açılış konuşması | " /> açılış konuşması | "/>

En Sıcak Konular

Org. İlker Başbuğ'un Kara Harp Okulu açılış konuşması

25 Eylül 2007 15:39 tsi
Org. İlker Başbuğ'un Kara Harp Okulu açılış konuşması Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, iç güvenlik harekatında kamuoyunun, mücadelenin süresine ilişkin gerçek dışı beklentiler içine girmemesi veya yetkililerce sokulmaması gerektiğini belirterek, yürütmeden sorumlu politik makamlar ile askeri

Orgeneral Başbuğ, "Bölücü terörle mücadelenin, güvenlik alanı ile ekonomik, sosyo-kültürel ve psikolojik harekat alanlarında devlet tarafından yürütülmesi daha yararlı olur. Terörle mücadelenin süresini kısaltabilmek için bu alanlardaki faaliyetlerin paralel ve eş zamanlı yürütülmesi önemlidir" dedi.

2007-2008 eğitim öğretim yılının açılışı dolayısıyla Kara Harp Okulu'nda bir tören düzenlendi. Açılış törenine Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Başbuğ, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral Atila Işık ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu da katıldı. Eğitim öğretim yılı açılışı dolayısıyla Harbiyeliler'e ilk dersi veren Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Başbuğ, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin temel unsurlarını oluşturan ulus devlet, üniter devlet ve laik devlete yönelik tehdit ve risklerin değerlendirilmesi konulu bir konuşma yapacağı ifade etti. ABD'nin yaşadığı 11 Eylül saldırılarının, en güçlü devletlerin bile terörün hedefi olabileceklerinin bir işareti olduğunu vurgulayan Başbuğ, yaşanan bu saldırıların, terörün küreselleşmesinden başka bir şey olmadığını ifade etti. Orgeneral Başbuğ, Türkiye'nin, içinde bulunduğu zor coğrafyada geniş bir risk ve tehdit yelpazesi ile karşı karşıya olduğunu vurguladı. Türkiye'nin bugün karşı karşıya kaldığı bölücü terör hareketinin temelinde etnik milliyetçiliğin bulunduğuna dikkat çeken Orgeneral Başbuğ, bunların hedeflerinin ulus devlet ve üniter devlet yapısını ortadan kaldırmak olduğunu kaydetti.

Terörün öncelikli hedefinin ulus devlet olduğuna işaret eden Orgeneral Başbuğ, "Etnik kimliklerinin Anayasal güvenceye kavuşturulması sık sık ve açıkça dile getirilen temel husustur. Bu husus da Türkiye'nin ulus devlet yapısını hedef almaktadır. Sonraki hedef ise üniter devlettir" diye konuştu. Bölücü terör örgütüne karşı yürütülen iç güvenlik harekatının Türk halkı, medya ve politikacılar tarafından iyi anlaşılması ve değerlendirilebilmesi için klasik harekat ile terörist örgütlerle mücadele arasındaki

temel farkların iyi anlaşılması gerektiğini dile getiren Orgeneral Başbuğ, klasik harekatın devletler arasında, iç güvenlik harekatının ise devlet ile terörist organizasyonlar arasında icra edildiğini kaydetti.

Devletlerin, ulusal ve uluslararası hukuka ve yasalara uymak zorunda olduklarını vurgulayan Orgeneral Başbuğ, teröristlerin ise böyle kısıtlamalarla karşı karşıya olmadığını, bunun da iç güvenlik harekatını zorlaştırdığını vurguladı. Orgeneral Başbuğ, "Türkiye, terör tehdidi altında olan ve terör olaylarıyla yaşayan bir ülkedir. İnsanların temel hak ve özgürlüklerinin gereksiz yere kısıtlanması nasıl kabul edilemezse, bu hak ve özgürlüklerin teröristler tarafından istismar edilmesi de kabul edilemez" diye konuştu.

İç güvenlik harekatında kamuoyunun, mücadelenin süresine ilişkin gerçek dışı beklentiler içine girmemesi veya yetkililerce sokulmaması gerektiğini kaydeden Orgeneral Başbuğ, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in, 'Terörle mücadelede karşı karşıya kalınan olayların yaklaşık yüzde 80'i ne tam askeri ne de tam politiktir. Sorunların hem politik hem de askeri boyutları vardır. Her askeri kararın politik sonuçları olabileceği gibi, her politik kararın da askeri sonuçları olabilir' sözüne atıfta bulunarak,

"Yürütmeden sorumlu politik makamlar ile askeri makamlar arasında ortak görüşlere ulaşılması ve kararların ortak olarak alınmasını sağlayacak düzenlemelerin yapılması çok yararlı olacaktır" şeklinde konuştu.

Bölücü terörle mücadelenin, güvenlik alanı ile ekonomik, sosyo-kültürel ve psikolojik harekat alanlarında devlet tarafından yürütülmesinin daha yararlı olacağını ifade eden Orgeneral Başbuğ, terörle mücadelenin süresini kısaltabilmek için bu alanlardaki faaliyetlerin paralel ve eş zamanlı yürütülmesinin önemine dikkat çekti.

