“Kan”ı bağlayan, “kan”ı ayırabilir mi-2 Şerif Mardin ve Vamık Volkan gibi bilim adamlarının sözleri Türkiye’nin gündemini belirleyecek denli çok konuşuldu. Birinci bölümün son s" /> “Kan”ı bağlayan, “kan”ı ayırabilir mi-2 Şerif Mardin ve Vamık Volkan gibi bilim adamlarının sözleri Türkiye’nin gündemini belirleyecek denli çok konuşuldu. Birinci bölümün son s"/>

En Sıcak Konular

Tehlikeli bilim Türklerden ne istiyor?

9 Ekim 2007 17:08 tsi
Tehlikeli bilim Türklerden ne istiyor? “Kan”ı bağlayan, “kan”ı ayırabilir mi-2 Şerif Mardin ve Vamık Volkan gibi bilim adamlarının sözleri Türkiye’nin gündemini belirleyecek denli çok konuşuldu. Birinci bölümün son s

Yazının ilk bölümü için tıklayınız

Peki bu bilim adamlarının önemi ne? Bu profesörlerin en önemli-basit özelliği, aslında alanlarında son derece uzman ve uluslar arası saygınlığa sahip olmaları. Ancak kabul etmek gerekir ki, bu saygınlık çoğu zaman sorgulanmadan ve eleştirilere kapalı olarak yansıtılmalarına neden oluyor.

Peki bu insanlar ne söylüyor ve neden şimdi söylüyor? Şerif Mardin’in söyledikleri çok yazıldı ve irdelendi. “Mahalle Baskısı” kavramı böyle ortaya çıktı ve sosyolojik bir tanım olmanın ötesine geçerek, açık biçimde siyasallaştı.

Elbette bu kadar konuşmadı Mardin. Söylediklerininin-kendi bilimine göre-altı boş değildi. Bir özet çıkarılması gerekirse, nihayetinde Türkiye’deki İslami referanslara sahip olduğu söylenen politik odağın rahatsız edici etkilerine dikkat çekiyordu.

Çok özetle, örneğin AKP’nin halkı tamamen sarıp sarmaladığını, mahalli menfaatleri öne çıkardığını ama hakkında milli menfaatler konusunda şüpheler olduğunu, türbanın yasaklanmasının kesinlikle anti-demokratik ama kadınların korkmasının ise muhakkak yerinde bir karar olduğunu, Malezyalaşabileceğimizi ama bunun olmayabileceğini, hep tetik olmak gerektiğini, isim de vererek Türkiye’deki tarikat gerçeğini, manzaranın parlak gözükmediğini ama iyi taraflarını da görmemezi gerektiği sari konularda konuştu.

Ezcümle ve mealen “bu kadarlık İslam’ın yeterli” olduğunu söyledi. Demokrasi için AKP’nin ve etrafındaki kesimin iyi yaptıklarına teşekkür edip, olası yanlışları için de sürekli dikkat etmemiz gerektiğini belirtti.

Peki ama bu “tarif” ne? Sanki “tam ortadan” yapılan bu konuşma Batı’nın “ılımlı İslam” tasvirine denk düşüyor!

Vamık Volkan ne dedi? O da yine mealen şunları söyledi; “Bugün din kelimesi kullanılmak suretiyle bir kısıtlama var, dini kullanma var, bunun politik göstergeleri var, bilhassa kadınlara hürmet gerekiyor, kadınları kısıtlarsan iyi olmaz, İslami diyorlar ama dinle alakası yok, dini kullanıyorlar, en önemlisi de tarikatlar, ciddiye almak gerekiyor, din işin içine karıştığı zaman kan dökülür, Türkiye İslam devleti olur mu? Zor. Fakat süreç başlayıp durdurulmadı mı sinsi sinsi yayılır!”

İlginç değil mi? Volkan’ın söyledikleri hakkında bir fikir sahibi oldunuz mu? Ama olmayın, çünkü bunları da söylüyor Volkan, “Kemalizm diye birşeye ihtiyacımız yok. O yumurta. Oradan doğmuşuz. Yumurtada mı kalacağız? Kemalizm’i savunanlar da yumurtada kalmışlar.”

Şimde ne demek mümkün? Yine o kadar “ortadan” ki “bilim” konuşuyor gibi. Ama tarif yine “Ilımlı İslam”. Ve heryerde bunları-onları okumak mümkün. Mardin de Volkan da heryerdeler. Aslında fikirleri her yerde.

Açık biçimde “ara formül” söylemiyorlar. Kesin cümleler kuruyorlar ama kimsenin damarına basmıyorlar. Yeri geldiğinde iki tarafı da hallice övüyorlar. Ama şurası aşikar. Kemalizm’e de kendi anladıkları İslam’ın dışındaki İslam’a da yakın değiller.

Tehlikesi var mı? Demokrasilerde fikirlerin tehlikesi olmuyor. Temel prensip bu. Volkan ve Mardin de aynı fikirdeler. Ama yayılması (!) tehlikeli. Mardin ve Volkan da aynı fikirdeler. Üstelik onların fikirleri “basın” yoluyla yayılıyor.

Hem psikolojinin hem sosyolojinin politiği böyle oluyor. Politik-psikoloji, Politik-sosyoloji bu! Böyle yapılıyor. Ne demiştik? Niye bizde “Politik Psikiloji Merkezi” yok, değil mi?

Var efendim. Dana doğrusu vardı. Bakın sonra ne oldu. 1992 yılında Başbakan Demirel’in talimatıyla “Başbakanlık Politik Psikoloji Merkezi” kuruldu. Başına Prof. Dr. Abdülkadir Çevik getirildi.

Kurumun aktif olduğu kısa zaman diliminde toplumsal olaylar, terör ve terörizm konularında raporlar hazırlandı.

Merkez’in PKK terörünün ‘Kürt sorununa’ dönüşmesini engellediği fikri savunuldu. 1994’te konuyla ilgili bir konferans düzenlendi ama toplantı bazı kişiler tarafından sabote edildi! Merkez Yöneticileri’nin iddiası bu.

Devamında Prof. Çevik, ‘bölücülük’ suçlamasıyla dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nusret Demiral’ın karşısına çıkarıldı!
 
Prof. Çevik tartışmalı toplantıyı şöyle anlatıyor;

-24-26 Ocak 1994 tarihleri arasında Ankara’da üst düzey devlet görevlilerinin de katılımıyla Kürt Sorunu toplantısı düzenlediniz. Büyük tartışmalara sebep olan bu toplantının fikir babası kimdi?

”Toplantı fikri bizden çıktı. Teoride çalıştığımız bir meseleyi konunun muhatapları ile tartışmanın yararlı olacağını düşündük ve üç gün süren bir toplantı düzenledik. Ankara Üniversitesi Senato Salonu’ndaki toplantıya Tarık Ziya Ekinci, Şerafettin Elçi gibi isimlerin yanı sıra, parlamentoda grubu bulunan partilerden birer temsilci, üniversitelerin tarih, psikoloji bölümlerinde görev yapan öğretim üyeleri, MİT, Genelkurmay ve emniyetten yetkililer davet edildi. Bir tanesi ünlü bir tarihçi olan Norman Itkowitz, diğeri Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda görevli bir büyükelçi, diğeri Vamık Volkan’dı.”



Bu haber 1,461 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,808 µs