iyibilgi özel" /> iyibilgi özel"/>

En Sıcak Konular

Ceyda Karan: "Türkiye, ABD-İran çatışmasının bir parçası olacak"

0 0 0000 00:00 tsi
Ceyda Karan: iyibilgi Lübnan'a asker gönderme tartışmalarını Radikal Dış Haberler Editörü Ceyda Karan'a sordu. "Türkiye, ABD-İran savaşının bir parçası oluyor" diyen Karan'ın sorularımıza verdiği yanıtlar bir hayli çarpıcı. iyibilgi özel

Hükümet Lübnan'a asker göndermekte kararlı. Salı günü Meclis'ten geçmesi beklenen tezkere alındıktan sonra Mehmetçiğin ne zaman Lübnan'a gönderileceği hükümete kalmış. Zira Genelkurmay'ın tüm hazırlıklarını tamamladığı iddia edildi. Artık her şey Salı günkü Meclis oylamasına bakıyor.

Bu meselenin iç boyutu. Ankara'da bunlar olurken bölgeden gelen haberler nasıl? İddia edildiği gibi ateşkes sağlandı mı? Hükümetin iddia ettiği gibi Mehmetçik sadece barış amaçlı olarak mı Lübnan'da konuşlanacak? Yoksa bazı "şartlar" Mehmetçiği belki kendini savunmaya, belki de "silahsızlandırma faaliyetlerine" katılmaya itecek mi?

Aklımıza takılan tüm bu soruları haberin mutfağından bir isme sorduk. Sorularımızı yanıtlayan Ceyda Karan, Radikal Gazetesi Dış haberler Editörü. Sizleri, Karan'ın önemli analizleri ile baş başa bırakmadan önce BM'nin aldığı 1701 no.lu karar ve meselenin İran boyutu ile ilgili yaptığı tahlillere özellikle dikkat etmek gerektiğini hatırlatmalı. İşte Ceyda Karan röportajı:

"Tek taraflı ambargo bu"

Dün BM Genel Sekreteri Annan ile görüşen Olmert "abluka kalkmayacak" dedi. Aynı zamanda İsrail Dışişleri Bakanı Livni de "Koşullar değişmediği takdirde tekrar saldırabiliriz" dedi. Hükümet bu koşullarda asker gönderiyor. Nasıl yorumluyorsunuz?

BM Güvenlik Konseyinin aldığı 1701 sayılı karar bu mesele için kilit noktadır. Aslında karar çok derinlemesine irdelenmediği için Türkiye'den beklenen basit bir barış gücü gibi görünüyor. Oysa bu karara baktığımızda bunun tam tersi olduğu açık. Karar, Hizbullah'ın bütün saldırılarını durdurması, İsrail'in sadece saldırı nitelikli operasyonlarına son vermesini öngörüyor. Yani bir ateşkes ya da İsrail'in geri çekilmesi gerekliliğini öngörmüyor. Diğer taraftan ve daha da önemlisi Lübnan hükümetini güçlendirmek adına; Hizbullah'ın silahsızlandırılmasını ön görüyor. Bunun için de Lübnan hükümetine 15 bin asker vaadi var. Ek olarak da UNIFIL askeri destekleyecek. Aslında tek taraflı silah ambargosu bu. Hizbullah İsrailli esirleri kaçırmıştı; onları iade etmek zorunda bırakılıyor. Bunun karşılığında karar Hizbullah'ın bu askerleri kaçırmasına sebep olan Lübnanlı esirleri sadece "hassasiyet konusu" olarak nitelendiriyor.

İsrail geri çekilmeyecek

Peki, hükümet bunun aslında tam da aksini iddia ediyor. 1701 kararıyla gidiyoruz diyor. Biryandan da asla silah toplamayacağız diyor. Peki, 1701 no.lu karar bunları içeriyorsa hükümet ne yapmaya çalışıyor sizce?

1701 no.lu karar Çok hassas bir diplomatik dille kaleme alındığı için bir çok muğlaklık barındırıyor. Lübnan'ın bu kararı kabul etmesinin bir sebebi kararda doğrudan Hizbullah silahsızlandırılacak denmemesi.  Kararda herkesin silah akışının engellenmesi öngörülüyor. Ama Lübnan hükümetinde Hizbullah büyük bir güç olduğu için, karar Lübnan hükümetinin içindeki siyasi uzlaşmaya atıyor topu. Lübnan hükümeti çok parçalı bir hükümet. Eğer siyasi uzlaşma yakalanıp uygun bir ortam olsaydı veya İsrail geri çekilse idi; problem Lübnan içinde halledilirdi. Ama İsrail'in ortaya oyduğu koşullar,  Hizbullah'ın silah bırakmasını sağlayacak koşullar değil. Ve İsrail açık söylüyor görüşünü; biz tam olarak geri çekilmeyeceğiz diyor. Ancak UNIFIL ve Lübnan Ordusu geldiğinde, eğer tatmin olursak, geri çekiliriz diyor. E 1701 de bunu öngörüyor. Hemen geri çekil demiyor zaten İsrail'e. Bu durumda İsrail, "Hizbullah'ın silahlandığını görürsek müdahale ederiz" diyor. Yani İsrail, bir yardım uçağını içinde silah var deyip vurursa ateşkesi ihlal etmiş olmayacak. Bu karara (1701 no.lu BM kararı) dayanarak, İsrail Lübnan'ın her yerine operasyon düzenleyebilir. Sonuçta, askerlerimizi kaotik bir ortama gönderiyoruz. Çok net bu. Sahadaki gerçek şu; İsrail'in Lübnan işgali sona ermemiştir. İsrail hala güney Lübnan'dadır. Ve İsrail yeniden saldırırız diyor. İşte böyle bir ortama asker gönderiyoruz askerlerimizi.

