şartlarda Ülkü Ocak-ları'nm, Şehit Anneleri Derneği'nin alıştığımız tepkilerine rastlamadık. Özgürel'e göre bu durum ülkücülerin de Ocalan'ın muhatap alınması önerisini tartıştığını gösteren bir veri.

Sizi bunları yazmaya sevk eden nedir?

Ben bir Türk milliyetçisiyim. Bu ülkenin ve ulusun bütünlüğünü muhafaza etmekten yanayım. Bugün birlikte yaşıyoruz, yarın da birlikte yaşamalıyız. Türkiye'de insanlar haksızlıklara uğradı. Kürtler yalnızca kendilerinin ilaveten haksızlıklara uğradıklarına kâniler. Bunun doğruluğunu ya da yanlışlığını artık tartışacak noktada değiliz. Biz Kürtlerin ilaveten haksızlığa uğradıklarını kabul etmek durumundayız. Ve bu haksızlığa olan isyanını anlamak durumundayız. Bir söz vardır; terörle hiçbir şey elde edilemez diye. Hayır, biz terörle durumun vehametini öğrendik. Bu şiddet olmasa biz bugün bu sorunu sağcısı solcusu tanımlayamaz, konuşmazdık.

Bu 'terör'ün bir kazancı mı yani?

Terör kazançtır demiyorum ama bugün bunu öğrenmiş olmamız, probleme bakma cesaretini bulabilmemiz, buna siyasilerimiz en sağdakinden en soldakine kadar aynı tanımı koyuyorsa doğru bir yolda ilerliyoruz demektir. Ama Türkiye bugün bir açmazın içinde. Abdullah Ocalan'ın yalnızca bir terör örgütünün başındaki insan konumunda olmadığını, örneğin Şemdinli olayları sonrasında 30-40 bin insanın mitinglerinde gördük. Bunu artık bir terör örgütü olarak göremeyiz. Birbirimizi kandıramayız. Dolayısıyla ben bir şekilde Ocalan'ın onayı olmadan ve onunla mutabakat sağlanmadan Kürt meselesinin çözüme kavuşabileceğini ilk defa söylüyor değilim. Ben duygusal olarak ordunun buradaki tavrını anlayabiliyorum. Mücadeleyi kırsal alanda sürdüren bir kuvvetten söz ediyoruz, ordu derken. Problem, Türkiye'deki siyasetin bu problemi çözmeye proje üretememesinden geliyor. Hem silahlı kuvvetleri rencide etmeyecek, hem de topluma huzur getirecek bir çözüm-proje üretemiyor. Başbakanın Diyarbakır'a gidip havada dostluk-kardeşlik sözleri söylemesi proje değil. Mudaka bir siyasi proje üretmemiz lazım.

Az önce PKK'nin 'terör örgütü' olarak tarif edilemeyeceğini söylediniz...

Terör grubu dediğiniz nedir; 50 kişi, 100 kişidir. Ama 40 bin kişi miting yapıyor. Demek ki, kitleler bu insanı (Öcalan'ı) önemsiyorlar. Bunu bizim önemsememiz, önemsemememiz durumu değiştirmez.

Yani bir bakıma Öcalan'a Kürt halkı adına konuşma imkânı mı tanınmalı?

Kürt halkı adına demiyorum. Türkiye Kürderi adına. Türkiye Öcalan'dan bir şeyler beklemeli, Öcalan da bizden bir şeyler beklemeli. Neler olabileceğini de yazdım. Bunlar belli; genel af çıkarılmalı. Türkiye'nin kültüründe, Kürt İdiltüründe de Türkmen kültüründe de var; dağa çıkmak bizim için önemli bir şey. "Ferman padişahın, dağlar bizimdir" yani. Bu bizim müşterek bakışımız. İnsanlar neden dağa çıkıyor? Hiçbir hayali kalmamış insan dağa çıkıyor. 16-17-18 yaşlarındaki gençler. Eğitim yok, iş yok, para yok. Ve gelecek ümidi yok. Bu çok önemli. Güneydoğu insanının en acılı yanı hayallerini kaybetmiş olması. Dağa çıkmak bir çığlık, "ben varım" demenin çığlık olması bir kısmında. Belki bir kısmında gaddarlık da var, o ayrı. Ama bir tarafı "ben insan olarak varım" çığlığı. Bu insana dağdan in diyorsun, "ee naapim", "gel bakkallık yap, sana Halk Bankası'ndan kredi verilsin." Ama bu değil ki mesele. Peki ne? Siyaset kanalları açılmalı.

