En Sıcak Konular

Amerika Türk şehitlerinin yasını tutar mı?

15 Ekim 2007 11:29 tsi
Doğada diğer canlıların yaşamında görülen bazı kesitler kimi zaman insanlar ve ülkeler arasında yaşanan ilişkileri de kavramamıza yardım olacak örnekler sunmaktadır. Bugün bunlardan en çarpıcı olanlarından birini paylaşacağım sizlerle.

Ama önce, bu örneği vermemizi gerektiren Türkiye ve dünya gündeme bir göz atmakta yarar var. Çünkü gelişmeler hiçte hoş değil. Uzun yıllarımızı ipotek altına alacak hadiseler yaşanıyor son günlerde..

Malum, ABD Dışişleri Komitesi'nde Ermeni iddialarının kabul edilmesi iki ülke ilişkilerini hassas bir noktaya getirdi. O kadar ki, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt durumu değerlendirirken, ''ABD ayağına kurşun sıktı'' dedi. Tasarının genel kurulda da kabul edilmesi halinde, Türk ABD ilişkilerinin eskisi olmayacağının sinyallerini verdi.

Orgeneral Büyükanıt’ın sözlerinin Amerika cephesinde nasıl bir etki oluşturacağını beklerken, ABD'de Temsilciler Meclisi'nin Başkanı Nancy Pelosi, Ermeni iddialarını içeren tasarının, Başkan George W. Bush'un çabalarına karşın, genel kurulda oylatılacağını açıkladı. Nancy Pelosi'nin başyardımcısı konumundaki Steny Hoyer de, "Bu tasarı, 16 Kasım'dan önce genel kurula gelecek" dedi. Kaldı ki ben Başkan Bush’un çabalarını da samimi bulmuyorum.

Uluslararası ilişkilerde atılan her adımın bir anlamı vardır. Kamuoyları bu tür kriz anlarında tam olarak ne olup bittiğini çoğu kere yıllar sonra öğrenir. İçinde yaşadığımız süreçte ABD’nin ne yapmak istediğini tam olarak anlayabiliyoruz da, Türkiye’nin ne yapmak istediğini ve bu krizden Türkiye’yi en az hasarla çıkarmak için ne tür bir strateji izlediğini bilmiyoruz.

Üzülerek ifade edelim ki şu ana kadar görünen tablu şu: Türkiye sonucu etkilemeye yönelik etkin çözümlerden daha çok, iç kamuoyunun tepkisini minimize edecek arayışlar içinde. Nitekim Orgeneral Büyükanıt, “Bunu Türk kamuoyuna anlatamayız" derken, asıl kaygının ne olduğunun da ipuçlarını vermiş oluyor. Sanki iç kamuoyu teskin edilebilse, gelişmeler çok da kaygı verici değilmiş gibi. 

Avutma turları....

Türkiye'nin sınırötesi operasyon için tezkere çıkarmaya hazırlandığı sırada ABD'den sürpriz ziyaret gerçekleşti. ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman ile Dışişleri Bakan Yardımcısı Dan Fried Ankara'ya geldi. Moskova'da bulunan ABD Dışişleri Bakanı Condeleeza Rice ile Savunma Bakanı Robert Gates'in ikili ilişkilerin hassaslaşması üzerine "Ankara'ya gidin" talimatı verdikleri öğrenildi. Ziyaretin amacı ABD’nin geri atacağı konusunda geri adım atmak değil. Türkiye’nin vereceği tepkinin dozunu azaltmak. Tıpkı geçtiğimiz 50 yıl boyunca olduğu gibi.

Ankara ne kadar kararlı?

Milletler onurlarıyla yaşarlar… Aksi durumda varlık nedenleri de ortadan kalkar zaten.

Hangi ülke, terörden bizim kadar canı yansaydı bu kadar sabırlı davranabilirdi. Fakat bu sabrın tonu, giderek daha büyük ölçüde zayıflık olarak algılanmaya başladı. Biz alttan aldıkça daha fazla üzerimize gelmeye başladılar.

