Çocuklarınızı bu hastalıktan koruyun! | " /> Çocuklarınızı bu hastalıktan koruyun! | "/>

En Sıcak Konular

Çocuklarınızı bu hastalıktan koruyun!

27 Ekim 2007 12:55 tsi
Çocuklarınızı bu hastalıktan koruyun! Aylarca kendi kendini tecrit eden ve 'hikikomori' diye adlandırılan modern münzeviler ilk kez Japonya'da görülmüştü. Ancak Japonya'da bir milyon genci odasına kapatan rahatsızlık, ülkemizdeki çocukları da tehdit ediyor.

Psikolog Alanur Özalp, uzmanlara göre ciddi bir psikolojik hastalık olan bu durumun ülkemizde de yaygınlaştığını belirtiyor ve aileleri uyarıyor.'Hikikomeriler kaybedilmiş gençlerdir. Rahatsızlık bu aşamaya gelmeden önleminizi alın!' Öncelikle ebeveynleri uyarmakta yarar var; haberimizi okur okumaz, çocuğunuzun odasındaki bilgisayarı kaldırmak ya da internet bağlantısını kesmek onun bir 'hikikomori' ye dönüşmesini engellemez. Çünkü Japon Psikaytr Dr. Tamaki Saiko'nun dünya tıp literatürüne kazandırdırığı,  'hikikomori hastalığı'nın tek müsebbibi bilgisayar değil. Sözcük Japonca'da 'dünyadan elini ayağını çekmek', kendini tecrit etmek' anlamına geliyor ve 90'lı yıllardan beri Japonya'da kendisini ailesi ile yaşadığı evin bir bölümüne kapatıp sosyal yaşamı tamamen reddeden ergen ve gençleri tanımlamak için kullanılıyor. Sayılarınının hızla artması ve başkalarına ya da kendilerine zarar veren hikikomorilerin de çoğalması yüzünden Japonya Sağlık Bakanlığının son bir kaç yıldır bu hastalıkla mücadele etmek için çeşitli önlemler uyguluyor. Bakanlığın tanımına göre ailesiyle ve sosyal çevresiyle bağını koparan, altı ay ya da daha uzun süre kendi isteğiyle tek bir kapalı alan içinde yaşayanlara 'hikikomeri' deniyor. Ama yıllarına hatta on yıllarını odasından çıkmadan geçirenler var! Bugün ülkede her yüz kişiden biri, başka bir deyişle ergen erkeklerin yüzde yirmisi, yani bir milyon kişi, 'hikikomori'

Aileler rapor için bize geliyor

İlk  tartışıldığı yıllarda Batılı uzamanlarca hastalığına sadece Japon gençlerine özgü olduğu düşünülse de son zamanlarda Dünya'nın farklı bölgelerinden benzer vakaların bildirilmesi 'hikikomoriliği' tüm dünyayı tehdit eden ve nedenleri tam olarak belirlenemeyen bir rahatsızlık haline getirdi. Önce Japonya, Kore, sonra İngiltere ve ABD ve son günlerde de ülkemizdeki doktorların tedavi etmeye çalıştığı hikikiomorilerin geçmişinde pek çok ortak öğe var: Sosyal fobi, alçalan eğitim başarı grafiği, bağımlı anne-çocuk ilişkisi ya da birbirinden kopuk aile bağları, eğitim sisteminin ağırlığı ve yüksek kariyer baskısı ve tüm bunlara ek olarak çoğunlukla gün geçtikçe bilgisayar başında geçirilen saatlerin artması. Hastalığın isim babası Dr. Saiko'ya göre gençlerin içine kapanmasına neen olan baskın japon kültürü ülkede yaşamın başarıya ve iş hayatına odaklanması, erkek çocuklarının 30'lu 40'lı yaşlara kadar yaygın biçimde aileleriyle birlikte yaşaması, özellikle annelerin bu yaşlara kadar oğullarının her türlü bakımıyla ilgilenmesi, ülkede hikikomoriliği beseleyen sebepler arasında yer alıyor. Ne kadar da Türkiye'ye benziyor!

Ama asıl haber, ülkemizde de hikikomori vakalarının görülmeye başladığını ve sayılarının hızla arttığını söyleyen psikolog Alanur Özalp'in vakalardaki benzer özelliklere vurgu yapması. "Gördüğüm çocukların hemen hepsi başta okul başarıları yüksek olan çocuklar. Ama içine kapanık ve sessziler, tümünün de sosyal ilişkileri çok zayıf. Aile içi iletişimde dengesizlikler yaşıyorlar. Kiminin ailesi çocuğa tüm maddi imkanları sağlamış ama ilgi ve sevgi bağı yok denecek kadar zayıf. Kimi de boşanmış aileleri olan, anneyle yaşayan, annenin çocuğa karşı kendini suçlu hissettiği, bu nedenle çok üstüne düştüğü çocuklar" Japonya'daki vakalarla ilgili Özalp'in belirttiği başka bir ortak özellik de ailelerin çok uzun süre durumu ciddiye almaması, "bir gün biter" diye beklemesi ya da rahatsızlığı kabullenmeyip, çevreden saklaması. Özalp ailelerin yaklaşımını şu sözlerle özetliyor: 'Gördüğüm vakaların hepsinde tedavi için artık çok geç kalınmıştı. Başta aileler çocukları evden hiç çıkmıyor diye sevinmişler bile. 'Oda da ders çalışıyor' deyip üstünde durmamışlar. Ta ki okul devamsızlığı yüzünden çocuk sınıfta kalacak aşamaya gelene kadar. Zaten çoğu bu nedenle, rapor almak için bir uzamana başvuruyor.

