Terörün bir kurşunu da sandığa…

19 Ekim 2007 11:38 tsi
Türkiye Pazar günü sandığa gidiyor ancak gündem artan terör saldırıları ile öylesine değişti ki iki gün sonra katılacağımız referandum unutuldu bile… Terör sadece insanlarımızı değil, demokrasimizi de hedef alıyor. Demokrasi artık daha kaygan bir ze

Bugünlere nasıl geldik? Gündem öylesine hızla değişiyor ki toplum olarak aklımızı toplamakta güçlük çekiyoruz. Mayıs ayında kasvetli bir cumhurbaşkanlığı seçimi yaşayan ve erken seçimlere giden Türkiye 22 Temmuz’da istikrar için önemli bir hava yakaladı. Ancak 22 Temmuz sonrası kamuoyu ajandasının her yaprağı farklı gündem maddeleriyle dolu. Referandum ve yeni anaysa tartışmaları, Malezya atışmaları, Ermeni soykırımı tasarısı, artan terör saldırıları, Kuzey Irak’a operasyon derken geldiğimiz nokta üç ay önce yaşadıklarımızı bizden olabildiğince uzaklaştırdı.

Arşiv yapraklarını geriye doğru çevirdiğimizde dört ay önce yaşadıklarımızın Pazar günü katılacağımız referandumu ortaya çıkardığı ortaya çıkıyor. Mayıs ayındaki karmaşık ve hadi söyleyelim alengirli Cumhurbaşkanlığı seçimleri başarısızlıkla sonuçlanınca AK Parti yönetiminin bulduğu bir ara formüldü önümüze konan anayasa paketi. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 367 kararının ileriye dönük tahribatını ortadan kaldıracak “toplantı yeter sayısı 184” maddesi de, Cumhurbaşkanının parlamento tarafından değil halk tarafından seçilmesi talebi de bu ara formülün sonucu. AK Parti yönetimi Cumhurbaşkanını halk tarafından seçtirmek suretiyle, seçimlerin ileride rejim tartışması haline gelmesini önlemek istedi. Ya da açık konuşalım: Bana seçtirmiyorsanız, ben de size seçtirmem dedi.

Ancak gelişmeler AK Parti’nin beklediği gibi yürümedi. Çünkü 22 Temmuz’da kimsenin beklemediği bir sonuç alan AK Parti, ikinci döneminde meclisten cumhurbaşkanını çıkarabildi. Ancak referandum süreci başlatılmıştı. Üstelik referanduma götürülen anayasa paketindeki geçici 19. maddenin “11. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir” ibaresi Gül’ün referandum sonrası Cumhurbaşkanlığına soru işareti düşürdüğü için geçtiğimiz hafta meclis tarafından paketten çıkarıldı. Yeni soru şu ana kadar oy kullananların durumunun ne olacağı şeklindeydi. YSK bu hafta referandumun yapılacağına karar verdi.

YSK referandum kararını teyit etti etmesine ancak şu soruyu kendimize sormalıyız: referandum ile ilgili Temmuz ayındaki heyecan sürüyor mu? Hayır… Son üç ayda yaşadıklarımız sandığı gündemimizden çıkardı. Özellikle artan terör saldırılarının en büyük zararı sandığa verdiği, yani aslında demokrasiyi sakatladığı açık bir gerçek.

Terör sandığı sakatladı çünkü terörü konuşmaktan sandığı ve sandıkta oylayacağımız maddeleri, hadi açık söyleyelim, Türkiye’nin demokratik geleceğini tartışmaya vakit bulamadık. Daha önemlisi referandum ile ilgili heyecanımız kalmadı. Son yaşadıklarımızın referanduma katılımı önemli ölçüde etkileyeceği ortada.

Erdoğan hükümetinin anayasa değişiklik paketinin referanduma götürülmesinden bu yana referandumu engellemeye yönelik girişimlerde bulunan muhalefet ise referandum sonrası için önemli hesaplar yapıyor. Referanduma katılımın düşük oranda olacağı beklenirken, düşük katılımın meşruiyet tartışması başlatacağı, AK Parti hükümetinin zor durumda kalacağı tahmin edilebilir bir gelecek. Muhalefetin referanduma düşük katılım olursa ne söyleyeceği aşağı yukarı kestirilebiliyor. Yüzde kırk yedi ile iktidara gelen AK Parti yönetiminin sandığa kamuoyunun yüzde kırk yedilik kitleyi taşıyamaması büyük bir başarısızlık olarak görülecek. Gündem belirleyemeyen hükümetin bu durumda güç duruma düşeceği söylenebilir. Referandumdan evet çıksa bile, Türkiye’yi yeni tartışmaların beklediği göz ardı edilmemeli. Kendimizi “referandum sonucu kamuoyunun görüşünü yansıtmıyor” tartışmasının içinde bulabiliriz. Bunun ise demokrasimize ne kadar fayda sağlayacağının yanıtını siz verin.

www.iyibilgi.com

Bu haber 304 defa okundu.