Zor günler: Erdoğan güç durumda!

11 Ekim 2007 17:15 tsi
Artan terör saldırıları… Toplumda oluşan beklentiler… Küresel aktörlerin Ortadoğu’daki hesapları… Türkiye’den talep edilenler… Yeni kabinedeki eksikler… Sayılan tüm bu gelişmeler bir kişiyi oldukça zor bir pozisyo

22 Temmuz seçimleri Türkiye’nin aylarca yaşadığı dalgalı süreçten çıkışı için önemli bir gelişmeydi. AK Parti iktidarının dört yıllık iktidarında yakalanan ekonomik ve siyasi istikrar ivmesinin, 22 Temmuz seçimlerinde Erdoğan’ın aldığı yüzde kırk yedilik oy desteğiyle artacağı önemli bir beklentiydi.

Ancak artan terör saldırıları, toplumun hükümetten askeri güç kullanmasına yönelik artan talebi, küresel aktörlerin Ortadoğu bölgesi üzerindeki hesapları, yeni projelerde Türkiye’den beklenenler ile Türkiye’nin çıkarlarının kimi zaman çatışması Erdoğan’ı zor durumda bırakıyor.

Başbakan Erdoğan bir yandan sözde Ermeni soykırımı tasarısını kabul eden ABD’ye yanıt vermek ile yüzleşirken, diğer yandan artan terör saldırılarına Türkiye’nin nasıl tepki vereceğini tüm stratejik sonuçları hesaba katarak belirlemeye çalışıyor. Toplumdan yükselen “sınırötesi operasyon” talebinin ise Erdoğan’ın elini güçlendirmediği açık. Erdoğan terör ve dışilişkiler gibi hükümet değil devlet meselesi olan durumlarda Genelkurmay ile birlikte hareket ediyor ancak bu hayati meselelerde özellikle muhalefetten destek göremediğini vurgulamak gerekiyor.

Üstelik bu kez Erdoğan eskiye nazaran daha güç bir durumda. Geçmiş dönemde Abdullah Gül ile birlikte hareket eden Erdoğan’ın kabinesi de güçlü isimlerden oluşuyordu. Ancak 22 Temmuz sonrasında ortaya çıkan tablo yeni kabinenin etkin olmaması. Seçimlerden sonra Erdoğan’ın bakanlarından çok azı kendilerini yeni çalışmalarla gösterdi. Hatta denebilir ki sadece Kültür Bakanı Ertuğrul Günay bakanlığın kendisine açtığı alanı kullanarak etkin bir bakanlık yürütüyor. Diğer bakanların şu an için isimleri basında çok az anıldı.

Bu Erdoğan’ın durumunu güçleştiriyor. Çünkü bir önceki dönemde Başbakan Erdoğan eleştirileri tek başına karşılamak durumunda değildi. Örneğin Erdoğan’ın müsteşarı Ömer Dinçer eleştirilir, bakanlar sıklıkla tartışmalara katılır, Erdoğan bu çatışmaların dışında kalırdı. Ancak şimdi Erdoğan yalnız kalmışa benziyor. Bu yüzden tüm eleştiriler kendisine yöneliyor.
Başbakan Erdoğan için bu sürecin oldukça yorucu olduğu vurgulanmalı. Erdoğan’ın bu süreçle nasıl başa çıkacağı ise soru işareti.

Ancak Erdoğan’a kimi öneriler de gelmiyor değil. Bunlardan bir tanesi Erdoğan’ın sınırötesi operasyon ile ilgili toplumun önüne net bir proje koyması gerektiği. Bu Türkiye’nin meselesi. Diğer bir deyişle tüm devlet organlarının ortaklaşa ve uyum içinde hareket etmesi gerekiyor. Bu devlet meselesi ancak yürütmenin başı olarak Erdoğan’ın sorumlu tutulacağı unutulmamalı. Alınacak sınırötesi operasyon kararının yeni sorunları beraberinde getireceği düşünülürse Erdoğan’ın bu ikilemden nasıl kurtulacağı önem kazanıyor. Devletin soğukkanlılıkla aldığı kararın sınırötesinden ziyade sorunu içeride bitirmek olduğu anlaşılıyor. Çünkü devlet sınırötesi bir operasyon öncesinde –tarihsel sorumluluğu gereği- oldukça dikkatli davranıyor. Yani ufukta olası bir operasyon görünmüyor. Bu yüzden Erdoğan’ın neden sınırötesi operasyon yapmamak gerektiğini, ya da operasyonun beklendiği gibi konvansiyonel değil, nokta atış olacağını topluma iyice anlatması gerekiyor. Bu toplumu belli oranda rahatlatacaktır. Erdoğan’a yapması tavsiye edilen ikinci mesele ise terörle mücadelede devletin güveneceği sivil bir ismi terörle mücadele yüksek bürokratı olarak ataması. Bu adımın terörle mücadele koordinasyonunu hızlandıracağı ve meseleyi sürekli takip eden bir makamın varlığının toplumu rahatlatacağı belirtiliyor.

Bu haber 850 defa okundu.