Samuray ülkesinde hikikomorileri devletin el attığı ciddi bir sorun haline getirene sebeplerden biri de bu ergen ya da çocuklardan bazılarının cinayet, otobüs kaçırma, cinsel taciz gibi suçlara karışması. Psikaytrlar hala şiddet eğiliminin hastalıktan mı yoksa hastanın kişilik özelliklerinden mi kaynaklandığını tartışadursun Alanur Özalp, ülkemizdeki hikikomerilerin de gelecekte bu tür suçların faili olabileceğini söylüyor: " Hatta gördüğüm bir çocuk, okulunda ve çevresinde çok sessiz, utangaç olarak tanınmasına rağmen evde anne ve anneannesine karşı öfke dolu ve acımasızdı. Onlara hakaret ediyor, üzerilerine yürüyordu. Öyleki anne ve anneanne çocuktan korkar hale gelmişti"

Risk grubu: 15 yaş erkek çocuk

Alanur Özalp ve diğer doktorların Japonya'da görülen tipik hikikomorilerle Türk hikikomoriler arasında en öenmli fark ise bizimkilerin odasında mutlaka bilgisayar oluşu. Ancak en başta da belirttiğimiz gibi ailelerin sorumluluğu kendi üzerilerinden atmasının en kolay yolu bilgisayar olsa da tek neden bu değil.

Balıklı Rum Hastanesi Anatolia BaĞIMLI ergen ve Genç Klinikleri sorumlusu Psikiyatr D. Gürkan Odabaşoğlu da ülkemizde görülen vakaların çoğunlukla bilgisayar bağımlılığından mustarip olup, ileri aşamalarda hikikomori özellikleri gösterdiğini belirtiyor. Dr. Odabaşoğlu ayrıcadurumun aileler tarafından da uzun süre teşvik edildiğini ve onaylandğını dile getiriyor: "Özellikle bilgisayar bilgisi zayıf olan aileler çocukları odasında  bilgisayarın başında olunca ders çalışıyor zannediyorlar. Dışarı çıkmasın, okkata olacağına evde otursun diye ses çıkarmıyorlar. Ne zaman ki okul başarısı düşüyor derslerde devamsızlık artıyor, aileyle iletişim kesiliyor, aile ancak farkediyor durumun vahametini. Dr. Odabaşoğlu rahatsızlığın 15 yaş civarında, lise birinci sınıfa giden erkek çocuklarda daha yaygın olduğunu, genellikle tedavi gören 10 çocuktan 3'ünün kız olduğunu belirtiyor. Bugüne kadar kliniğe  başvuranların sayısı 200'e ulaşmış. Bağımlılıların çoğu ayakta tedavi edilse de, hikikomori aşamasına gelip, tuvalet ve diğer ihtiyaçları için bile dışarı çıkmayı reddeden çocuklar klinikte yatarak tedavi ediliyor. Dr. Odabaşoğlu'nun tedavisini üstlendiği en ağır vakalardan biri 12  diğer 17 yaşında. Çocukların her ikisi de yemek dahil tüm ihtiyaçlarını odalarında gideriyor. "Tüm yaşamları bilgisayar olmuştu. Başka her şeyi reddediyorlardı. Odalarından çıktıklarındaysa gittikleri tek yer internet kafeydi"  diyor uzman. İzolasyon  arttıkça çocuk içine kapanıyor. Hemen her çocuğun evinde bilgisayar varken hikikomori özelliklerinin neden bazı çocuklarda görüldüğünü sorduğumuzdaysa, sosyal fobi, depresyon aile içi çatışmaların etkili olduğunu öğreniyoruz. Anlaşılacağı üzere bilgisayar burada sadece bir amaç. Nitekim, konuyla ilgili forumlarda yapılan yorumlarda da gençlerin bilgisayarın günah keçisi, msn'de yazan her gencin de potansiyel  hikikomori olarak görülmesinden ne kadar rahatsız olduğu fark ediliyor. "40 saat ders çalışmaktan odadan çıkamayan neden takdir ediliyor" diye soruyor bir katılımcı. Bir oyun sitesindeki forumdaysa, "son üç haftadr ben de yemek, tuvalete gitmek ve uyumak dışında bilgisayar başından kalkmıyorum. Ama benim bunu yapmamdaki sebep bilgisayar bağımlısı olmam değil sevdiğim kızla alakalı kişisel bir durum" diyor.

Madde bağımlılığı tetikliyor.

Balıklı Rum Hastanesi Anatolia Bağımlı Klinikleri Şefi Doç. Dr. Hasan Mirsal'le konuşurken, daha önce hiçbir makalede rastlamadığımız bir faktörü öğreniyoruz. Madde bağımlılığı. "Alkol gibi başka bir maddeye olan bağımlılık bazen internet bağımlılığıın tetikliyor. Ergenlerde internet bağımlılığı ile birlikte esrar kullanımı yaygın. Esrar kullanımıyla birlikte bilgisayar başından kalkmayan, yetişkinliğe yakın 17 ve 19 yaşında hastalarım var. Alkol bağımlılığındansa, kişi alkolü bıraktıktan sonratüm hayatını internete vakfediyor ve odasından hiç çıkmadan, insanlarla hiç iletişim kurmadan yaşıyor" diyor Dr. Mirsal. Uzmanlar bu aşamada tedavinin çok zor olduğunu söylüyor. Hatta Psikolog Alanur Özalp, gördüğü çoğu gencin kaybedilmiş olduğunu belirtiyor.

aktüel



Bu haber 943 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,302 µs