İşte Hizbullah'la MİT'i kapıştıran Mossad ajanı | " /> İşte Hizbullah'la MİT'i kapıştıran Mossad ajanı | "/>

En Sıcak Konular

İşte Hizbullah'la MİT'i kapıştıran Mossad ajanı

0 0 0000 00:00 tsi
İşte Hizbullah'la MİT'i kapıştıran Mossad ajanı Nasrallah'ın yerini İsrail'e, MİT'in bildirdiğini yazan ilk gazetenin sahibinin bir Mossad ajanı olduğu ortaya çıktı. Ajan Yaakov Nimrodi, "İrangate" skandalının baş aktörlerinden... Ama daha önemlisi Mossad ile Barzani arasındaki irtibatı sağlayan kişi.

İsrail gizli servisi Mossad, hakkında en çok fikir yürütülen, övülen, kimi zaman da gücü abartılan istihbarat teşkilatlarının başında geliyor. Tarihi boyunca özellikle eski Nazi subaylarına ve "Kara Eylül" gibi İsrail karşıtı silahlı örgütlerin militanlarına karşı yürüttüğü operasyonlarla anılan bu gizli servis, namını, yürüttüğü etkili ve biraz da abartılı propagandaya borçlu.

Mossad'a yakınlığıyla bilinen gizli servis uzmanı Gordon Thomas'ın araştırmaları, hatta Mossad'dan ayrılıp "By Way of Deception" (Hile Yolu) adlı ifşaatlarla bir kitap yazan ve örgütü eleştiren Victor Ostrovsky'nin açıklamalarının da doğrudan veya dolaylı olarak İsrail istihbaratına hizmet ettiği söylenebilir.

Gordon Thomas, Mayıs 2002'de İrlanda'nın Wicklow kentinde yaptığımız röportajda Türk gizli servisinin, Kıbrıs'la ilgili bilgileri Mossad'dan aldığını ileri sürmüş, MİT'in de bunun karşılığında "Türkiye'nin İslam ülkeleriyle olan bağından kaynaklanan kimi bilgileri" İsrail servisine verdiğini söylemişti.

İki hafta önce, İsrail-Hizbullah savaşı sürerken MİT'in, Nasrallah'ın yerini Mossad'a bildirdiği iddiası ortaya atıldığında Gordon Thomas'ın söyledikleri aklıma geldi.

İddiayı Türkiye'de ilk olarak Akşam Gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli, merkezi Londra'da bulunan Arap sermayeli Alşark-Alawsat Gazetesi'ne dayandırarak ortaya attı.

Ancak haberin asıl kaynağının İsrail'de İbranice yayımlanan Ma'ariv Gazetesi olduğu Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'ün MİT'ten aldığı kronolojik bilgilere dayanarak yazdığı yazı ile ortaya çıktı. Tartışmalar yoğunlaşınca Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Nasrallah'ın yerini MİT'in bildirmediğini açıkladı.

Haftalık, açık kaynaklara dayanarak, Ma'ariv Gazetesi hakkında kısa bir araştırma yaptı ve ilginç bilgilere ulaştı. Ma'ariv İsrail'de günlük olarak yayınlanan İbranice bir tabloid gazete. Ma'ariv'in kıdemli yazarları, gazetenin merkezdeki laik ve ılımlı görüşleri temsil ettiğini ileri sürüyorlar.

Buraya kadar her şey normal görünüyor. Ancak gazetenin sahiplerinin geçmişleri ve ilişkileri araştırıldığında ortaya ilginç bir durum çıkıyor. Bir kere gazete, pek çok İsrailli tarafından "devletin yayın organı" olarak görülüyor. Daha da ilginci gazetenin büyük patronu bir Mossad ajanı. Bu kişi Yaakov Nimrodi.

Yayın grubunun yönetim kurulu başkanlığını bir süre Yaakov Nimrodi yürütmüş. İran'da yirmi yıl boyunca Mossad adına operasyonlar yürüten bir casus olan Nimrodi'yle ilgili son derece şaşırtıcı bilgiler var. Nimrodi ailesi 150 milyon dolarlık bir medya imparatorluğunu kontrol ediyor. Ailenin, medyanın yanı sıra gayrimenkul, sigorta ve telekomünikasyon sektörlerinde yatırımları bulunuyor.

Yaakov Nimrodi, Al Schwimmer ile birlikte İsrail silahlarının İran İslam Cumhuriyeti'ne satışını idare ediyordu. Nimrodi adı, 1993'te hain bir saldırı sonucu hayatını kaybeden gazeteci Uğur Mumcu'nun son yazılarından birinde de geçiyor. Mumcu, 7 Ocak 1993'te Cumhuriyet'te yayınlanan "Mossad ve Barzani" başlıklı yazısında Nimrodi'nin, Mossad ile Barzani arasındaki ilişkiyi sağlayan kişi olduğunu söylüyor. Mumcu, "Israel's Secret Wars-A History of Israel's Intelligence Services" adlı kitaba dayanarak şunları yazıyor:

"Mossad-Barzani ilişkileri de İsrail'in Tahran'daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (Mossad ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor. Nimrodi'nin üstlendiği görev ilginç:

Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani'nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329)

Kitapta, Mossad'dan Kürtler'e 50 milyon dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor (sh.328)."

