En Sıcak Konular

Sandığa gitmeyenler pişman mı?

22 Ekim 2007 17:03 tsi
Sandığa gitmeyenler pişman mı? Katılım en azından 22 Temmuz kadar olsaydı, referandum sonucu 'hayır' olabilir miydi? Şu veya bu nedenle sandığa gitmeyen 'hayır'cılar şimdi pişman mı? En çok 'evet' hangi illerden geldi, siyasi partilerin oylarında değişiklik var mı?

Önce bildik istatistikleri ve sonuçları verip, hızla referandumun pek bakılmayan yönlerine ve bilgilerine geçelim.

Türkiye, seçimlerin dört yılda bir yapılması, cumhurbaşkanlarının 5+5 şeklinde, iki kez halk tarafından seçilebilmesine olanak tanıyan mini Anayasa paketine katılım yüzde 67,10 gibi düşük bir seviyede kaldı.

Referandumda oy kullanan 28 milyon 813 bin 189 seçmenin yüzde 69,36’sı referanduma ’evet’ derken, yüzde 30,64’ü ’hayır’ oyu kullandı. ’Evet’ oyu kullananların sayısı 19 milyon 410 bin 813, ’hayır’ diyenlerin sayısı ise 8 milyon 750 bin 511 oldu. Referandumda 7 il ’hayır’ dedi. Bunlar seçimin genel ve açık sonuçları. Elbette başka yorumları da olacak.

Türkiye genel olarak seçimi sever. Öncesi tartışmaları da, seçim gününü de, oy vermeyi de, akşam koltuklara kurulup açılan sandık hesabı yapmayı da. Bir o kadar sonuçların ne anlama geldiğini yorumlamayı da.

Ama kabul etmek gerekiyor ki 21 Ekim referandumu bu “demokratik zevk”i vermedi. Vermesi de mümkün değildi. Birincisi sabahın erken saatiinde terörle uyanmak ülkenen keyfini kaçırdı.

İkincisi ise katılım düşüklüğü söz konusu oldu ve halk aslında neye oy verdiğini tam olarak kestiremedi. Elindeki tek ipucu, “Cumhurbaşkanı’nı sen seçmek ister misin” eksenine oturan basit ve albenisi yüksek bir sorunun ardından gelen teknik sorulardı.

“Evet” yanıtı verenler bu ilk ve basit soru üzerinden hepsini onayları, “hayır” yanıtı verenler de hepsini reddetti. Ama yine bu seçimde üçüncü ve yüzde 33’lük önemli bir kesim oluştu.

Oy vermeyenler! Kuşkusuz sandık başına gitme oranındaki bu düşüklüğün iki nedeni var. Birincisi referandumun kendine özgü hali. Yani kamuoyu açısında partilerin gözükmediği bir seçim sanırız “eğlenceli ve rekabete açık” bulunmadı.

İkincisi ise bazı partilerin zımnen veya alenen seçmenlerinin sandığa gitmesini istememesi. Bu da tartışmalı bir konu. Ama şu belirtilmeli. Oy kullanmama hakkı da vardır ve ceza yöntemi ile sandığa davet etmek çok sağlıklı sayılmaz.

Esasen buna gerek de yok. Zira Türk halkı zaten seçimi seviyor ve Batı ülkeleri arasında bu konuda birinci. Tüm ülkeler-hele referundumda-sandığa gidecek adam bulamazken, katılım oranları yüzde 30-40’lara düşerken ve bunun demokrasiyi sarstığı tartışmalarını yaparken, Türkiye bunlardan çok uzak.

Yaklaşık yüzde 67’lik katılım oranı bir çok ülkenin normal seçimlerinde bile gözükmüyor. Bizim açımızdan ise “katılmayanların” analisi biraz farklı. Sandığa gitmeyen seçmenin, gitseydi ne oy vereceğine ilişkin somut bilgiye ulaşmak imkansız.

'Hayır'cılar gelse sonuç değişir miydi?

Ancak bu konuda akla yatkın kanaatleri de gözardı etmemek lazım. Denebilir ki, oy kullanmayan seçmenin hallice kısmı muhtemelen “hayır” oyu verecekti.

Peki bu sonuçları değiştirir miydi. Bu da tartışmalı. Birçok ilde evet-hayır oyları birbirine oldukça yakın. Katılım daha yüksek olsaydı dengenin değişmesi ihtimal dahilinde olacaktı.

İyi ama “evet”i “hayır” yapabilir miydi? Hesaplayalım. Referandumu 28 milyon 813 bin 189 seçmen katıldı. Toplam seçmen sayısı ise 42 milyon 629 bin 73. Yani katılmayan seçmen sayısı; 13 milyon 816 bin 544.

