En Sıcak Konular

Oray Eğin, Fatih Terim'e bindirdi

12 Eylül 2007 12:03 tsi
Fatih Terim basın toplantısında yine egosunu zirve yaptırıp, "Ben ders almam veririm" dedi. Keskin kalem Oray Eğin de Terim'i diline doladı ve canını yakacak bir yazı yazdı.

Oray Eğin/Akşam

Milli Takımın kodları

Demiş ya “Ben ders almam, ders veririm” diye, benim de aklım birkaç sene öncesine, Swissotel’de bir konferansa gitti. Fatih Terim o gün “takımdaşlık” konferansında kendisinin ne kadar büyük bir hoca olduğunu anlatıyordu yine bir türlü törpüleyemediği egosuna yenilip. O yıllarda İtalya’da teknik direktörlük yapıyor, ama Türkiye’yle de ilişkileri koparmıyordu.

O kürsüde konuşurken İtalya’daki kulübü işine son veriyordu. Kaderin cilvesi mi böylesine ironik bir durum ama “Signor Terim” bu tecrübeden de ders almadı. İnsanın başına daha ne gelebilir ki?

Ama Türkiye’yi çözmüştü: Bu ülkede her şey olabilirsiniz ama rezil olamazsınız (Murathan Mungan) o yüzden durmayı tercih etti. Biliyor ki, durduğunda sıra ona gelecekti.

Nitekim denize düşen misali Fatih Terim’e Milli Takım’ı emanet ettiler. “Biat medyası” kendini en çok spor basınında gösterir aslında; zamanında Terim ve ona tapınanlar ordusundan ibaretti spor sayfaları. Şimdi destekçileri epey azaldığı için Malta karşısında alınan beraberlikten sonra sesler yükselmeye başladı.

Ama Terim yıkılmamasıyla, boyun eğmemesiyle bunları da bastıracak gibi görünüyor. Hele bir de Macaristan maçını geçerse, talih döner de kazanırsa herkesi susturacağını da biliyor.

Halbuki asıl mesele geçici futbol başarıları değil; bir-iki maçı kaybetmek, bir-iki maçı kazanmak falan. Önemli olan büyük resimde, uzun vadeli bir gelecekte Fatih Terim’in nereye oturacağı.

İnsanların da tıpkı modalar gibi belli dönemleri oluyor, Fatih Terim de miadını çoktan doldurdu. Sadece bir imaj, popüler bir figür olarak değil, anlayış olarak da Fatih Terim’in devri kapandı.

Bir kere Milli Takım için gerekli en enerjiyi sarf etmekten yoksun olduğunu anlıyoruz. Yorgun, bıkkın da olabilir ama Fatih Terim’den beklenen Anadolu’ya açılmak, tanımadık futbolcuları bulmak, hatta onları eskiden olduğu gibi Milli Takım’a yükseltmek biraz da. Oysa ki bugünkü haliyle Milli Takım’da kendi kulüplerinde bile yer bulamayan, gönderilen futbolculardan oluşan bir kadro göze çarpıyor.

Oysa Türk futbolunu yönetenler bir türlü ondan vazgeçemiyor. Tıpkı Galatasaray’ın Hakan Şükür’den vazgeçemediği gibi. Terim’in futbolumuzun geleceğine artık hiçbir katkısı olmayacağı aşikar, Hakan Şükür’ün de. Ama bu ısrar açıklanması gereken bazı konulara işaret ediyor.

Futbol günümüzde pek çok başka dengenin sahadaki 11’e yansıdığı bir oyuna dönüştü. Bundan yıllar önce Apo’yu teslim etmeyen İtalyanlar’a karşı Türk halkı boykot eylemleri yapıp, Fiat lisanslı arabaları yakarken ortalığı futbolla sakinleştirmişti egemenler.

Fiat’ın sahibi Agnelli’nin başkanlığındaki Juventus, Hakan Şükür’e transfer teklif etmişti. Şükür’ün kabul etmediği bu teklifi Koç ailesinin tetiklediği o zaman çok konuşulmuştu. Sonuçta, Hakan Şükür gitmese de İtalyan mallarının sokaklarda yakılmasının önüne geçilmiş oldu...

Şimdi Milli Takım’daki ‘kadrolaşmaya’ bakınca da hep birbirine yakın, birbirlerini tanıyan, hatta neredeyse birbirleriyle ortak dünya görüşlerini savunan futbolcuların domine ettiği bir ‘kulüp takımı’ görüntüsü ortaya çıkıyor. Bu futbolcuların Milli Takım’da sürekli yer almaları, mesela kendine epey zor kulüp bulan bir Emre Aşık’ın, gol kısırlığının zirvesine vuran Hakan Şükür’ün ısrarla alınması salt performansla ilgili bir tercih mi?

Hakan Şükür’ün Başbakan’ı direkt arayabildiği konuşuluyor mesela. Özhan Canaydın randevu alamazken, Şükür bu kadar yakın temas içinde. Doğru mu?

Bir yerlerde bir hesap dönüyor ama bakalım ne zaman ortaya çıkacak, kim üzerine gidecek, ya da gidebilecek mi...

Milli Takım pek de öyle Ülker’in reklam filmindeki gibi masum görünmüyor doğrusu.



Bu haber 545 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,779 µs