Kürtçe İstiklal Marşı?
0 0 0000 00:00 tsi
Amerika'dan başlayıp Almanya'ya sıçrayan tartışmayı biliyorsunuz: Yeni kıtanın, ana dili İspanyolca olan hip hop yıldızları stüdyoya girip Amerikan ulusal marşını İspanyolca sözlerle seslendirdi.
Başkan Bush "Ulusal marş İngilizce söylenir" diye kestirip attı.
Ancak Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, "Niye olmasın" dedi:
"Ulusal marşın rap, country, klasik versiyonlarını dinledim. İspanyolca versiyonu beni bunlardan fazla şaşırtamaz."
* * *
Ardından Almanya geldi.
Yeşiller Partisi'nden Ströbele, "Alman Milli Marşı Türkçe de okunabilmeli" diyerek tartışmayı yaşlı kıtaya taşıdı.
3. kuşaktan Türk popçular marşı Türkçe sözlerle yorumladılar:
"Birlik, adalet ve hürriyet /Her şey Alman anavatanı için...
Bunlar için birlikte çabalayalım, gelin/
Ellerimiz ve yüreklerimizle... kardeşçe/
Birlik, adalet ve hürriyet / Bunlarla garantilenir saadet...
Bu saadetin ihtişamıyla parla / parla ey Alman anavatanı..."
* * *
Tabii orada da hemen itirazlar yükseldi: "Uyum olacaksa Almanca marş Türkçe söylenmemeli, Türkler marşı Almanca öğrenmeli" dendi.
İktidar ortağı CDU, "Bu yöntemden paralel toplumlar doğar, Almanya bölünür" dedi.
Yapılan anketlerde de Almanların çoğunun öneriye karşı çıktığı anlaşıldı.
Oysa önemli olan, Türklerin kendi dillerinde "Parla ey Alman anavatanı" diyebilmesiydi...
Bunu söyleyenin hangi dilde söylediği önemli miydi?
* * *
Acaba biz İstiklal Marşı'nı Boşnakça, Kürtçe, Lazca, Ermenice, Rumca dinlemeyi göze alabilir miyiz?
Tamam, Amerika bir göçmenler ülkesi; Türkiye'yle ilgisi yok.
Bizim anadili Türkçe olmayan yurttaşlarımız, Almanya'daki Türkler gibi dış göçle gelmediler; "asli unsur"durlar.
Lakin sorunun özü, şu soruya dayanıyor: Önemli olan marşın hangi dilde söylendiği mi, yoksa içeriğinin, yani ulusal aidiyet duygusunun her dilde tekrarlanıyor olması mı?
* * *
Biz ki 12 Eylül'de kendi İstiklal Marşı'nı işkence aracı haline getirip tutuklulara zorla söyletmiş bir geleneğin mirasçılarıyız.
Siz Türklerin, Kürtlerin, Boşnakların, Lazların, Ermenilerin sopa zoruyla İstiklal Marşı söyle(n)mesini mi tercih ederdiniz, yoksa bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin, anadilinde "Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / o benim milletimin yıldızıdır, parlayacak" diye ant içmesini mi?
Marş, işin fantezisi; söylemeye çalıştığım şey şu: Nicedir etnik köken, mezhep, dil, kıyafet gibi şeylerden birbirimizi çekiştirip duruyoruz.
Oysa asıl amaç, inancı, kökeni, dili, giysisi ne olursa olsun herkesi ortak idealler etrafında toplayabilmektir.
Cumhuriyet bu idealin adıdır; ulusal marş da onun bestesi...
* * *
Şemdinli davasında kitabevini bombalamaktan sanık Ali Kaya diyor ki:
"Biz bombalasaydık, bugün ülkede bölücü örgüt başının posteriyle halay çekenler, Türk bayrağını gömlek yapar giyerdi".
Ne böyle yargısız infazla zoraki giydirilmiş bayraklar istiyoruz, ne de, çocuk servislerini bombalayan katillerin sancaklarını...
Her dilden, barışın, kardeşliğin, yurtseverliğin marşını söylemek, rap, pop, klasik her müzik türünde ülkemiz için "Parla ey anavatan" demek istiyoruz:
"Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak..."
Bu haber 285 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle