En Sıcak Konular

Önceden söylemiştik

0 0 0000 00:00 tsi
Önceden söylemiştik Asker Lübnan'a gidiyor. Bu sürpriz değil. Zira iyibilgi 17 Ağustos'ta askerin Lübnan'a gideceğini duyurmuştu: "iyibilgi'nin yerli ve yabancı kaynaklardan derlediği bilgi demeti, Türkiye'nin Lübnan'a asker göndereceğini kesine yakın biçimde gösteriyor." İş

Önceden söylüyoruz: Türkiye, Lübnan'a gidiyor!

iyibilgi'nin yerli ve yabancı kaynaklardan derlediği bilgi demeti, Türkiye'nin Lübnan'a asker göndereceğini kesine yakın biçimde gösteriyor. Dahası bu kararın önceden ama "prensipte" alındığı anlaşılıyor. iyibilgi özel

Lübnan'da görev alacak Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nde Türkiye'nin de görev yapıp yapmayacağına ilişkin tartışma-henüz resmen açıklanmasa da-Ankara açısından sona erdi. Türk Silahlı Kuvvetleri Lübnan'da görev yapacak.

Bölgede yeniden ama kapsamlı biçimde giriş yapacak BM güçleri oluşturulması kararından sonra Türkiye'nin tutumu merak ediliyordu. Ankara ise ilk günlerde "biraz bekleyelim" tutumu takındı ve gelişmeleri biraz daha görmek istedi. Ancak iyibilgi kaynakları o günlerde dahi Ankara'nın kafasında Lübnan'a asker gönderme fikrinin zaten mevcut olduğu, şartları olgunlaştırmak açısından işi bariz daha ağırdan aldığını belirtiyorlar.

Dışişleri Bakanı Gül'ün bölgeye yaptığı hızlı ve kapsamlı gezinin ardında da tam olarak bu düşünce yatıyor. Zira ateşkesin ilan edildiği ve uluslararası prosedürün "kör topal" işlemeye başladığı süreçte böyle bir ziyaretin acil tarafı yoktu. Bu geziyle eldelenmek istenen şey, bölge ülke ve liderlerinin Türkiye'nin katılımına nasıl reaksiyon vereceklerinin tespitiydi. Şu ana kadar yapılan görüşmeler sonucunda ortaya çıkan tablo ise bölgedeki tüm aktörlerin Türkiye'nin katılımını son derece olumlu buldukları ve açıkça bölgede Türkiye'yi görmek istedikleri yönünde.

Burada tek istisna, henüz bir resmi görüşme yapılmadığı için İsrail'in bu konuda Dışişleri Bakanı Gül'e ne diyeceği. Burada da bir sürpriz beklenmiyor. iyibilgi'nin nabzını tuttuğu konuyla ilgili İsrail kaynakları ise açık biçimde, "biz zaten Türkiye'nin bu göreve katılımını başından beri destekledik, hatta daha BM kararı netleşmeden yaptığımız kapalı görüşmelerde Türkiye'nin de burada bulunmasına ilişkin fikirlerimizi söyledik. Bir anlamıyla bu fikir ilk bizden çıktı…" şeklinde konuştular. Yine de Tel Aviv'in tutumu Pazar günü yapılacak ve görüşmelerden sonra resmiyet kazanacak, bu halde Türkiye'nin BM'ye durumunu bildirmesi ise hafta başında olacak.

ABD, BM ve Avrupa'da ise başından beri bir sorun bulunmuyor. Her üç güç odağı da başından beri Türkiye'nin bölgede görev almasından yana tavır koydular. BM resmi deklarasyonları açık biçimde Türkiye'nin görevi almasını desteklediler ve "bölgeye sınırı olmayan Müslüman ülkelerin BM gücüne katılımının" önemini defalarca belirttiler. ABD ise yine açık biçimde ama daha "hassas" ifadelerle Türkiye'nin katılımından memnun olacaklarını belirtti ve bu fikirlerini Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla duyurdu. Avrupa'da da durum farklı olmadı. Barış Gücü'nün komutanlığını üstlenmesi beklenen Fransa başta olmak üzere merkez ülkeler Türkiye ile beraber bölgede bulunmanın sağlıklı olacağını dillendirdiler.

Ancak tüm bu mutabakatlara rağmen Türkiye'nin bazı çekinceleri hala bulunuyor. Bir kere Türkiye görevdeki tek Müslüman ülke olmak istemiyor. Bunun Arap-Müslüman dünyada farklı yorumlanabileceğini, "Batıyla hareket eden ülke" olarak algılanabileceğini düşünüyor. İkincisi ateşkes iki taraf arasında olmasına rağmen ve ortada bir tampon bölge bulunmasına rağmen, örneğin Dışişleri Bakanı Gül söylemlerinde sürekli biçimde tek taraflı biçimde "Lübnan halkı, Lübnan hükümeti, Lübnan'daki gruplar" söylemini kullanıyor.
Analizcilere göre bu, Lübnan'daki herhangi bir oluşumla Türkiye'nin "sıcak" bir karşılaşmaya girmekten kesinlikle memnun olmayacağını gösteriyor. Aslında bu yoldaki endişe Türk devlet kurumları içinde birçok kişide bulunuyor. Böyle bir durumun meydana gelmesinin Türkiye'yi sanki İsrail tarafındaymış gibi göstereceğinden kaygılanılıyor.

Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kaygıları olduğu da seziliyor. Tüm bu görüşmelere, gidiş geliş ve açıklamaların yanında bölgede görevi asıl ifa edecek olan TSK, kendisinin bir "muharip güç" olarak görülmesini istemiyor. Görevini "yardım ve hizmet götürmek, huzur ve barışa destek olmak" olarak tanımlamak istiyor. Açıkçası "barış gücü" olmak istiyor. Sonuç olarak tüm bu gelişmelerin sonlanacağı tarih önümüzdeki hafta başı. Ancak iyibilgi'nin ulaştığı bilgilerin tümü Türkiye'nin bölgeye asker göndereceğine ilişkin kanaati çok büyük ihtimal olarak işaret ediyor. Bunun doğru sonuçlar doğurup doğurmayacağı ise ayrı bir konu ve alınan kararın doğruluğunu zaman gösterecek.



Bu haber 406 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,860 µs