10 yıl önce veya go' lamı başında PKK ve Ocalan'ın muhatap alınması gerektiğini düşünüyor muydunuz?

Muhatap alınması gerektiğini düşünmüyordum. Sebebi de şuydu; Türkiye'de Kürtlerin siyasi temsil olanaklarının dar olmadığını görüyordum. Daha Leyla Zana olayları yaşanmamıştı. Meclistelerdi. Dolayısıyla aklı başında bir siyaset izleselerdi bugün bu işin Öcalan'la konuşulması gerekmeyebilirdi. Ama olmadı. O fırsatı onlar kaçırdılar. Bu süreç tahammül ve olgunluk sürecidir. Tahammül göstermek lazım. Yani Türkiye'de kendisini milliyetçi olarak tarifeden insanlar da dahil biz bir şekilde tahammül etmek durumundayız. Kürtler de bir olgunluk göstermeli. Bir hareket eğer entelektüellerini ortaya çıkaramazsa, sadece militanlar ortaya çıkarmışsa Türkiye çok şey kaybeder. Ben bu anlamda Yaşar Kemal'i önemsiyorum. Yaşar Kemal bir bileşke adamı.

MHP de olumlu bakacak!

Yazınıza olumsuz tepki ne bekliyordunuz?

Özellikle MHP cephesinden çok olumsuz tepkiler gelir diye bekliyordum. Ama tam aksine... Bir tek solcular anlamamış, PKKlılar bile doğru anlamış. Bunu da Vatan gazetesindeki röportajdan anladım. Bazı milliyetçiler "bunu çığlık olarak okuyoruz" diye mesaj gönderdi.

Sizce gerçekte MHP yönetimi Ocalan'ın muhatap alınmasına nasıl bakar?

Onu bilmem. Ama herhalde Türkiye'nin solcularından biraz daha doğru bakar.

Yani yorumunuza 'olumlu' bakacaklar?

Yorumum diye demiyorum ama çözüm arama ihtiyacını hissedecekler. Solcular çözüm arama ihtiyacında bile değiller. Çözümü ABD'nin getirmesini bekliyorlar. Sorun burada. Diyorum ki; çözümü biz düşünmeliyiz, biz üretmeliyiz. Bunlar diyorlar ki, hayır AB veya NATO yapar.

Yazınızı internette aratınca milliyetçi-ırkçı web siteleri yerine Kürt menşeli veya sol tan-danslı yayınların alıntıladığını, bazı bazı tartıştığını görüyoruz. Acaba milliyetçi cenahta tartışılmıyor mu bu?

Bu o kadar kritik bir konu ki, bunun üstüne kalem oynatmak kolay değil. Ben demiyor muyum ki; bu öneriyi getirmek bana kalmamalıydı. Ama bana karşı bir yazı çıkmadı. En azından "halt etmiş" diye bir şey çıkabilirdi. Çünkü biliyorum, hepsi okumuş yazıyı. Bir şeyin olması bir mana ifade eder, olmaması da bir mana ifade eder. Bu durum yazdıklarımın doğru bulunduğunun işaretidir anlamında yorumlamıyo-rum ama üstünde düşünülebilir diye bulunduğunun işareti diye düşünüyorum.