Askerlerimiz risk altında

Askerlerimiz orda risk altında kalacak mı yani?

Olmama olasılığı yok. Kimse kılını kıpırdatmazsa bir sorun olmaz, insani yardımlar uygulanır ama sonuçta Lübnan karadan ve havadan abluka altında. Bu durumda İsrailliler saldırı olarak algıladıkları her şeyi yapma hakkına sahipler karara göre.

Türkiye de zaten buna taraf değil mi? Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre Orgeneral Cömert, dün bir İran uçağının daha indirildiğini açıkladı. Uçak indirerek zaten taraf olmuyor muyuz biz Hizbullah'ın silahsızlandırılmasına?

1701 sayılı kararda bu husus da var. Karar BM ülkelerinin Lübnan'a silah gönderilmesini engellemesini gerektiriyor. Türkiye'de orada ya da burada bunu yapmak zorunda. 1701'in ödevi olarak yapılacak bu. Şu anda Lübnan'a silah gidişini denetliyor Türkiye.

ABD-İran savaşının parçası mıyız?

Gazeteniz yazarı Nuray Mert hafta başında Lübnan'dan döndükten sonra Türklerin Lübnan'da çok istendiği şeklindeki kanaatin medya çarpıtması olduğunu belirtti. Bu sadece diplomatik bir talepmiş. Türk askeri çok isteniyor mu Lübnan da? Siz ne düşünüyorsunuz?

Lübnan'ın Türkiye Büyükelçisi zaten Türkiye'de ülkesini temsil ediyor. BM kararına dayanarak bir Müslüman ülke gitsin derler ama özel bir istek yok, medyanın şişirmesi. Çok özel olarak Türk askeri gitsin diye bir şey görmedim. Baştan beri Hizbullah'ın UNIFIL ile birlikte yaşamakla bir problemi yok zaten. İsrail o derdi taşıyor, yetmiyor bu güç diye. Resmin bir büyük parçası var, tabi benim fikrimi sorarsanız, ABD- İran nükleer çatışması ve küçük resmi de Lübnan'a dair bence. 

ABD-İran nükleer çatışması dediniz. Türkiye de bu savaşa ortak oluyor yani.

Şöyle düşünün cephede İsrail yenildi. Hem de alenen. Hiç bu kadar direniş beklemiyorlardı. Olası daha büyük bir savaşta misilleme yapabileceği en önemli araçlardan biri Hizbullah'tı İran'ın. Oradan İsrail ve Irak'ı vurabilecekti İran. İsrail savaşta, sıcak çatışmada elde edemediklerini, diplomasi aracılığıyla, orada konuşlanacak güçle elde etmek istiyor. Ankara'daki yetkililer görmezden gelmek istiyorsa görmezden gelsinler.

Hükümet bu tehlikeli süreçten ne bekliyor sizce?

Bekledikleri; muğlaklıkların sonucunun nereye varacağıdır. Mesela Amerikalı kaynaklar ya da uluslar arası saygın birçok kuruluş diyor ki Bush yönetimi İran'a saldırmaya hazırlanıyor. ABD çok eleştirilmişti tek başına savaştı ve müttefiklerini dinlemedi diye. Ama şimdi dikkat ederseniz öyle davranmıyor ABD yönetimi. Bir senedir AB'nin İran'la nükleer müzakere yürütmesine izin veriyorlar. Amaç, "biz müttefikleri dinledik" demek. Bush yönetimi İran a müdahale de karalı gözüküyor ama ne zaman olur bilemiyorum. Fakat şunu söyleyebilirim: uzun vadede, bölgede Türkiye bölgesini çok derinden etkileyecek gelişmeler olacak. Ve bu gelişmeler sırasında, Türk askeri Lübnan'da olacak. Ve 1701 kararı gereği orada bir takım görevleri üstlenmesi gerekiyor. Tanımı öyle yapılmış. Üstlenmezse orada yeni çatışmalar çıkabilir. Yani karar böyle diyor, tanımı böyle yapılmış. İşte böyle bir yere asker gönderiyoruz.

İkilemleri var hükümetin. Bölgede çıkacak ve İran ve Suriye'yi kapsayacak bir karışıklık Türkiye'nin ne kadar işine gelecek, bunun üzerinde yeterince düşündüklerinden emin değilim. "Bu sadece bir parça insani yardım" diye sundukları durumun boyutları nerelere varacak; bunun boyutları hakkında yeterince düşündüklerine inanmıyorum.

iyibilgi haber merkezi



Bu haber 277 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    4,181 µs