En Sıcak Konular

‘Sevgili’nin cinsiyeti var mıdır?

0 0 0000 00:00 tsi
‘Sevgili’nin cinsiyeti var mıdır? Çünkü ne sevenin cinsiyeti vardır ne de sevilenin. Varoluş içinde tek Seven var: “Sevgi, işte bu sevenin varoluşudur.” der sufiler. İnsan hem sevendir hem sevilen. Özne ile nesnenin bir oluşu… Leyla İpekçi’nin yazısı…

İslam’ın iç sesi, yeryüzünün halifesi olan insanın Allah (cc) için yaratıldığını, geri kalan her şeyin de insan için yaratıldığını fısıldar bize. (Bu durumda insan olmaya çalışmak apayrı bir sorumluluk olsa gerek.) Allah’ın kuluna duyduğu sevginin hep yeni olduğunu duyumsarız biz de. Yaratan’ın bizde tecelli edişi hiç kesintiye uğramadan sürmektedir. Arada sırada veya tamamen kesintiye uğrayan bir şey varsa, bizim algılama biçimimizdir sadece…

Kudsi hadis, gizli hazinenin bilinmek istemesinden bahseder. Bilinme arzusu, ayetin de belirttiği üzere, Allah’tan (cc) gelmiştir: “O onları sevdi, onlar da O’nu…” İlk zikir sevgidir o halde. O’nun bizim için dilediği hiçbir şeyin bizim kötülüğümüze olamayacağını idrak etmeye başlarız.

Bu sevgiye layık olmak ve bir sevgili gibi yaşayabilmek için Allah’ın (cc) bizden istediklerine kalbimizle itaat etmeye başlarız. Bizim için de sevginin gayesi Sevgili’ye kavuşmak olur: Karşılıklı bir sevginin ilk basamakları…

Aşkın her çeşidi

Ama tuzaklarla dolu bu yolda nefsimizin esiri olmadan ruhumuzu özgür bırakmamız hiç de kolay değil. Sevgi’yi cinsiyete, milliyete, ırka veya sınıfa ayrıştıran ve insanı kutsayan bu tip seküler değerlere meyleden zihnimizdir yine. Yani bu aşka ihanet eden bizzat kendi ürettiğimiz kavramlar.

Zihnimiz ‘eşsiz ve benzersiz olan’ı, ‘tüm eksik sıfatlardan münezzeh olan’ı, ‘doğmamış ve doğurulamaz olan’ı algılamakta zorlanır, çünkü zihin ancak bölerek tanımlamayı becerir: İkilikler katıdır zihin. Zıtlara gereksinimi vardır ayırt edebilmek için. Güzel ile çirkini, iyi ile kötüyü…

Oysa biraz daha düşey bir yol izlenildiğinde, kalbe yani keşif mahalline varılır. Orada insan diliyle üretilmiş nice kavramın, ideolojinin ve tanımın ‘bir’de eridiğini ve ‘konuşan’ın Yaratan olduğunu sezmeye başlarız. Tüm ikiliklerin içinde yer bulabildiği ve Hakikat’i kuşatan o ilk neden’in tüm neden sonuç ilişkilerini kapsadığını fark ederiz. Kâinattaki değişimlerin ‘bir’ olduğunu biliriz. Akleden ve keşfeden kalbimizden…

Artık size kâinatın mükemmel olmadığını, o yüzden de Allah’a inanmadığını söyleyen birine karşı tevekkül edebilirsiniz. Çünkü O’nun celal ve cemal isimlerinin açılımını, rahmet ve gazap ölçülerini ve bunların ancak bir arada dikenli bir gülün eşsizliğinde tecelli edeceğini içinizden bilmek yeterlidir: Sözlü ayetten sözsüz ayete geçiş… Gül ki aşkın her çeşidinde Sevgili’yi temsil etmez mi?