Atatürk'ün ulus devlet anlayışının dinsel ve etnik temellere bağlı olmadığını ve bağlanmaya da çalışılmaması gerektiğini kaydeden Orgeneral Başbuğ, Atatürk'ün devriminin ümmet toplumundan laik ulus devlete dönüşüm olduğunu, bu nedenle laiklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan tüm değerlerin temel taşı olduğunu söyledi. Orgeneral Başbuğ şunları söyledi:

"Ne gariptir ki, dün olduğu gibi bugün de laiklik karşıtı hareketlerin ve etnik milliyetçilerin öncelikli ve ortak bir hedefi vardır. O da ulus devlet yapısıdır. Laiklik karşıtı hareketler ulusun oluşumunda din temelini hakim kılmaya çalışırken, etnik milliyetçiler ise ulus devlet anlayışını etnik farklılıkların görülmemesi, yok edilmesi şeklinde anlatmaya ve ulus devletin ortak değerlerini, paydalarını zayıflatmaya çalışmaktadır."

Laiklik ilkesinin, ulus devlet ve Atatürk milliyetçiliğinin olmazsa olmazı olduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, "Anayasa'daki laiklik ilkesine ilişkin işlevsel tanımlar tartışma konuları içerisine çekilmemelidir" dedi. Cumhuriyetin temel nitelikleri olan demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti niteliklerine sahip çıkma ve koruma görevinin, kendisini Türk ulusunun bir ferdi olarak hisseden herkese düşen bir görev olduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, bu yapı ve niteliklerin korunmasında her zaman taraf olduğunu ve olmaya devam edeceğini dile getirdi.

 

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, Irak'ın kuzeyinde yaşanan gelişmelerin, bu bölgede yaşayan Kürt gruplara tarihte hiç olmadığı kadar büyük siyasi, askeri, hukuku ve psikolojik güç kazandırdığını söyledi. Orgeneral Başbuğ, ABD'yi ise "Türkiye'nin desteğini almayan bir çözümün, Irak için kalıcı bir çözüm olmayacağını ve Irak'ın kuzeyindeki bölücü terör örgütünün varlığının Türkiye için hayati bir tehdit oluşturduğunu, zamanın söz söyleme değil, eylem zamanı olduğunu anlaması ve görmesi gerekir" sözleriyle uyardı.

Kara Harp Okulu'nun 2007-2008 eğitim öğretim yılı açılışında bir konuşma yapan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Başbuğ, Türkiye'nin bölücü terör örgütüne karşı yürüttüğü mücadelenin, Irak'taki gelişmelerden ve oluşumlardan soyutlanamayacağını söyledi. Irak'ta ve özellikle Irak'ın kuzeyinde meydana gelen gelişmelerin, Türkiye'nin geleceğini ve güvenliğini tehdit edebilecek boyutlara ulaşma yolunda oldukça mesafe aldığına dikkat çeken Orgeneral Başbuğ, 1985 yılında 200 mensubu bulunan terör örgütünün,

1988 yılındaki Halepçe ve sonrasında yaşanan mülteci olaylarıyla mevcudunun bin 500'lere çıktığını kaydetti. Orgeneral Başbuğ, birinci Irak savaşının ardından bu rakamın 12 binlere yükseldiğini kaydederek, 1993-1995 yıllarının terörle mücadelede en şiddetli yıllar olduğunu, 1995 yılından sonra örgütün kültürel, siyasal alandaki ayrılıkçı faaliyetlere ağırlık verme kararı aldığını belirtti. Terörist unsurların önce 20-30 kişilik gruplara bölündüğünü anlatan Orgeneral Başbuğ, bugün ise 7-8 kişilik gruplara

dönüştüğünü belirtti.

Orgeneral Başbuğ, terör örgütünün silahlı kadrosuna büyük zayiat verilmesine rağmen örgütün nasıl hala ayakta olduğu sorusunun cevabını ise şu ifadelerle verdi:

"Birinci neden, örgüte katılımın tam olarak engellenememesidir. Bu görev, devletin bütün kurum ve kuruluşlarına düşmektedir. İkinci neden ise yaşanan süreçte örgütün çok zor durumlara düşmüş olmasına rağmen yapılan bazı hatalar ve ortaya çıkan şartlardan çok iyi yararlanarak durumunu tekrar düzeltmiştir. Koşullar, her zaman örgütün lehine cereyan etmiştir. İran-Irak savaşı, Halepçe olayları, Körfez savaşı, ikinci Irak savaşı bunlara örnektir."