Kürt meselesinin tartışıldığı TV programlarında Kürt katılımcılara ısrarla sorulur; "Öcalan'a terörist diyebiliyor musunuz?" Sizin bu öneriniz de Ocalan'ın nasıl tanımlanacağı tartışmasını beraberinde getiriyor. Öcalan'a bir misyon biçilecekse bu nasıl tanımlanacak? Siz nasıl tanımlıyorsunuz mesela?

Kendisini nasıl tanımlarsa tanımlasın. Ben Türkiye'deki Kürtlerin önemsediği bir insan olarak görüyorum. Lider olarak mı, siyasetçi olarak mı, terörist olarak mı önemsiyorlar, niçin önemsiyorlarsa artık. Ama önemsiyorlar. Benim için onun sıfatı şu olmuş, bu olmuş önemli değil. Benim için Türkiye'nin önündeki bu problemin konuşulması gereken adam bu mu; evet bu. Bu kadar basit yani.

Gençliğinizde milliyetçi hareket içinde aktif iken Kürtlere yönelik ötekileştirici söylemlerde bulundunuz mu? Mesela "dağ Türk'ü" dediğiniz oldu mu?

Hiç yapmadım. Bunlar son derece komik. Ömer Lütfü Barkan gibi sosyalist kökenlilerin bile Zazalar için "bunlar aslında Türk'tür de farkında değiller" değerlendirmelerinin olduğunu bilmeme rağmen böyle şeyler söylemedim.

Ne demişti?

Avni Özgürel, 16 Ağustos tarihli yazısında özetle şu önerilerde bulunmuştu:

Çözüm arayışında ilk radikal adım Öcalan'la varılacak kapsamlı bir mutabakattır. Bu mutabakatın bir ayağı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na tartışmasız saygı taahhüdüne mukabil Kürt asıllı vatandaşlara bireysel kültürel hakların tamamının eksiksiz şekilde sağlanacağı taahhüdüdür. Diğer ayağı ise şiddet eylemlerinin son bulması, örgüt saflarındaki herkesin Türkiye'ye dönmesinin sağlanmasıdır.

İkinci adım terör suçlarını kapsayacak bir genel af çıkarılmasıdır... Bunun Öcalan'la ilgili yanı düzenlemenin onun tarafından benimsenmesidir. Cezasını ortadan kaldırmayan, ama İmralı yerine tecrit şartlarını kaldıran, kendisinin bulacağı bir yerde denetim açısından çevresi boş bir arazi düşünülebilir- ikamet zorunluluğuna dayalı bir infaz düşünülebilir.

Ardından genel seçim için konulmuş ülke barajının düşürülüp parlamentoda temsil imkânının sağlanması gerekir.

Türkiye tarihinin en büyük eğitim ve yatırım paketini hazırlayarak kamu kaynaklarını bölgeye akıtmalıdır..

Bunlar yapılırken göz ardı edilmemesi gereken husus Avrupa Birliği tam üyelik sürecidir. Avrupa Birliği'nin ana hatları bu olan projeyi gerek siyasal, gerekse finansal açıdan desteklemesi sağlanmalı; Türkiye, aleyhine işlediğini düşündüğü AB siyasi müktesebatını, Avrupa'yı kendi kriterleriyle bağlı kılacak şekilde kullanmalıdır.

Öcalan'la ilgili tam olarak ne öneriyorsunuz?

Ben Ocalan'ın içinde bulunduğu tecrit koşullarının kaldırılması gerektiğine inanıyorum. Pratikte bir faydası yok bu tecridin zaten. Yazısı varsa yazıyor zaten bildiğim kadarıyla. Söyleyeceği bir şey varsa da söylüyor. İkincisi; eğer bir siyasi proje yapılacaksa sadece tecridi kaldırmak da yeterli gelmez. Güneydoğu'da mı ister, neresi olursa artık kendisine bir arazi alsın ve orada otursun. Ona bunun dışına çıkma desinler, o da çıkmaz. Yaşanan süreç ona da çok şey öğretti zannediyorum. Neyin olmayacağını gördü.

Bunları söylerken cesaret aldığınız bir işaret, hareketlenme mi var?