Peygamber Efendimiz için kullanılan “Allah’ın Sevgili”si tanımı bizi Yaratan’ımızla cinsiyet ötesi bir platformda buluşturur. Böylece kadın ve ‘sevgili’ olarak Peygamberimiz’le (sas) bir manada hemcins olduğumuz söylenir. Gerçi risalet yalnız erkeklere verilmiştir ama Hz. Muhammed’in (sas) son peygamber olması sebebiyle, mümin erkeklerle kadınlar bir kez daha cinsiyet ötesinde kardeş olurlar.

Çünkü ne sevenin cinsiyeti vardır ne de sevilenin. Varoluş içinde tek Seven var: “Sevgi, işte bu sevenin varoluşudur.” der sufiler. İnsan hem sevendir hem sevilen. Özne ile nesnenin bir oluşu…

Zihnimizde kutsadığımız tanımlamalar bizi takvadan uzaklaştırıyor. “Allah katında ayırt edici değer; cinsiyet, milliyet ya da ırk değil takvadır.” oysa. Erkekle kadın arasındaki tüm farklılıklar bu bağlamda ele alındığında ise ne niyet’lerin cinsiyeti vardır, ne de amel’lerin…

Havva’nın Adem’in eğe kemiğinden yaratılmış olması Adem’den boşalan yerin doldurulmasını gerektirir. Adem’e görünüşte bir üstünlük verilmiş olsa bile, Havva’yı kendi vücudundan çıkarmakla bir anlamda doğurganlık atfedilir ona. İbn Arabi, bu ilk doğumun Adem’e dişil bir özellik kazandırdığını hatırlatır. İlk kadının ise bir canlı’dan yaratıldığı için adının Havva olduğu söylenmiştir bize.

Bu durumda Havva, çıktığı yeri, bir mekân olarak özleyecek, o boşluğa dolmak isteyecektir. Adem ise kendi parçasına duyduğu özlemi gidermeye çalışacaktır. Yani kendine hayranlığını arayacaktır Havva’da.

Belki biraz da bu yüzden kadın bir nefs sınavı olarak telakki edilir erkek için. Nefs Arapçada dişil bir kelimedir. Ama kavram olarak pek çok ayette de cinsiyet ayrımı yapılmaksızın kullanılmıştır: “Bir nefsten yaratıldınız, yine bir nefste birleşeceksiniz.” gibi…

Kur’an’da cinsiyet için ayrı vurgu yapılan yerler de vardır. Toplum düzeninin anlatıldığı ayetler de olduğu gibi. İslam’ın kalbinden bahsedilirken pek sık başvurulmaz bu ayrımlara. Örneğin ceza ve mükafatta cinsiyete dayanmayan bir teraziyle nefsler ölçülecektir. Yine her nefsin tadacağı ölüm de cinsiyete tabi değildir. Ne de ahiret üzerine söylenilenler cinsiyetçidir…

Kadınlığın ötesi

Adem ile Havva’nın cennetteyken Allah’ın emrine uymaması da bir cinsiyet ayrımına tabi tutularak anlatılmaz Kur’an’da. (Hıristiyanlıkta günahkâr kabul edilen dişinin aksine). Kaldı ki, cennetten ayrılmadan evvel pişman olup tövbe etmişlerdir. Tövbe gibi öncelikle kendi nefsini bilmeyi gerektiren ve kapıyı son ana dek kapatmayan bir eylemin de cinsiyet ayırdığı söylenemez.

Kadın olmanın üzerinden, ona basıp onu çiğnemeden… Ama yine de kadınlığın ötesine devam ederek… İmana yaklaşmaya çalışabiliriz: İtaat ettikçe özgürleştiğini ve sevginin arttığını duyumsayan gönüllü bir kul olarak. Yaratan’dan bağımsız bir göz, bir kulak ve dil olmadığını, olamayacağını idrak ettiğimiz ölçüde…

Leyla İpekçi / Zaman Turkuaz



Bu haber 227 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,763 µs