Yapılan en büyük hatanın, terör olaylarının azaldığı dönemlerde terörün bittiği yanılgısına kapılmak olduğunu ifade eden Orgeneral Başbuğ, iç güvenlik harekatında, güvenlik güçlerine düşen görevin, teröristleri arayıp, bulup etkisiz hale getirmek olduğunu, böylece terörist eylemlerin kontrol altına alınması ve en az seviyeye indirilmesi ile terör örgütünün ve destekleyicilerinin başarı umutlarının söndürülmesi hedeflerine ulaşılabileceğini söyledi.

Türkiye'nin Irak'la ilgili kaygılarının bulunduğuna işaret eden Orgeneral Başbuğ, Irak'ın toprak ve siyasi bütünlüğünün korunması, bölücü terör örgütünün Irak'ın kuzeyinde barınması ve Irak'taki Türkmenler'in durumunun, bu kaygıların başında geldiğini vurguladı. Irak'ın kuzeyindeki oluşum ve gelişmelerin bu bölgedeki Kürtler'e tarihte hiç olmadığı kadar siyasal, hukuki, askeri ve psikolojik güç kazandırdığına dikkat çeken Orgeneral Başbuğ, bu durumun, vatandaşların bir kısmı üzerinde yeni bir aidiyet

modeli oluşturabileceği endişesine işaret etti. Şii nüfusunun çoğunluğa sahip olması ve İran tarafından desteklenmesinin, konuyu daha karmaşık hale getirdiğini belirten Orgeneral Başbuğ, Irak, gerçekten toprak ve siyasi bütünlüğünü koruyup koruyamayacağı sorusuna bugün için net bir cevap vermenin mümkün olmadığını dile getirdi.

Bölücü terör örgütünün Irak'ın kuzeyinde barınması ve bu bölgeden beslenmesi ile ABD ve Irak'ın, terör örgütüne karşı hiçbir yaptırımda bulunmamasının diğer önemli sorunu oluşturduğunu anlatan Orgeneral Başbuğ, Irak'taki Türkmenler'in durumu ve bir iç savaşta çatışan taraflardan birisi haline gelmesinin, Türkiye açısından çok ciddi bir durumun ortaya çıkmasına neden olabileceğini ifade etti. Orgeneral Başbuğ, Türkiye'nin bütün bu sorunları en iyi şekilde yönetebilmesi için, siyasi karar alıcılarla

devletin ilgili kurum ve kuruluşlarının ve kamuoyunun bu sorunların Türkiye'ye etkileri konusunda görüş birliğine sahip olmaları gerektiğini vurguladı. Orgeneral Başbuğ, "Türkiye'nin içinde bulunduğunuz şartlarda, tek başına Irak'taki gelişmelere yön verebilecek güce sahip olmadığı söylenebilir ancak Türkiye'nin gelişmeleri engelleyebilecek, maliyetleri artırabilecek bir güce sahip olmadığı da söylenemez" dedi.

Türkiye'nin, Irak'la ilgili kaygılarının, Türkiye-ABD ilişkilerini de yakından ilgilendirdiğini ve etkilediğini ifade eden Orgeneral Başbuğ, ABD'nin, Türkiye'nin desteğini almayan bir çözümün, Irak için kalıcı bir çözüm olmayacağını ve Irak'ın kuzeyindeki bölücü terör örgütünün varlığının Türkiye için hayati bir tehdit oluşturduğunu, zamanın söz söyleme değil, eylem zamanı olduğunu anlaması ve görmesi gerektiğini ifade etti. Sorunların zamana yayılmasının, sorunların daha da büyümesine ve derinleşmesine

neden olabileceği uyarısında bulunan Orgeneral Başbuğ, iki ülkenin de varolan durumu ciddiye almaları gerektiğini söyledi.

Orgeneral Başbuğ, son zamanlarda Atatürk milliyetçiliği konusunun sık sık konuşulmaya başlandığına işaret ederek, Atatürk milliyetçiliğinin yayılmacılığı ve ümmetçiliği reddeden, laik bir ulusçuluk olduğunu söyledi. Kültürel alanda yapılan düzenlemelerin 'daha fazla özgürlük' başlığı altında siyasal alana doğru götürülmesinin, farklılıkların gereğinden fazla derinleştirilmesi ve bu konuların ülke gündemine yoğun şekilde sokulmasının ülkeyi kutuplaşmaya sürükleyebileceğini kaydeden Orgeneral Başbuğ, yeni

kültürel kimlik arayışları, küreselleşme ve çok uluslu şirketlerin etkisiyle sosyal devlet olgusunun kaybolması, ekonomik beklentiler ve sorunlar ve yaşanan büyük göç olgusunun, toplumları ister istemez yeni dayanışma arayışlarına ittiğini anlattı. Dinsel örgütlenme modelini kullanan bazı cemaatlerin, yeni bir kültürel kimliğin oluşumunda dini düşüncelere büyük ağırlık verdiğinin görüldüğünü dile getiren Orgeneral Başbuğ, etnik kimlikleri öne çıkaran kesimin, Cumhuriyet tarihinde görülmediği ölçüde siyasallaştığını ifade etti.

haberler.com

 



Bu haber 5,930 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,566 µs