Geçmişte Mossad-Barzani ilişkisini sağladığı belirtilen bir Mossad mensubunun bir dönem yönetim kurulu başkanlığını yaptığı gazetenin bugün Nasrallah'ın yerini Mossad'a MİT'in bildirdiğini ileri sürmesi ilginç değil mi?

Ma'ariv gazetesinin sahibi olan Nimrodi ailesinin fertlerinden Ofer Nimrodi, bundan yedi yıl önce rakip gazetenin telefonlarını dinletmek ve üç kişiyi öldürtme planı yapmakla suçlanmıştı. Babasının Şah döneminde İran'da görevli bir Mossad casusu olduğu hesaba katıldığında Ofer Nimrodi'nin, rakip medya kuruluşlarının telefonlarını dinletiyor olması da pek şaşırtıcı değil. Ofer Nimrodi, üç kişiyi öldürme planları yapmakla suçlanana dek Ma'ariv Gazetesi'nin başındaydı.

Yaakov Nimrodi'nin 1948 yılında doğduğu ve 1999 yılında öldüğü yönünde bilgiler var. Ama Mossad casusunun 1948 yılında doğduğu şüpheli. Çünkü Nimrodi, Dan Raviv ve Yossi Melman'ın kaleme aldığı "Every Spy a Prince" adlı kitaba göre 1956 yılında (yani bu hesaba göre henüz 8 yaşındayken) Mossad adına casusluk yapmak için Tahran'a gönderilmişti. Bir kaynağa göre Nimrodi 1999'da 73 yaşındaydı, dolayısıyla 1926 doğumluydu.

Neticede İran'a 250 milyon dolar tutarında silah satan Yaakov Nimrodi İrangate'in önemli isimlerinden biriydi. İsrail'in İran'a silah satarak ordu içindeki bir kanada sızmaya ve Humeyni rejimini yıkmaya çalıştığı ileri sürülüyordu.

Bütün bu bilgiler göz önüne alındığında ilk olarak Ma'ariv Gazetesi'nde yer alan Nasrallah'ın yerinin MİT tarafından İsrail'e bildirildiği haberinin, dezenformasyon amaçlı bir iddiadan ibaret olduğu söylenebilir. Gordon Thomas'a göre, Kıbrıs'la ilgili bilgiler karşılığında MİT'ten, "İslam âlemi" hakkında bilgi alan Mossad, muhtemelen Arap Yahudisi katsalar aracılığıyla kendisinin daha kolay elde edebileceği bir bilgiyi MİT'ten aldığını ileri sürerek, Türkiye'yi, Hizbullah'la ve dolayısıyla İran'la karşı karşıya getirmek istiyordu.

İran askeri sözcüsü Hamid Rıza Asefi'nin haberin yayınladığı 26 Temmuz'da "Lübnan'daki direnişi kıramayan Siyonist rejim yalan üretiyor" açıklamasını yapması İran'ın Ma'ariv Gazetesi'ne inanmadığını gösteriyordu.


İKİNCİ MOSSAD OPERASYONU
"İRAN HİZBULLAH'A SİLAH TAŞIYOR"

Geçtiğimiz günlerde Debkafile adlı internet sitesinde yer alan bir başka haber de, "Sünni Müslümanların ağabeyi" Türkiye ile Şii İslam âleminin öncüsü İran'ı karşı karşıya getirme taktiğinin ikinci perdesi olarak yorumlanıyor. İsrail istihbarat servislerinin yayın organı olduğu bilinen Debkafile 20 Ağustos'ta, Amerikan casus uydularının, içinde Çin yapımı C-802 füzelerinin bulunduğunu tespit ettiği İran uçaklarının Türkiye'de durdurulduğunu yazdı.

Diyarbakır'da İran uçaklarının arandığı haberlerinin yayımlandığı günlerde çıkan bu iddiaya göre İran uçakları Hizbullah'ın kullandığı füzelerden taşıyordu. Debkafile'ın iddiasına göre Türk yetkililer uçaklardan birinin roket taşıdığını da ortaya çıkarmıştı.

Ancak Debkafile'ın iddia ettiği gibi Diyarbakır'da aranan uçaklarda silah olduğu dair herhangi bir somut kanıt bulunmadığı belirtilmişti. Türkiye, füze taşıdığı ileri sürülen bir uçağı aramak isteyince uçak Türkiye'ye varmadan İran'a dönmüştü.


