bağırsaklara hitap etmek | " /> bağırsaklara hitap etmek | "/>

En Sıcak Konular

Beyne değil, bağırsaklara hitap etmek

4 Ekim 2007 13:40 tsi
Beyne değil, bağırsaklara hitap etmek Sabah yazarı Emre Aköz, şeriat korkusu duyanları ikiye ayırdı. Aköz, ilk grubu toplumsal konumu gereği 'bilmek ya da öğrenmek' zorunda olmayanlar oluşturuyor. Bunlar 'şeriatın geleceği' düşüncesine safça inanıyor olabilir. Aköz'e göre bu grup masumdu


Emre Aköz / Sabah

Bağırsaklara hitap etmek

Dün Cem Küçük'ün yönettiği 'Satranç Tahtası' programı için bir dönem Sabah'ta yazan Ömer Lütfi Mete ile bir araya geldik.

Mete, "şeriatı getirecekler, kadınları çarşafa sokacaklar" diye korkanların samimiyetini uzun süre sorgulamış. Ve sonuçta karar vermiş: "Bu kişiler samimi; yani o korkuyu gerçekten yüreklerinde hissettikleri için öyle konuşuyorlar."

***

İtiraz ediyorum.

Banka çalışanı Türkan, müşteri temsilcisi Badesu, öğretmen emeklisi Muazzez böyle düşünebilir, böyle hissedebilir.

Çünkü onlar "bilmek ya da öğrenmek" zorunda değil; ne meslekleri bunu gerektiriyor, ne de toplumsal konumları.

Peki ya "kanaat önderi" rolüne soyunanlara mesela medyada yorum yapanlara, köşe yazarlarına filan ne demeli?

Onlar "bilmek, bilmiyorsa da öğrenmek" zorunda değil mi?
"Boğaz'a bakarak rakı içmek istiyorum, ya engel olurlarsa" gibi şapşalca laflar etmeye hakları var mı?

***

Bu tip soruları ortaya atanlar, Türkiye'de yaşamıyor herhalde. Çünkü yaşasalardı şunları bilirlerdi:
Güya rakı bizim 'milli içkimiz'. Ama beş yıl öncesine kadar, bir Yunan turiste rakı ikram etmekten utanırdık. Halbuki rakı 'uzo'nun abisi sayılır. Gel gör ki anasonuyla, alkolüyle bizim rakılar berbattı.
Sonra Tekel özelleştirildi, içki sektörü serbestleştirildi. Şimdi sürüyle üreticimiz, birbirinden lezzetli markalarımız var.

Bu ne anlama gelir?

Üzüm yetiştiren çiftçisiyle, fabrikadaki işçisiyle, dağıtımı gerçekleştiren bayi ve kamyoncularıyla, lokantacısıyla, garsonuyla, bakkalıyla binlerce aile şu koca rakı sektöründen ekmek yiyor.
Bitmedi: Bir de işin içinde yabancı sermaye var.

Peki bu iktidar rakıyı engellemek isteseydi, ne yapardı? Mesela: 1) Kendinden önceki hükümet döneminde alınmış olan özelleştirme kararını iptal ederdi. 2) Rakı üretimini giderek düşürür, göstermelik hale getirirdi.

***

Dediğim gibi... Sokaktaki vatandaş bunları düşünmeyebilir.

Ama kanaat önderiysen, yorum yapıyorsan bu basit bağlantıları bilecek; aptalca laflar etmeyeceksin.
Bütün ciddi araştırmalar, muhafazakârlıkta azalma olduğunu gösterirken, "şeriat gelir" diye korkuyorsan, 'Ayşanım Teyze'den ne farkın kalır?

Bak arkadaşını sokağın ortasında ensesine kurşun sıkarak öldürdüler. Bunu yapanlar ve yaptıranlar pişman da olmuyor ha! "Yaptık, yine yaparız" diyorlar. Bolca da alkış topluyorlar. Türküsü söyleniyor, klibi yapılıyor cinayetin.

Ama hemen karşında, yanı başında duran bu tehlikeden tedirgin olacağına, uyduruk korkularla oyalanıyorsun.

İşte bu yüzden Ömer Lütfü Mete'ye katılmıyorum. "Bilme" konumunda olanlar, "öğrenmemekte" ısrar ediyorsa, burada bir "samimiyetsizlik" var demektir.

***

Geçen gün Mehmet Ali Birand, "Gerçek bu değil, diyorsun ama korkanlar var, onları ne yapacağız " dedi.

Korkanlarla uğraşmak, korkuların üstünde çalışmak, onları kaşımak ya da tedavi etmek politikacıların işi; bizim değil.

Aktüel'in son sayısında psikiyatri profesörü Vedat Şar ile yapılmış röportaj var: 'Duygulara, heyecanlara' karşı hassas, buna karşılık 'mantığa kapalı' bir "politik beyne" sahip olduğunu söylüyor insanların.

Hoşunuza mı gitti? "Aaa, benim de bir politik beynim var" mı diyorsunuz?

Hemen havaya girmeyin canım. Bakın Prof. Şar şöyle devam etmiş: " ABD siyasetinde buna 'bağırsaklara hitap etme' deniyor. Duygulara seslenmeyen siyasetçinin hiç şansı yok."

İşte 'duygu-duygu' diye övündüğünüz bundan ibaret: Siz kalple ilişkili sanıyorsunuz ama asıl bağlantı noktası aşağılarda ve pis kokuyor.



Bu haber 615 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,217 µs