En Sıcak Konular

Çavuşoğlu'ndan Rum kesimine uyarı

14 Ocak 2015 18:18 tsi
Çavuşoğlu'ndan Rum kesimine uyarı Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Kıbrıs Türk halkının çözümsüzlüğün mağduru veya Rum devletinde azınlık haline getirilmesine izin verilmeyeceğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile düzenlediği ortak basın toplantısında, ziyaretinin KKTC'nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın vefatının 3. yıl dönümü ile özgürlük mücadelesi lideri Fazıl Küçük'ün anıldığı bir döneme denk geldiğini belirterek "Bu iki büyük ismi saygı ve minnetle yad ediyorum" diye konuştu.
 
Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Kıbrıs konusunda gelinen aşama ve yakın işbirliğini ele alma fırsatı bulduklarını söyleyen Çavuşoğlu, bu konularda işbirliğinin devam ettiğini görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
 
Çavuşoğlu, Kıbrıs meselesinin adil ve kalıcı çözüme kavuşmasının öncelikli dış politika hedeflerinden olduğunu ifade ederek Kıbrıs Türk tarafıyla yürüttükleri çabaların devam edeceğini, çözüm konusunda tutarlı, sonuç almaya yönelik her türlü iyi niyetli yaklaşıma ve Birleşmiş Milletler'in (BM) çabalarına desteklerinin süreceğini belirtti.
 
"Anavatan ve garantör ülke olarak, Kıbrıs Türk tarafının, sorunun çözümü yönündeki kararlı çabalarına tam destek veriyoruz" diyen Çavuşoğlu, KKTC'de de birlik ve beraberlik içinde hareket edildiğini görmekten memnun olduklarını söyledi. Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
 
"Kıbrıs Türk tarafı müzakerelerin en kısa zamanda sonuca ulaşması için gerekli iradeyi göstermektedir. Ancak sadece Türk tarafının çabalarıyla sonuç almak mümkün değildir. Rum tarafının da bu yönde samimi çaba göstermesi gerekiyor. Buna karşılık Rum tarafı Doğu Akdeniz'de doğal kaynaklar konusunda Kıbrıs Türk tarafının getirdiği önerileri görmezden gelmekte ve tek taraflı başlattığı faaliyetlerini genişleterek devam etmektedir. Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarını dikkate almadan yürüttüğü tek taraflı faaliyetlerine tepkisiz kalınması elbette mümkün değildir."
 
Rum tarafının masadan kalkmasının ardından yapıcı önerileri KKTC ile ortaya koyduklarını anlatan Mevlüt Çavuşoğu, doğal kaynaklar konusunun Kıbrıs Türk halkının haklarını gözetecek şekilde ele alınması ve Rumların müzakere masasına dönmesini amaçladıklarını belirtti. Bu önerileri BM'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ve Yunanistan ile de çalıştıklarını bildiren Çavuşoğlu, "Sismik faaliyetlere ilişkin duyurunun süresinin 30 Aralık'ta bitiminin ardından Rum tarafının sondaj çalışmalarını sonlandırmasını bekledik ama tüm iyi niyetli çabalarımıza rağmen Rum tarafı tek taraflı faaliyetlerini sürdürmekte ısrar ediyor" diye konuştu.
 
Çavuşoğlu, Rum tarafının yayınladığı duyurularla mevcut sondaj sahası çalışmalarının süresini uzattığını ve alanı genişlettiğini hatırlatarak "Son olarak 5 Ocak'taki açıklamasıyla Rum lideri Anastasiadis'in tavrının değişmediğini gördük. Bu gelişmeler ışığında KKTC hükümeti Barbaros Hayreddin Paşa gemisinin TPAO'ya verilen ruhsatlar çerçevesinde bölgedeki çalışmalarına devam etmesine karar vermiştir" ifadesini kullandı.
 
"Hatadan vazgeçmeliler"
 
Türk tarafı olarak Rum yönetiminden en kısa zamanda bu hatasından vazgeçmesini beklediklerini vurgulayan Çavuşoğlu, adanın ortak sahibi olan iki halkın siyasi eşitliği temelinde oluşturulacak yeni ortaklık konusunda net bir tutum benimsenmesi, müzakere masasına geri dönülmesi, kalıcı çözüme ulaşmak için samimi çaba sarf edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
 
KKTC'nin son müzakere sürecinde her türlü çabayı gösterdiğini ve uluslararası toplumun da bunun farkında olduğunu söyleyen Mevlüt Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
 