Dikkatinizi çekerim, tavır koymak demek, ilişkileri koparmak ve harala gürele saldırmak demek değildir. Diplomaside bunun bin türlü yolu var. Kaldı ki Türkiye’nin jeostratejik avantajları var. Bir önceki yazımızda da ifade ettiğimiz gibi, Türkiye’nin üzerinde yaşadığı coğrafyanın jeostratejik değerinden Türkiye’nin müttefik saydığı ülkeler yararlandı, biz sadece risklerini üstlendik. Bunun böyle gitmeyeceği açıktı.

Türkiye bir ülkenin başına gelebilecek en büyük musibetleri yaşamasına rağmen, hala bir kısım cafcaflı laflarla idare edilebilen ve gönlü alınabilen ülke durumunda. 15 günde 30 şehit vermemize rağmen kayda değer hiçbir diplomatik mesafe alamadı Türkiye. Bu anlayışla alabilmesi de mümkün değil. Tıpkı yazının hemen başında ifade etmeye çalıştığımız durumda olduğu gibi.

ABD, Türkiye’nin kiralık ağıtçısı gibi...

Antropolog Paul ve Laura Bohannan, Nijerya'da bir cenazenin toprağa verilmesi sırasında, parayla tutulan ağıtçı kadınların sanki kendi yakınları ölmüş gibi çığlık çığlığa ağlamalarına tanık olmuşlar. Ölen kişinin öz kızı bu sırada kendini tutamayıp ağlamaya başlayınca, ağıtçı kadınlar kendisini uyarmış, bir an önce ağlamayı kesmesini söylemişler. Çünkü kendilerine sağlanan menfaat karşılığında  ağladıkları için, cenazenin yakınlarının da ağlamaya başlaması canlarını sıkmış kiralık ağıtçıların.

Üst üste verdiğimiz şehitler ve Türkiye’nin Ermeni iddialarıyla makasa alınma çabaları karşısında Türkiye’yi teselli etmek için Ankara’ya gelen ziyaretçiler bu örneği hatırlattı bana. Şehitlerimiz yerde yatıyor ama, ağıtlarının nasıl tutulacağı karmaşası yaşanıyor gibi bir izlenim var ortada. Kısacası Türkiye’nin ağıtını tutanlar asla samimi değiller. Eğer bu girişimler yeni şehitler verilmesini önlemeye matuf kalıcı bir güvenlik ortamı oluşturmayacaksa, ne anlam var ki?

Sahte gözyaşlarını anlatmak için kullanılan “timsah gözyaşları” deyiminin hakikatte de doğru olduğunu biliyıor muydunuz? Timsahlar neden gözyaşı dökerlermiş biliyor musunuz? Kesinlikle duygusal nedenlerle ve bir merhamet duygusuyla değil. Avlarını yemek için büyük bir iştahla ağızlarını sonuna kadar açtıklarında, bu hareket timsahların gözüne o kadar büyük bir basınç yapıyormuş ki, hayvanın gözyaşları dışarı akmak zorunda kalıyormuş.

Bitti mi? Bitmedi. Araştırmacılar 274 tecavüz olayını tek tek mercek altına alarak incelemişler ve görmüşler ki; “kurban ne kadar çok ağlarsa, suçlu da o oranda saldırganlaşıyor.”

Demem o ki, Türkiye’nin yaşananlar karşısında çok da dirayet yansıtmayan görüntüsü ve acz hali, doymak bilmeyen iştahları daha da azgınlaştırıyor, taleplerini ve beklentilerini artırıyor.

Kısacası, bu ağıtı kendimiz tutacağız başka yolu yok.

Ama yenilerine ağıt tutacak kadar da yaş kalmadı gözlerde.

Türkiye’nin yeni çıkış yollarına ihtiyacı var. Çünkü bu yol, yol değil. Mayın dolu.

Üstelik dost bildiklerimiz tarafından döşenmiş.

Osman Özsoy / haber 7              



Bu haber 511 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,241 µs