Eğer tarihte ve istatistik biliminde örneği görülmemiş biçimde bu seçmenlerin hepsi oy kullansaydı ve oyu “hayır” olsaydı. Seçim sonucu ciddi biçimde değişiyordu. “Evet” diyenlerin sayısı 19 milyon 410 bin 813’te kalacak, “hayır” diyen 8 milyon 750 bin 551 kişinin sayısı ise 22 milyon 567 bin 095’e fırlayacaktı.

Tabii ki bu mümkün gözükmüyor. Benzer durumlarda genel uygulama oy verenlerin yüzdelerini, vermeyenlere de yansıtarak bir hesap çıkartmak. Yani katılmayan seçmen sayısının yüzde 30.64’ünün “hayır” vereceğini varsaymak.

Metod öncekine göre elbette daha bilimsel ve kabul edilebilir. Ancak Türkiye şartları öyle değil. Yukarıda da söylediğimiz gibi-elde somut bir veri olmamasına rağmen-katılmayanların geniş oranının “hayır”cı olduğu varsayımı.

Bu perspektiften bir demo oluşturulabilir. Diyelim ki oy kullanmayan seçmenin yüzde 85’i (22 Temmuz) sandığa gitti. “Hayır”cıları da sadece yüzde 60 yapalım. Bu durumda 11 milyon 744 bin 060 seçmen daha oy kullanacak ve bunların 7 milyon 46 bin 436’sı “hayır” diyecek.

Böylece “hayır” diyenlerin rakamı 15 milyon 796 bin 947’ye ulaşacak. Ama “evet”leri hesaplamaya bile gerek kalmadan söylenebilir ki sonuç değişmeyecek. Bu halde bile 19.5  milyona yaklaşan “evet”çileri aşmaları mümkün değil.

Bu sadece bir örnek. Esasen yüzde 70 “hayır”da bile sonuç değişmiyor. Karar yine “evet” oluyor. Onun için söylebilir ki, eleştirilir veya eleştirilmez “hayır” oyu vermeyi düşünüp, sandığa gitmeyenler açısından durumda bir değişiklik yok.

En çok "evet" çıkaran iller!

Ancak il bazında küçük değişiklikler olabilirdi. Referundum sonucuna göre sadece 7 il (Aydın, Edirne, İzmir, Kırklareli, Muğla, Tekirdağ ve Tunceli.) “hayır” oyu verdi. Katılım daha yüksek olsaydı belki iki ilde daha (Çanakkale ve Mersin) oylar “hayır”a dönüşebilirdi.

Referandumun gösterdiği bir başka ilginç sonuç en yüksek oranda “evet” oyu veren illerin belli bölgelerde toplanması. Bunların başında da Güneydoğu ve doğu illeri geliyor. Tunceli hariç olmak üzere bu illerin tamamından “evet” çıktığı gibi, yüksek oranlara da ulaşıldı.

Adıyaman yüzde 85, Ağrı 95, Batman 97, Bayburt 89, Bingöl 95, Bitlis 93, Diyarbakır 94, Hakkari 95, Mardin 94, Muş 93, Siir 94, Şanlıurfa 96, Şırnak 91 oranlarla referandumda “evet” oyu kullandı.

“Hayır” diyen illerde ise en çok yüzde 64.47’ye (Tunceli) ulaşıldı.Bunun dışında Aydın, Tekirdağ, Edirne, İzmir, Kırklareli, Muğla illeri de referandumda sorulan sorulara “hayır” yanıtını verdi.

Parti oylarını ayıklamak zor!

Peki siyasi partilerin durumu ne oldu? İşte hesaplanması en zor tablo bu. Neredeyse imkansız. Çünkü hangi partilinin sandığa gidip gitmediği mechul olduğunu gibi hangi parti seçmeninin nasıl oy kullandığını kestirmek zor.

AKP’nin referandumu ve yasayı gündeme getiren parti olarak seçmenlerinin evet dediği düşünülürse yüzde 47 buradan gelir. Güneydoğu ve doğu oylarına bakarak da bu söylenebilir ve DTP’nin oyları da yine bu bakışla “evet”e eklemlenebilir.

Bu abartılı bir yaklaşımla yüzde 10 bile sayılsa rakam ancak yüzde 57’ye, çok yanılma halinde yüzde 60’a dayanıyor. Ancak geri kalan yaklaşık 10 oyun hangi partilerden geldiği çok tartışılır.



Bu haber 787 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    4,332 µs