"Rumların atacağı iyi niyetli adımlar kuşkusuz karşılıksız kalmayacaktır. Ancak şu iyi bilinmelidir ki Kıbrıs Türk halkının çözümsüzlüğün mağduru veya Rum devletinde azınlık haline getirilmesine izin verilmesi asla mümkün değildir. Önceliğimiz Kıbrıs sorununun Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini teminat altına alacak şekilde adil bir çözüme kavuşturulmasıdır. Doğal kaynaklar konusu başta olmak üzere Kıbrıs Türk tarafının hak ve çıkarlarının korunmasını Türkiye olarak vazgeçilmez görüyoruz. Türkiye ve KKTC kendileriyle yapıcı bir işbirliği yürütecek taraflarla birlikte barış, refah ve huzurun hakim olduğu bir coğrafyada ileriye doğru yürümek azmindedir. Türkiye adada ve bölgede refahın yerleşmesi yolundaki sorumluluklarını hassasiyetle yerine getirmeyi sürdürecektir. Ortak hedeflere ulaşmak için birlikte çalışmaya devam edeceğiz."
 
Çavuşoğlu, konuşmasının sonunda Rum tarafına da Türk tarafının atmakta olduğu yapıcı adımlara olumlu cevap verme ve adada barış ve refah içinde yaşanacak yeni bir ortaklık devleti kurulması için samimi çaba göstermesi çağrısında bulunarak "Gelin, hep birlikte bu sorunu çözelim ve Kıbrıs'ı bir barış ve istikrar adası yapalım" dedi.
 
Çavuşoğlu, bir gazetecinin sorusu üzerine, BM, KKTC ve Yunanistan ile sorunun çözümüne yönelik bazı adımlar attıklarını söyledi. Bakan Çavuşoğlu, "Burada karşı olduğumuz Rum kesiminin tek taraflı sondaj çalışmalarını yürütmesi. Kıbrıs Türk halkının bu rezervler üzerindeki hakkını kimse inkar etmiyor ama şu anki çalışmalar bu halkın haklarını garanti altına almıyor. Dolayısıyla KKTC kararlarını aldı, Türkiye de anavatan ve garantör ülke olarak KKTC'nin taleplerini yerine getirdi" ifadesini kullandı.
 
Müzakere masasını terk eden tarafın Rumlar olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, daha önce de Türkiye'nin KKTC'nin isteği üzerine bölgeye sismik araştırma gemileri gönderdiğini ve buna rağmen müzakerelerin devam ettiğini hatırlattı.
 
Mevlüt Çavuşoğlu, "Önemli olan sondaj çalışmasının kimin tarafından yapıldığı değil, bizim için önemli olan sondajda çıkacak gazın ve petrolün yani gelirin paylaşımı. Bunun garanti altına alınması lazım. Bu anlaşma devam edebilir ama buradan elde edilecek gelirin paylaşımı konusunda anlaşmaya varılabilir. Olayı hiç saptırmaya gerek yok" diye konuştu.
 
Doğu Akdeniz'de işbirliğine önem veriyoruz
 
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Doğu Akdeniz'de işbirliği, barış ve istikrarın sağlanmasına büyük önem verdiklerini belirterek "Hidrokarbon yatakları konusunda Kıbrıs Türk ve Rum tarafları arasında bir işbirliği ortamının sağlanmasının Kıbrıs'ta bir çözüme katkı sağlayacağına, bunun bölgeye olumlu yansımaları olacağına inanıyoruz" dedi.
 
Cumhurbaşkanı Eroğlu ortak basın toplantısında, Çavuşoğlu'nu bir kez daha KKTC'de görmekten mutluluk duyduğunu belirterek Çavuşoğlu'nun Kıbrıs konusunun önemli bir safhasında bu ziyareti gerçekleştirdiğini kaydetti.
 
"Kıbrıs Rum tarafının görüşme masasından kaçtığına ve dönmemekte ısrar ettiğine" işaret eden Eroğlu, "Rumlar, kabul edemeyeceğimiz ön koşullarla ve dayatma gayretleriyle bizim için telafisi mümkün olmayacak oldubittiler yaratmaya çalışıyor" diye konuştu.
 
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum kesiminin hidrokarbon yatakları konusundaki tek yanlı faaliyetlerini sürdürdüğünü ifade ederek KKTC'nin anavatan Türkiye ile sürekli istişare ve dayanışma içerisinde hakkını, hukukunu savunmaya devam edeceğini söyledi.
 
Bu konudaki kararlı tutumları ve desteklerinden ötürü Çavuşoğlu'nun şahsında anavatan Türkiye hükümeti ve halkına teşekkür eden Eroğlu, şöyle devam etti:
 
"Biz, Kıbrıs Türk tarafı olarak Rum tarafının tüm olumsuz tutumlarına rağmen, hep görüşme kapısını açık tutmaya çalıştık ve bu yapıcı, uzlaşıdan yana tavrımızı devam ettiriyoruz. Bildiğiniz üzere, anavatan Türkiye'nin bizim hükümetimizin yetkilendirmesi ile Kıbrıs Türk halkının  haklarının korunması için yayınladığı NAVTEX'in süresi 31 Aralık 2014 tarihinde doldu. Bunun hemen öncesinde Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisi de görevine ara vererek Gazimağusa limanına demirledi.
 