Hayır, nereden cesaret alayım ben! Ben kendimden ibaretim. Falanca kişilerle konuştum da onlar beni cesaretlendirdi diye bir şey yok.

Dediğimi 'icazet almış' gibi anlamayın. Devletin bir yönelimini farkedip de mi yazıyorsunuz?

Bana bu tür şeyler hep yakıştırılır. Kulağı açıktır, haber almıştır gibi. Hayır, hiç öyle bir şey yok. Sağdan veya milliyetçi bir yerden derinlemesine ve çok ayağı yere basan analizler okuyabileceklerine pek inanmıyorlar ya, onun için "bu olsa olsa bilgi almıştır" falan derler.

Peki önerinizin devletin veya ordunun bakış açısını göze alarak; ayağının yere bastığını, mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?

Tabii ki düşünüyorum. Ben Öcalan idam edilmesin derken Türkiye'de çoğunluk idam edilsin diyordu. Ama ne oldu; Türkiye'de idam cezası da kalktı. Ben bunu bugün söylemiyorum, geçmişte de söyledim. Bugün biraz daha yüksek sesle ve biraz daha somuta indirgeyerek söyledim. Bunun olabilirliğini gördüğüm için söylüyorum. Ben bunu söylerken herkes aksini söylüyor değil mi? Bunlar olabilir, bir şey diyemem. Ama benim söylediğim, olur. Bu olabilecek bir şeydir.

Yani Öcalan muhatap alınacak...

Yani bir şekilde olacak, görüşülecek. Bir şekilde "ne yapalım" sorusu Öcalan'a yöneltilecek. Benim inandıklarımı düşünen, devletin de içinde muhtelif insanlar vardır. Ama önemli olan bunun karar verici insanda olması. Bu üç-dört günde olabilecek bir şey değil. Ben olmasını, çabuk olmasını temenni ediyorum.

Ne kadar bir vade öngörüyorsunuz?

Ben bunun için zamanın gelmediğini düşünseydim yazmazdım zaten. Böyle aykırı bir yazıyı yazmak bana da düşmemeliydi. Ama zaman geçiyor ve Amerika kötü oynuyor.

Yalnız şu anda Türkiye'nin bu konuya dair sizin söylediklerinizden hayli uzakta bir bakışı ve gündemi var. Şu anda devletin PKK veya Öcalan'la nasıl bir iletişimi vardır? Veya var mı bir iletişim?

Devlet de bu aciliyeti hissediyor. Mutlaka bir iletişim halindedirler. Bildiğim kadarıyla MİT hem tablonun Kuzey Irak cephesini hem de Öcalan tarafını gördüler.

Gördüler derken, bir müzakereden mi bahsediyorsunuz?

Müzakere değil, görüştüler bildiğim kadarıyla. Ve yine bildiğim kadarıyla Öcalan'dan "bu noktaya gelmek için çok geç kaldınız" yanıtını da aldılar. Ortaya çıkarılan düşünceler devlet katına ne kadar zaman içinde taşınır, bunu bilmiyorum..

Hükümet böyle bir girişimde bulunur mu?

Hükümetin geçmişte sergilediği, özellikle de Diyarbakır'a yaptığı ziyarette yaşadığı hayal kırıklığından sonra bunu yapamayacağını düşünüyorum. Çünkü bir şey yapıyorsunuz, havada uçuşan laflar ediyorsunuz ama ayağı yere basan bir şey yok. Onun için AK Partili bir kadronun şu anda böyle bir öneri getirebileceğini sanmıyorum. Bunun önce devlet katında pişirilmesi lazım.

Devlet?

Yani asker, hariciyenin alt kademeleri, MİT, emniyet gibi muhtelif birimler. Burada pişirilerek siyasete taşınabilir hale gelmesi lazım. AK Parti'nin dört yıldır devlet çekirdeğine rağmen alabildiği karar Lübnan'a asker göndermek kararı.

Birgün



Bu haber 246 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,048 µs