"İRAN'LA TÜRKİYE KARŞI KARŞIYA GELMEZ"

Türkiye'nin İran'la karşı karşıya getirilmeye çalışıldığı tezlerinin dayanaklarından biri, Yavuz Sultan Selim'in, Şah İsmail komutasındaki Şii Safevi Devleti'yle yaptığı 23 Ağustos 1514 tarihli Çaldıran Savaşı'nın şu sıralar Batılı kaynaklarda sık sık anılması. Bir diğer dayanak ise Ma'ariv Gazetesi ile Debkafile sitesinde çıkan iddialar. Bu tür haberler, Türkiye'yi İran'la "yeraltı diplomasisi"ne zorlarken, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın özellikle İsrail karşıtı kışkırtıcı açıklamaları ise Türkiye'yi ABD ve İsrail cephesiyle işbirliğine itiyor.

Türkiye'yle İran'ı karşı karşıya getirme planlarını Haftalık'a değerlendiren uzmanlar hem Türkiye, hem de İran'ın güçlü devlet geleneğinin böyle bir karşılaşmaya müsaade etmeyeceğini düşünüyorlar.

Emekli hava korgenerali Orhan Köse, Türkiye'nin böylesi ihtimallere karşı tedbirli olduğunu söylüyor. Köse şöyle diyor:

"Bir kere Türkiye Hizbullah'ın Türkiye toprakları üzerinden bir biçimde desteklenmesine müsaade etmez. PKK ile mücadele ederken diğer taraftan başka bir terör örgütüne silah transfer edilmesine göz yummaz. Bu hem uluslararası kamuoyunda Türkiye'nin imajını zedeler, hem de kendi terörle mücadelemize zarar verir. Tabii mevcut siyasi otoritenin kökünün nereden geldiği biliniyor. Bu tür bir çatışmada İslami akımları destekliyor görünmek Türkiye'nin hiç istemeyeceği sonuçlara yol açabilir. Türkiye'nin çok kritik günler yaşadığı, İran'ın doğuda bahane aradığı bir ortamda Ankara böyle bir hataya düşmemeli."


"HIRİSTİYAN- MÜSLÜMAN ÇATIŞMASI GÜNDEMDE"

Terör uzmanı Doç. Dr. Emin Gürses ise Lübnan'da İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmanın Ortadoğu'da Sünni-Şii kavgasının yanı sıra Hıristiyan-Müslüman mücadelesini gündeme getirdiğini düşünüyor. Gürses şöyle diyor:

"İran zaten Irak'ta Amerika'ya karşı savaşan Şiilere silah veriyor. Lübnan'daki Hizbullah direnişi Irak'taki Şiileri biraz rahatlattı. Suriye de, 'Lübnan'da ne kadar iyi direniş olursa ben o kadar rahat ederim' diye düşünüyor. Hizbullah savaşın galibiymiş gibi gösteriliyor ama ben böyle düşünmüyorum. Bence İsrail, bu operasyonla Hizbullah'ın tasfiyesinin önünü açtı. Bence ABD, Lübnan'da bir Hıristiyan devleti kurarak bölgede İsrail'i rahatlatmak istiyor. Süreç oraya gidiyor. Küçük bir ihtimal olarak görülmesin, çünkü bundan bir süre öncesine kadar Kuzey Irak'ta Kürt devleti düşünemezdik. Bizim İsrail kaynaklı kimi haberlerle İran'la karşı karşıya getirilme senaryolarımıza gelince… Bu konuda başarılı olmaları mümkün değildir. Hiçbir Türk generali Amerikalıların talimatıyla İran'la savaşmaz. Zaten savaşacaksa generalliği bırakıp kahvecilik yapsınlar. Böyle bir şey olmaz yani."


"TÜRKİYE ABD İLE İRAN ARASINDAKİ DENGEYİ BULUR"

Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu ise Türkiye'nin İran ile ABD arasında bir denge politikası izlediğini belirterek, "Aslında uçak kontrolleri de göstermelik olabilir. Türkiye dengeleri gözetecektir" diyor. Kuloğlu şu görüşleri ileri sürüyor:

"İran, Suriye ve Hizbullah tarafında görünmekle Batı yanlısı görünmek arasında bir denge sağlamak Türkiye'nin önceliği. Şimdi bir taraftan Batı normlarına göre davranarak çok uluslu güçle birlikte hareket ettiğini gösteriyor, bir taraftan da Ortadoğu'yu idare ediyor. İran uçak arama konusundaki fikirlerini belli etti. 'Pek doğru bulmuyoruz' dediler ama öyle çok da eleştirmediler. Yani onlar da bir denge politikası izliyorlar. Hatta aslında bütün bu olanlardan önceden haberleri varmış gibi davranıyorlar. Belki de bütün bunlar göstermelik. Yani önceden haberliymiş gibi bir durum var. Ayrıca ben bizim, Nasrallah'ın yerini Mossad'a bildirdiğimize de pek ihtimal vermiyorum. Bizim bildiğimiz kanaatinde değilim.

İran Türkiye üzerinden Hizbullah'a füze göndermiş de olabilir, göndermemiş de olabilir. Başka kanallardan zaten gönderiyor."

Ferhat Ünlü / HAFTALIK



Bu haber 479 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,545 µs