Güney Kıbrıs Rum yönetimi, yeni üç alanda hidrokarbon yatakları araştırması yapmak için 6 Ocak'ta bir NAVTEX yayınlayacağını tüm dünyaya duyurdu. Bu arada, Anastasiadis'in masadan çekilmesiyle duran görüşmeler sürecini yeniden başlatma çabası içinde olan BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, çabalarına bir fırsat tanıma adına bizden, bu tarihin bir gün öncesine denk gelen 5 Ocak tarihine kadar süre istedi; bu tarihe kadar hiçbir adım atmamamızı ve açıklama yapmamamızı önerdi. Sayın Anastasiadis, bu ön şartı ne bizim ne de anavatan Türkiye'nin kabul etmeyeceğini biliyor. Kıbrıs konusunun temelinde egemenliğin yattığını da gayet iyi biliyor."
 
"Öncelikli görevim Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını korumak"
 
Öncelikli görevinin Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını korumak olduğunu ifade eden Eroğlu, "Bu, tabiatıyla hem görüşme masası hem de masa dışı gelişmeler için geçerlidir. Takdir edilmelidir ki egemenlik haklarımızı, ekonomik çıkarlarımızı ve eşitlik statümüzü Kıbrıs Rum tarafının inisiyatifine, insafına veya rızasına bırakamayız. Bunları hem masada hem de masa dışında savunmaya devam edeceğiz. Bu konuda anavatan Türkiye her zaman yanımızda olmuştur ve yanımızda olmaya devam edeceğine de en küçük bir kuşkum yoktur" değerlendirmesinde bulundu.
 
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs'ta barışçı, uzlaşıcı, kapsamlı çözümden yana siyaset izlediklerini belirterek "Kimsenin hak ve çıkarlarında gözümüz yoktur. Ancak kendi hak ve çıkarlarımızı savunmakta da kararlıyız. Tekelci ve hakimiyetçi bir zihniyete dayalı tek yanlı hareketlerin geçmişte kimseye bir faydası olmadı, gelecekte de olmaz. Paylaşımcılığa, ortaklığa ve kazan-kazan anlayışına dayalı çağdaş yaklaşımlar, hem adamız ve bölgemizin hem de Doğu Akdeniz'de çıkarı bulunan herkesin yararına olacaktır" diye konuştu.
 
Kıbrıs Türk halkının statükoya yarım asır daha mahkum edilmesine göz yumulmasının söz konusu olmadığını belirten Eroğlu, "Kıbrıs Türk halkını 46 yıldır sonuç getirmeyen görüşmelere mahkum edenler, bilmelidirler ki her şey gibi sabrın da bir sonu vardır. Gerek BM Genel Sekreteri gerek uluslararası toplum mevcut döneme bir son şans olarak bakmakta, bunu açıkça ifade etmektedir. 50 yılı aşkın bir süredir adada bir barışı koruma görevi sürdüren BM Barış Gücü'nün görevi ay sonunda bir kez daha uzatılacaktır" dedi.
 
Doğu Akdeniz'de işbirliği, barış ve istikrarın sağlanmasına büyük önem verdiklerini söyleyen Eroğlu, şöyle devam etti:
 
"Hidrokarbon yatakları konusunda Kıbrıs Türk ve Rum tarafları arasında bir işbirliği ortamının sağlanmasının Kıbrıs'ta bir çözüme katkı sağlayacağına, bunun bölgeye olumlu yansımaları olacağına inanıyoruz. Kıbrıs'ta iki ayrı dile ve dini inanca sahip iki halk arasında varılacak anlaşmanın İslam dünyası ile Hristiyan dünyası arasında bozulmak istenen ilişkileri olumlu yönde etkileyeceği de kuşkusuzdur.
 
Kıbrıs'ta varılacak bir anlaşmanın, iki halka ait hidrokarbon yatakları ile bölgedeki diğer hidrokarbon yataklarının Avrupa'ya en uygun şekilde pazarlanmasına olanak sağlayacağı, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki üyelik sürecine ivme kazandıracağı da açıktır. Dolayısıyla gelinen noktada küçük düşünmemeli, büyük düşünmeli ve Doğu Akdeniz'deki resmi, hatta ve hatta Türkiye üzerinden Avrupa'ya kadar uzanabilecek geniş işbirliği olanağını görebilmeliyiz."

aa

Bu haber 755 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,124 µs